• Sonuç bulunamadı

Türkiye’de Telekomünikasyon Sektörünün Gelişimi

2.5. YEREL ŞEBEKENİN ERİŞİME AÇILMASINA İLİŞKİN

3.1.1. Türkiye’de Telekomünikasyon Sektörünün Gelişimi

Türk telekomünikasyon sektöründeki asıl gelişmeler Avrupa’da olduğu gibi 1980 sonrasında yaşanmıştır. Türkiye’de 1980 sonrası dışa açık büyüme modelinin seçilmesine paralel olarak piyasa ekonomisine dayalı uygulamalara geçilmiştir. Bu tercih, piyasa ekonomisini destekleyecek bir haberleşme altyapısının kurulmasını gerekli kılmıştır. Bu çerçevede Türkiye, 1980 yılından sonra dünya ekonomisinde genel olarak gözlenen serbestleşme eğilimlerini izlediği gibi, telekomünikasyon sektöründe de dünyada yaşanan eğilimlerden büyük ölçüde etkilenmiştir.

1983 yılından sonra, devletin ekonomideki ağırlığının azaltılması politikası çerçevesinde, kamu kesiminin imalat sanayii yatırımları kısılmış, başta haberleşme olmak üzere enerji ve ulaştırma gibi altyapı yatırımlarına önem ve öncelik verilmiştir.

Nitekim bu hamle başlamadan önce, 1983 yılı itibarıyla Türkiye dar bir alanı kapsayan az gelişmiş bir telefon şebekesine sahipti. Abone sayısı 1,67 milyon, penetrasyon oranı % 3,5, hat bağlanmayı bekleyen sayısı 1.830.000 ve ortalama hat bekleme süresi 7 yıldı. Mevcut olan telefonların 1/5’i otomatik olmayan santrallere bağlı iken, mevcut olan santrallerin hiçbirisi sayısal değildi. Kırsal alanda köylerin % 70’inden fazlası telefon bağlantısına sahip değildi (Yılmaz 1999, 5).

Bu dönemde izlenen politikalar gereği, hizmetlerin tüm Türkiye sathına yayılması ve mevcut hizmet kalitesinin artırılmasına yönelik, büyük bir yatırım atağına geçilmiştir. 1982-1992 döneminde ITU (“International Telecommunications Union”) üyesi Avrupalı ülkeler arasında ana hat sayısı artışında en yüksek gelişme hızını gösteren ülke Türkiye olmuştur.

ABD’de başlayan ve İngiltere’de telekomünikasyon hizmetlerinin kamu tekelleri aracılığıyla sunulduğu ülkeler için örnek haline gelen reform hareketleri, Türkiye’de de dikkat çekmiştir. Özellikle kamu yatırımlarının bütçe üzerinde yük oluşturduğu, verimlilik artışlarının sınırlı olduğu ve hizmet fiyatlarının yüksek kaldığı Türkiye’de, telekomünikasyon sektöründe yeniden yapılanmaya yönelik çabalar yoğunlaştırılmıştır.

Bu kapsamda ilk adım, 1.7.1994 tarih ve 4000 sayılı Kanun ile atılmıştır. Kanunla o tarihe kadar T.C. Posta, Telgraf ve Telefon İşletmesi Genel Müdürlüğü (PTT) tarafından tekel olarak yürütülen telekomünikasyon hizmetleri, posta ve telgraf hizmetlerinden ayrılmış ve telekomünikasyon

hizmetlerini yürütmek üzere Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi (TTAŞ) kurulmuştur.

Daha sonra, 29.1.2000 tarih ve 4502 sayılı Kanunun çıkarılmasına dek sektör TTAŞ’ın özelleştirilmesine123 yoğunlaşmış, 1998 yılında verilen

GSM lisansları dışında hizmetlere yönelik herhangi bir liberalizasyon gerçekleştirilememiştir.

4502 sayılı Kanun özellikle sektörde özelleştirme öncesi bir düzenleyici kurum kurması, TTAŞ’ın özelleştirmesi ile ilgili son düzenlemeleri içermesi, evrensel hizmetin sağlanmasıyla ilgili emredici kurallar getirmesi, ses iletişimi ve altyapıdaki öncelik tekelinin, 2004 yılı itibariyle kaldırılmasını öngörmesi nedeniyle Türk telekomünikasyon sektörü açısından önemli bir aşamayı temsil etmektedir.

Telekomünikasyon sektörüne yönelik olarak en son 12.5.2001 tarih ve 4673 sayılı Kanun çıkarılmıştır. Bu Kanun ile TTAŞ'da kamu payı % 50'nin altına düştüğünde, TTAŞ’ın tüm tekel haklarının 31.12.2003 tarihinden önce de olsa ortadan kalkacağı hüküm altına alınmıştır. Ayrıca, 406 sayılı Kanun ve diğer mevzuatta Ulaştırma Bakanlığı’na, görev sözleşmesi veya imtiyaz sözleşmesi yapma veya telekomünikasyon ruhsatı veya genel izin verme yetkisi ile bu yetkiye ilişkin yapılacak düzenlemeler ile ilgili her türlü göreve yönelik yapılan atıfların Telekomünikasyon Kurumu’na yapılmış olduğu, hükmedilmektedir.

Teknolojik gelişmeler sonucu telekomünikasyon sektöründe yer alan birçok piyasanın artık rekabete açılabilmesi, doğal tekelin söz konusu olduğu yerel telefon hizmetleri gibi piyasalarda ise alternatif şebekeler (kablo-TV, Kablosuz sabit ve elektrik dağıtım şebekeleri gibi) üzerinden transmisyona yönelik çalışmalar neticesinde rekabet ortamı sağlanacağının düşünülmesi nedenleriyle, 2004 yılı Türk telekomünikasyon sektörü açısından çok önemli bir kilometre taşını oluşturmaktadır.

Mevcut durumda telekomünikasyon sektöründe liberalizasyon ses ve altyapıda öncelik tekeli124 dışında mevzuat açısından tamamlanmış durumdadır.

Ses ve altyapıda ise, 2004 yılı veya TTAŞ’da kamu payının % 50’nin altına düşmesi halinde TTAŞ dışındaki teşebbüslerin piyasaya girişlerine ilişkin bir sona erme koşulu belirlenmiştir. Amaç, yakın regülasyona tabi olmak kaydıyla yerleşik operatörün rekabet baskısı hissetmeden kendisini liberalizasyon sonrası döneme hazırlamasıdır (Kessides 1995, 253).

2003 sonrasında darboğaz niteliği göstermeyen uzak mesafe ve uluslararası telefon görüşmelerinde, sağlıklı bir arabağlantı düzenlemesinin

123 TTAŞ’ın özelleştirilmesiyle ilgili ayrıntılı bilgi için bkz.: Ardıyok (2001).

124 Telekomünikasyon sektöründe, TTAŞ’ın imkanları dahilindeki tüm altyapı ihtiyaçlarının bu

yapılması halinde rekabetin sağlanabileceği düşünülmektedir. Ev kullanıcısının arabağlantı yoluyla yerel şebekesinden bu iki tür telefon hizmetini verecek operatörlerin şebekelerine ulaşmaları için iki seçenek söz konusu olacaktır. İlk seçenek, kullanıcının her bir telefon görüşmesi öncesinde o görüşme için kullanmak istediği operatörü seçmek amacıyla bir ön kod tuşlamasıdır (“call-by- call selection”). İkinci seçenek ise kullanıcının uzak mesafe ve/veya uluslararası görüşmeler için kullanacağı operatörü daha önceden yerleşik operatöre bildirerek, görüşme çağrısı yaptığında çağrının numarası değişmeksizin seçtiği operatöre yönlendirilmesini sağlamaktır (“carrier pre-selection”) (OftelNews 2001, 9).

Öte yandan TTAŞ’ın yasal tekel hakkı ve tekel sonrası bazı piyasalarda doğal tekel olarak faaliyet sürdüreceği de dikkate alınmış ve sektöre özel düzenleyici olarak Telekomünikasyon Kurumu kurulmuştur. Burada, kalıcı piyasa aksaklıklarının etkin bir şekilde giderilmesi, sektörde faaliyet gösterecek aktörlere lisans belgeleri verilmesi, evrensel hizmetin yakın denetim altına alınması öngörülmüştür.

Bu yapı öncesinde oluşmuş bulunan etkinlikten uzak yapının bir an önce değiştirilmesi için sektöre özgü kanunun uygulanma detaylarını ortaya koyacak ikincil düzenlemelerin acilen çıkarılması gereği ortaya çıkmıştır. Nitekim 4673 sayılı Yasa çıkmadan önce sektörde faaliyet gösterecek operatörlere verilecek yetki belgelerine ilişkin olarak Ulaştırma Bakanlığı tarafından Telekomünikasyon Hizmetleri Yönetmeliği125 çıkarılmış, Telekomünikasyon

Kurumu tarafından da Tarife Yönetmeliği126 çıkarılmıştır.

Görüldüğü gibi sektörde liberalizasyon açısından mevzuat çalışmaları devam etmektedir. Ancak, bu çalışmaların gerçek amacına ulaşabilmesi için, yapılan düzenlemelerle piyasaya girişine izin verilen teşebbüslerin, gerçek anlamda rekabeti sağlamalarının önündeki piyasa içi engellerin kaldırılması gerekmektedir. Piyasa içi engellerin veya piyasa aksaklıklarının giderilmesinde dikkatlerin odaklanacağı teşebbüs ise uzun süredir yasal tekel olarak telekomünikasyon hizmetlerini yürüten yerleşik operatör TTAŞ’dır.

3.1.2. Türkiye’de Yerel Şebeke Üzerinden Son Kullanıcıya