• Sonuç bulunamadı

A. Delil Sözleşmesinin Bazı Medeni Yargılama İlkeleri Bakımından

1. Tasarruf İlkesi

İrade özerkliği kavramı uyarınca; her kişi, hukuki ilişkilerini serbest iradesi ile dilediği gibi düzenleme hakkına sahiptir.141

İrade özerkliğinin medeni yargılama hukukundaki

GÖRGÜN/BÖRÜ/TORAMAN/KODAKOĞLU, s. 483-484. Bununla birlikte; TAŞPINAR; taahhüt ve tasarruf etkili sözleşme ayrımı yapmanın yargılama hukuku sözleşmelerini haksız yere sınırlandırmak anlamına geleceğini, temel ilkenin tarafların usuli ilişki veya yargılama hukuku alanında sonuç doğurmaya ve etki etmeye yönelik irade beyanlarının olması olduğunu belirtmiştir. (TAŞPINAR, İspat, s.65)

137 ATALAY, Pekcanıtez Usul s. 1741; TAŞPINAR, İspat, s.185.

138 DELİDUMAN/AŞİT, s. 68; AŞİT, 103-104; TANRIVER, Usul, s.822.

139 bkz: s.22.

140 ÇİFTÇİ, Delil Sözleşmeleri, s. 145. 141

KOCAYUSUFPAŞAOĞLU/HATEMİ/SEROZAN/ARPACI, s. 503; EREN, s. 16; ANTALYA, s.357; OĞUZMAN/ÖZ, s. 24. Söz konusu kavram; Anayasa’nın 48. maddesinde, “çalışma ve sözleşme hürriyeti” adı altında düzenlemiştir: “Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir.” Yargıtay’ın irade özerkliğini tanımladığı bir kararı ise şu şekildedir:

“Genel olarak kişiler, özel hukuk alanında diğer kişilerle olan ilişkilerini hukuk düzeni içinde kalmak şartıyla diledikleri gibi düzenler, diledikleri konuda, diledikleri kişiler ile sözleşme yapabilirler. Bu olanak, Borçlar Kanununda öngörülen sözleşme özgürlüğü (akit serbestliği) ilkesinin bir sonucudur ve bu hak irade özerkliği (sözleşme hürriyeti) prensibi ile Anayasa (m.48) tarafından teminat altına alınmıştır. Bu sözleşme özgürlüğü çerçevesinde kişiler kanun tarafından düzenlenmiş olan sözleşme tiplerinden ayrı karma veya nev'i şahsına münhasır (kendine özgü) sözleşmeler yapmak ve bunların koşullarını diledikleri gibi tespit etmek, buyurucu ve yasak koyan kurallara, ahlâk ve âdaba aykırı olmamak şartıyla Kanun tarafından düzenlenmiş olan sözleşme fizyonomisini (tipini) değiştirmek ve konusunu yasal sınırlar içinde tayin etmek hakkına haizdirler. Dolayısıyla bu özgürlük, sözleşmeyi yapma, sözleşmenin karşı tarafını seçme, sözleşmenin içeriğini düzenleme ya da değiştirme, sözleşmeyi ortadan kaldırma ve nihayet sözleşmenin tabi olacağı şekli belirlemeyi de kapsar. Bu genel açıklamalara göre Türk-İsviçre Hukukunda kural, sözleşme özgürlüğüdür. Sözleşme özgürlüğü kuralı, sözleşmeyi kurma ve değiştirme

26

yansıması142

ise, tarafların yargılamaya ilişkin hakları üzerinde serbestçe karar verme hak ve yetkisi, eş deyişle tasarruf ilkesi143

olarak karşımıza çıkmaktadır.144 Buna göre; taraflar, yargılama sürecinin başlamasında, konusun belirlenmesinde ve sona ermesinde özgürce tasarruf etme hakkına sahiptir.145

Zira; hâkim, iki taraftan birinin talebi olmaksızın, kendiliğinden bir davayı inceleyemeyecek ve karara bağlayamayacak,146,147

Kanunda açıkça belirtilmedikçe, hiç kimse kendi lehine olan davayı açmaya veya hakkını talep etmeye zorlanamayacak,148

tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri dava konusu hakkında, dava açıldıktan sonra da tasarruf yetkisi devam edecektir (HMK m.24).149

özgürlüğü kadar sözleşme ile bağlı kalmama özgürlüğünü de içerir.” (YHGK; 25.09.2013T. 2012/3-

1927E. 2013/1406K.) (www.kazanci.com E.T. 08.11.2018).

142 Bu husus; maddenin gerekçesinde de açık bir biçimde vurgulanmıştır: “Maddenin üçünü fıkrasıyla,

özel hukuktaki hukuki ilişkilerde var olan irade serbestisinin, dava açılmakla doğan kamusal nitelikteki dava ilişkisinde, daha geniş bir ifadeyle, usul ilişkisinde de devam ettiği açıkça ifade edilmektedir.”

(YILMAZ, Şerh, C.I, s. 619).

143 Doktrinde UMAR; söz konusu ilkenin “tasarruf ilkesi” değil, “taraflarca tasarruf ilkesi” olarak belirlenmesi gerektiğini, ilgili kanun maddesinde söz konusu olan hususun az masraf yapılmasına dikkat etmek manasına gelmediğini ifade etmiştir. (UMAR, Şerh, s. 109).

144 ALANGOYA, Yavuz, Medeni Usul Hukukunda Vakıaların ve Delillerin Toplanmasına İlişkin İlkeler,

İstanbul 1979, s. 2; KARSLI, Muhakeme, s.294; TANRIVER, Usul, s.362; TAŞPINAR, İspat, s.94; BUDAK/KARAASLAN, s.71; KARAASLAN, Varol, Medeni Usul Hukukunda Hâkimin Davayı Aydınlatma Ödevi, Ankara 2013, s. 89; ARSLAN/YILMAZ/TAŞPINAR AYVAZ, s. 150; KILIÇOĞLU, Mustafa, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu El Şerhi, İstanbul 2012, s. 247.

145 ERDÖNMEZ, Pekcanıtez Usul, s. 784; KURU, Usul, C.II, s. 1917; TANRIVER, Usul, s.362;

ARSLAN, Aziz Serkan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu Çerçevesinde Medeni Usul Hukukunda Delillerin toplanması ve Doğrudanlık İlkesi, Ankara 2012, s. 143; YILMAZ, Şerh, C.I, s.

619-620; RÜZGARESEN, s. 123-124; ÇİFTÇİ, Delil Sözleşmeleri, s. 139;

ALANGOYA/YILDIRIM/DEREN-YILDIRIM, Medeni Usul Hukuku, s.182-183; DEMİRCİOĞLU, s.54. “Tasarruf ilkesi, hâkimin kendiliğinden bir davaya bakamayacağını, ancak talep üzerine davaya

bakabileceğini, tarafların dava konusu üzerinde tasarruf yetkisi bulunduğunu ve hâkimin tarafların talepleri ile bağlı olduğunu ifade eder.” (YHGK; 26.03.2014T. 2013/13-637E. 2014/397K.)

(www.kazanci.com E.T. 08.11.2018).

146 MERİÇ, Nedim, Medeni Yargılama Hukukunda Tasarruf İlkesi, Ankara 2011, s. 73-74; TANRIVER,

Usul, s.362-363; KARSLI, Muhakeme, s.294; ERDÖNMEZ, Pekcanıtez Usul, s. 785; BUDAK/ KARAASLAN, s.69-70; POSTACIOĞLU/ALTAY, s.157; BİLGE/ÖNEN, s. 292.

147 Mahkemenin, ancak talepte bulunulması halinde davaya bakabilecek olması; “davacının olmadığı

yerde hakim de yoktur (ne procedat iudex ex officio) ilkesi ile ifade edilmektedir. (KILIÇOĞLU, Mustafa,

s. 247; MERİÇ, s. 73 vd.; ERDÖNMEZ, Pekcanıtez Usul, s. 785; TAŞPINAR, İspat, s.94; ARSLAN/YILMAZ/TAŞPINAR AYVAZ, s. 150; KARSLI, Muhakeme, s.294).

148 TANRIVER, Usul, s.364. “Hiç kimse kendi lehine olan bir davayı açmaya zorlanamayacağı gibi

(Mülga HUMK. m.79), davacı da açmış olduğu bir davayı sonuna kadar takip etmeye zorlanamaz.”

(YHGK; 22.02.2012T. 2011/2-733E. 2012/87K.) (www.kazanci.com E.T. 08.11.2018).

149 Tasarruf ilkesinin temel hatları konusunda ayrıntılı bilgi için bkz: MERİÇ, Nedim, “Medeni Yargılama Hukukunda Tasarruf ve Taleple Bağlılık İlkesinin Kapsamı ve Bazı Güncel Kararların Değerlendirilmesi”, SDÜHFD MİHBİR Özel Sayısı, Yıl:2014, C.1, S.1, s.30 vd.

27

Söz konusu ilkenin doğal bir sonucu olarak; sübjektif hakkın sahibi olan tarafların yargılama boyunca hâkim rol oynamaları ana prensiptir.150

Eş deyişle; kişiler, kendi aralarındaki ilişkileri düzenleyen özel hukuktan kaynaklanan haklar üzerinde serbestçe tasarruf etme imkânına sahip oldukları gibi, medeni yargılama hukukundan kaynaklanan haklar üzerinde de serbestçe tasarrufta bulunma hak ve yetkisine sahiptir.151 Medeni yargılama hukukunda çekişmeli yargıda kural olarak tasarruf ilkesi geçerli kabul edilmektedir;152

bununla birlikte; çekişmesiz yargı işlerinde resen harekete geçme ilkesi uygulanır.153

Her ne kadar söz konusu ilke kapsamında taraflar davanın açılması, dava konusunun belirlenmesi, davanın sona erdirilmesi, kanun yoluna başvurma konusunda tasarrufta bulunma hakkınsa sahip ise de; söz konusu hak yargılamanın yürütülmesi bakımından geçerli olmayıp, kural olarak yargılamanın sevk ve idaresi hâkimin sorumluluğundadır (HMK m.32).154

Tasarruf ilkesinin karşıtı (aksi) olarak değerlendirilen155

resen hareket geçme ilkesi ise; hâkimin, taraflarca bir talep olmaksızın harekete geçebilmesi ve hüküm verebilmesi anlamına gelir.156

Kamu yararı (kamu düzeni) düşüncesi nedeniyle kabul edilen bu ilke,157 kural olarak çekişmeli yargıda uygulanmamakla birlikte; bazı istisnai hallerde Cumhuriyet Savcısına hukuk davası açma veya açılmış olan hukuk davasında taraf olarak yer alma yetkisi tanınmıştır (HMK m.70).158

150 POSTACIOĞLU/ALTAY, s.158; ARAS, Aslı, Çekişmesiz Yargıda Yargılama Usulü, Ankara 2017, s.

68.

151 KARSLI, Muhakeme, s.294.

152 POSTACIOĞLU/ALTAY, s.158; RÜZGARESEN, s. 124; ARSLAN/YILMAZ/TAŞPINAR AYVAZ,

s. 151; ERDÖNMEZ, Pekcanıtez Usul, s. 784.

153 ARSLAN/YILMAZ/TAŞPINAR AYVAZ, s. 152. Çekişmesiz yargı işlerinde uygulanacak olan

yargılama usulü bakımından ayrıntılı bilgi için bkz: ARAS, s. 90 vd.

154 ÜSTÜNDAĞ, Yargılama, s.245; BİLGE/ÖNEN, s. 293; TAŞPINAR, İspat, s.95; ERDÖNMEZ,

Pekcanıtez Usul, s. 794, s.812; RÜZGARESEN, s. 124; ARSLAN, Aziz Serkan, s. 144.

155 KARSLI, Muhakeme, s.294; KARAASLAN, s. 89; RÜZGARESEN, s. 124; ERDÖNMEZ, Pekcanıtez

Usul, s. 784; ARSLAN/YILMAZ/TAŞPINAR AYVAZ, s. 152; DEMİRCİOĞLU, s.51. Doktrinde POSTACIOĞLU/ALTAY ve KURU; resen harekete geçme ilkesini, tasarruf ilkesinin istisnası olarak değerlendirmektedir. (POSTACIOĞLU/ALTAY, s.158; KURU, Usul, C.II, s. 1918).

156 ALANGOYA, İlkeler, s. 3; ALANGOYA/YILDIRIM/DEREN-YILDIRIM, Medeni Usul Hukuku,

s.183; KARSLI, Muhakeme, s.297; KARAASLAN, s. 89; ERDÖNMEZ, Pekcanıtez Usul, s. 784; ARSLAN/ YILMAZ/ TAŞPINAR AYVAZ, s. 152; KURU, Usul, C.II, s. 1918; ARAS, s. 67-68.

157

ARSLAN/YILMAZ/TAŞPINAR AYVAZ, s. 152; KURU, Usul, C.II, s. 1918; KARAASLAN, s. 89. 158 Bu durumun, çekişmeli yargıda dava açma bakımından kendiliğinden harekete geçme ilkesinin istisnası olarak kabul edilmesi manasına gelmediği, söz konusu hallerde dahi hakimin kendiliğinden harekete geçmesinin söz konusu olmayıp ancak Cumhuriyet Savcısının dava açması üzerine davaya

28