• Sonuç bulunamadı

3.1 TARİH KONULARININ ÖĞRETİMİ

3.1.1 Tarih Nedir? Niçin Tarih Öğreniyoruz?

Sosyal bilimlerin temel disiplinlerinden biri olan tarihin ne olup ne olmadığı konusundaki tartışmalar, çok eskiden beri süre gelmektedir. Geçmişten günümüze insan deneyimlerini incelemeye çalışan akademik bir çalışma alanı olarak tarihin ne olduğu konusunda tarihçiler arasında çok kesin bir tanım yapılamamıştır. Yapılan tanımlardan bazıları şu şekildedir.

Sönmez’e göre ‘‘Tarih; ulusların geçmişteki yaşamını, kurduğu devletleri, devletlerarasındaki ilişkileri, yükselişi, duraklaması ve yıkılışını, oluşturduğu uygarlıkları vb. gibi olguları araştırıp inceleyen bir sosyal bilimdir’’ (Sönmez, 1997: 3)

Togan (1985: 2) ‘‘Hadiselerin seyrinden, hatta madde ve eşyanın mazi ve halinden bahseden her yazı ve her hikâye tarihtir’’ demiştir. Tarih bilimini ise; ‘‘İçtimai bünyenin azası olmak itibariyle insanlığın fiil ve fikriyatın inkişafını takip eden bilgidir’’ diye tanımlamıştır.

Carr (1994: 37), ‘‘Tarih nedir?’’ sorusuna ilk cevabının ‘‘tarihçi ile olguları arasında kesintisiz bir karşılıklı etkileşim süreci, bugün ile geçmiş arasında bitmez bir diyalog’’ olduğunu belirtmiştir (Akt. Öztaş, 2007: 5).

‘‘Sosyal bilimler içerisinde ele alınan tarih; geçmişte olan olaylar veya bunlar hakkındaki belgelerin verileridir.

Tarih: geçmişteki olayları; yer, zaman ve failleri göstererek kaynaklara dayalı olarak sebep-sonuç ilişkisi içerisinde inceleyen bir bilim dalıdır’’ (Köstüklü, 2006: 11).

Toynbee (1962)’e göre tarih deyince genellikle ‘‘ İnsan neslinin top yekün bütün tecrübeleri’’ akla gelmelidir (Akt. Diriöz, 2006: 16).

Bilindiği üzere insan sosyal bir varlıktır. Bu sebeple çevresiyle birlikte yaşamak durumundadır. Sağlıklı bir hayat ve düşünce tarzının teşekkülünde ise insanın önce kendisini tanıması gerekir. Acaba insanlık hangi geçmişten bu zamana geldi? İnsanoğlu geçmişte nasıl yaşadı? Buna benzer tüm sorulara cevap verebilmede öncelikle tarihe müracaat ederiz. Bir başka ifadeyle tarih; bir milletin hafızasıdır. Bir fert için hafıza ne ise, meseleyi makro düzeyde ele aldığımız zaman fertlerin oluşturduğu millet için de hafıza yani tarih aynı önemi taşır. Toplumların veya milletlerin varlıklarını sağlıklı bir şekilde sürdürebilmeleri, onlar için bir hafıza niteliğinde olan tarihi öğrenmeleriyle doğru orantılıdır. Geçmişte ve günümüzde, uzun bir devlet geleneğine sahip olmayan milletler veya milletleşme sürecinde olan toplumlar bu sebeple, kendilerine tarih yaratmanın endişesi içerisinde olagelmişlerdir (Köstüklü, 2006: 11-12).

Diğer bir ifadeyle milletler de tıpkı insanlar gibi geçmişten, yani tarihten yararlanmak zorundadır. Milletler, bugünü, bugünkü işleri anlamak için dünü, dünkü işleri bilmeye, dünkü işleri kavramak için daha önce geçmiş günlerin, çok eski zamanların olaylarını hatırlamaya mecburdur. Tarihine bakan bir millet, ilerisini, geleceğini değerlendirme, büyük işler yapma gücüne ve imkânına kavuşur. Bir milletin tarihte yaşadığı devlet, fikir ve ekonomik hayatındaki başarıları, karanlık ve parlak dönemleri, savaşları örnek alınacak ve

yarınına yol gösterir, yön verir. Tarih, her şeyden önce, bir millete bütün fazilet ve meziyetleri, hata ve noksanları ile kendini tanıtarak, gelecek için yol ve hedef gösteren bir rehberdir. ‘‘Tarih, ne güzel aynadır.’’ ‘‘Bugünkü uyanıklığımızı düne, maziye borçluyuz.’’ diyen ATATÜRK, köklü inkılâp hareketlerini gerçekleştirirken milli tarih ve bunun yanında genel tarih bilgisini kullanmıştır. Bu tarih bilgisi ve bilinci ‘‘çağdaş uygarlık’’ içinde yer alabilmek içinde gereklidir. ATATÜRK’ün dediği gibi ‘‘çağdaş uygarlığı’’ anlayabilmek, kavrayabilmek, dünya yüzünde eski uygarlıkları, bütün insanlığın ilk uygarlıklarını doğru tanımakla mümkündür (Emiroğlu, 2005: 33).

İleriye bakarken ve plan yapmaya çalışırken bize yegâne ışık tutan geçmişte edindiğimiz tecrübe olacaktır. Geçmişte edindiğimiz tecrübe tarihten başka bir şey değildir (Toynbee, 1963: 94).

Kısacası bugünü anlamak için dünü bilmek, yarını kurmak için yine bu günü anlamak gerekir. Ziya Öztan’ın sözleriyle ‘‘tarih dünü anlatmak değil, bugünden düne bakmak demektir. Bu da yarınlara bakmanın başka bir yoludur’’. Tarih bugünü yorumlar, geleceğe ışık tutar (Sakaoğlu, 1994: 136).

Sakaoğlu (1994)’na göre tarih konularının öğretiminde genel olarak üç temel amaçtan söz edilir: Öğrenciye, geçmiş hakkında bilmesi gereken oranda ve çerçevede, geleneğe dayalı bilgiler vermek; çocuğa veya gence, içinde yaşadığı toplumun ‘‘bugün’’den ibaret olmadığını, uzun bir geçmişten geldiğini ve devam da edeceğini hissettirmek, toplumun erdemlerini, sanat yeteneklerini kavratmak; yeni bilgileri temel bilgilerle buluşturup özümsenmesine yardımcı olmak (Sakaoğlu, 1994: 136).

Mete Tunçay, tarih öğretiminin hedeflerini şöyle belirtmektedir 1. Geçmişi ve bugünü anlayabilme

5. Olayların neden-sonuç ilişkilerini kurabilme 6. İnsanlığa hizmet etmiş olanlara saygı duyuş

7. Geçmişteki deneyimlerin çeşitliliğini görerek geleceğin geniş olanaklar sağlayabileceğini kavrayabilme

Sözgelimi I. Dünya Savaşı sonrası yurdumuzda oluşan çok olumsuz koşullara karşın, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğunu görerek, bugün hiçbir karamsarlığa kapılmama (Özbaran, 1992: 99 Akt. Nas, 2000: 240).

Yukarıdaki hedeflere ulaşıldığında şu özelliklerin kazanılma olasılığı yükselir:  Yaratıcı  Hoşgörülü  Laik  Barışçı  Çevreci  Eleştirel düşünceli  Paylaşımcı

 İnsana ve emeğe saygılı

 Eşitlikçi (Aydın,1997: 80 Akt. Nas, 2000: 241).

Milli Eğitim Bakanlığı Sosyal Bilgiler Programı’nda tarih açısından öğrencilere kazandırılacak davranışlar şöyle sıralanmaktadır:

 Ailesine, milletine, vatanına, Atatürk İnkılâp ve ilkelerine bağlı, çalışkan, araştırıcı, inceleyici, fedakâr ve fazilet sahibi iyi bir vatandaş, mükemmel bir insan olarak yetişirler.

 Şerefli bir geçmişi olan büyük bir milletin evladı olduklarını anlar; milletin geleceğe olan güvenlerini artırır ve Türk Milletinin ülkülerini gerçekleştirmek için her fedakârlığı göze alabilecek bir karakter kazanırlar.

 Topluluk halinde yaşamanın bir zaruret olduğunu, millet kavramını ve Türk Milletinin karakterini kavrar; Türk Milletine, bayrağına, Türk askerine, Türk ordusuna karşı sevgi, saygı ve güven duygularını kuvvetlendirirler.

 Türk inkılâbının anlamını, ayrı ayrı yönlerden önemini, Türkiye’nin refah ve mutluluğuna yaptığı ve ülkenin geleceğine yapacağı etkiyi kavrar: Türk İnkılâbının değerlerine bağlı ve bunları her zaman korumaya hazır, fedakâr birer Türk evladı olarak yetişirler.

 Bugünkü uygarlığın uzun bir geçmişin eseri olduğunu kavrar; bu uygarlıkta Türk Milletini ve payını anlarlar.

 Tarihte milletimize ve insanlığa hizmet etmiş olan Türk büyüklerini tanır; onlara karşı ilgi ve sevgi duyarlar.

 Türkiye Cumhuriyeti’nin, insan haklarına dayanan milli, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğunu bilir; cumhuriyet rejiminin özelliklerini ve önemini kavrarlar.

 Çevresindeki eski ve yeni sanat, kültür eserlerini, müze ve anıtlar gibi milli değerlerimizi tanır; onları korumak gerektiğini öğrenirler (MEB, 1998: 537, Akt. Bahar, 2002: 14-15).