• Sonuç bulunamadı

ORTA GELİR TUZAĞINDAN ÇIKIŞTA TÜRKİYE’DEKİ KAMU TEŞVİK POLİTİKALARI BAĞLAMINDA BİR MODEL ÖNERİSİ

4.3. Orta Gelir Tuzağından Çıkışta Türkiye’de Kamu Teşvik Mekanizması İçin Daha Etkin Hale Getirilmesi İçin Yapılması Gerekenler

4.3.2. Etkin Kamu Teşvik Mekanizmasının İşleyiş

4.3.2.2. Etkin Kamu Teşvik Mekanizmasında İlişkinin Diğer Tarafı: Devlet

4.3.2.2.1. Teşvik Mekanizmasının Tek Elden Yönetilmes

Kamu teşvik mekanizmasının genel görünümünün anlatıldığı bölüme bakıldığında birçok bakanlığın ve devlet kurumunun çeşitli teşvikler/destekler sağladıkları görülmektedir. Başka bir ifadeyle Türkiye’deki teşvik yapısı birçok bakanlık ve kurum arasında dağılmış vaziyettedir. Bu dağınık teşvik yapısının birleştirilmesi teşvik mekanizmasının etkinliği için önem arz etmektedir. Bu konuda seçilmiş ülkelerden Japonya’da Uluslar Arası Ticaret ve Sanayi Bakanlığı olan MITI teşvik mekanizmasının tek elden yönetilmesine güzel bir örnek olduğu söylenebilir. Japonya’daki kalkınmacı devletin belli başlı araçlarından biri olan MITI sanayi politikasını yönlendirirken “pazara uyumlu müdahale yöntemleri”ni izler. Bu terim, iç ya da dış değişikliklere tepki olarak ya da bu tür değişikliklerin beklentisi içinde, yerli sanayilerin korunması, stratejik sanayilerin geliştirilmesi ve ekonomik yapının uyarlanmasıyla ilgili politikalar topluluğunu gösterir politikalar MITI görevlilerinin anladığı anlamda “ulusal çıkarları” korumak amacıyla MITI tarafından belirlenir ve izlenir. MITI’nin en önemli aracı, yönetimde kılavuzluk görevini yürütmesidir. Bu da hükümetin çeşitli bakanlıkların kurulmasına temel oluşturan yasalarda belirtilen yetkilerini gösterir: Kararnameler (şiji), dilekler (yobo), uyarılar (keikoku), öneriler (kankoku) ve teşvikler (kanşo) çıkararak belli bir bakanlığın yasal alanına giren kuruluşları ya da müşterileri yönlendirmek.

MITI örneğinde de görüleceği üzere teşvik için ortak üst bir yapının kurulması, teşvike başvuracak kişi ve kuruluşlar açısından teşvik mekanizmasındaki karışıklıkların (hangi konu hakkında nereye başvuracam? vb. sorular) telafi edeceği, teşvik politikalarının daha etkin yönetileceği, teşvik altyapısı diğer bir deyişle teşvik veri tabanı oluşturulmasına katkı sağlayacağı, bürokrasinin azalacağı, tek bir noktadan teşvik mekanizmasının yönetilmesinde teşvik sürecinde çok başlılığın ortadan kaldırarak prosedürlerin standartlaştırılarak faydalanılabilirliğin artırılabileceği söylenebilir. Bu gibi nedenlerden ötürü teşvik sisteminin son anayasal düzenlemeler ışığında Cumhurbaşkanlığı bünyesinde “Cumhurbaşkanlığı Teşvik Kurulu Başkanlığı” adıyla kurulacak kurum bünyesinde toplanması ile teşviklerden yararlanmak isteyen kişi ve kuruluşların daha hızlı ve daha kolay yöntemlerle işlemlerini tamamlayıp, daha etkin ve daha verimli bir şekilde gerekli teşviklerden yararlanması sağlanabilecektir. Diğer yandan Cumhurbaşkanlığı Teşvik Kurulu Başkanlığı ile ilgili bakanlık arasında ilişki sürdürülecektir.

144 4.3.2.2.2.Sıkı Denetim (Aktif Denetim)

Teşvik sürecinin her aşamasında aktif denetimin sağlanmaş olması gerekir. Seçilmiş ülkelerin kalkınma süreçlerinde kamu teşvik politikalarını incelediğimiz dördüncü bölümde de özellikle Güney Kore, Tayvan ve Japonya örneklerinde bu husus dikkate alınmıştır. Özellikle Güney Kore’de devletin sanayide korumacılık uygulamasına yer verdiği görülmektedir. Devletin korumacılık yönünde aldığı tedbir ve teşviklerin en önemli yönlerinden biri saptanan hedeflere ulaşamayan sektör ve şirketlere uygulanan yaptırımlardır. Güney Kore’de sanayi devriminin bir başka simgesi sübvansiyonlardır. Bu sübvansiyonlar korumacı yaptırımlar kadar sektör ve firmalara sunulan teşvikleri de kapsamaktadır. Güney Kore’nin sübvansiyonları kullanmadaki etkinliği de şöyle açıklanabilir. Kore’de devlet kamu desteği alan çıkar gruplarına performans kıstasları empoze edebilecek güce sahipti. Hükümetin sonuçları denetlemedeki ısrarı özel sektörü yatırımlarını artırmaya ve verimini yükseltmeye zorlamıştır. Kore’deki teşvik ve sübvansiyon sistemi (başka ülkelere kıyasla) nitelik açısından daha üstündü: başka ülkelerde tek yönlü iken Kore’de sistem karşılıklı işledi. Devlet desteklediği firmaların ihracata yönelmeleri yanında yeni teknoloji geliştirmelerini, araştırma geliştirmeye kaynak ayırmalarını ve iş üstünde eğitim programları oluşturmalarını şart koştu.

Aktif denetim verilen ülke örneğinde de görüleceği üzere etkin teşvik mekanizması için önem arz etmektedir. Ülkemizde teşvik sürecinde denetim mekanizmasına bakıldığında, ne yazık ki teşvik sürecinde aktif denetimin sağlandığı pek söylenemez. Ülkemizde kişiler veya şirketler teşvikten yararlanabilmek için teşvik şartlarını göstermelik olarak yerine getirebilmek adına bazı faaliyetlere giriştikleri ama teşvik başvurusunun sürecinde yapılan kontrolden sonra teşvikten yararlandıran kurum personeli tarafından gerçekten teşvikin konusuna ilişkin yatırım çalışmalarının tam randımanlı bir şekilde izlenmediği görülmektedir. Bu durum sonucunda sadece tuğla ile üstü örtülmüş binalar, depolar vb. atıl yapılar ortaya çıkmakta, teşvike konu yatırımın sadece teşvike konu bedelin veya vergi avantajının vb. sağlanması için yapıldığı yatırımın ne yazık ki tamamlanmadığı görülmektedir. Bu durumlara düşmemek için etkin teşvik mekanizması için vazgeçilmez bir unsur olan aktif denetimin teşvik sürecinde (teşvikin başlangıcından sonuna kadar) sağlanması gerekmektedir.

4.3.2.2.3.Süre Kısıtı

Bu başlıkta verilen teşviklerin süre noktasında değerlendirilmesi yapılacaktır. Çalışmamızda verilen teşvik örneklerine bakıldığında kimi teşviklerde süre kısıtı olduğu,

kimisinde genel ifadelerle konunun değerlendirildiği görülmektedir. Konu bu açıdan değerlendirildiğinde; kişi veya kurumlara verilecek teşvikler de süre kısıtı ve yeterli süre uzunluğu dikkate alınması gerekmektedir. Konuyu seçilmiş ülkelerin kalkınma politikasında kamu teşvik politikasını değerlendirdiğimiz dördüncü bölümden örnek vererek zenginleştirmemiz uygun olacaktır. İncelediğimiz tüm devletlerde konuya genel bir hassasiyet gösterilmesiyle birlikte korumacılık uygulaması noktasında Güney Kore ve Tayvan devletlerinin daha hassas davrandıkları görülmektedir. Konu özellikle Güney Kore’nin kalkınma sürecinde şu şekilde uygulanmıştır. Devlet korumacı uygulamalarla desteklediği sanayi sektörlerinin 5-10 yıl içinde bu güce erişmesini ve ülke için önemli bir ihracat kaynağı haline gelmesini beklemektedir. Bu güce erişemeyen sektör ve şirketlerden desteğini çekmektedir. Korumacılığın temel amacı ihracata yönelik, uluslar arası rekabet gücüne sahip firmaların oluşmasına katkıda bulunmaktır.

Örnekte de görüleceği üzere teşvikle yapılan desteklemelerde firmanın gerek küresel boyutta gerekse de iç piyasada rekabet edebilecek aşamaya gelinceye kadar desteklemek, daha sonraki süreçte desteğin kesilmesi gerekmektedir. Bu noktada Ülkemiz açısından konu değerlendirildiğinde; süre kısıtına dikkat edilmesi, yararlanıcıların rekabet edebilecek düzeye geldikleri anda teşvik unsurlarının kesilmesi anlamına gelmektedir. Bunun yapılabilmesi için de bir önceki başlıkta belirtilen denetim sıklığının başka bir ifadeyle aktif denetime kesinlikle önem verilmeli, bu başlıkta belirtilen süre kısıtına hassasiyet gösterilmesi gerekmektedir.