• Sonuç bulunamadı

B‹R TAVIR: "DUYGUSALLIK"

irkin mant›kl› ve ak›lc› bir dayana¤› olmad›¤› aç›kt›r. Yani bir kimse düflünüp tafl›n›p, Allah'tan baflka ilahlar oldu¤u-na karar verip de flirk koflmaya bafllamaz. Tam tersine bir kim-se düflünüp akl›yla, vicdan›yla muhakim-sebe yapt›¤›nda, Allah'tan baflka ilah olmad›¤›n› ve olamayaca¤›n› apaç›k görür ve anlar.

Ancak, buna ra¤men insanlardan bir k›sm› hatta ço¤unlu¤u, bu gerçe¤i fark etmifl olman›n gerektirdi¤i düflünce ve davran›fl bi-çimini sergilemez, tam aksine hareket eder. Bu, flafl›rt›c› ve mant›ks›z oldu¤u halde çok s›k karfl›lafl›lan bir durumdur.

Bir gerçe¤i ak›l ve mant›k kabul etti¤i halde, bu gerçe¤e uy-mamak ve farkl› yollar benimsemek birtak›m duygusal etken-lerin akla ve mant›¤a bask›n ç›kmas›ndan, bunlar› örtmesinden kaynaklan›r. Biz bunu k›saca "duygusall›k" ya da "romantizm"

olarak tan›mlayaca¤›z.

‹nsan›n do¤ru düflünmesi ve do¤ru hareket edebilmesi ancak akl›n› kullanmas› sayesinde olur. Kuran'›n pek çok ayetinde, müminlerin ak›llar›n› kullanarak çok önemli gerçekleri kavra-d›klar›, müflriklerin, kafirlerin ise ak›llar›n› kullanmad›klar› ve bu yüzden içinde bulunduklar› duruma düfltükleri anlat›l›r. ‹flte

bunun önemli sebeplerinden birisi müflriklerin yaln›zca duygu-lar›n›n etkisinde hareket etmeleridir.

Akl›n kapanmas›na sebep olan duygusall›k insan› fleytan›n bü-tün telkinlerine aç›k hale getirir, onun oyunca¤› yapar. fieytan duygusall›k silah›yla müflrikleri diledi¤i gibi yönlendirip her tür-lü sapk›nl›¤a sürükleyebilir.

‹nsana yarat›l›fltan verilmifl olan, sevgi, korku, güven, ihtiyaç, s›¤›nma, vs. gibi bütün duygular, Allah'›n r›zas›n› kazanmas›, Allah yolunda kullanmas›, iyinin ve do¤runun savunucusu, kipçisi olmas› için verilmifltir. Ancak bu duygular Kuran'da ta-rif edilen flekilde yaflanmazsa, fleytani yönde bir itici güç olufl-tururlar.

fiirkin ortaya ç›k›fl› da bu sevgi, korku, s›¤›nma, yard›m bek-leme, güvenme gibi duygular›n, verilifl amac›ndan sapt›r›l›p yan-l›fl yönlendirilmesiyle olur. Bu duygular rahmani veya fleytani do¤rultuda yönlendirilebilirler. Rahmani tarafa yönlendirildik-lerinde insan› imana, ihlasa, Allah'a götürürken, fleytani yöne çevrildiklerinde flirke ve pisli¤e sürüklerler. Çünkü kifli, Allah'a ve O'nun istedi¤i yöne yöneltmesi, karfl›l›¤›n› Allah'tan bekle-mesi gereken bu tür hisleri baflkalar›na yöneltince ilahl›k vasf›-n› da onlara yüklemifl olur. Dolay›s›yla, Allah'› b›rak›p da Allah'›

sever gibi sevdi¤i kifliyi ya da Allah'tan korkar gibi korktu¤u kimseyi veya Allah'› unutup da kendisinden yard›m bekledi¤i kimseyi ilahlaflt›rm›fl olur.

Oysa ileride de aç›klayaca¤›m›z gibi, sevilmeye, övülmeye, yüceltilmeye, kendisinden korkulmaya, yard›m istenilmeye, gü-venilmeye gerçek anlamda lay›k olan sadece Allah't›r. Zira, herfleyin kayna¤›, herfleye varl›¤›n› veren, üstünlük ve güzellik-lerin, tüm bilgi ve gücün yegane sahibi Allah't›r. Bütün bu

özel-HARUN YAHYA

likler ilahl›k özellikleridir. Bu özellikleri, Allah'› unutarak yara-t›lm›fllara vermek bu varl›klar› ilah edinmek anlam›na gelir ki bu flirk olur.

fiimdi, sevgi, korku, yard›m bekleme hislerini tek tek ele ala-rak, ak›lla bu hisleri kontrol alt›na almaman›n, akl›yla de¤il de duygular›yla hareket etmenin flirke nas›l yol açabilece¤ini ince-leyelim.

Sevgi

‹man eden bir kifli, bütün kalbiyle sevmesi, yak›nlaflmas›, ba¤-lanmas› gereken varl›¤›n Allah oldu¤unu bilir. Çünkü Allah kendisini yoktan var etmifl, bedenini, akl›n›, fluurunu, iman›n›

ve sahip oldu¤u bütün herfleyi ona vermifltir. Bütün ihtiyaçlar›-n› karfl›lam›fl ve halen de karfl›lamaktad›r. Kendisi için bu dün-yada say›s›z nimetler yaratm›flt›r. Dahas›, Kendisi'ne iman

etti-¤i ve itaat ettietti-¤i takdirde, onu, hem dünyada hem de ahirette çok büyük ve sonsuz bir nimetle, Kat›ndan bir sevgi ve hoflnut-lukla müjdelemektedir. Bütün bunlar› da yaln›zca Kendisi'nden bir rahmet ve lütuf olarak karfl›l›ks›z bir flekilde vermektedir.

O halde gerçek anlamda, herkesten çok sevilmeye, ba¤lan›lma-ya lay›k olan ba¤lan›lma-yaln›zca Allah't›r.

Sevginin oluflmas›ndaki sebeplerden biri de sevilen kimsede-ki üstün ve güzel özelliklere karfl› duyulan ilgi ve hayranl›kt›r.

Bu ilgi ve hayranl›k karfl› taraftan da karfl›l›k gördü¤ünde ara-daki iliflki kuvvetli bir sevgi ba¤›na dönüflür. Ancak burada önemli olan nokta, üstünlük ve güzelli¤in gerçek sahibini bul-mak ve ilgi, sevgi ve hayranl›k hislerini ona yöneltmektir. O da yine, bütün güzelliklerin, üstün ve yüce s›fatlar›n kayna¤›, sahi-bi olan Allah't›r. O'nun yaratt›klar›n›n sahisahi-biymifl gisahi-bi

görün-dükleri üstün s›fatlar ise, yaln›zca Allah'›n sonsuz s›fatlar›n›n çok küçük birer yans›mas›d›rlar ve gerçekte Allah'a aittirler.

Allah'›n kullar› üzerinde tecelli etmekte, yani görünmektedir-ler. Bütün bunlardan dolay› sevgi ancak Allah'›n Zat›na duyu-lur. ‹nsan›n bir kimseyi veya bir eflyay›, Allah'tan ba¤›ms›z, müs-takil bir varl›k olarak görüp de Allah'› sever gibi sevmesi ise, onun flirk kofltu¤unun en belirgin alametlerinden birisidir.

Burada kastedilen temelinde yanl›fl ve haks›z bir sevginin ol-du¤u durumlard›r. Elbette ki sevgi duymak yanl›fl de¤ildir, yan-l›fl olan Allah'› tamamen unutup, adeta bir tutkuyla, ihtirasla karfl› tarafa ba¤lanmakt›r. Ya da o insan için Allah'›n r›zas›n› ve hoflnut olaca¤› fleyleri terk etmektir. Oysa imani gözle

bak›ld›-¤›nda insanlar›n sahip olduklar› tüm güzelliklerin as›l sahibinin Allah oldu¤u anlafl›l›r. Bunu fark eden insan do¤al olarak Allah'a yönelir, karfl›s›ndaki insan› severken asl›nda Allah'› sev-di¤inin bilincindedir. Ancak müflriklerin sevgilerinde durum farkl›d›r. Bir ayette müflriklerin Allah'› b›rak›p, kendilerine sev-gi ba¤› ile putlar edindikleri, Hz. ‹brahim'in sözleriyle flöyle ifa-de edilir:

(‹brahim) Dedi ki: "Siz gerçekten, Allah'› b›rak›p dünya hayat›nda aran›zda bir sevgi-ba¤› olarak putla-r› (ilahlar) edindiniz. Sonra k›yamet günü, kiminiz ki-minizi inkar edip-tan›mayacak ve kiminiz kiminize lanet edeceksiniz. Sizin bar›nma yeriniz atefltir ve hiçbir yard›mc›n›z yoktur." (Ankebut Suresi, 25) Yukar›daki ayette haber verildi¤i gibi, ahirette bu sevgi ba¤›

nefrete ve karfl›l›kl› inkara dönüflecektir. Bunun sebebi, insan-lar›n sevgi ba¤› kurarak edindikleri bu putinsan-lar›n ahirette kendi azaplar›na sebep olmas›d›r. Yaln›zca Allah'› ilah edinen bir

kim-HARUN YAHYA

senin baflka bir fleyi, baflka bir kimseyi Allah kadar ya da O'ndan daha fazla sevmesi söz konusu olamaz. Bunun aksine bir tutum tak›nan müflrikler ise ayette flöyle tarif edilir:

‹nsanlar içinde, Allah'tan baflkas›n› 'efl ve ortak' tu-tanlar vard›r ki, onlar (bunlar›), Allah'› sever gibi se-verler. ‹man edenlerin ise Allah'a olan sevgileri daha güçlüdür. O zulmedenler, azaba u¤rayacaklar› za-man, muhakkak bütün kuvvetin tümüyle Allah'›n ol-du¤unu ve Allah'›n verece¤i azab›n gerçekten fliddet-li oldu¤unu bir bilselerdi. (Bakara Suresi, 165) Ayette, iman edenlerin en çok Allah'› sevdikleri belirtilmifl-tir. Bunun aksi bir uygulama içinde olan kiflinin samimi

olmad›-¤› ya da Allah'› ve dini gere¤i gibi tan›m›yor olabilir. Zaten aye-tin sonundan, flirk koflanlar›n Allah hakk›nda yanl›fl ve eksik bir bilgi ve anlay›fla sahip olduklar› anlafl›lmaktad›r. Bunlar, Allah ile samimi bir yak›nl›k kuramad›klar›ndan ve Allah'› gere¤i gibi takdir edemediklerinden, sahip olduklar› sevgiyi baflka kiflilere yöneltirler.

Burada sevgi yoluyla yaflanan flirk modelinin en s›k ve yo¤un rastland›¤› iliflki türü olan kad›n-erkek iliflkileri üzerinde özel-likle durmakta yarar vard›r.

Kad›n-erkek iliflkilerinde, Allah r›zas› d›fl›nda karfl›l›kl› kuru-lan ba¤l›l›k ve beraberlikler, insanlar› flirke sapt›ran en önemli konulardan birisidir. Genellikle romantizm, duygusall›k ve kar-fl›l›kl› birtak›m menfaatler üzerine kurulan bu tür beraberlik-lerde kifliler Allah'›n r›zas›n› de¤il, birbirlerinin r›zas›n› ve hofl-nutlu¤unu ararlar. Birbirlerinin hoflhofl-nutlu¤unu Allah'›n r›zas›na tercih ederler. Birbirlerini memnun edebilmek için Allah'›n s›-n›rlar›n› çi¤nemekte bir sak›nca görmez, rahats›zl›k

hissetmez-ler. Allah'›n temelinde kendisine yöneltilmesi için verdi¤i sevgi duygusunu birbirlerine yöneltirler. Allah'› de¤il birbirlerini anarlar. Sonuçta Allah'a karfl› yerine getirmeleri gereken bü-tün vazifeleri birbirlerine karfl› yerine getiren, birbirlerini Allah'tan ba¤›ms›z müstakil varl›klar olarak gören kifliler orta-ya ç›kar. Kuran'da bu tür iliflkiler birbirine tapma, birbirini ilah edinme olarak tan›mlan›r.

Bu tür bir flirk iliflkisinde kad›nlara karfl› beslenen tutku do-lu sevgiye Kuran'da dikkat çekilmektedir. E¤er bu sevgi, Allah'›

unutturan, Allah'› gere¤i gibi anmay› engelleyen, Allah sevgisi-ne tercih edilen, kalpten Allah sevgisini ç›kar›p da onun yerisevgisi-ne konulan bir sevgi türüyse, kifliyi do¤rudan flirke sürükler. Top-lumda masum görülen böyle bir tutumun asl›nda Allah Kat›n-da çok farkl› bir karfl›l›¤› oldu¤u bize Kuran'Kat›n-da flöyle haber ve-rilir:

Onlar, O'nu b›rak›p da (birtak›m) diflilere taparlar.

Onlar o her türlü hay›rla iliflkisi kesilmifl fleytandan baflkas›na tapmazlar. (Nisa Suresi, 117)

Ayn› tehlike yaln›zca erkekler için de¤il kad›nlar için de ge-çerlidir. Toplumda, bu flirk sevgisi, "aflk", "romantizm", "saf ve temiz duygular", vs. fleklinde masum gösterilir, hatta yüceltilip teflvik edilir. Özellikle genç yafltaki insanlar› etkisine alan bu romantizm telkini ak›l ve fluurun geliflmesini engelledi¤i için, dinden, imandan, yarat›l›fl amaçlar›ndan haberleri olmayan, Allah'› unutmufl, Allah sevgisini, Allah korkusunu bilmeyen, flir-ki do¤al bir davran›fl, bir yaflam tarz› haline getirmifl sapk›n ne-siller meydana ç›kmaktad›r. Ancak burada önemli bir noktay›

tekrar hat›rlatmakta yarar vard›r: Elbette ki insanlar birbirleri-ni sevebilirler, birbirlerine sevgiyle ba¤lanabilirler, ama tüm

bunlar Allah'tan ba¤›ms›z olmamal›d›r. Yoksa özünde Allah sevgisine dayal› olmak kayd›yla insanlar›n birbirlerine sevgiyle tutkun olmas› Kuran'da sözü edilen ve cennette olaca¤› bildi-rilen bir modeldir. Bir ayette, cennette "Efllerine sevgiyle tutkun" (Vak›a Suresi, 37) insanlar›n olaca¤› haber verilmifl ve bu modelin makbuliyetine dikkat çekilmifltir.

Müminin sevgisi berrak, nurlu, kalpte ferahl›k oluflturan bir sevgidir. Çünkü sevgisinin gerçek muhatab› Allah't›r. Karfl›s›n-daki varl›¤› dünyada Allah'›n tecellilerini bar›nd›rd›¤› için sever.

Bu yüzden de, sevdi¤i bir kimse veya varl›k ölünce veya

sevdi-¤i bir eflya kaybolunca, kendisinden al›n›nca mümin üzülmez, bir mahrumiyet, ayr›l›k ac›s› çekmez. Çünkü sevdi¤i varl›ktaki maddi manevi bütün güzelliklerin, tecellilerin gerçek sahibi Allah't›r. Allah ebedi ve ezelidir. Hepsinden önemlisi kendisine flah damar›ndan daha yak›nd›r. Yaln›zca kendisini imtihan et-mek için geçici olarak baz› tecellilerini geri alm›flt›r. ‹man›n› ve bu anlay›fl›n› sürdürdü¤ü sürece dilerse bu dünyada dilerse ahi-rette sonsuza dek kendisine çok daha yo¤un olarak pek çok güzel s›fat›yla tecelli edecektir. ‹flte bu s›rr› kavrad›¤› ve kat›k-s›z gerçek imana kavufltu¤u için mümine üzüntü ve ac› vere-cek, onu duygusall›¤a düflürecek hiçbir durum söz konusu

de-¤ildir. Bir ayette iman edenlerin bu ruh hali flöyle tarif edilir:

fiüphesiz: "Bizim Rabbimiz Allah't›r" deyip sonra do¤ru bir istikamet tutturanlar (yok mu); art›k onlar için korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklard›r.

(Ahkaf Suresi, 13)

Müflrikler içinse durum tam tersidir. Sevdikleri, ba¤land›kla-r› kifliler kendilerini birer birer terk ettiklerinde, her biri için sonsuz ayr›l›k ac›s›n› kalplerinde duyarlar. Allah'a tercih

ettik-HARUN YAHYA

leri, flirk kofltuklar› herkes ve herfley onlar›n dünyada ve ahi-rette azaplar›na sebep olacakt›r. Bu durum flark›lar›n, fliirlerin, romanlar›n ve filmlerin vazgeçilmez konusunu oluflturur. Bun-lar›n pek ço¤unun temas›n› karfl›l›ks›z, ümitsiz aflklar, ayr›l›klar, ihanetler, terk etmeler, ölümler ve bunlardan kaynaklanan ac›, keder ve ›zd›rap oluflturur.

Bu flekilde dünyada bafllayan azaplar› ahirette çok daha flid-detli bir maddi ve manevi azapla sonsuza dek devam eder. Ku-ran'da, cehennemde yüreklere t›rman›p ç›kan bir ateflten bah-sedilmektedir. (Hümeze Suresi, 5-7) ‹flte dünyadaki her türlü yürek ac›s›n›n kat kat fliddetlisi cehennemde müflri¤in manevi azab›n›n bir parças›n› oluflturur. Allah Kendisi'ne ihanet eden, haks›z yere flirk koflanlardan hem dünyada hem de ahirette in-tikam al›r.

Korku

‹nsanlar› flirke sürükleyen unsurlardan bir di¤eri de korku-dur. Yaln›zca Allah'a karfl› yöneltilmesi gereken korku hissi, O'nun yaratt›klar›na karfl› duyuldu¤unda ve bu korku kiflinin tav›r ve davran›fllar›n› etkiledi¤inde flirk oluflmufl olur. Çünkü Kendisi'nden gerçekten korkulmaya lay›k olan tek varl›k Allah't›r. Mutlak gücün sahibi O'dur. Herfley O'nun dilemesi ve kontrolü alt›ndad›r. O'nun bilgisi ve izni d›fl›nda hiçbir fley ger-çekleflemez. O dilemedi¤i sürece hiçbir fley insana zarar vere-mez. O bir kimseye zarar dileyecek olsa, bu zarar› Allah'tan baflka giderecek de yoktur. Dolay›s›yla korkup sak›n›lmas› ge-reken sadece Allah't›r. Allah'tan baflkas›ndan korkmak ise korktu¤u fleyi adeta Allah d›fl›nda bir güç ve kudret sahibi ola-rak görmek, onun Allah'tan ba¤›ms›z oldu¤unu, Allah'›n

belir-ledi¤i kader d›fl›nda hareket etti¤ini düflünmek, k›saca onu ilah-laflt›rmak anlam›na gelir. Allah'tan baflkas›na karfl› korku besle-menin flirk, di¤er bir deyimle ikinci bir ilah edinmek oldu¤u Kuran'da flöyle haber verilir:

Allah dedi ki: "‹ki ilah edinmeyin: O, ancak tek bir

‹laht›r. Öyleyse Benden, yaln›zca Benden korkun."

Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur, itaat-kulluk da (din de) sürekli olarak O'nundur. Böyleyken Allah'tan baflkas›ndan m› korkup-sak›n›yorsunuz?

(Nahl Suresi, 51-52)

Bir baflka Kuran ayetinde ise Allah'tan baflka hiçbir fleyden korkmamak gerekti¤i flöyle bildirilir:

Allah, kuluna yeterli de¤il mi? Seni O'ndan baflkala-r›yla korkutuyorlar. Allah, kimi sapt›r›rsa, art›k onun için bir yol gösterici yoktur. (Zümer Suresi, 36) Yukar›daki ayette de dikkat çekildi¤i gibi müflrikler, Allah'tan de¤il insanlardan, hatta müminlerden korkarlar. Kuran'da, bu-nun yine ak›ls›zl›klar›n›n bir sonucu oldu¤u flöyle anlat›l›r:

Herhalde içlerinde 'dehflet ve y›lg›nl›k uyand›rma ba-k›m›ndan' siz, Allah'tan daha çetinsiniz. Bu, flüphesiz onlar›n 'derin bir kavray›fla sahip olmamalar›' dolay›-s›yla böyledir. (Haflr Suresi, 13)

Yard›m bekleme ve güvenme duygusu

Allah'›n d›fl›ndaki varl›klar yaln›zca O'nun yaratt›klar›d›r.

O'nun dilemesiyle var olmufllard›r. O'nun dilemesiyle varl›kla-r›n› devam ettirirler. fiifay› ve r›zk› veren, güldüren ve a¤latan Allah't›r. K›saca Allah'tan baflka herfley ve herkes, sonsuz aciz,

HARUN YAHYA

sonsuz fakir, sonsuz muhtaç varl›klard›r. Bunlar›n kendilerine ait bir güçleri, kabiliyetleri yoktur; öyle ki kendilerine bile yar-d›ma güç yetiremezler. O halde, ortada Allah'tan baflka güve-nilecek, yard›m umulacak, bir fleyler istenecek, beklenecek kimse de yoktur.

Bu nedenle, Allah'tan de¤il de baflkalar›ndan yard›m dilemek, Allah'a güvenmeyip, sebeplere, arac›lara, insanlara güvenmek, Allah'›n yaratt›klar›n› Allah'tan ba¤›ms›z bir güç, irade ve etki sahibi olarak görmek demektir ki, bu da apaç›k flirktir.

Allah'› b›rak›p da kullar›ndan yard›m bekleyenlerin düfltükle-ri sapk›nl›k Kuran'da flöyle ifade edilir:

Yard›m görürler umuduyla, Allah'tan baflka ilahlar edindiler. Onlar›n (o ilahlar›n) kendilerine yard›m et-meye güçleri yetmez; oysa kendileri onlar için haz›r bulundurulmufl askerlerdir. (Yasin Suresi, 74-75) Ayetlerde belirtildi¤i gibi bu tür beklentilerle sahte ilahlara güvenip dayananlar bunlar›n kölesi haline gelirler. Gelecekleri-ni güvence alt›na alabilmek amac›yla Allah'› unutup da O'nun yaratt›klar›n› raz› etmeye çal›flan insanlara s›k s›k rastlamak mümkündür. Allah'tan baflkas›ndan medet uman bu insanlar beklentilerinin karfl›l›¤›n› görmedikleri gibi putlar›n›n emrinde zillet ve afla¤›lanma içinde bir ömür geçirirler. fiirklerinin dün-yadaki karfl›l›klar›ndan biri olan bu horluk ve afla¤›lanma, ahi-rette daha fliddetli ve ebedidir.

Allah bir ayetinde, insanlar›n t›pk› kendileri gibi aciz birer kul olan di¤er varl›klara kulluk etmelerinin anlams›zl›¤›n› flöyle aç›klar:

Ey insanlar, (size) bir örnek verildi; flimdi onu

dinleyin. Sizin, Allah'›n d›fl›nda tapmakta olduklar›n›z -hepsi bunun için biraraya gelseler dahi- gerçekten bir sinek bile yaratamazlar. E¤er sinek onlardan bir fley kapacak olsa, bunu da ondan geri alamazlar. ‹s-teyen de güçsüz, istenen de. (Hac Suresi, 73)

Baflka ayetlerde ise Allah'tan baflka yard›m istenen varl›kla-r›n acizlikleri flöyle ifade edilir:

Kendileri yarat›l›p dururken, hiçbir fleyi yaratamayan fleyleri mi ortak kofluyorlar? Oysa (bu flirk kofltuklar›

güçler ve nesneler) ne onlara bir yard›ma güç yetire-bilir, ne kendi nefislerine yard›m etme¤e. (Araf Sure-si, 191-192)

O'ndan baflka tapt›klar›n›z ise size yard›ma güç yeti-remezler, kendilerine de. (Araf Suresi, 197)

Görüldü¤ü gibi Allah'› unutarak kendilerinden medet umu-lan, yard›m istenilen varl›klar›n asl›nda kendilerine yard›m et-meye bile güçleri yoktur. Ancak bu gerçekten gaflet içinde olan ve Allah'tan baflkas›na yalvar›p yakaran kifliler her dönem-de var olmufllard›r. Bu gafil insanlar›n u¤rayacaklar› son, pek çok ayette bildirilmifltir. Bu ayetlerden birisi flöyledir:

Allah ile beraber baflka bir ilaha yalvar›p-yakarma, sonra azaba u¤rat›lanlardan olursun. (fiuara Suresi, 213)

Sahip oldu¤u mallara güvenerek Allah'a flirk kofltu¤u için da-ha dünyadayken azaba u¤rat›lanlara verilebilecek örneklerden biri Kehf Suresi'nde anlat›lan ba¤ sahibidir. Önceki bölümler-den hat›rlanaca¤› gibi bahsi geçen kifli, sahip oldu¤u ba¤, bahçe ve mallardan ötürü son derece kibirlidir. Bu mallar›n sonsuza kadar yok olmayaca¤›n›, k›yametin de kopmayaca¤›n› iddia

et-HARUN YAHYA

mektedir. Ancak kendisine verilen azab› görünce flirk koflmak-la ne büyük bir hata iflledi¤ini ankoflmak-lar. Bu durum ayetlerde flöyle haber verilir:

(Derken) Onun ürünleri (afetlerle) kuflat›l›verdi. Ar-t›k o, u¤runda harcad›klar›na karfl› avuçlar›n› (esefle) o¤uflturuyordu. O (ba¤›n) çardaklar› y›k›lm›fl durum-dayd›, kendisi de flöyle diyordu: "Keflke Rabbime hiç kimseyi ortak koflmasayd›m." Allah'›n d›fl›nda ona yard›m edecek bir topluluk yoktu, kendi kendine de yard›m edemedi. (Kehf Suresi, 42-43)

Allah'tan baflkas›ndan medet uman, Allah'tan baflkalar›na ra¤-bet eden, onlardan merhamet dilenen, onlara güvenen bir ki-fli, baflta da belirtti¤imiz gibi, bu umduklar›na asla kavuflamaz ve bu nedenle hayat› boyunca, özellikle de zor anlar›nda, büyük bir boflluk, sahipsizlik ve terk edilmifllik hissine kap›l›r. Kendi-sini, dünyan›n binbir türlü karmaflas› ve s›k›nt›s› karfl›s›nda, gü-vendi¤i sahte ilahlar taraf›ndan terk edilmifl, çaresiz, yapayaln›z b›rak›lm›fl hisseder. Bu gerçe¤e, "Allah ile beraber baflka ilahlar edinme, yoksa k›nanm›fl ve kendi bafl›na (yapa-yaln›z ve yard›mc›s›z) b›rak›lm›fl olursun." (‹sra Suresi, 22) ayetiyle dikkat çekilmifltir. Kuran'da baflka ayetlerde ise, müflriklerin içinde bulunduklar› bu boflluk çok hikmetli bir benzetmeyle flöyle aç›klanmaktad›r:

... Öyleyse i¤renç bir pislik olan putlardan kaç›n›n, yalan söz söylemekten de kaç›n›n. Allah'› birleyen (Hanif)ler olarak, O'na ortak koflmaks›z›n. Kim Allah'a ortak koflarsa, sanki o gökten düflmüfl de onu bir kufl kap›vermifl veya rüzgar onu ›ss›z bir yere sü-rükleyip atm›fl gibidir. (Hac Suresi, 30-31)

HARUN YAHYA

Yaln›zca Allah'a güvenip dayanan, yaln›zca O'na kulluk edip yaln›zca O'ndan yard›m isteyen müminler ise nimet, izzet ve fleref içinde bir ömür sürerler. Bunlar, Kuran'›n ifadesiyle

"iman edenler ve kalpleri Allah'›n zikriyle mutmain olanlard›r".

Kalbi Allah'›n zikriyle mutmain, yani tatmin olmufl olan bir mümin, baflka hiçbir fleye muhtaç olmaz. Olabilecek en büyük flerefe kavuflmufltur. Çok büyük zorluklarla karfl›laflsa da,

"ben, dayan›lmaz kahr›m› ve üzüntümü yaln›zca Allah'a flikayet ediyorum" (Yusuf Suresi, 86) diyen Hz. Ya-kup gibi vakarl› olur. Müminlerin bu tavr›, ayette flu flekilde ha-ber verilmektedir:

De ki: "Allah'›n bizim için yazd›klar› d›fl›nda, bize ke-sinlikle hiçbir fley isabet etmez. O bizim mevlam›z-d›r. Ve mü'minler yaln›zca Allah'a tevekkül etmeli-dirler." (Tevbe Suresi, 51)

Buraya kadar inceledi¤imiz sevgi, güvenme ve yard›m bekle-me gibi duygular›n biraraya gelip kaynaflmas›ndan Kuran'da

Buraya kadar inceledi¤imiz sevgi, güvenme ve yard›m bekle-me gibi duygular›n biraraya gelip kaynaflmas›ndan Kuran'da