• Sonuç bulunamadı

Temel Duygular Sorunu

Duyguları temel alan herhangi bir çalışmanın karşılaşacağı ilk sorulardan biri, hangi duygunun “temel duygu” olduğudur. Modern bir disiplin olan psikolojiden önce de var olan bu probleme felsefe tarihi boyunca farklı yanıtlar verildiği görülür. Bu konuda öne çıkan ilk isim Aristo’dur, fakat Aristo’nun genel bir duygu kuramını ortaya koymak oldukça zordur. Bu zorluk, Aslı Yazıcı’nın makalesinde ayrıntılı bir şekilde anlatıldığı üzere, Aristo için bir duygu kuramı oluşturmanın ikincil öneme sahip olmasından ve duyguları ele aldığı konuyla ilgisi oranında incelemesinden kaynaklanmaktadır.88 Stoacılar ise dört temel duygudan bahseder: Hoşnutluk veya memnuniyet, sıkıntı, arzu ve korku.89 Descartes’a göre neşe, üzüntü, merak, sevgi, nefret, arzu temel duygulardır90. Spinoza’da üç temel “ilkel veya temel” duygu bulunur: Arzu, haz ve acı. Spinoza’nın geometrik yöntemle incelediği otuz altı duygu hep bu üç temel duygu üzerinde yükselir. Örneğin, sevgi, dışsal bir sebep fikrine eşlik eden hazdır veya nefret yine dışsal bir sebebin fikriyle birleşen acıdır. Hobbes, yedi “basit duygu”dan söz eder: İştah/istek (apettite), sevgi, istikrah (aversion), nefret, sevinç (joy), ve yas.91 Tüm bu fikirler, pathos’ların dışsal bir uyaranla veya başka bir duygu ile birleşerek diğer duyguları oluşturduğu kabulüne dayanır. Solomon, bugün “temel veya ilkel duygu” şeklinde yapılan tasnifin temel yapıtaşı [building block] metaforuna dayandığını ve evreni arkhe’lerle (Thales’te su, Anaksimenes’te hava, Heraklitos’ta ateş) açıklamaya eğilimli felsefe geleneğinin ürünü olduğunu ifade eder (s. 99). Aynı temel duygu anlayışı Çin felsefesinde ise kendisini yedi temel duygu şeklinde gösterir. Peter Goldie, Russel’dan hareketle, ilk yüzyıla ait Çin ansiklopedisi

88 Aslı Yazıcı, “Aristotle’s Theory of Emotions”, Turkish Studies, Volume 10/6 Spring 2015, s. 905. 89 (Cicero, Tusculan Disputations, iv. 13–15). Aktaran: Peter Goldie, The Emotions: A Philosophical Exploration. New York: Oxford University Press, 2009, s 87.

90 Julien A. Deonna, Fabrice Teroni, The Emotions. A Philosophical Introduction, London/New York: Routledge, 2012, s. 19.

91 Robert C. Solomon, Not Passion's Slave: Emotions and Choice, Oxford University Press, 2003, s. 99.

Li Chi’de “insanoğlunun yedi duygusu”ndan bahsedildiğini belirtir: Neşe, kızgınlık,

üzüntü, korku, sevgi, hoşlanmama ve hoşlanma.92

Temel duygunun gerçekte bir kavram haline gelmesi ise duyguyu (emotion) kavramlaştıran psikoloji ile mümkün olmuştur. Duygular üzerine kuramsal ilk çalışmaları yapan William James’e göre duygular, hissettiğimiz bedensel değişimlerin bir sonucuydu. Ona göre insan üzüldüğü için ağlamıyor, ağladığı için üzülüyordu ve bu nedenle duygu, biyolojik bir değişimin eseri olarak görülmüştü.93 Psikoloji bilimiyle birlikte ortaya çıkan ve biyoloji ile birlikte var olabilen duygu kategorisinin ardından, temel duygu kavramı da Darwinci duygu anlayışının bir uzantısı olarak kendiliğinden ortaya çıkar. Darwin, doğal seleksiyona yardımcı olan biyolojik dürtüler olarak gördüğü duyguların evrensel yüz ifadelerine sahip olduğu fikrini öne sürmüş; bu fikir Silvan S. Tomkins, Carroll E. Izard ve özellikle Paul Ekman tarafından geliştirilmiştir.94 Bu ekibin çalışmalarına göre altı temel duygu bulunmaktadır ve her birinin yüz ifadeleri evrensel bir nitelik taşır. Darwinci duygu anlayışını sistematize eden Paul Ekman, her ne kadar zamanla temel duyguların sayılarını çoğaltıp kendi kuramında önemli düzeltmeler yapsa da95, evrimsel psikologlarla birlikte, gelişimci, nöral psikoloji kuramları hep bu biyolojik tabana bağlı kalmış ve temel duyguları insan bedeninin katışıksız ürünleri olarak görmüşlerdir. Evrimsel kuramı benimseyen duygu kuramcılarının temel duygulara dair farklı görüşleri de bulunmaktadır. Warren D. TenHouten, psiko-evrimci (psychoevolutionary) teorisyenlerin temel duygularına dair görüşlerini bir tablo halinde sunar. Bu tabloda dikkat çekici olan Descartes’ın da bu listeye alınmasıdır. TenHouten’a göre Descartes, duyguların zihne değil bedene ait olduğunu düşünmektedir ve pathos’lar, bedensel etkileriyle zihnin düzenini bozmaktadır (s. 130).

92 J. A. Russell, “Culture and the Categorization of Emotions”, Psychological Bulletin 110, 426–50. Aktaran: Peter Goldie, a.g.y., s. 87.

93 William James, a.g.y., s. 190. 94 Barrett, a.g.e., s. 13.

Teorisyen Önerilen temel duygular

Descartes (1647) Neşe, üzüntü, merak, sevgi, nefret, arzu. Tomkins (1962,

1963)

Korku-dehşet, kızgınlık-öfke, hoşlanma-neşe, ilgi-heyecan, sürpriz-şaşkınlık, sıkıntı-bunalım, iğrenme, dissmell96, utanç-

aşağılanma

Plutchik (1975) Korku, öfke, neşe, sıkıntı/üzüntü, beklenti, sürpriz, kabulleniş, iğrenme.

Osgood (ve diğerleri) (1975)

Korku, öfke, neşe, kaygı-üzüntü, memnuniyet, ilgi/beklenti, hayret, can sıkıntısı, iğrenme.

Arieti (1970) Korku, öfke, tatmin, gerilim, istek/iştah [appetite]

Izard (1972) Korku, öfke, neşe, sıkıntı, ilgi, sürpriz, utanç (utangaçlık, suçluluk), horgörü, iğrenme.

Ekman (1973, 1980)

Korku, öfke, mutluluk, üzüntü, şaşkınlık, sıkıntı

Emde Korku, öfke, neşe, üzüntü, ilgi, sürpriz, sıkıntı, utanç, utangançlık, suçluluk, iğrenme.

Scott (1980) Korku, kızgınlık, haz, yalnızlık, kaygı, sevgi. Panksepp (1982) Korku, öfke, panik, beklenti.

Epstein (1984) Korku, kızgınlık, neşe, üzüntü, sevgi. Trevarthen (1984) Korku, kızgınlık, mutluluk, üzüntü.

96 Dissmell: Kötü kokudan iğrenme. Kuramı oluşturan Tomkins tarafından üretilen bu kelime, bebeklerin kötü kokular karşısındaki tepkilerini ifade eder. Yine de dissmell, Tomkins’e göre bir duygu veya duygulanımdan daha çok yardımcı dürtü edimi (auxiallary drive act) olarak adlandırılmaya daha elverişlidir. Bk. Demos, E. V. (Ed.). (1995). Studies in emotion and social interaction., Exploring affect: The selected writings of Silvan S. Tomkins. New York, NY, US: Cambridge University Press; Paris, France: Editions de la Maison des Sciences de l'Homme, s. 399.

Johnson-Laird ve Oatley (1992)

Korku, kızgınlık, mutluluk, üzüntü, iğrenme.

Turner (2002) İsteksizlik-korku, iddia-kızgınlık, tatmin-mutluluk, hayalkırıklığı, üzüntü

Tablo 1: Warren D. TenHouten, A General Theory of Emotions and Social Life, Routledge 2006, s. 14.

Duygu çalışmalarının önemli isimlerinden Thedore Kemper ise tıpkı “duygu” tanımında olduğu gibi, “temel duygu” tanımında da her teorisyenin kendisine has bir açıklaması olduğundan bahseder. Kemper, “klasik görüş” olarak nitelenebilecek biyolojik tabanlı yaklaşımların temel duygularını evrimsel, nöral, gelişimsel ve deneysel başlıkları altında tasnif eder. Bu iki listede de yer alan ortak isimlerde farklı duyguların verilmesi, iki liste arasında yorum çeşitliği ve çalışmaların tarihleri arasındaki farklılık ile açıklanabilir.

KURAM DUYGULAR

Evrimsel yaklaşımlar:

Plutchik (1962, 1980) Korku, öfke, neşe, sıkıntı/üzüntü,

beklenti, sürpriz, kabulleniş, iğrenme.

Scott (1980) Korku, kızgınlık, haz, yalnızlık, kaygı,

sevgi.

Epstein (1984) Korku, kızgınlık, neşe, üzüntü, sevgi.

Nöral yaklaşımlar

Tomkins (1962, 1963) Korku-dehşet, kızgınlık-öfke,

hoşlanma-neşe, ilgi-heyecan, sürpriz- şaşkınlık, sıkıntı-bunalım, iğrenme,

Izard (1972) Korku, öfke, neşe, sıkıntı, ilgi, sürpriz, utanç (utangaçlık, suçluluk), horgörü, iğrenme.

Panksepp (1982) Korku, öfke, panik, beklenti.

Arieti (1970) Korku, öfke, tatmin, gerilim, istek/iştah

[appetite]

Brenner (1980) Haz, haz almama (unpleasure)

Otonomik yaklaşımlar:

Fromme and O'Brien (1982) Korku, kızgınlık, yas/feragat, neşe, kıvanç (elation), tatmin, şok.

Yüz ifadeleri yaklaşımları:

Ekman (1973, 1980) Korku, öfke, mutluluk, üzüntü, sürpriz,

sıkıntı

Osgood (ve diğerleri) (1975) Korku, öfke, neşe, kaygı-üzüntü, memnuniyet, ilgi/beklenti, hayret, can sıkıntısı, iğrenme.

Amprik (Deneysel) Yaklaşımlar:

Shaver ve Schwartz (1984) Korku, kızgınlık, üzüntü, mutluluk, sevgi.

Fehr ve Russell (1985) Korku, kızgınlık, üzüntü, mutluluk,

sevgi.

Gelişimsel Yaklaşımlar:

Sroufe (1979) Korku, kızgınlık haz.

Trevarthen (1984) Korku, kızgınlık, üzüntü, mutluluk.

Malatesta ve Haviland (1982) Korku, kızgınlık, üzüntü, neşe, ilgi, göz kırpma, acı, kaş çatma.

Emde (1980) Korku, öfke, neşe, üzüntü, ilgi, sürpriz, sıkıntı, utanç, utangançlık, suçluluk, iğrenme.

Tablo 2: T. D. Kemper, “How many emotions are there? Wedding the social and autonomic components” American Journal of Sociology, 93(2), 1987, s. 266.

Ne var ki, temel duygulara dair yukarıda bahsedilen teorilerdeki duygu farklılıklarına rağmen, bunların arasında önemli bir ortak payda bulunmaktadır: Duyguların insan biyolojisi ile olan yakınlığı. Bu görüşte hemfikir olan bu “klasik görüş”ün temel kabulleri; duyguların evrimsel bir adaptasyonun sonucu oluştuğu, yüz ifadeleriyle aktarılmalarının bedenselleştirilmelerinin biyolojik bir programlama sonucu olduğudur. “Klasik görüşe göre duygularımız, evrim sürecinin bir mirasıdır. Hayatta kalma mücadelesinde avantaj sağlayan ve artık biyolojik doğamızın birer parçaları haline gelen evrimsel olgulardır. Bu nedenle, duygular aynı zamanda da evrenseldir: Her çağın, her kültürün veya dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir insan hüznü sizinle aşağı yukarı aynı şekilde deneyimler; bir milyon yıl önce Afrika savanalarında yaşayan hominid atalarımızla aynı şekilde.”97 Fakat duygulara dair iki önemli yaklaşımdan diğeri olan sosyal-inşacılığa göre duygular sosyal ilişkiler ve kültürlerle oluşur. Robert Solomon her ne kadar temel duygunun tanımını “Duygusal yaşamın asli, herhangi bir şeye indirgenemez ünitesi” olarak tanımlayabileceğini ifade eder”98 şeklinde verse de, sosyal-inşacılığın önemli isimleri Averill99 ve Gordon100 gibi isimler, “temel duygular” kavramını reddederler.101 Yine de bu durum, sosyal inşacı tüm görüşlerin evrimsel tabanları ve biyolojik etkenleri veya evrimi tümüyle yok

97 Lisa Feldman Barret, Beynimizin Parmak İzleri, s. xi. 98 Robert Solomon, a.g.y., s. 99.

99 James Averill, “A Constructivist View of Emotion”, Emotion: Theory, Research, and Experience, vol. 1. Edt. Robert Plutchik and Henry Kellerman. New York: Academic, s. 305-39

100 Steven L. Gordon, “The Sociology of Sentiments and Emotion.” Social Psychology: Sociological Perspectives, edited by Morris Rosenberg and Ralph H. Turner, 1981, New York, s. 562-92.

101 T. D. Kemper, How many emotions are there? Wedding the social and autonomic components. American Journal of Sociology, 93(2), 1987, s. 266.

saydığı anlamına gelmez.102 Averill, duygularda sosyal-inşacılığın kurucu makalelerinden sayılan çalışması “Duygulara İnşacı Bir Bakış” makalesinde duyguların biyoloji ile ilişkilerini reddetmez. Fakat şu itirazları yapmaktan da geri durmaz: “Öncelikle, bir duygu birden çok biyolojik sistemle ilgili olabilir, buna karşılık, bir biyolojik sistem birden fazla duyguyla ilgili olabilir. İkinci olarak, duygusal sendromlar biyolojik tabanlı olduğu kadar kültürel tabanlı unsurları da kapsar.”103 Averill’e göre bu iki gerçek, temel duyguları belirlemeye yönelik anlamlı bir çalışmayı imkânsız kılar. Averill, bu durumu (üreme odaklı davranışı veya duygusal bağlanmaya yönelik veçheleri olan) romantik aşkla veya ona göre biyolojik sistemle ilgisi oldukça zayıf olan umut duygusuyla örneklendirir. Averill, “Bu iki duygu ürkmekten veya korkudan hangi anlamda daha az temel olarak kabul edilebilir?” (s. 328) diye sorar. Jesse Prinz ise Briggs’in çalışmalarından hareketle klasik kurama göre bir temel duygu olarak kabul edilen kızgınlığa dair kelime kadrosunun Inuit kültüründe oldukça sınırlı olduğunu, zor koşullarda yaşayan, küçük homojen bir kültürde öfkeli ve saldırgan tepkilerin oldukça riskli olduğunu belirtir. Prinz, bu kez Goddard’ın çalışmalarını kaynak göstererek Malay dilinde ise “kızgınlık”ın tam bir karşılığının olmadığını ve buna en yakın karşılık olarak verilen “marah”ın agresyondan daha çok “somurtkan bir düşüncelilik ifadesi” ile ilişkilendirildiğini ifade eder.104 Sosyal inşacılık, böylece, klasik görüş tarafından çoğunlukla temel duygu olarak kabul edilen kızgınlık duygusunun aslında “temel” olmadığını savunur. Bu durum, temel duyguların sosyal-inşacılar tarafından kabul edilmediğini gösterir. Onlara göre, duyguların tasnifleri ve sayıları, sosyo-kültürel gerçekliklere göre farklılık gösterir. Temel duygular değil, duygular bile matematiksel kesinlikle ifade edilemez. Barrett, “Temel Duygular Miti” başlıklı bir bölümde, Ekman’ın -altı temel duyguyu ortaya çıkarak altı temel yüz ifadesi araştırması gibi- evrensel duygular fikrini doğuran bazı çalışmaları inceler ve kendi çalışmalarından örnekler verir. Bunlar sonucunda evrensel duyguların, “belirli koşullar altında

102 Jesse Prinz, “Which emotions are basic?” Emotion, Evolution, and Rationality, Edt. Dylan Evans & Pierre Cruse, Oxford University Press. 2004., s. 75.

103 James Averill, “A Constructivist View of Emotion”, s. 328. 104 Jesse Prinz, a.g.y., s. 76.

evrenselmiş gibi göründükleri”ni105 söyler. Kemper ise kaç duygu olduğu sorusuna cevap ararken bu cevabın iki değişkene göre belirlendiğini söyler ve bu değişkenleri şu şekilde açıklar. Bunlardan ilki, otonomik ve biyolojik etkenler, diğeri ise onlarla ilişkili olan sosyal farklılıklardır.106 Bu ikisinin birleşimi, Kemper’e göre sayılamayacak kadar çok duygu olduğu sonucunu doğurur. Sosyal inşacı bakışa göre, sonsuz sayıda duygu vardır. Bu, toplumların sosyal sistemleri için fonksiyonel olduğu sayıda şekillendirdikleri, bir kalıba döktükleri veya inşa ettikleri kadar çok duygu olduğu anlamına gelir.”107 Bu nedenle, bu tez çalışmasında bir temel duygu teorisi takip edilmeyecek ve duyguların toplum tarafından nasıl algılandığı, şekillendirildiği, inşa edildiğine dair bir inceleme yapılacaktır.

105 Lisa Feldman Barret, How Emotions are Made: The Secret Life of the Brain, s. 54. 106 Theodore Kemper, a.g.y., s. 263.

107 Averill (1980, s. 326), Bk, Kemper, T. D., How many emotions are there? Wedding the social and autonomic components. American Journal of Sociology, 93(2),, 1987, s. 264.