• Sonuç bulunamadı

Telekomünikasyon Sektöründe

2.2. AB’DE YEREL ŞEBEKENİN ERİŞİME AÇILMASI

2.2.4. Rekabet Politikalarının Rolü ve Telia/Telenor Kararı

2.2.4.2. Telekomünikasyon Sektöründe

ile bağlantılı olarak birlikte hakim durum kavramının yerel şebekeyi erişime açma yükümlülüğü kapsamında değerlendirilmesini gündeme getirmiştir.

Avrupa’da kablo TV penetrasyonunun yüksek olduğu ülkelerde, bu platform işleticilerinin DSL hizmetleriyle olan rekabeti artmaktadır. Özellikle üç tür hizmetin (ses, internet ve TV yayını) aynı platform üzerinde kullanıcıya sunulması, yerleşik operatörler üzerinde rekabet baskısı yaratmaya başlamıştır. Nitekim İngiltere’de Telewest adlı operatörün 2001 yılının üçüncü çeyreğine ait rakamlarına göre, şirketin 1,3 milyon TV abonesine karşılık ses abonelerinin sayısı 1,59 milyona ulaşmıştır. Bu gelişme karşısında yerleşik telefon operatörü BT, DSL üzerinden TV yayını yapmak üzere lisans başvurusu yapmıştır. Ancak AB kablo TV pazarı homojen bir yapıda değildir. Belçika, İspanya ve İngiltere gibi ülkelerde şebeke iki yönlü sayısal iletişime uygun hale getirilmesine rağmen, ses hizmeti VoIP olarak değil bakır teller üzerinden verilmektedir (McClune 2001, 6-7).

AB’de kısa ve orta vadede kablo TV şebekelerinin bir kaç istisnai ülke dışında yerel telefon şebekesine ikame olabilmesi mümkün gözükmese de, teknoloji nötr ve uzun dönem için de geçerli bir yaklaşımın kullanılmak istenmesi, birlikte hakim durum kavramını önemli kılmaktadır. AB’de kablo TV şebekelerinin kısa ve orta vadede yerel telefon şebekelerine ikame olamayacağına ilişkin gerekçeler önem sırasına göre şu şekilde özetlenebilir:

1- Büyük kısmının halen yerel telefon operatörünün kontrolünde olması. 2- Çift yönlü trafiğe uygun hale getirilmeleri için büyük yatırım gerekmesi. 3- Yerel telefon şebekesi kadar yaygın olmamaları.

AB’de bu engellerin kaldırılarak Birlik genelinde kablo TV şebekelerinin ABD’deki düzeye ulaşması ve yerel kullanıcıya erişimde alternatiflerin diğer tamamlayıcı şebekelerle arttırılması için adımları hızlandırılmıştır. Bu engellerin kaldırılmasının ardından yerel kullanıcıya erişimde duopol bir yapının oluşacağı tahmin edilebilir. Tabi bu durumda, bu şebekelerden yararlanarak hizmet sunmak isteyen yeni teşebbüslerin birlikte hakim durumun kötüye kullanılması olarak tanımlanacak işlem ve eylemlere girişme olasılığı bulunacaktır.

AB Anlaşmasının 82’nci maddesi, tek başına veya birlikte hakim durumdaki teşebbüslerin rekabet dışı davranışlarını engellemeye çalışır. Bu madde hakim durumda bulunmayı değil bu durumun kötüye kullanılmasını yasaklamaktadır. Birleşmeler Tüzüğüne göre ise, hakim durum yaratan veya bir hakim durumu güçlendiren ve bunun sonucunda rekabeti önemli derecede engelleyen birleşme ve devralmalar ile ortak girişimler yasaklanmıştır.

Hakim durumun tanımı, ATAD tarafından United Brands

v. Commission66 davasında, bir teşebbüsün rakipleri ve müşterilerinden bağımsız

hareket etmesini sağlayan pazar gücünü kullanarak ilgili pazarda mevcut etkin rekabeti engelleyebilme kudreti olarak tanımlanmıştır. Kötüye kullanmayla ilgili ilk yasal sınıflandırma ise Hoffman-La Roche67 davasında, pazar yapısını değiştirebilecek ve pazardaki rekabetin normal işleyişi ile tekrar ihlal öncesi duruma dönülemeyecek uygulamalar şeklinde yapılmıştır. Hem ATAD hem de AB Komisyonu, hakim durumdaki bir teşebbüsün rakiplerine karşı bazı özel sorumlulukları olduğunu vurgulamaktadır.

Hakim durum sadece tek bir teşebbüsün bulunacağı özel bir durum olmayıp birden fazla piyasa aktörü birlikte hakim durumda olabilir68. Birlikte

hakim duruma yol açan ve teşebbüsleri bu anlamda bazı durumlarda bir anlaşmaya bile gerek duymadan bir araya getiren güdü, rakibin agresif rekabetçi davranışlarından korunmaktır.

Komisyon tarafından yayınlanan etkin piyasa gücünün (“Significant Market Power”-SMP) tespiti ile ilgili çalışma belgesinde69 birlikte hakim

duruma oldukça detaylı değinilmiştir. SMP, telekomünikasyon sektöründe kendisine regülasyon uygulanacak (kalıcı piyasa aksaklığına yol açan) teşebbüslerin belirlenmesinde düzenleyici kurumlar tarafından kullanılan bir

66 Case 27/76 United Brands Co. and United Brands Continental BV v. Commission [1978] ECR 207. 67 Case 85/76 [1979] ECR 461.

68 Birlikte hakim durum kavramına ilişkin ayrıntılı bilgi için bkz.: Sabuncu (2001).

69 Commission Working Document on Proposed New Regulatory Fremawork for Electronic

Communications Networks and Services, Draft Guidelines on market analysis and the calculation of significant market power under Article 14 of proposed Directive on a common regulatory framework for electronic communications networks and services (com(2001) 175).

ölçüttür. İlgili piyasada SMP sahibi bir teşebbüs, hakim durumda olmasa bile regülasyona tabi kılınabilir70. Bu çalışma belgesi öncesinde SMP belirli pazar

payına sahip olma (%25) gibi çok basit kriterlere bakılarak tespit edilirken, çalışma belgesinde SMP için daha detaylı kriterler getirilmekte ve hakim duruma yakın bir tanım benimsenmektedir (Rose 2001, 5). Nitekim çalışma belgesi SMP ile birlikte hakim durum ilişkisini 13/2’nci maddesinde şu şekilde kurmaktadır:

Bir teşebbüs tek başına veya diğer teşebbüslerle birlikte, rakiplerinden, müşterilerinden ve özellikle tüketicilerden önemli ölçüde bağımsız hareket edebilecek ekonomik güce sahip bir konumda ise etkin piyasa gücüne sahiptir.

Görüldüğü gibi SMP tanımı, ATAD’ın United Brands davasındaki hakim durum tanımına çok benzemektedir.

Son kullanıcıya ulaşmak için gerekli altyapının inşası için zaruri yüksek batık maliyetler nedeniyle, bu altyapıyı sağlayabilecek piyasa oyuncusu sayısının sınırlı olması ve yerel şebekeye erişimle ilgili piyasalarda birlikte hakim durum yaratılması kaygılarına yönelik olarak yukarıda izah edilen yaklaşımın uygulanması gereği ortaya çıkmaktadır. Telekomünikasyon şirketlerinin dikey entegre olmuş yapıları dikkate alındığında, Komisyonun birlikte hakim durumla ilgili yaklaşımının, telekomünikasyon sektöründe 82’nci madde ve özellikle birleşme ve devralmalar açısından zorunlu unsur doktriniyle beraber uygulanabileceği görülmektedir.

Bu durum özellikle kablo TV şebekesinin yerel telefon şebekesi kadar penetrasyona ulaştığı, bir başka ifade ile birbirine ikame eden iki alternatif şebekenin söz konusu olduğu erişim pazarlarında geçerlidir. AB’nin yerel telefon şebekesini erişime açma zorunluluğu getirmesi ve Hollanda’dan başlayarak kablo TV şebekesini erişime açma yükümlülüğünün gündeme gelmesi, birlikte hakim duruma dayalı endişelerden kaynaklanmaktadır.

Nitekim SMP Çalışma Belgesinde birlikte hakim durum konseptinin uygulanmasında Komisyonun dayanacağı aşağıda sıralanmış faktörlerin yerel erişim şebekelerine birlikte hakim durumda olacak teşebbüslere ne denli uyduğu dikkat çekicidir:

- Az sayıda piyasa aktörü. - Olgun bir piyasa. - İstikrarlı bir biçimde artan talep. - Düşük talep elastikiyeti. - Homojen ürünler. - Benzer maliyet yapıları - Birbirine yakın pazar payları - Şeffaf pazar koşulları - Yüksek giriş engelleri - Düşük alıcı gücü.

- Potansiyel rekabetin olmaması -Teşebbüsler arasında ilişkiler.

70 Telekomünikasyon Kurumu tarafından çıkarılan Tarife Yönetmeliğinin 4’üncü maddesinde

- Misilleme mekanizmasının varlığı -Fiyat rekabetinin az olması. Telekomünikasyon sektörüne ilişkin BT/Esat71 kararında Komisyon,

birleşmenin İrlanda çevirmeli internet bağlantı pazarında bir rekabet koşullarını olumsuz etkileyecek bir duopol yaratıp yaratmayacağını incelemiştir. Komisyon pazar paylarının çok değişken olması, talebin çok hızlı artması, dar bant internet erişim hizmetlerinin homojen olmaması ve teknolojik gelişmenin pazarın en önemli niteliğini oluşturması nedeniyle olumsuz bir durumun oluşmayacağına kanaat getirmiştir.

Erişim Duyurusunda ise, birlikte hakim durumun tespiti için, taraflar arasında etkin rekabetin varolmadığının ispatına gerek yoktur. Dahası böyle bir tespit için oligopolistik durumdan kaynaklanan karşılıklı bağımlılığın varlığı yeterlidir. Erişim tebliği bu durumu üye ülkelerdeki yerel şebekeye erişimlere atıf yaparak izah etmektedir. Bazı üye ülkelerde bu erişim, şu anda veya yakın gelecekte, yerleşik yerel telefon operatörü ile kablo TV operatörü tarafından kontrol ediliyor olacaktır. Ancak yerel kullanıcıya sunulan hizmetlerde rekabetin tesisi ve sonucunda etkinliğin arttırılması için her iki şebekeden birine erişim olanağının sağlanması gerekir (Rose 2001, 9).

Görüldüğü gibi AB’de telekomünikasyon sektöründe liberalizasyon sonrasında geçilen pazarları rekabete açma aşamasında, yerel şebekeyle bağlantılı pazarlarda söz konusu piyasa aksaklıkları arabağlantı ile çözüme kavuşturulmuştur. Bundan sonra amaç yerel şebeke hizmetlerinde rekabetin sağlanması olmuş ve ilk olarak konu Erişim Duyurusunda gündeme getirilmiş ve en uygun çözümün yerel şebekeyi erişime açma yükümlülüğü olduğu ortaya çıkmıştır. Erişim tebliğinde önce de konuya kısmen Sabit Telefon Direktifi ile Arabağlantı Direktifinde değinildiğinin belirtilmesi gerekmektedir. Fakat söz konusu çözüm yolu asıl, Telia/Telenor birleşmesine yönelik inceleme sırasında çok net bir biçimde rekabet kurallarından faydalanılarak ortaya konmuştur.