• Sonuç bulunamadı

Bu nazarî, ilmî çalışmalara ve fıkhî kanunlara muvazi ola-rak, korunmaya muhtaç fakir, kimsesiz ve sakat çocukları hi-maye eden müesseseler de İslâm aleminde eski bir tarihe sa-hiptir. Daha Hz. Ömer zamanında en mükemmel şeklini alan çocuklu ailelere müteveccih devlet yardımlarından başka, ha-miyetperver zenginler tarafından tesis edilen vakıflar da bura-da zikre değer.

Hz. Peygamber’in (aleyhisselâm) sadaka-ı câriyeyi teşvik-lerinin tabiî bir sonucu olarak benimsenip geliştirilen vakıf müessesesi “(nakid, akar, gayrı menkûl nevinden herhan-gi) bir mülkün menfaatini halka tahsis edip aynını (mülkün kendisini) Allahu Teala’nın mülkü hükmünde olarak, temlîk ve temellükten müebbeden men etmekten ibaret olup,417 tâ Hz. Peygamber (aleyhisselâm) zamanında ortaya çıkmaya baş-lamıştır. Bizzat Resûlullah (aleyhisselâm), Medine’deki kendine ait yedi hurma bahçesi ile Fedek ve Hayber’deki hurmalıkla-rını vakfetmiştir.418 Hz. Ömer, Hz. Ali gibi ashabdan birçokları mallarını vakfetmiştir.

Bilahare çeşitli hayır hizmetleri için yapılan vakıflardan bazıları yetim, fakir, kimsesiz ve bakıma muhtaç kimselere ve çocuklara tahsis edilmiştir. Hatta bunlara, sayıca fazla olduk-ları için, ayrı bir isim de verilerek “avârız vakıfolduk-ları” denmiştir.

Bunlar, herhangi bir suretle vukua gelen musibet ve hadise-ler karşısında ihtiyaç ve zararları karşılamak maksadıyla te’sis olunmuş bulunan vakıflardır. Avârız vakfının ekserisini bir köy veya mahallede hastalanan fakirlerin tedavisi veya hastalık sebebiyle müdayakaya (darlığa) düşen kimselerin kendilerinin ve ailelerinin yahut kocalarını veya ana babalarını kaybeden fakir, âciz, dul kadın ve yetimlerin infak ve iaşeleri, fukaradan

ölenlerin teçhiz ve tekfini, yoksul kızların çeyiz tedariki, muh-taçlara kışın odun ve kömür tevzii gibi insanî, ahlâkî ve tamire muhtaç olan mescid, mektep, hastane, çeşme ve emsali hayır eserlerinin tamiri gibi bir takım maksad ve gayeler ile vücuda getirilmiştir.419

Çocuk hakları üzerine telif ettiği kitabın “Beşinci Kesim”inde çocuklara yardım eden evkaf ve çocukların himayesi amacı güden bazı vakfiyeler hakkında bilgi veren, eski maliye vekâleti merkez müşavir avukatlarından Hüseyin Sapmazlı’nın tanıttığı vakfiyelerden bazılarını burada kaydetmekte fayda var:

1- Gazan Mahmut Han Vakfiyesi: Bu zat İran Moğolların-dan ve İlhan Prenslerinden 670 hicrîde (1271 milâdi) doğdu. 697/1295-703/1304 yılları arasında hükümdar-lık yaptı. Hükümdarlığı sırasında Müslüman oldu. Teb-riz yakınlarında Şebnigazan diye anılan bir yerde vakıf yoluyla büyük müesseseler kurmuştur. Ebvâbilbirri Ga-zan diye söylenen müesseseler; büyük bir terbiye evi, Hanefilere ait bir cami, Şafiilere mahsus iki medrese, Hângah, Dâruşşifa ve Islahhane, kütüphane, Beytul-kanun (devlet arşivi), mütevelliye mahsus bina, umumi hela, umumi hamam ve Eytâmhane (yüz çocuk için) ve metrûk çocuklara bakmak üzere kurulmuş bir müesse-seden ibarettir. Bunlardan başka dul kadınlar, yoksul-lar, fakirlerle kimsesizlerin cenazelerini kaldırmak, yol-ları temizlemek, efendilerden korkan kölelerin kırdıkyol-ları çanak, çömlek vesaire tazmini, kışın aç kalan kuşların beslenmesi için ayrı ayrı hizmetler tesis olmuştur.

Mahmud Gazan’ın muasırı müverrih Reşîdettîn, Mah-mud Gazan’ın vakfiyelerinden bahisle malumat ver-mektedir. Bu vakfiyeler hicrî, takriben 697 tarihinden

sonra ve yedi nüsha olarak tanzim ve tescil olunmuş-tur.

2- Gökbörü Vakfiyeleri: Musul’da, Erbil’de Erbil Atabeyi Muzafferüddin Ebu Said Gökbörü vakfiyesidir. Adı geçen vakfiyelerle Erbil’de hastalar ve körler için bir yetimhane, sokaklardan toplanan çocuklar için bakım yurtları tesis olunmakta ve bu iki müessesedeki küçük çocuklar için süt anneler tayini hizmetleri de konmak-tadır. Erbil Atabey’i, Selçuk İmparatorluğunun atabey-lerindendir. Selçukîlerin Suriye, Mısır, İran, Elcezîre sahasını de kaplayan imparatorluklarında 12-13 ve 14. asırlarda pek çok vakıflar yaptıkları görülmekte-dir.420 Bu müesseseler hep vakıflar sayesinde payidar olmuşlardır. Osmanlı İmparatorluğu devirlerinde de Selçukilerin vakıfları, eski şartlarıyla idare olunmuştur.

3- Fatih Sultan Mehmed Vakıflarının Çocuklara Ait Kısmı:

Fatih vakfiyesinin tarihi 875 olup 370 sayfadan iba-rettir. Muallimi ve halifesi (muallimin yardımcısı) tayin edilecek olan vakfiyelerdeki yetimlere ait kısım kitabın 313-315. sayfalarında yazılıdır. Bu kısmın hülasasında muallimi ve halifesi tayin edilecek olan dâruttalimde timler bulunursa eytâm (yetimler) okutulacak, eğer ye-timler bulunmazsa fukara çocukları okutulacak. Sonra vakfiyede muallim ve halifenin vazife ve selâhiyetleri ve istihkakları hakkında malûmat mevcuttur. Vakfiye Fatih’te ilk mektepten başka orta ve yüksek dereceli mekteplere tekabül etmek üzere 16 medrese de bu-lunmaktadır.

Vakfiyeye İstanbul’daki küçük yetimler için de tahsisat konarak aynen şöyle denmektedir:

“Makarr-ı serîr-i saltanatlarımda sâkin olan eytâma küllü yevm (her gün) 100 akçeden tamam şehrde (ay-da) 3000 akçe sarfoluna; kız, erkek ve ebeveynden âri her yetime nısf (yarım) dirhemden küllü şehr (her ay) 15 akçe tevzi oluna, her yetime muvazzaf-ı muayyeni şer’an hidâne dairesinden hurûç ve menzil-i istignaya vülûce değin (yani buluğa erinceye kadar) verilip, ol mertebeden sonra vazifesi, yetim-i âhara tevcih oluna ve îta ve intiha payitaht (başkent) kadısı defterinde mukayyed ve mestûr olmakla nâzır-ı vakfın sıtkile hiz-meti indellah vennâs mezkûr ve meşkûr ola.”

Fatih vakfiyesinin en ziyade göze çarpan ve ehem-miyetli olan kısımlarından birisi de her sene sonunda bilcümle muallim, müderris ve diğer hizmet erbabının huzuriyle 370 sayfalık vakfiyenin okunması ve içindeki vazifelerin hakkıyla ifa edilip edilmediğinin ve şartlarının yerine getirilip getirilmediğinin tedkiki keyfiyetidir.”421