• Sonuç bulunamadı

Tasarlama Kuramları ve Metotlarının İncelenmes

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.7. Tasarlama Kuramları ve Metotlarının İncelenmes

Kuram belirli bir olayın yapısını ve davranışını sınırlı bir işe ya da bilgiye dayanarak analiz etmek, takdim etmek, ya da açıklamak için kullanılan bir hipotez ya da hipotezler sistemi, kabul edilen prensiplerdir. Tasarlama kuramı tasarlama yaklaşımında uygulanacak metotların, tekniklerin ve usullerin dayandığı temeli oluşturur. II. Dünya Savaşı sonrasında ilk üzerinde durulan tasarlama kuramı “sistem yaklaşımı” (systems approach) ile ortaya konmuştur. Ancak, yalnız tasarım ekibinin çalışma prensiplerini simüle eden bu yaklaşım, daha sonraları tasarlamadan etkilenenlerin tasarlama işlemlerinden rol almaları ilkesine dayanan “katılmacı” yaklaşıma yerini bırakmıştır. Bu yaklaşım da eksikleri görülerek, sistem yaklaşımıyla bütünleştirilmeye çalışılmış ve daha bilimsel bir temele dayanan yaklaşımlar ortaya atılmıştır.

İnsanların bilgi ve değer sistemlerine bağlı olarak çevredeki nesne ve olaylardaki değişimler o kadar hızla artmaktadır ki bu artışın verdiği baş döndürücü karmaşıklık bizi çevremizle çok ilgili hale getirmiştir. Sürekli olarak bu nesne ve olaylardaki değişimlerle ilgileniriz. Bir kentli olarak çevremizdeki binalar, yollar, kullandığımız

konut ve içindeki araçlar, bize sağlanan alt yapı sistemleri, bindiğimiz otomobiller, trenler, vapurlar, kullandığımız iletişim araçları devamlı değişim içindedir. Her şey belirli bir entropi kuralına göre değişimin kanunlarına uymaktadır. Çevredeki tasarımlarda görülen değişimin gerçekleştirildiği alansa, tasarlama eylemiyle yakından ilgilidir. Değişmelere paralel olarak insan yapısı çevre, yine insanın kararlarıyla çok karmaşık bir görünüm almaktadır. Karşılıklı etkileşim, istekler ve gereksinmeler, aynı derecede karmaşıklaşarak artmaktadır. Artık geleneksel tasarlama yaklaşımlarıyla yapım ve ürün oluşturmak mümkün değildir. Yenilik ve insanları memnun edecek buluşlara yönelmek için mutlaka yeni metotlarla çalışmak gerekmektedir. Geleneksel metotlar, bu karmaşık değişken çevre içinde artık geçerliliğini yitirmiştir.

Tasarlamada karşılaşılan en önemli güçlük, geleceği tahmin için mevcut bilgilerden yararlanılması gereği olup, tahminlerin doğruluğu derecesinde başarılı bir sonuca ulaşılmasıdır. Geleceğin tahmin edilmesi, tasarlama ürününün meydana çıkarılması ve sonuçlar birbiri içinde devamlı oluşum halinde bulunurlar. Devamlı değişen amaçlara tasarlayıcının uyum yapabilmesi ve fikirlerini ve düşüncelerini çabuk değiştirebilmesi oldukça zordur. Tasarlayıcının eğitimi ve çevredeki değişim aynı paralelde gitmemektedir. Akademik eğitimden geçen tasarlayıcı hizmet ettiği kimselerden çok kopmuştur. Tasarlama ürünlerinin başarısı da bu ölçüde güçleşmektedir (Bayazıt, 2004, s.2-50).

Bir zanaatkarın yüzyıllar boyunca denenerek geliştirilen karmaşık bir tasarlama ürününü meydana getirmesi o kadar zor bir iş değildir. Fakat aynı ürünü usta bir tasarlayıcı dahi yeniden yapması gerekince bir hayli zorluk çeker. Bir doğrama ustasının hiç çizim yapmadan bir doğramayı kolaylıkla ve istenen biçimde yapabildiği çok sık görülen durumlardandır. Bir alet yapan zanaatkarın başarılı detaylar için kendisine sebep sorulduğunda alınacak cevapların pek de tatminkar olmadığını görebilirsiniz. Ayrıca bir zanaatkarın yaptığını değiştirmek sayısız hataları birlikte getirir. Çünkü bu tip tasarlama ürünleri, uzun ve ağır bir gözlem ve deneme-düzelme devrini geçirmişlerdir. Bunun sonucu kullanıcı ihtiyaçlarına dengeli bir şekilde uyduklarını görülmektedir.

2.7.1. İhtiyaca göre ürün tasarımı

Eski çağlarda, bir mağaranın önüne yırtıcı hayvanlardan korunmak için taş, toprak yığıntısı yapılması, bir gölgedeki ağacın üzerindeyken yabani hayvanlardan korunmak için göl evlerinin bulunması, bir sivri taşın daha da sivriltilerek mızrak ucu haline getirilmesi, bu aşamaya verilebilecek örnekler arasındadır. Bir defa kullanıldıktan sonra, artık uygun taşlar ve araçların araştırmaya başladığı görülür. Bir çomakla toprağa kazma işlemi, giderek deneme yanılmayla başka aletlerin geliştirilmesine neden olmuştur. Bir hayvan kemiğinin iğne gibi kullanılması, her halde milyonlarca yıl almıştır. Bir defa bir şey bulunduğu zaman, binlerce yıl kullanılmakta ve deneme yanılma metoduyla geliştirilmekteydi (Bayazıt, 2005, s.2-50).

2.7.2. Deneme – yanılma (geliştirme) yoluyla tasarlama

Elde edilen ürünlerin uzun süre denenip, aksaklıklarının giderilmesi yoluyla geliştirildiği görülmektedir. Herhangi bir şekilde elde edilen ürün, kullanıp denendikten sonra, yenisi yapılırken bazı düzeltmelerin ya da ihtiyaçların değişmesine paralel olarak gelişmelerin, ürünü etkilediği görülür. Özellikle iklimin, teknolojik değişimin ve buna bağlı olarak toplumsal değişimin ve bunun da sonucunda insan konforunun tasarımı etkilemeye başladığı görülür. Deneme – yanılmayla geliştirilmiş, yerleşmiş tasarımların kullanılmasına, biçimsel tasarım (ikonik tasarım) denmektir. Belirli koşullar altında nasıl davranacağı, gelenekselleşmiş, bilinen bir tasarımın tekrarlanması risksizdir (Bayazıt, 2005, s. 2-50).

2.7.3. Bugünkü çağdaş tasarlama

Bugün akademik ortamdan yetişen tasarımcılar vardır ve yasal yetkilere kavuşmuşlardır. Bazı mesleklerde akademik ortamda yetişmeyenlere tasarlama yetkisi verilmemektedir. Günümüzde akademik eğitimin artışıyla birlikte, sanat eğitimi yaklaşımı da önemini yitirmeye başlamış ve giderek tasarlamaya bilimsel yaklaşımlar önem kazanmıştır. Ancak endüstri ürünleri tasarımı mesleğinde henüz Türkiye’de meslek haklarının yasal olarak korunması sağlanmadığı için herkes tasarım

yapabilmektedir. “Form Fonksiyonu” takip eder gibi sloganlar, bu asrın ilk çeyreği için, çok yeni kavramlar olarak görülmekteydi. Parçacı ve estetik yaklaşımlar, yerini sistemci katılımcı ve tümcü yaklaşımlara bırakmıştır. II. Dünya Savaşının getirdiği bilimsel yaklaşımlar, tüm bilimleri olduğu gibi, yapma çevre ve nesne tasarımını da etkilemiş, düşünme sistemini değiştirmiştir. Tasarlama ürünlerinin oluşturması sırasında gelecek problemlerine eğilme önem kazanmıştır. Yeni metotlar ve tekniklerle çalışma zorunluluğu vardır. Hem akademik ortamdan gelmenin ve uygulamadan uzaklaşmış olma problemlerinin çözülmesi, hem de yeni teknolojik ve toplumsal sorunlara çözüm bulunması gerekmektedir.

Çeşitli bilimlerin, tasarlama ürünlerini ilgilendiren uzmanlık konularında ilerlemeler kaydedilmiştir ve kaydedilmektedir. Özellikle malzeme biliminde, elektronik mühendisliğinde bilişim teknolojilerinde görülen gelişmeler tasarımın tümüyle değişmesine neden olmuştur. Ayrı alanlardaki bilimsel gelişmelerin tasarıma yansıması gerekmektedir. Bunun için, tasarımda disiplinler arası ortak, yani ekip (takım) çalışmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Hızlanan disiplinler arası karşılıklı bilgi alışverişi ve iletişim, tasarlama kararlarının ekipler halinde ve kullanıcıyla birlikte verilmesini zorunlu kılmaktadır. Bu uygulamalara çok sık rastlanmaktadır. Kullanılabilirlik adı altında ergonomi ve işletme ile ilgili çeşitli araştırmalar yapılmaktadır.

Çağdaş tasarlama olgusu çok çeşitli etkenlerin bir bileşkesi olarak ortaya çıkmıştır. Toplumdaki bilgi ve değer sistemlerindeki değişmeler, bugünkü tasarlama olgusunu hazırlayan en önemli etkenlerdir. Tümcü ve sistemli yaklaşımların bütün bilimlerde parçacı davranışın yeni alması, olasılık kavramının tasarlamada yerleşmesi ve kesinlik kavramının yerine geçmesi ve çoğulcu demokratik yaklaşımlar tasarlamada bilgi ve değer sistemine bağlı değişimin en önemli nedenleri olmaktadır. Hızlı teknolojik gelişmeler, toplumun yaşam şeklini, ihtiyaçları değiştiren etkenlerden biridir. Bu durumda, hızla değişen ihtiyaçlara cevap verecek yeni ürünlerin tasarlanması zorunluluk haline gelmiştir. Araçlarda, malzemelerde ve teknikteki ilerlemelerin sağladığı olanaklar, yeni ihtiyaçlar için yeni çözüm alternatiflerini artırmakta ve tasarlama eylemi de, o ölçüde gelişmektedir. Dünyanın artan nüfusu ve bunun sonucunda ortaya çıkan ciddi ekonomik sorunlar, kaynakların geçmişteki israfına, bugün olanak vermemektedir. Enerji, doğa kaynakları ve ekonomik sorunlar, doğal ekolojinin bozulması, tasarlayıcıyı daha önceki devirlerde karşılaşmadığı, kendi kendini kontrol sorunuyla karşı karşıya getirmiştir. Sürdürülebilirlik ve ekonomik tasarım,

tasarımcıların ve endüstriyel firmaların sorumlulukları arasındadır. Tasarlama sorunlarının karmaşık yapısı, artan yeni ihtiyaçların büyüklüğü ve karmaşıklığı karşısında, tasarlama yapanlara yardımcı, birçok teknik ve metotların araştırılmasına neden olmuştur. Karmaşıklaşan toplum yapısı ve ona hizmet eden tasarımcının problemler karşısında, yetersiz kalması, kullanıcı ihtiyaçlarını, diğer bilimlerin metot ve tekniklerinden yararlanarak belirlemeyi zorunlu duruma getirmiştir. Toplumların içinde bulundukları politik ortam, giderek kişilerin kendileriyle ilgili olan çevre konularında karara katılma istemlerini destekler duruma gelmiştir. Tasarlayıcı kullanıcıya kendi problemlerini nasıl belirleyip çözeceğini gösteren, yeni bir kişiliğe girmek zorunda kalmaktadır (Bayazıt, 2005, 2-50).