• Sonuç bulunamadı

irk konusuna Kuran'da pek çok aç›dan yer verilmifltir. fiir-kin genel mant›¤› her zaman ayn› olsa da, flirk koflman›n pek çok çeflidi oldu¤u Kuran'da bildirilmektedir. fiirk ve flirk koflanlar›n durumlar›n›n anlat›ld›¤› ayetler incelendi¤inde müfl-riklerin hepsinin, ortak bir özellik olarak Allah'tan baflka ilah-lar, yani yol göstericiler, hüküm koyucuilah-lar, düzen kurucuilah-lar, dostlar, yard›mc›lar edinen kimseler olduklar› görülür. Ancak flirk kofltuklar› fleyler bak›m›ndan müflriklerin çeflitleri vard›r.

Kuran'da tan›mlanan ve bahsi geçen belli bafll› müflrik çeflitle-rini flu bafll›klar alt›nda inceleyebiliriz.

Kitap Ehli

Kitap ehli, Kuran'da H›ristiyanlar› ve Yahudileri tan›mlamak için kullan›lan bir terimdir. Gerek H›ristiyanlardan gerekse Musevilerden büyük bir kitle hak dinin özünden uzaklaflarak, flirke dayal› bir din anlay›fl›na sapm›fllard›r. Ama bu konuda bir genellemeye gitmek, bu iki dinin mensuplar› hakk›nda genelle-me yaparak konuflmak da büyük hata olur. Burada ele al›nan kitle, kitap ehli içinde flirke düflen kiflilerdir. Bu insanlar›n

flir-ke sapmas›, peygamberlerini ve din adamlar›n› ilahlaflt›rmalar›

sonucunda olmufltur. H›ristiyanlar en baflta peygamberleri Hz.

‹sa'y› ilahlaflt›rarak flirke düflmüfllerdir. Günümüzde de H›risti-yanl›¤›n içindeki müflrikler Hz. ‹sa'n›n (hafla) Allah'›n o¤lu

oldu-¤unu, dolay›s›yla onun da bir ilah oldu¤unu iddia ederler. Bu durum ayetlerde flöyle haber verilmektedir:

Andolsun, "fiüphesiz Allah, Meryem o¤lu Mesih'tir"

diyenler küfre düflmüfltür. Oysa Mesih'in dedi¤i (flu-dur:) "Ey ‹srailo¤ullar›, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a ibadet edin. Çünkü O, Kendisi'-ne ortak koflana flüphesiz cenKendisi'-neti haram k›lm›flt›r, onun bar›nma yeri atefltir. Zulmedenlere yard›mc›

yoktur." Andolsun, "Allah üçün üçüncüsüdür" diyen-ler küfre düflmüfltür. Oysa tek bir ilahtan baflka ilah yoktur. E¤er söylemekte olduklar›ndan vazgeçmez-lerse, onlardan inkâr edenlere mutlaka (ac›) bir azab dokunacakt›r. (Maide Suresi, 72-73)

Bu iki topluluktan bir k›s›m insanlar›n Allah'a flirk kofltuklar›

di¤er kifliler ise din adamlar›d›r. Yahudilerden bir k›sm› haham-lar›n Allah ad›na uydurduklar› hükümleri adeta ilahi hükümler-mifl gibi benimsehükümler-mifllerdir. Tarih boyunca Tevrat'a ve di¤er din kitaplar›na eklenen bu hükümler, Yahudi halk›n›n büyük

ço-¤unlu¤u taraf›ndan as›rlardan beri din ad›na uygulanagelmekte-dir. Halk din adamlar›na, dinde hüküm koyucu, hatta Allah'›n hükümlerini de¤ifltirici bir vas›f vererek onlar› Allah'a flirk kofl-maktad›r.

Ayn› durum H›ristiyanlar için de geçerlidir. Onlardan da

ço-¤unluk say›labilecek bir kitle din ad›na kendilerine hükmeden rahiplerin, papazlar›n ve din adamlar›n›n izinden yüzy›llar

bo-HARUN YAHYA

yunca körü körüne gitmifllerdir. Allah'›n gönderdi¤i hak dini de¤il, onlar›n flekil verdikleri bir din anlay›fl›n› benimsemifller-dir.

Her iki dinin de din adamlar›ndan baz›lar›, tarih boyunca Tevrat'ta ve ‹ncil'de ekleme, ç›karma ve de¤ifltirmeler yaparak bu kitaplar› tahrif etmifllerdir. Her iki ilahi kitab›n getirdi¤i hak din de bu flekilde asl›ndan uzaklaflarak baz› müflrik din adamla-r›n›n elinde birer flirk dinine dönüflmüfltür. Allah flirke sapan her iki kavmin de içinde bulunduklar› durumdan afla¤›daki ayette flöyle bahseder:

Onlar, Allah'› b›rak›p bilginlerini ve rahiplerini rablar (ilahlar) edindiler ve Meryem o¤lu Mesih'i de. Oysa onlar, tek olan bir ‹lah'a ibadet etmekten baflka bir fleyle emrolunmad›lar. O'ndan baflka ‹lah yoktur. O, bunlar›n flirk kofltuklar› fleylerden Yücedir. (Tevbe Suresi, 31)

Baflka birçok ayette de kitap ehlinden flirk koflanlar k›nan-maktad›r. Allah Kuran'da flirke sapan her iki dinin mensuplar›-n› da bütün hak dinlerin özüne, yani Allah'› tek bir ilah edinip O'ndan baflkas›na kulluk etmemeye davet etmektedir. Ayette flöyle buyrulur:

De ki: "Ey Kitap Ehli, bizimle sizin aran›zda müflte-rek (olan) bir kelimeye (tevhide) gelin. Allah'tan bafl-kas›na kulluk etmeyelim, O'na hiçbir fleyi ortak kofl-mayal›m ve Allah'› b›rak›p bir k›sm›m›z (di¤er) bir k›sm›m›z› Rabler edinmeyelim." E¤er yine yüz çevi-rirlerse, deyin ki: "fiahid olun, biz gerçekten Müslü-manlar›z." (Al-i ‹mran Suresi, 64)

Burada bir noktan›n tekrar hat›rlat›lmas›nda yarar vard›r.

Burada konu edilen kesim H›ristiyanlar›n ve Musevilerin için-deki müflriklerdir. Unutmamak gerekir ki her dinin içinde müfl-rik konumunda insanlar olabilir, hak dini yaflayan kifliler aras›n-dan da flirke sapan insanlar zaman zaman ç›kmaktad›r. Yoksa tüm kitap ehlinin bu flekilde nitelendirilmesi asla söz konusu de¤ildir. Bu bak›mdan Yahudilerden ve H›ristiyanlardan ihlasl›

olup, Allah'› bir ve tek ilah olarak kabul eden, O'na asla ortak koflmayan insanlar› tenzih ederiz. Nitekim Kuran'da da böyle bir kesimin varl›¤› haber verilmifltir. Ayetlerde flöyle buyrul-maktad›r:

Onlar›n hepsi bir de¤ildir. Kitap ehlinden bir toplu-luk vard›r ki, gece vaktinde ayakta durup Allah'›n ayetlerini okuyarak secdeye kapan›rlar. Bunlar, Allah'a ve ahiret gününe iman eder, maruf olan› em-reder, münker olandan sak›nd›r›r ve hay›rlarda yar›-fl›rlar. ‹flte bunlar salih olanlardand›r. Onlar hay›rdan her ne yaparlarsa, elbette ondan yoksun b›rak›lmaz-lar. Allah, muttakileri bilendir. (Al-i ‹mran Suresi, 113-115)

fiüphesiz, Kitap Ehlinden, Allah'a; size indirilene ve kendilerine indirilene -Allah'a derin sayg› gösteren-ler olarak- inananlar vard›r. Onlar Allah'›n ayetgösteren-lerine karfl›l›k olarak az bir de¤eri sat›n almazlar. ‹flte bun-lar›n Rableri Kat›nda ecirleri vard›r. fiüphesiz Allah, hesab› çok çabuk görendir. (Al-i ‹mran Suresi, 199) Ayr›ca Kuran'da Müslümanlar›n, kitap ehlinden flirk koflanla-r› hak dine güzel ö¤ütle davet etmeleri, onlara flirk koflman›n yanl›fl oldu¤unu tebli¤ etmeleri de flöyle emredilmifltir:

De ki: "Ey Kitap Ehli, bizimle sizin aran›zda

müflte-rek (olan) bir kelimeye (tevhide) gelin. Allah'tan bafl-kas›na kulluk etmeyelim, O'na hiçbir fleyi ortak kofl-mayal›m ve Allah'› b›rak›p bir k›sm›m›z (di¤er) bir k›sm›m›z› Rabler edinmeyelim." E¤er yine yüz çevi-rirlerse, deyin ki: "fiahid olun, biz gerçekten Müslü-manlar›z." (Al-i ‹mran Suresi, 64)

Güç sahibi gördükleri kiflileri ilah edinenler

Bu konuda Kuran'da verilen en belirgin örnek Firavun'un kavmidir. Zira bu kavim bafllar›nda bulunan kifliyi yani kendi yöneticilerini ilah edinmifltir. Firavun'un yak›n çevresinin ve kavminin oluflturdu¤u flirk sistemi ve bu sistemin özellikleri as-l›nda her ça¤da, her toplumda görülebilecek evrensel bir mo-deldir. Firavun, kavmi içinde ilahl›¤›n› ilan etmifl, kavmi de ken-disine boyun e¤mifltir. Firavun'un ilahl›¤›n› dile getirdi¤i bir ifa-deyi, Allah Kuran'da flöyle bildirmektedir:

Sonunda (yard›mc› güçlerini) toplad›, seslendi; Dedi ki: "Sizin en yüce Rabbiniz benim." (Naziat Suresi, 23-24)

Firavun'a öncelikle tabi olan ve onu destekleyenler kendi ya-k›n çevresiydi. "Firavun dedi ki: Ey önde gelenler, sizin için benden baflka ilah oldu¤unu bilmiyorum..." (Kasas Suresi, 38) ayetinden de anlafl›ld›¤› gibi Firavun, kavminin önde gelenleri üzerinde bir hakimiyet kurmufl ve ilahl›k iddias›n› on-lara kabul ettirmiflti. Onlar da halk üzerinde imtiyaz sahibi ol-duklar› için bu sistemin kendileri için karl› olaca¤›n› düflünmüfl-lerdi ve Firavun'dan menfaat ummufllard›. Bu nedenle onun ilahl›k iddia etti¤i bir düzeni benimsemifllerdi. Ancak bu

tutum-HARUN YAHYA

lar› onlar› helaka sürükledi. Kendilerini dünyada yakalayan ve ahirette de sonsuza dek b›rakmayacak korkunç bir azaba mah-kum oldular. Kuran'da Firavun'un emrine uyan önde gelenle-rin durumu ve ak›betleri flöyle anlat›l›r:

Firavun'a ve onun önde gelen çevresine. Onlar Fira-vun'un emrine uymufllard›. Oysa FiraFira-vun'un emri do¤ruya-götürücü (irflad edici) de¤ildi. O, k›yamet günü kavminin önderli¤ine geçer, böylece onlar› ate-fle götürmüfl olur. Sonunda vard›klar› yer, ne kötü bir yerdir. Onlar, burda da, k›yamet gününde de la-nete tabi tutuldular. Verilen ba¤›fl, ne kötü bir ba¤›fl-t›r. Bunlar, sana do¤ru haber (k›ssa) olarak

aktard›-¤›m›z nesillerin haberleridir. Onlardan kimi ayakta kalm›fl, (hâlâ izleri var, kimi de) biçilmifl ekin (gibi yerle bir edilmifl, kal›nt›s› silinmifl) dir. Biz onlara zul-metmedik, ancak onlar kendi nefislerine zulmettiler.

Böylece Rabbinin emri geldi¤i zaman, Allah'› b›rak›p da tapt›klar› ilahlar›, onlara hiçbir fley sa¤layamad›, 'helak ve kay›plar›n›' artt›rmaktan baflka bir ifle yara-mad›. (Hud Suresi, 97-101)

Yak›n çevresinden sonra Firavun'a boyun e¤en di¤er kesim de Firavun'un ordusu ve hükmü alt›ndaki M›s›r halk›yd›. Fakir, güçsüz ve muhtaç olan halk Firavun'un emrine boyun e¤miflti.

Bu durumu haber veren ayetlerde flöyle buyrulmaktad›r:

Firavun, kendi kavmi içinde ba¤›rd›; dedi ki: "Ey kav-mim, M›s›r'›n mülkü ve flu alt›mda akmakta olan ne-hirler benim de¤il mi? Yine de görmeyecek misi-niz?"... (Zuhruf Suresi, 51)

Böylelikle kendi kavmini küçümsedi, onlar da ona

boyun e¤diler. Gerçekten onlar, fas›k olan bir kavim-di. (Zuhruf Suresi, 54)

O s›rada M›s›r'da esaret alt›nda olan ‹srailo¤ullar›'n›n önem-li bir bölümü de bask› ve korkudan kaynaklanan bir flirk için-deydiler. Onlar da M›s›r halk›n›n di¤er bölümü gibi Firavun'un Allah'tan ba¤›ms›z -Allah'› tenzih ederiz- bir gücü oldu¤unu zannediyor ve ondan Allah'tan korkar gibi korkuyorlard›. Bu nedenle Firavun'un boyunduru¤unda yaflamay›, Allah'›n elçileri ile gönderdi¤i dine iman etmeye tercih etmifllerdi:

Sonunda Musa'ya kendi kavminin bir zürriyetinden (gençlerinden) baflka -Firavun ve önde gelen çevresi-nin kendilerini belalara çarpt›rmalar› korkusuyla-iman eden olmad›. Çünkü Firavun, gerçekten yeryü-zünde büyüklenen bir zorba ve gerçekten ölçüyü ta-fl›ranlardand›. (Yunus Suresi, 83)

Firavun'un halk› bask›, korkakl›k, cahillik, her ne pahas›na olursa olsun ç›karlar›n› koruyabilme kayg›s› gibi sebeplerle Fi-ravun'u ilahlaflt›rm›fllar, onun düzenini Allah'›n dinine tercih ederek müflrik bir toplum haline gelmifllerdir. Oysa onlar›n yapmalar› gereken fley, tek ilah›n Allah oldu¤unu bilip, yaln›zca O'ndan korkmak, O'na dayan›p güvenmek ve O'nun raz› ola-ca¤› flekilde hareket ederek peygamberlerinin izinden gitmek-ti. fiayet gücün tek sahibinin Allah oldu¤unu, Firavun'un müs-takil bir güce sahip olmad›¤›n› bilselerdi ve bu gerçe¤e iman et-selerdi Firavun'dan çekinmez, onun verece¤i azaptan kork-mazlard›.

Firavun'un Allah'›n kontrolünde olan aciz bir varl›k oldu¤unu anlasalard›, Firavun'a boyun e¤meyebilirlerdi. Oysa Firavun'un sahip oldu¤unu düflündükleri mülk ve zenginlik, ihtiflam,

aske-HARUN YAHYA

ri güç, gerçekte Allah'a aitti. Onlar bu gerçe¤i kavrayamad›kla-r› ve Allah'›n gücünü de hakk›yla takdir edemedikleri için Fira-vun'un görünürdeki gücüne aldand›lar. Allah'›n diledi¤i anda Fi-ravun'un sahip oldu¤u herfleyi alabilece¤ini bilselerdi böylesine çirkin bir müflrik ahlak› göstermez, böylesine afla¤›lanmazlard›.

Nitekim Allah Firavun'u suda bo¤arak istedi¤i anda elinden tüm gücünü alabilece¤ini de göstermifltir. Asl›nda Firavun'u ilahlaflt›ran müflrikleri utand›racak bir örnektir bu… ‹flte bu yüzden Firavun'un kavmi her türlü müflrik toplum modeline apaç›k bir örnektir. Bu model, as›rlard›r dünyadaki pek çok ül-kenin insanlar› taraf›ndan da yaflanm›fl yayg›n bir flirk çeflididir.

Putlara tapanlar

Allah'a flirk koflulan canl› veya cans›z herfleyin "put" olarak isimlendirilebilece¤ini önceki bölümlerde ifade etmifltik. Fakat bu bölümde "put" kelimesini en klasik anlamda, yani tafl, me-tal, tahta gibi maddelerden flekil ve suret verilerek yap›lan hey-keller için kullanaca¤›z. ‹lk bak›flta insan, bu tür putlara tap›n-man›n eski toplumlar›n ya da günümüzde bilim ve teknolojinin ulaflmad›¤› baz› ilkel totemci kabilelerin adeti oldu¤u hissine kap›labilir. Ancak bu olay› göründü¤ü kadar basite indirgemek do¤ru de¤ildir. Çünkü bu tür bir flirkin özünde bu heykellerin temsil ettikleri kifliler ya da kavramlar yatar. Bu nedenle, puta tapanlar genelde bu putlar›n bizzat kendilerinden ziyade, onla-r›n ça¤r›flt›rd›klar› düflünce ve yaflam biçimini benimserler. Bu flekilde, yol gösterici, hüküm koyucu, koruyucu, kurtar›c› ola-rak Allah'a ortak kofltuklar› varl›klar›, yonttuklar› heykellerde ölümsüzlefltirmeye çal›fl›rlar. Sonuçta putlar› yontman›n teme-linde sembolik bir mant›k yatar.

HARUN YAHYA

Yontulan putlar asl›nda flirk koflulan varl›¤›, kifliyi ya da kav-ram› temsil ederler. Bu nedenle asl›yla ayn› sayg› ve hürmete tabi tutulurlar. Gerçekte flirk koflulan ise bunlar›n temsil ettik-leri mana ve zihniyettir. Kuran'da, Hz. ‹brahim'in müflrik kav-minin de benzer flekilde temsili heykeller yontarak bunlara tapt›klar› flöyle haber verilir:

Hani babas›na ve kavmine demiflti ki: "Sizin, karfl›la-r›nda bel büküp e¤ilmekte oldu¤unuz bu temsili hey-keller nedir? "Biz atalar›m›z› bunlara tap›yor bul-duk" dediler. (Enbiya Suresi, 52-53)

Ayetlerden anlafl›ld›¤› gibi bu tür tap›nmalar insanlara atala-r›ndan miras kalmaktad›r. Dolay›s›yla puta tapmak, gerçekte ne kadar mant›ks›z bir hareket olsa da, çocukluktan itibaren al›nan telkinler sonucunda en modern toplumlarda bile yad›r-ganmayacak sosyal bir davran›fl biçimi haline gelebilmektedir.

Yontulan putlar›n bir özelli¤i de zamanla bunlar›n, temsil et-tikleri kifli ya da kavramla ayn› vas›fta tutulmaya bafllanmas›d›r.

Örne¤in Hindistan'da bafllang›çta Buda'n›n flahs› ilahlaflt›r›lm›fl-t›r. Daha sonra kendisini temsilen heykelleri yap›larak hat›ras›

ve düflünce sistemi korunmaya çal›fl›lm›flt›r. Bugün ise bizzat bu heykeller ilahlaflt›r›lm›fl ve insanlar›n tap›nd›klar›, hürmet ettikleri, dua ettikleri, yard›m istedikleri putlar haline gelmifl-lerdir. Dünyan›n pek çok yerinde benzer mant›kta çeflitli puta tap›nma flekilleri mevcuttur.

Tarihi kay›tlarda, Kuran'›n indirildi¤i dönemde de Araplar›n çok say›da ve çeflitte putlar›n›n oldu¤u yer al›r. Nitekim Kuran ayetlerinde de onlar›n bu durumlar› tarif edilmektedir. Tarihi belgeleri inceledi¤imizde bu putlar›n asl›nda belirli kavramlar›

temsil ettiklerini, bir nevi simge niteli¤inde olduklar›n› da

aç›k-ça görürüz. Yani asl›nda Arap toplumu da san›ld›¤› gibi yaln›z-ca tafltan, tahtadan yontulmufl flekillerin, heykellerin bizzat kendisine tapm›yordu. Onun temsil etti¤i anlama tap›yordu.

Örne¤in bu putlar güç, para, kad›n, bereket gibi anlamlar tafl›-yordu. Dolay›s›yla müflrikler de bu anlamlara yani güce, para-ya, kad›na vb. tap›yorlard›. Bu mant›kla bak›ld›¤›nda putlar›n as-l›nda günümüz toplumlar›n›n tapt›¤› ve dine karfl› tercih ettik-leri de¤erlerden çok da farkl› fleyler olmad›klar› anlafl›l›r. Bu nedenle müflriklerden, putperestlerden bahsederken onlar›

çok ilkel kabileler, çok ilkel insanlar olarak görmek hatal› olur.

Geçmiflte yaflam›fl putperestler de günümüz insanlar› gibi nor-mal insanlard›; Allah'›n varl›¤›n› biliyorlard›, fakat para, güç, zenginlik, kad›n gibi kavramlara haddinden fazla de¤er vererek, onlar› ilahlaflt›rd›klar› için putperest olmufllard›.

Kuran'da putperestlikle ilgili verilen örneklerden bir di¤eri de yine ‹srailo¤ullar› ile ilgilidir. Hz. Musa ile birlikte Firavun'un kavminden kurtulan ‹srailo¤ullar› yolculuklar› s›ras›nda puta ta-pan bir kavimle karfl›laflm›fllar ve Musa Peygamberden kendile-rine ayn› flekilde bir put yapmas›n› istemifllerdir. Bu durum Ku-ran'da flöyle bildirilir:

‹srailo¤ullar›n› denizden geçirdik. Putlar› önünde bel büküp e¤ilmekte olan bir toplulu¤a rastlad›lar. Mu-sa'ya dediler ki: "Ey Musa, onlar›n ilahlar› (var; onla-r›n ki) gibi, sen de bize bir ilah yap." O: "siz gerçek-ten cahillik etmekte olan bir kavimsiniz" dedi. Onla-r›n içinde bulunduklar› fley (din) mahvolucudur ve yapmakta olduklar› fleyler (ibadetler) de geçersizdir."

(Araf Suresi, 138-139)

Görüldü¤ü gibi ‹srailo¤ullar› cahilce bir tav›r gösterip,

gözle-riyle gördükleri, önünde e¤ilecekleri, belki de gösteriflli tören-ler yapacaklar› bir ilah istemektedirtören-ler. Bu durum onlar›n Allah'›n kadrini takdir edemediklerinin ve kavrayamad›klar›n›n göstergesidir. Hz. Musa kendilerine gerçe¤i aç›klad›¤› halde peygamberleri yanlar›ndan ayr›l›r ayr›lmaz hemen kendilerine putlar edinmifllerdir. Bu, çok büyük bir sapk›nl›kt›r. Nitekim bu davran›fllar›n›n ard›ndan piflmanl›¤a kap›ld›klar›, Kuran'da flöyle bildirilmifltir:

(Tur'a gitmesinin) Ard›ndan Musa'n›n kavmi süs efl-yalar›ndan bö¤ürmesi olan bir buza¤› heykelini (tap›-lacak ilah) edindiler. Onun kendileriyle konuflmad›¤›-n› ve onlar› bir yola da yöneltip-iletmedi¤ini (hidaye-te erdirmedi¤ini) görmediler mi? Onu (tanr›) edindi-ler de, zulmedenedindi-ler oldular.

Ne zaman ki (yapt›klar›ndan dolay› piflmanl›k duyup, bafllar›) elleri aras›na düflürüldü ve kendilerinin ger-çekten flafl›r›p-sapt›klar›n› görünce: "E¤er Rabbimiz bize merhamet etmez ve bizi ba¤›fllamazsa kesin olarak hüsrana u¤rayanlardan olaca¤›z" dediler.

(Araf Suresi, 148-149)

Ancak Allah Kuran'da buza¤›y› ilah edinenlere ilgili olarak flöyle buyurmaktad›r:

fiüphesiz, buza¤›y› (tanr›) edinenlere Rablerinden bir gazab ve dünya hayat›nda bir zillet yetiflecektir. ‹flte Biz, 'yalan düzüp-uyduranlar›' böyle cezaland›r›r›z.

(Araf Suresi, 152)

Ayette bildirildi¤i gibi, Allah Kendisi'ne flirk koflanlar›

diledi-¤i takdirde affetmemektedir. Çünkü ayette de ifade edildidiledi-¤i gi-bi Allah'a flirk koflanlar asl›nda yalan düzüp uydurmaktad›rlar.

HARUN YAHYA

Bir ve tek olan ilah›n Allah oldu¤u apaç›k bir gerçekken, onlar sahte ilahlar edinmektedirler. Bu uydurma ilahlar›n önünde bel büküp e¤ilmek ise Allah'a karfl› ifllenmifl çok çirkin bir suçtur.

Cinlere tapanlar

‹nsanlar›n Allah'a ortak kofltuklar› varl›klardan biri de cinler-dir. Cinler, yarat›l›fl bak›m›ndan insanlardan farkl› bir yap›ya sa-hiptirler. Kuran ayetlerinde cinlerin, insan›n aksine, topraktan de¤il, ateflten yarat›ld›klar› belirtilmifltir. (Rahman Suresi, 15) Cinler her zaman gözle görünmedikleri, insanlardan farkl› bir-tak›m güç ve özelliklere sahip olduklar› için onlarla muhatap olan baz› cahil ve zay›f karakterli kimseler, cinleri gözlerinde büyütüp onlardan medet ummaya bafllarlar. Cinlerin, sanki Allah'tan ba¤›ms›z varl›klarm›fl gibi kendilerine ait güçleri

oldu-¤unu san›r, onlardan yard›m umar, onlar›n himayesine girer, onlardan korkar, onlara ba¤lan›rlar. K›saca onlar› ilah edinirler.

Bu durum ayetlerde flöyle haber verilir:

"Bir de flu gerçek var: ‹nsanlardan baz› adamlar, cin-lerden baz› adamlara s›¤›n›rlard›. Öyle ki, onlar›n az-g›nl›klar›n› artt›r›rlard›." (Cin Suresi, 6)

Cinleri Allah'a ortak kofltular. Oysa onlar› O yarat-m›flt›r... (Enam Suresi, 100)

Oysa, cinler de tüm yarat›lm›fllar gibi Allah'›n kullar›d›r.

Allah'›n kendilerine verdi¤i d›fl›nda hiçbir güç ve bilgileri yok-tur. ‹nsanlar gibi müminleri ve kafirleri vard›r. Bu dünyada im-tihan olur, ahirette de imani durumlar›na göre cennete veya cehenneme gönderilirler. Kuran'›n birçok ayetinde, özellikle de Cin Suresi'nde cinlerle ilgili önemli bilgiler verilmifltir. Bu ayetlerin birinde Allah cinlerle ilgili olarak flöyle buyurur:

HARUN YAHYA

Ben, cinleri ve insanlar› yaln›zca Bana ibadet etsinler diye yaratt›m. (Zariyat Suresi, 56)

Görüldü¤ü gibi cinlerin yarat›l›fl amac› Allah'a kulluk ve iba-det etmektir. Yani cinler de ayn› insanlar gibi Allah'›n yaratma-s›yla hayat bulan, her an Allah'a muhtaç olan varl›klard›r. Bu nedenle onlar›n kendilerine özgü birtak›m fiziksel özelliklerinin büyüsüne kap›larak onlar› ilahlaflt›rmak, emirlerine girmek son derece ak›ls›zca ve sapk›nca bir tutum olur.

Bütün bu gerçeklere ra¤men cinlerin tesiri alt›nda kalan, cin-leri Allah'a ortak koflarak bu yolla kibirini tatmin eden pek çok insan gelip geçmifltir. Ancak cinlere ayr› bir güç ithaf eden, onlara müstakil bir benlik veren, onlar› Allah'tan ba¤›ms›z güç-lere sahip zanneden hatta onlar› Allah'a ortak gören insanlar büyük bir hüsrana u¤rayacaklar ve flirk içinde olduklar›n› anla-yacaklard›r. Allah Kuran'da bu tür insanlar›n ahiretteki durum-lar›n› flöyle haber verir:

Onlar, kendisiyle (Allah ile) cinler aras›nda bir soy-ba¤› kurdular. Oysa andolsun, cinler de onlar›n ger-çekten (azab için getirilip) haz›r bulundurulacaklar›-n› bilmifllerdir. Onlar›n nitelendirdiklerinden Allah Yücedir. (Saffat Suresi, 158-159)

Allah cinlerden inakrc› olanlar ile onlar›n sapt›rd›klar› kimse-lerin ahiretteki durumlar›n› bir ayette flöyle aç›klamaktad›r:

Onlar›n tümünü toplayaca¤› gün: "Ey cin toplulu¤u insanlardan ço¤unu (ayart›p kendinize kullar) edindi-niz" (diyecek). ‹nsanlardan onlar›n dostlar› derler ki:

"Rabbimiz, kimimiz kimimizden yararland› ve bizim için tesbit etti¤in süreye ulaflt›k." (Allah) Diyecek ki:

"Allah'›n diledi¤i d›flta olmak üzere, atefl sizin içinde