• Sonuç bulunamadı

TBMM’de 1 Mart Tezkeresinin Reddedilmesi ve Türkmenler

F- KURULTAYLAR

III- İ KİNCİ KÖRFEZ SAVAŞI VE İŞGAL YILLARINDA

3- TBMM’de 1 Mart Tezkeresinin Reddedilmesi ve Türkmenler

Kuvvetleri’nin yabancı ülkelere gönderilmesine ve bu kuvvetlerin gerektiğinde kullanılmasına, Uluslararası meşruiyet kuralları çerçevesinde en fazla 62 bin askeri personelin ve hava unsurları olarak 255 uçak ve 65 helikopteri aşmamak kaydıyla yabancı silahlı kuvvetler unsurlarının Hükümetin tespit edeceği mücavir bölgelerde ge- çici olarak konuşlandırılmak üzere 6 ay süreyle Türkiye’de bulunmasına…”16 ilişkin 25 Şubat 2003’te hazırlanan hükümet tezkeresi, 1 Mart 2003 tarihinde TBMM genel kurulu gizli oturumunda görüşülmüştür. Yapılan oylama sonucu 264 kabul, 250 ret ve 19 çekimser oy açıklanmıştır. Tezkerenin kabul edilmesi için oylamaya katılan 533 milletvekilinin yarısından bir fazlasının oyunu alması gereklidir. Kabul oyları fazla olmasına rağmen 267 evet oyu almadığı için reddedilmiştir17.

3 Mart 2003 tarihinde KDP bölgesindeki Erbil şehrinde toplanan büyük bir gösterici kitlesi, Türkiye aleyhine gösteri yapmış ve gösterinin dört ayrı yerinde Türk bayraklarını yakmıştır. Gösteride “ABD askerine evet, Türk askerine hayır” sloganları

14 Cumhuriyet, 12 Mart 2003. 15 Akşam, 11 Mart 2003. 16

Bilal N. Şimşir, Türk Irak İlişkilerinde Türkmenler, Bilgi yay., Ankara, 2004, s.256. 17

Cumhuriyet, 2 Mart 2003; Halk’a ve Olaylara Tercüman, 2 Mart 2003; Hürriyet, 2 Mart 2003; Milliyet, 2 Mart 2003; Radikal, 2 Mart 2003; Sabah, 2 Mart 2003.

atılmıştır18. Gösteri, muhtemelen 1 Mart tezkeresine tepki olarak Türkiye üzerinden Irak’a geçmiş olan ABD gizli servis ve askeri personelinin, irtibat halinde oldukları Barzani’nin KDP partisi tarafından örgütlenmiştir19.

1 Mart 2003’te TBMM’de tezkerenin reddedilmesi üzerine, Türkmenler, oldukça endişelenmişlerdir. Geçmişte gerek Arapların gerekse Kürtlerin asimilasyon ve katliamlarına uğramışlardı. Bu nedenle Kürtlerin muhtemel saldırılarından korkmuşlardır.

Irak Türkmen Cephesi Yürütme Konseyi üyesi Dr. Aydın Beyatlı, 4 Martta basına verdiği demeçte, Barzani ve Talabani’nin katliam yapmasından endişe duyduklarını belirterek, Türkmenlerin Türkiye ve Amerika’nın desteğine ihtiyaçları olduğunu söylemiş, “Bizi yalnız bırakmayın” çağrısı yapmıştır.

Dr. Beyatlı, şöyle konuşmuştur:

“15 gündür Kuzey Irak’taydım. Halk panikte ... Baş sebep, Barzani ve Talabani güçlerinin hdkimiyet kavgası içinde olmaları. Türkmenler başta olmak üzere orada yaşayan herkes endişe içinde ... Saddam’ın bölgesinde ne kadar adalet varsa Barzani’nin bölgesinde de o kadar adalet var. KDP’li olursan her şey serbest, KDP’1i olmazsan hem de Türkmensen her şey yasak, her fırsatta baskı var ... Biz sayı olarak da azız, silah olarak da ... Onlar yıllardır silahlanıyorlar. Biz bir katliamdan korkuyoruz. Başta BM olmak üzere Türkiye’nin ve ABD’nin desteğine ihtiyacımız var. Türkmen katliamının önlenmesi için harekete geçilmelidir. Türkiye’ye bu konuda büyük iş düşüyor”20.

Türkmenlerin çoğu 36. paralelin güneyinde yaşadığına göre, kuzeyde, Erbil civarında Türkmenlerin sayısının ne kadar olduğu yolundaki bir soru üzerine Dr. Beyatlı şu bilgiyi vermiştir:

“(Kuzeyde) Türkmenlerin sayısı 300 bin dolayında. Ama Barzani Türkmenlerin sayısını baskıyla az göstermek istiyor ... Irak Türkmen Cephesi’nin Kuzey Irak’ta 187 bin kayıtlı üyesi var. Bizim 37 sivil toplum örgütümüz, 13 okulumuz bulunuyor...”

18

Hürriyet, 4 Mart 2003; Sabah, 4 Mart 2003; Milliyet, 4 Mart 2003.

19

Murat Yetkin, Tezkere: Irak Krizinin Gerçek Öyküsü, Remzi Kitabevi, Istanbul, 2004, s.184. 20 Halk’a ve Olaylara Tercüman, 05 Mart 2003.

Silahlı Kürt grupların geçmişte olduğu gibi Türkmenlere saldırma ihtimaline karşı Irak Türkmen Cephesi, destek için Türkiye’ye, ABD’ye ve Birleşmiş Milletler’e başvurarak Türkmenler için güvence istemiştir.

Irak Türkmen Cephesi, 8 Mart 2003’te BM Genel Sekreteri Kofi Annan’a bir muhtıra göndererek, silahlı Kürtlerin olası katliamına karşı Irak Türkmen toplumunun BM korumasına alınmasını istemiştir. ITC, muhtırada şunları söylemiştir:

“…Türkmenler sebepsiz olarak tutuklanmakta, tutukluIara işkence yapılmakta, tutuklu yakınlarına baskı uygulanmaktadır. Irak’ın kuzey ve orta kesimlerinde yaşayan 3 milyon Türkmen, silahsız ve korumasızdır. Geçmişte birçok katliam yapmış olan Mesut Barzani’nin liderliğini yaptığı KDP’nin, binlerce silahlı milisi ve paramiliter güçleri bulunmaktadır. Bu lider ve partisi, soykırım ve etnik temizlik niyetlerini, söylem ve eylemleriyle ortaya koymaktadır…”21.

Akşam gazetesinde Deniz Gökçe, köşesinde Türkmenlerle ilgili şunları yazmıştır:

“Irak’ta üçüncü büyük etnik grup olan Türkmenlerin yüzde 85 kadarı 36’ncı paralelin güneyinde, yani Irak denetimindeki bölgede yaşıyor, yüzde 15 kadarı ise en kuzeyde Kürtlerin kontrolündeki Türkiye, İran ve Irak sınırlarının birleştiği bölgede ... Türkmen nüfusun yoğun olarak bulunduğu beş vilayet Musul, Erbil, Kerkük, Diyala ve Selahaddin. Bağdat’ta bile 300 bin Türkmen olduğu düşünülüyor. Kerkük’teki Türkmen rakamı da 300 bin civarında tahmin ediliyor. Ama Türkmenler genelde dağınık halde yerleşik ... Bugün 2 milyonu aşanı Türkmenin Irak’ta bulunduğu biliniyor. İlginçtir ki bugüne kadar hiçbir ayaklanmaya karışmayan Türkmenler, bugün önemli sorunlar çıkmasına neden olabilecek en önemli etnik gruplardan biri olarak değerlendirilmekte (Türkiye’nin müdahalesi korkusu) ...

Türkmenler Irak vatandaşı olarak kalmayı istediklerini beyan etmekteler ve sadece tüm vatandaşlarla eşit hak talebinde bulunmaktalar. Türkiye Hükümeti ise Türkmenleri Irak’ın parçası olarak görmekte ve Türkmenlerin varlığının bir dostluk köprüsü kurmasını arzu etmektedir. Sadece ayrımcılık yapılmamasını sağlamaya

21

çalışıyor ...”22.

Irak Türkmen Cephesi Türkiye Temsilcisi Dr. Mustafa Ziya, 12 Mart 2003 günü Ankara’da, Türkiye’yi ziyaret etmekte olan Irak Türkmen İslami Hareketi Başkanı Sami Muhammed ile birlikte ortak bir basın toplantısı düzenlemiştir.

Dr. Ziya, Kuzey Irak’taki Türkmenlerin büyük tehlike altında olduklarını belirterek Türkiye’ye, ABD ‘ye ve ayrıca Birleşmiş Milletler’e başvurarak destek ve güvence istemiş olduklarını ve isteklerine olumlu yanıt aldıklarını açıklamıştır.

Kürt liderler Celal Talabani ile Mesut Barzani’nin Kerkük konusunda ittifaka vardığını belirten Sami Muhammed, IKYB ve IKDP’nin Kerkük için kendi aralarında çatışabileceklerine dikkat çekmiştir.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan’a mektup yazarak koruma istemiş olduklarını basına açıklayan Dr. Mustafa Ziya, Kuzey Irak’ta durumun patlama noktasına geldiği uyarısında bulunmuş ve Türkmenlere yönelik baskıların arttığını belirtmiştir. Ziya, IKDP yetkililerinin geçen haftalarda tutuklanan Türkmen güvenlik daire başkanının hala serbest bırakılmadığını hatırlatarak tepki göstermiştir.

Türkiye’nin Türkmenlerin anavatanı olduğunu belirten Dr. Ziya, ABD’nin ve Türkiye’nin kendilerine güvence verdiğini, ancak bu korumanın nasıl sağlanacağı konusunun önem taşıdığını söylemiştir. “Bizi düşündüren o güvencelerin şeklidir. Bize verilen güvenceyi başkaları kabul etmiyorsa onu nasıl kabul ettirsinler” demiştir.

Kürt grupların son tutumlarından rahatsızlıklarını vurgulayan Dr. Ziya, “Bölgedeki Kürt grupları ne oldu da bir gün içinde Türkiye’ye düşman kesildi” diye sormuştur23.

Bu gelişmeler karşısında Irak Türkmen Cephesi’nin (lTC) Başkanının görüşleri Cumhuriyet gazetesinden Leyla Tavşanoğlu’na açıklanmıştır. ITC Başkanı Sanan Ahmet Ağa görüşlerini şöyle ifade etmiştir:

“Bizler, Irak Türkmen Cephesi olarak Irak’ın toprak bütünlüğünü savunmaktayız. Amacımız, demokratik bir parlamentoda eşit haklar sahibi olmaktır,

22

Deniz Gökçe, “Türkmenleri de Unutmayalım”, Akşam, 12 Mart 2003. 23 Akşam, 13 Mart 2003; Cumhuriyet, 13 Mart 2003.

Irak topraklarını bölmek değil. Bu, bizim için esas konudur. Hedeflerimizi de bu temel üzerine kurup bunun için çalışıyoruz. Muhtemel operasyon (yani savaş) tarihi yaklaştıkça Irak’ın geleceğiyle ilgili endişelerimiz artmaktadır ... Bizim endişemiz birtakım manipülasyonlar ve emrivakilerle Türkmenlerin dışlanmaları ve gelecekte Irak/ta söz sahibi olmamalarıdır. Bazı Kürt grupların son günlerde Türk ordusunun müdahalesine karşı gelmeleri, bölgede yaşayan Türkmeniere baskılarını artırmaları ve Kerkük ile ilgili senaryolarını yeniden gündeme getirmeleri, endişelerimizin boşuna olmadığını göstermektedir ...”

ABD’nin Kuzey Irak’a askeri müdahalesinin Türkmenleri nasıl etkileyebileceği şeklindeki bir soruyu Ahmet Ağa şöyle cevaplamıştır:

“Kerkük’te Türkmenler ciddi bir tehlike altında kalabilirler ve kıyımdan geçirilebilirler. Bunun için de Türkiye ve ABD’den güvence istedik. ABD’nin verdiği güvenceyi şimdi nasıl gerçekleştireceğini merakla bekliyoruz ... KDP, Türkmenleri parçalamak ve siyasi temsil haklarını elden (ellerinden) almak için çabalıyor. Dolayısıyla her mahfiiden Irak Türkmen Cephesini dışlamaya gayret ediyor. Türk kamuoyunun bu noktaya çok dikkat etmesini istiyoruz. Biz yaşadığımız tehlikeleri ve duyduğumuz endişeleri BM Genel Sekreteri Kofi Annan dahil, tüm dünyaya duyurduk. Irak’ta yaşayan 3 milyon insanın hakları ve geleceği göz ardı edilmemelidir ...”

“Bizim yaklaşık 3 milyon nüfusumuz var. Bunun dışında önemli olan Türkmenlerin asıl Irak vatandaşları oluşlarıdır. Türkmenlerin kökleri Sümerlere dayanır. Bu konuda çok somut kaynaklar var. Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünden sonra Türkmen Krallığı kurulmuştu. İngilizler pek çok ittifakla bölge siyasetini kullandılar. Amaçları Türkmen nüfusunu en aza indirmek, kimliğini yok etmek, baskı altında tutmaktı. TürkmenIere hiçbir şekilde siyasi partiler içinde, üst düzey siyasi görevler ya da bürokraside yer verilmemesi için özen gösterdiler. Iraklı Türkmenler olarak çok savaş verdik, sonunda da dar bir koridora sıkıştık kaldık.”

Ahmet Ağa, Irak Türkmenlerinin çok baskı altında kaldıklarını da şöyle anlatmıştır:

şıktan birini tercih etmek var. Ya silaha sarılıp dağa çıkacaksın ya da o baskıya dayanırken onun alternatifini bulup mücadeleni vereceksin. Bunu biz değerlendirdiği- miz zaman kendi uygarlığımıza uygun bir mücadele vermemiz gerektiğini görüyoruz. 1930’da Irak’ta, Kerkük dışında bütün Türkmen bölgelerinde Türkçe okuyup yazmak yasaklanmıştı. 1936’da Kerkük’te de yasaklandı. .. Gizlice evlerde, kahvehanelerimizde okuyup yazmaya devam ettik... 24 Ocak 1970’te çıkan bir yasayla Irak Devleti TürkmenIere kültürel haklarını tanıdı. Ondan önce, krallık döneminde de Türkmenler için sosyal, kültürel hakları öngören yasalar çıkmıştı. Krallık anayasasında da bu vardı. Zaten Irak milleti, Arap’tan, Kürt’ten, Türk’ten oluşuyor. Ama bu son dönemde anayasadan ismimizi sildiler... Evet, Arap milliyetçileri Irak’ı sadece Arap milletinden oluşan bir devlet olarak görmek istiyorlar. Kürt milliyetçileri bölgeyi tümüyle Kürt olarak göstermeyi amaçlıyorlar. Biz Türkmenler ise uygar bir millet olduğumuz için artık bu milliyetçilik döneminin kapandığının, artık dönemin insan hakları dönemi olduğunun bilinci içindeyiz. Biz onlardan kültür, fikir, düşünce, yeni dünya sistemine uyma bakımından çok daha öndeyiz. O nedenle de bizden korkuyorlar.”

Sanan Ahmet Ağa, “Bu küresel dünyada sizce Türkmenlerin konumu nedir?” sorusuna da şu cevabı vermiştir:

“Biz bir milletiz, ama ne yazık ki pek çok devlet bizi paylaşmış. Darı taneleri gibi dünya yüzüne saçılmışız. Şu anda Irak’ta, Suriye’de, Türkmenistan’da, Azerbaycan’da, İran’da varız. Karabağ’da da vardık. Zorla göçe zorlandık. Ama orada mutlaka hala hakkımız vardır. Yeni dünya düzeni bütün milletlere eşit biçimde yaklaşmalıdır. Ama ne yazık ki öyle olmadı. O zaman da işte bugün olduğu gibi çatlak sesler çıkıyor. Biz Irak Türkmenleri olarak şimdiye kadar Irak’ın toprak bütünlüğünü savunduk ve savunmaktayız da. Çıkarımız zaten budur. Ama süper, yabancı güçlerin Irak’la ilgili başka emelleri varsa ve Irak parçalanacaksa biz de Irak Türkmenleri ola- rak kendi çıkarlarımızın nerede olduğunu düşünmeye başlarız. Şunu da çok açık vurgulamak istiyorum. Biz Türkmenler olarak Irak vatandaşları olduğumuz için ülkemizin yasalarına her zaman saygılıyız. Ama dünya Türklüğünden de hiçbir zaman kopmayız. İşte, bizim farkımız bu. Biz hiçbir zaman, bütün dünya Türkleri toplanıp direnelim, savaşalım demeyiz. Çünkü yaşadığımız ülkelerin, uygar dünyanın yasaları

vardır. Biz de bunlara uymak, saygı göstermek zorundayız. Ama bu demek değildir ki başka milletler gelip bizi baskı altında tutsun, biz de buna boyun eğelim. Hayır.”

Irak Türkmen Cephesi Başkanı Ahmet Ağa, “Gelecekten ne bekliyorsunuz?” sorusuna da şöyle cevap vermiştir:

“Her insan gelecekten bugünkü koşullardan daha iyisini bekler. Biz de bunu elde etmek için çalışıyoruz. Amacımız, özgür bir parlamenter sistemde bütün vatandaşlarımızın eşit haklara sahip olmalarıdır. Ben Irak vatandaşıyım. Irak’ın toprak bütünlüğünün bölünmesini kesinlikle istemem. Ama ülkemde kesin yasal haklarım bulunmalıdır. Anayasada eşit haklara sahip olmak hakkımdır. Irak’ın tablosuna baktığınız zaman bütün vatandaşların eşit haklara sahip olmaları için yasal düzenleme yapılması gerektiğini görürsünüz. Tek çıkar yol budur. Bu olmazsa kesin çözüm de olmaz, iç savaş da çıkar... Doğrular neyse bunları ortaya koymak zorundayız. Doğrular budur ...”24

4- Iraklı Muhalefet Gruplarının Ankara Toplantısı ve Nihai Bildiri(19 Mart 2003)

Iraklı muhalif gruplar, savaştan önceki son toplantılarını Ankara’da yaptılar. 19 Mart 2003 günü yapılan toplantı, ikinci tezkere konusunun tartışıldığı günlere ve tam savaş arifesine rastlamıştır. Türkiye ve ABD temsilcilerinin de katıldıkları toplantı sonunda Saddam karşıtı Iraklı gruplar, ortak bildiri veya deklarasyon yayımlamışlar ve “Irak’ın toprak bütünlüğü, ulusal birliği, bağımsızlığı ve egemenliğinin korunacağı” güvencesi vermişlerdir.

Ankara Palas salonlarında biraraya gelen gruplar, Irak’ın geleceği konusunda yayımladıkları ortak bildiride “Irak’ın kurucu halklarının Araplar, Kürtler, Türkmenler, Asuriler ve Keldaniler olduğunu” ifade ederek, tüm bu kurucu ulusların hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınacağını vurgulamışlardır.

24Cumhuriyet

Muhaliflerin ortak bildiride uzlaşma sağlamalarına karşın, Türkmenlerin Başkanlık Konseyinde temsil edilmeleri konusunun sonuçlandırılamadığı bildirilmiştir. ABD Başkanının danışmanı Zalmay Halilzad’ın katılımıyla yapılan toplantıya, Irak muhalefetinden Süryani Demokratik Hareketi (ADM), Anayasal Monarşi Hareketi (CMM), Irak Ulusal Uzlaşı Hareketi (INA), Irak Ulusal Kongresi (INC), Irak Türkmen Cephesi (ITF), Irak Kürdistan Demokratik Hareketi (PDK), Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği (PUK), Irak İslami Devrim Yüksek Konseyi (SCIRI) heyetleri katılmıştır25.

Türkiye’nin Musul ve Kerkük konusundaki hassasiyetinin karşılandığı bildiride, Irak ulusal ekonomisinin güçlendirilmesi için, “doğal kaynakların tüm Irak halkı için kullanılacağı” belirtilmiştir. Türkmenlerin temsili ve diğer bazı konularda

görüşmelerde bulunmak üzere IKYB lideri Celal Talabani ile IKDP temsilcisi Neçirvan Barzani de Dışişlerine gelmişlerdir. Talabani görüşmelerin ardından Türkiye ile görüşlerinin yakın olduğunu ve ilerleme kaydettiklerini söylemiştir.

Irak Türkmen Cephesi Yürütme Konseyi üyesi Dr. Aydın Beyatlı, “Bu toplantının en önemli yanı Türkmenlerin asli unsur kabul edilmeleri meselesidir. Saddam sonrasında Türkmenlerin de söz sahibi olması kabul edildi”diye konuşmuştur26.

Toplantıda, Türkiye’nin Irak savaşına girebilmesi için, Türk heyetinin ileri sürdüğü başlıca şartlar şunlardır: Irak’ın toprak bütünlüğü korunsun, Irak’taki enerji kaynakları merkezi otoritenin olsun, Türkmenler Irak’ın geleceğini belirleyecek konseyde temsilci bulundursun, Musul ve Kerkük’e nüfus hareketleri kontrol edilsin, Türkiye’nin olası göç dalgasına ve terör girişimlerine Irak topraklarında müdahale etmesi için taraflar işbirliği yapsın hususları öne çıkmıştır.

Beşli Toplantıda, Bush’un danışmanı Halilzad, Irak’n toprak bütünlüğünün korunacağını, Irak’a birinci ve ikinci sınıf topluluk olmadığını, Türkmenlerin de eşit olduğunu belirtmiş, terörist unsurlara müsamaha edilmeyeceğini açıklamıştır. Kürt gruplar da bunlara itiraz etmemişlerdir. Bu ilerlemeler Türkiyeyi rahatlatmıştır.

25

Parantez içindeki harfler, grupların İngilizce adlarının kısaltmalarıdır ve belgelere böyle geçmiştir. 26 Cumhuriyet, 16 Mart 2003.

Türkmenlerin Irak’ın geleceğini şekillendirecek Başkanlık Konseyinde yer alması kabul edilmiş, bu konuda ayrıntılarda bazı düzenlemeler yapılması gerektiği, Türkmen Cephesinin kararının belirleyici olacağı öğrenilmiştir.

Irak’ın kuzeyine ilişkin beşli bir mekanizma kurulması için ilke anlaşmasına varılmıştır.

ABD yönetimi, Musul ve Kerkük’e nüfus hareketlerini kontrol edeceği güvencesini vermiştir. Kürt grupların bu kentlere yoğun nüfus göndererek gelecekte buralarda hak iddia edeceği kaygıları giderilmiştir.

ITC lideri Sanan Ahmet Ağa(Kasap), Türkmenlerin Irak için oluşturulacak Başkanlık Konseyinde yer almalarına ilişkin söz aldıklarını söylemiştir. Sanan Ağa, Ankara Devlet Konukevi’nde yapılan toplantının ardından yaptığı açıklamada, toplantının çok sıcak geçtiğini belirterek, muhtemel zararın en az olması yönünde uğraş verdiklerini bildirmiştir. Bu toplantıya katılan tarafların oluşturacağı beşli bir komisyonun kurulacağını ifade eden Sanan Ağa, bu komisyonun Irak’ın geleceğine ilişkin kararları ele alacağını belirtmiştir. Halilzad’ın, Musul ve Kerkük’e yönelik nüfus hareketlerini ABD’nin kontrol etme sorumluluğu aldığı yönündeki açıklaması, Türkmenler tarafından hiçbir Kürt grubun bu kentlere tek başına giremeyeceği şeklinde algılanmıştır27.

Ankara toplantısı sonunda bir Nihai Bildiri yayımlanmıştır.

Ankara’nın Iraklı muhalif grupların buluşmasına ilk defa ev sahipliği yaptığı beşli toplantı Türk basınına da yansımıştır:

Sabah gazetesinde Ankara Toplantısı ile ilgili “Ankara’nın Türkmen Kozu Da Tehlikede” başlıklı haber şu şekilde yer almıştır:

“Ankara’da Irak’ın gelecekteki siyasi yapısını görüşmek üzere biraraya gelen Saddam muhalifi gruplar, Irak Türkmen Cephesi’ni (ITC) Başkanlık Konseyi’ne henüz almadı. ABD’nin Irak’a düzenlemeyi planladığı operasyona destek koşuluyla vermeyi taahhüt ettiği ekonomik yardımı kaybeden Türkiye, Başkanlık Konseyi’ne Türkmenler’in

alınması konusu da netlik kazanmayınca, Kuzey Irak’taki önemli bir kozunu tehlikeye attı.

Asuri Demokratik Hareketi, Anayasal Monarşi Hareketi, Irak Ulusal Uzlaşma Hareketi, Irak Ulusal Kongresi, Irak Türkmen Cephesi, Irak Kürdistan Demokrat Partisi, Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği, Irak İslam Devrimi Yüksek Konseyi, ABD ve Türkiye temsilcilerinin katılımıyla, Devlet Konukevi’nde 5 saat süren toplantının ardından soruları yanıtlayan Irak Türkmen Cephesi Temsilcisi Orhan Ketene, "Hiçbir sonuç alamadık" dedi. Ankara, Türkmenler’in konseye dahil edilmesi için çalışmaların sürdürülmesini istedi. Bunun üzerine IKYB lideri Talabani ve IKDP’yi temsilen Neçirvan Barzani, ITC Başkanı Sanan Ahmed Ağa Dışişleri’nde Abdullah Gül, Müsteşar Uğur Ziyal, Ortadoğu’dan Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Ali Tuygan ile görüştüler.

Zirvenin sonuç bildirgesinin yayınlanmasının ardından Türkmenler’in Başkanlık Konseyi’nde yer alması netleşmeyince, temaslara akşam üzeri Dışişleri Bakanlığı’nda devam edildi. Talabani, "Türkmenler, Sunni Araplar ve Asuriler’in kendi içlerinden seçtikleri temsilciyi" Başkanlık Konseyi’ne göndereceğini belirtirken, Sanan Ahmet Ağa da taleplerinin kabul edilip edilmediğinin netleşmediğini söyledi. Barzani ve Talabani, Irak Başbakan Yardımcısı Tarık Aziz’in Kuzey Irak’ta olduğu yönündeki haberleri de yalanladı. Talabani, "Orada olsaydı zaten söylemezdik, onu asardık" diye konuştu.

Sonuç bildirgesinde şu maddeler dikkat çekti:

1- Irak’ın toprak bütünlüğü, ulusal birliği ve bağımsızlığı korunacak. Irak, BM kararları çerçevesinde kitle imha silahlarından arınacak.

2- Ulusal ekonominin güçlendirilmesi için, Irak’ın milli serveti olan doğal kaynaklar tüm Irak halkı için kullanılacak. Ülkedeki tüm bölgeler ve şehirler bir bütün olarak Irak toprağı sayılacak.

3- Irak rejiminin daha önce el koyduğu evlerle ilgili tüm iddialar, hemen

4- Din, dil, etnik köken, ırk ve cinsiyet ayrımının engellenecek. Irak’ın kurucu halkları, Araplar, Kürtler, Türkmenler, Asuriler, Keldaniler ve diğerleridir. Tüm bu kurucu ulusların hakları ve özgürlükler güvence altına alınacak.”28

Hürriyet gazetesinde “Irak Muhaliflerinden Nihai Bildiri” başlıklı haber şu şekildedir:

“Irak’taki bazı muhalif gruplarla Türk ve Amerikalı yetkililer ortak bildiri kararı aldı.

Asurî Demokratik Haraketi, Anayasal Monarşi Hareketi, Irak Ulusal Uzlaşma Hareketi, Irak Ulusal Kongresi, Irak Türkmen Cephesi, Irak Kürdistan Demokrat Partisi, Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği, Irak İslam Devrimi Yüksek Konseyi, ABD ve Türkiye temsilcilerinin katıldığı toplantının sonunda yayınlanan bildiride, Irak’ın egemenliği ve toprakbütünlüğü vurgulandı.

Irak’ın toprak bütünlüğü, ulusal birliği, bağımsızlığı ve egemenliğinin korunacağı belirtilen bildiride, Irak’ın BM kararları çerçevesinde kitle imha silahlarından arındırılacağı kaydedildi.

Ulusal ekonominin güçlendirilmesi için, Irak’ın milli serveti olandoğal kaynakların tüm Irak halkı için kullanılacağı belirtilen bildiride, ülkedeki tüm bölgelerin ve şehirlerin bir bütün olarak Iraktoprağı olduğu vurgulandı.

Bildiride, sivil yaşamın ve malların korunması, yerlerinden edilmiş kişilerin ve göçmenlerin kontrolsüz hareketliliğinin önlenmeyeçalışılacağı belirtilerek, ‘‘Irak rejiminin daha önce el koyduğu evlerle ilgili tüm iddialar, hemen oluşturulacak bir komisyonda ele alınacaktır. Haklı iddiaları bulunan tüm Irak halkı, bu sorunları bu komisyon aracılığıyla barışçıl bir şekilde çözme imkânına sahip olacaklar’’ denildi.