• Sonuç bulunamadı

Delil Sözleşmesi Hükümlerinin Zaman Bakımından Uygulanması

Delil sözleşmesinin usul sözleşmesi (iki taraflı usul işlemi) olarak nitelendirilmiş olması nedeniyle,440 delil sözleşmesini düzenleyen kanuni hükümler hakkında yapılacak değişiklikler, usul kurallarının zaman bakımından uygulanmasıyla kurallarıyla çözüme kavuşturulacaktır.

Usul kurallarının zaman itibariyle uygulanması,441

yürürlüğe yeni girmiş olan düzenlemelerin daha önce gerçekleşmiş olan mevcut uyuşmazlıklara uygulanıp uygulanmamasıyla ilişkilidir.442

HMK m.448 hükmünde, usul kuralların zaman itibariyle uygulanmasına yönelik genel kurala yer verilmiştir: Bu Kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanır (HMK m.448).

Söz konusu düzenleme uyarınca; özel bir düzenleme yapılmadığı müddetçe, yeni düzenlemenin yürürlüğe girmesinden önce tamamlanmış olan usul işlemleri yeni düzenlemeden etkilenmeyecek, önceki Kanun’a göre yapılmış ve tamamlanmış olan usul işlemleri geçerliliğini sürdürmeye devam edecektir.443

Buna karşın; aksine bir düzenleme getirilmediği sürece, yürürlüğe girmeden önce henüz tamamlanmamış olan usul işlemleri bakımından yeni düzenleme hükümleri uygulama alanı bulacaktır.444

Dolayısıyla; usul işlemleri bakımından, derhal uygulanma ilkesi benimsenmiş durumdadır.445

440

bkz: s. 23-24.

441 Doktrinde TAŞPINAR AYVAZ; kanunların zaman bakımından uygulanmasını, hukuk düzeninin

tamamı ya da belli bir kısmı için öngörülen ve belli bir sırayla yürürlüğe giren düzenlemelerden hangisinin somut uyuşmazlığa uygulanacağını tespit etmeye yönelik özel hükümler bütünü olarak tanımlamaktadır. (TAŞPINAR AYVAZ, s. 41).

442

TANRIVER, Usul, s. 131; PEKCANITEZ, Pekcanıtez Usul, s. 43.

443 PEKCANITEZ, Pekcanıtez Usul, s. 44; TANRIVER, Usul, s. 132; YILMAZ, Şerh, C.III, s. 3723; ARSLAN/YILMAZ/TAŞPINAR AYVAZ, s. 62; KARSLI, Muhakeme, s. 81; POSTACIOĞLU/ALTAY, s.14. “Eğer bir usul işlemi yargılama sırasında yapılmaya başlanıp tamamlandıktan sonra yeni bir usul

kuralı yürürlüğe girerse söz konusu işlem geçerliliğini korur. Başka bir deyişle, tamamlanmış usul işlemleri yeni yürürlüğe giren usul hükmünden (veya kanunundan) etkilenmez.” (YHGK; 02.03.2016T.

2014/19-732E. 2016/227K.) (www.kazanci.com E.T. 22.01.2019). 444

TANRIVER, Usul, s. 132; PEKCANITEZ, Pekcanıtez Usul, s. 44; POSTACIOĞLU/ALTAY, s.14.

“Buna karşın, bir usul işlemine başlanmamış veya başlanmış olup da henüz tamamlanmamış ise, yeni usul hükmü (veya kanunu) hemen yürürlüğe gireceğinden etkilenir. Çünkü usule dair kanunlar tersine bir kural benimsenmediği takdirde genel olarak hemen etkili olup, uygulanırlar.” (YHGK; 02.03.2016T.

2014/19-732E. 2016/227K.) (www.kazanci.com E.T. 22.01.2019). 445

TAŞPINAR AYVAZ, s. 167; UMAR, Şerh, s.12; TANRIVER, Usul, s. 131; PEKCANITEZ, Pekcanıtez Usul, s. 46; BUDAK/ KARAASLAN, s.13. “6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun

zaman bakımından uygulanma başlığını taşıyan 448.maddesinde “Bu Kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanır” şeklindeki düzenlemeyle, usul hükümlerinin zaman

88

Delil sözleşmesi bakımından da; delil sözleşmesinin usul sözleşmesi niteliğinde olması nedeniyle, düzenlenecek yeni hükümde delil sözleşmesi hakkında özel bir geçiş hükmüne yer verilmediği müddetçe, yeni düzenlemede yer verilecek delil sözleşmesi hükümlerinin derhal uygulanma ilkesine tabi olması gerekecektir.446

Dolayısıyla; yeni bir kanuni düzenleme yapılması sonucunda delil sözleşmesine yönelik hükümlerin değiştirilmesi durumunda, hâkim, karar anında yürürlükte olan düzenleme uyarınca değerlendirme yapacaktır.447

bakımından uygulanmasında derhal uygulanırlık ilkesi benimsenmiştir.” (YHGK; 12.11.2014T. 2013/12-

2373E. 2014/893K.) (www.kazanci.com E.T. 22.01.2019). Yargıtay; söz konusu ilkenin uygulanma nedenini şu sözlerle açıklamıştır: “Usul hukuku alanında geçerli temel ilke yargılamaya dair kanun

hükümlerinin derhal yürürlüğe girmesidir. Bu ilkenin benimsenmesinin nedeni ise bu kanun hükümlerinin kamu düzeni ile yakından ilgili olduğu, daima eskisinden daha iyi ve amaca en uygun olduğu fikri ile kanun koyucunun, fertlere ait olan hakların yeni usul hükümleri ile daha önce yürürlükte olan kanundan daha iyi ve daha adil bir şekilde korunacağına dair inancıdır.” (YHGK; 02.03.2016T. 2014/19-732E.

2016/227K.) (www.kazanci.com E.T. 22.01.2019). 446

TAŞPINAR AYVAZ, s. 248; ARSLAN, Ramazan, s.71. “H.G.K.ndaki görüşme sırasında, işin

esasının incelenmesinden önce, temyize konu kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; dolayısıyla, temyiz incelemesinin H.G.K.`nca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu, ön sorun olarak değerlendirilmiştir. Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkeme bozmaya açıkça uymamış olmalı ya da bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir ( 6217 Sayılı Kanunun 30.maddesiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 Sayılı H.U.M.K.nun 429. maddesi ). Eş söyleyişle; mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek, eylemli şekilde veya açıkça bozmaya uyarak karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez. Yukarıda ortaya konulan ilkeler ışığında, somut olay değerlendirildiğinde: Yerel mahkemece, bozma sonrası verilen temyize konu kararda, bozmaya konu ilk kararda dayanılmayan ve hüküm tarihinde yürürlüğe girmiş bulunan 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 448. maddesindeki bu kanun hükümlerinin derhal uygulanmasına dair amir hükmü gereğince, aynı Kanunun 193/2. maddesinin “...taraflardan birinin ispat hakkının kullanılmasını imkansız kılan veya fevkalade güçleştiren delil sözleşmelerinin geçersiz olacağına...” dair hükmü dayanak alınmıştır. Buna göre, bozma ilamında, bozma nedeni olarak gösterilen taraflar arasındaki sözleşmenin 15. maddesinin, açıklanan yasal düzenlemeler karşısında geçersiz olduğu gerekçesine dayanan temyize konu kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olduğunu kabule olanak bulunmamaktadır.” (YHGK; 11.04.2012T.

2012/19-109E. 2012/290K.) (www.kazanci.com E.T. 22.01.2019). (Söz konusu karar, konudan dolaylı olarak bahsetmektedir: ARSLAN, Ramazan, s.71 dn.7; TAŞPINAR AYVAZ, s. 248 dn.547).

447 TAŞPINAR AYVAZ, s. 248. HMK m.193/2 hükmünün zaman itibariyle uygulanması konusunda bkz:

89

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

DELİL SÖZLEŞMESİ AKDETME ÖZGÜRLÜĞÜNÜN

SINIRLARI

I. DELİL SÖZLEŞMESİ AKDETME ÖZGÜRLÜĞÜNÜN YARGILAMA HUKUKU BAKIMINDAN SINIRI: İSPAT HAKKINA AYKIRI SÖZLEŞME YAPMA YASAĞI (HMK M.193/2)

A. İspat Hakkı ve Sınırlandırılması