• Sonuç bulunamadı

3.4. TÜRKİYE’DE YEREL ŞEBEKENİN ERİŞİME

3.5.1. Tarife Regülasyonu

İktisadi düzenlemeler kısa dönemde tüketici refahı üzerine daha fazla odaklanmış ise, belirlenecek erişim fiyatının yatırım maliyetlerine eşit olması muhtemeldir. Bu durumda, yüksek batık maliyetler içeren bir yatırıma girişmekten dolayı üstlenilen risk faktörü yeterince hesaba katılmamış olabilir. Bunun sonucunda şebeke altyapılarına yatırımlar azalabilir ve uzun dönemde tüketici refahı olumsuz etkilenebilir.

Diğer taraftan, erişim fiyatının çok yüksek belirlenmesi halinde, erişim kullanılarak yapılacak hizmetleri sunmak iktisadi açıdan çekici olmayabilir ve erişimin reddedilmesi durumunda ortaya çıkan olumsuz durum gerçekleşebilir. Tüm bunlardan dolayı, ileride rekabetin ve yenilenmiş şebekelerin oluşmasına olanak tanımak üzere yeni altyapılara yatırım ile, özellikle hizmetler alanında rekabetin hemen sağlanmasına yönelik politikaların sağlıklı bir şekilde dengelenmesi için, erişimin fiyatlandırılmasına ilişkin tercihler çok dikkatli yapılmak durumundadır.

Örneğin, Danimarka Araştırma ve Bilgi Teknolojisi Bakanlığı, Komisyonun hazırladığı Yerel Şebekeyi Erişime Açma Yükümlülüğü Hakkında Çalışma Belgesine ilişkin görüşünde şunları söylemektedir (Nikolinakos 2001, 277);

Yenilenen Danimarka arabağlantı rejiminde, yerel şebekeye erişimin ilk yıl için yerel şebekenin tarihi maliyetlerine dayalı olarak hesaplanması yerine tekrar düzenlenmiş bir LRAIC modeli kullanılmaktadır. Bundan sonra erişim fiyatı her yıl arttırılacak ve 5 yıl sonunda yerel şebekenin gerçek maliyetlerini (yeniden inşa maliyetlerini) yansıtır hale getirilecektir. Bu düzeltilmiş modelde, Danimarka yerel erişim şebekesinin inşasının büyük ölçüde tamamlanarak bedelinin ödenmiş olduğu kabul edilmekte ve hem geniş bant hem de diğer gelişmiş ürünlerin piyasaya sunulmasını sağlayacak bir rekabet marjı bulunmaktadır. Son olarak, model diğer erişim teknolojilerine yapılacak yatırımları ilelebet engellemeyecek tarzda kurgulanmıştır. Amaç adil ve sürdürülebilir bir rekabet ortamı geliştirmek ve erişim altyapılarına olan yatırımları etkili bir şekilde desteklemektir.

Diğer taraftan Bourreau ve Doğan (2001a, 2) tarafından yapılan çalışmada, yerleşik operatörün erişim fiyatını belirleme serbestisinin olduğu durumlarda, yerleşik operatörün erişim fiyatında zaman içinde stratejik değişiklikler yaparak yeni girenin fırsat maliyetini artırabileceği sonucuna ulaşılmaktadır. Yerleşik operatör bu strateji içinde, yeni bir teknolojinin yeterli tehdidi olmadığı başlangıç aşamasında erişim talebini geri çevirerek veya yüksek fiyat belirleyerek tekelci kar elde edebilir. Yeni teknolojilerin uygulama maliyetlerindeki düşüşle beraber daha düşük erişim fiyatı uygulanarak daha kaliteli (bant genişliği yüksek) ürünlerin sunulabileceği yeni teknolojilerin rakipler tarafından kullanılması önlenmeye çalışılır. Böylece yeni şebeke inşa edilip giriş geciktirilerek, yeni teknolojilerin getireceği rekabet baskısı bertaraf

edilmiş olur. Bu sebeple yerel şebekeyi erişime açma yükümlülüğü uygun tarife regülasyonlarını gerekli kılmaktadır.

Belirlenecek tarife politikası, ekonomik etkinliği arttırmalı, daha sağlıklı bir rekabet ortamı oluşturmalı ve tüketici ve kullanıcının refahını yükseltmelidir.

Bu çerçevede, tarifelerin maliyet esaslı olması uzun süredir benimsenmiş bir prensiptir. Fakat yerleşik operatörün hangi maliyet kalemlerinin dikkate alınacağı sonuçların farklılığı açısından çok önemlidir. Örneğin, gittikçe artan rekabet baskısı altında tüm telekomünikasyon operatörlerinin maliyetlerini aşağıya çekmek için işletme maliyeti yüksek eski ekipmanlarını yeni ve çok daha verimli olanlarla değiştirdiği bir endüstride, yerleşik operatörün tarihi maliyetlerine dayalı bir hesaplama uygun olmayacaktır150.

Ülke deneyimlerinden LRAIC, uygun yöntem olarak belirginleşmektedir. Bu yöntem ilk olarak OFTEL tarafından 1995 yılında İngiltere’de ortaya konmuş, ABD’nin 1996 Telekomünikasyon Yasasında yer almış ve AB tarafından da benimsenmiştir. LRAIC yönteminin ardındaki fikir, erişim fiyatının yerleşik operatörün maliyetleri yerine, etkin şekilde çalıştığı varsayılan bir operatörün maliyetlerine göre belirlenmesidir. Bu şekilde geçmiş dönem maliyetlerini dikkate alan getiri oranı regülasyonunun dezavantajlarını ortadan kaldırarak statik maliyet etkinliğinin ve yerleşik operatörün yatırım ve inovasyon yoluyla daha etkin çalışması teşvik edilerek dinamik maliyet etkinliğinin sağlanması amaçlanmaktadır (Laffont ve Tirole 1999, 148). LRAIC’e dayalı fiyatlandırmanın formülü basit olarak aşağıda sunulmuştur:

t zamanında erişim fiyatı = (t zamanında en etkin teknolojiyi üretmenin marjinal maliyeti)x(faiz oranı+teknolojik gelişme oranı+ekipmanın fiziki amortisman oranı)

Bu basit formülün dayandığı varsayımlar, yerel şebekeyi erişime açmada telekomünikasyon ekipmanlarının kiralandığı, bu ekipmanların üretiminde ölçeğe göre sabit getirinin söz konusu olduğu, dolayısıyla bu ekipmanların üretildiği pazarda rekabetin söz konusu olduğu, bir başka ifade ile bu ekipmanların aslında yerleşik operatörler için rekabetçi bir endüstri tarafından kurulduğu, talep veya maliyet belirsizliğinin bulunmadığı şeklindedir151.

Aynı yöntemler Türkiye’de yerel şebekeyi erişime açma yükümlülüğü ile ilgili belirlenecek tarifelerde kullanılabilir. Nitekim Tarife Yönetmeliğinin genelinde tarifelerin hizmetin etkin olarak sağlanması maliyetine (“cost of efficient service provision”) dayandırılması ilkesi benimsenmiş olup bu maliyet kavramı 4’üncü maddede,

150 Telia/Telenor Kararı, para. 136.

Hizmeti sunmak için yatırılması gereken sermayeden makul bir geri dönüşü içerecek biçimde, hizmetin uzun dönem artan maliyeti ile miktardan bağımsız ortak maliyetlerin o hizmetle ilişkilendirilebilen kısmının toplamı

olarak tanımlanmıştır.

Yerel şebekeyi erişime açma yükümlülüğüyle ilgili bir diğer önemli konu tarife dengelenmesidir (“tariff rebalancing”). Türkiye’de yerleşik operatörün ses tekelinin kalkmasının ardından uzak mesafe ve uluslararası telefon hizmetleri pazarlarında fiyat rekabetine girişmek zorunda kalacağı ve önceleri bu pazarlardan elde ettiği gelirler yoluyla sübvanse ettiği yerel telefon hizmetleri pazarındaki fiyatları maliyetine yaklaştıracağı tahmin edilebilir. Bu durum yerel şebekenin rekabete açılması açısından da önemlidir, çünkü yükselen ve sübvansiyon içermeyen yerel şebeke tarifeleri bu pazara girmek isteyenlerin sayısını arttıracaktır.

Bununla beraber DİE rakamlarına göre yerleşik operatör tarafından sunulan uluslararası ve yerel görüşmelerde tamamlanan konuşma sayısı her yıl artarken, GSM hizmetlerinin başlamasının olası etkisiyle, şehirlerarası görüşmelerde 1992 yılından itibaren bu sayı sürekli azalmaktadır. Bu yüzden dengelemenin 2004 sonrasına kalmadan gerçekleşmesi de olasıdır.