• Sonuç bulunamadı

C. Hadis İlmi ve Tarih İlminin Tarihsel İlişkileri

4. RİVAYETLERİN BİRLEŞTİRİLMESİ (TELFİK) AÇISINDAN

4.2. Tarihçilere Göre Telfik

Tarihçiler bir olayı aktarırken olayın akışını bozmamak ve belki de naklettikleri olayın anlaşılmasına engel teşkil edebilecek bir şekilde rivayetin herhangi bir yerinde olayın kesilerek araya sened sokuşturulmasına razı olmadıkları için rivayetlerin hem senedlerini hem de metinlerini birleştirme yolunu tercih etmişlerdir. Çünkü bir tarihçi için herhangi bir olayın aktarılmasında esas olan şey olayın akıcı bir şekilde ve bütün teferruatıyla tekrarlardan kaçınarak aktarılmasıdır. Bu da İslam Tarihçilerinin hadis naklinde senedin muttasıl olmasına yeterince önem vermedikleri düşüncesinin oluşmasına neden olmuştur. Hâlbuki muttasıl sened kullanmamalarının gerekçesi onların tarihçi kimliğinde saklıdır. Nitekim Vâkıdî’nin bu şekilde bir yol izlediği ile ilgili şöyle bir rivayet nakledilmektedir:

“el-Ezherî- Muhammed b. Abbas- Ebû Eyyüp Süleyman b. İshâk- İbrahim el- Harbi- es-Sumtî:425 Bir gün el-Vâkıdî’yi Medine mescidinde, mescidin sütununa yaslanmış bir halde ders verirken gördük. Kendisine ne dersi verdiğini sorduğumuzda “el-Meğâzi”den bir cüz olduğunu bize söyledi. Es-Sumtî, Vâkıdî’ye “Bu kişi hadisin ravilerini ve metinlerini birleştiren bir kişidir. Bütün rivayetler için tek tek isnad serdetmez” dedi. Bunun üzerine Vâkıdî bu şekilde yaptığı taktirde rivayetlerin uzayacağını ifade etmiş, es-Sumtî ise buna razı olduklarını söylemiştir. Daha sonra Vâkıdî bir Cuma günü ortalıktan kaybolmuş, geldiğinde ise kendisinde Uhud savaşının yazılı olduğu yirmi ciltlik bir eserle geri dönmüştür. -El-Bermeki rivayetinde yüz cilt ibaresi geçmektedir- Bunun üzerine es-Sumtî, bize eski haliyle nakletmesini söyledik.” demiştir.426

Bu rivayette de görüldüğü üzere başta Vâkıdî olmak üzere tarihçiler olayların

daha anlaşılır ve akıcı olması için isnad ve metinleri birleştirerek aktarmışlardır. Tarihçiler konu bütünlüğünü sağlamak, olayları sebep-sonuç ilişkileri içerisinde anlatabilmek için zaman zaman senetleri telfik etmişler veya sadece haberi aldıkları

425

Başka nüshalarda el-Müseyyebî diye geçmektedir. 426

Bağdâdî, Târîhu Bağdat, IV, 11; İbn Asâkir, Târîhu Medîneti Dımeşk, LIV, 446; Zehebî, Siyeru

ravinin adını vermekle yetinmişlerdir.427 Bu, Hadis ilmi ile Tarih ilmi arasındaki farktan kaynaklanmaktadır. Çünkü Tarihte amaç olayları birbirine bağlamak, senetler ve tekrarlarla sözü ağırlaştırmadan aktarmak olduğu halde428 Hadis ilminde bütün öğeleri birbirine bağlı bir aktarım istenmediği gibi her ravinin rivayette bildiği veya şahit olduğu kısmı aktarması yeterli görülür.429 Fakat muhaddisler bu metot farklılığını tarihçiler için bir tenkit nedeni olarak kullanmışlar ve bu yöntemi takip etmiş olmalarından dolayı onları ağır bir şekilde eleştirmişlerdir. Mesela İbn İshâk’a yöneltilen en büyük eleştiri bu yüzdendir.430

Tarihçiler arasında telfik yapanların başında Vâkıdî gelmektedir. Vâkıdî, Mekke’nin fethi ile ilgili nakletmiş olduğu rivayette birleşik bir isnad kullanmıştır:

“Bana Muhammed b. Abdullah, Musa b. Muhammed, Abdullah b. Cafer, Abdullah b. Yezid, İbn Ebû Habîbe, İbn Ebû Sebre, Abdulhamid b. Cafer, Abdurrahman b. Abdulaziz, Yunus b. Muhammed, Muhammed b. Yahya b. Sehl, İbn Ebû Hasme, Muhammed b. Salih b. Dinar, Nüceyh, Üsame b. Zeyd, Hizam b. Hişâm, Muaz b. Muhammmed b. Yahya b. Abdillah b. Ebû Katâde, Ma’mer b. Raşid naklettiler. Bu ravilerin her biri bana Mekke fethi ile ilgili rivayetin bir kısmını aktardı. Bu ravilerin kimisi diğerlerinden daha anlayışlıydı. Bana bu ravilerin dışında başkaları da anlattı. Onlardan işittiklerimin hepsini yazdım. Dediler ki…”431

Vâkıdî’nin hayatı ve yöntemi ile ilgili doktora çalışması yapmış olan Kasım Şulul, Vâkıdî’nin toplam 46 yerde birleşik senet kullandığını belirtmiş ve bu rivayetler ile ilgili bir tablo çizmiştir.432 Ayrıca Abdulaziz b. Süleyman b. Nâsır es- Sellumî de Vâkıdî ile ilgili iki ciltten oluşan bir doktora çalışması yapmış ve

427

Mustafa Fayda, “Tarih”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 1992, XL, s. 32; Fayda, “Siyer Sahasındaki İlk Telif Çalışmaları”, s. 365; Mithat Eser, “Eseri Günümüze Ulaşan İlk Siyer Müellifi İbn İshâk ve Güvenilirliği”, İstem

Dergisi, Yıl, 7, S. 13, 2009, s. 275. 428 İbn İshâk, Sîret, s. ﻆﻛ 429 Şulul, a.g.e., s. 36. 430

Yapılan eleştiriler için bkz: İbn İshâk, Sîret, s. ﻲﻛ; İbn Hanbel, el-İlel, III, 258. Muhammed Hamidullah, Ahmed b. Hanbel’in, İbn İshâk’ın rivayetlerini telfik yapmasından dolayı almamasına karşın Zühri ve Urve b. Zübeyr’in telfik yöntemi ile naklettikleri rivayetlerini aldığını ifade etmiş ve Müsned’den buna dair birkaç örnek vermiştir. Örnekler için bkz: İbn Hanbel, el-Müsned, IV, 323, 328.

431

Vâkıdî, el-Meğâzi, II, 780. Diğer örnekler için bkz: Vâkıdî, el-Meğâzi, I, 184, 346; III, 885. 432

Vâkıdî’nin birleştirmiş olduğu rivayetlerin konuya göre dağılımını yaptığını ve toplamda 35 konuda Vâkıdî’nin rivayetleri birleştirdiğini ifade ederek bu rivayetlerde birleştirilen senetlerdeki ravilerin isimlerini zikretmiştir.433

Telfik yöntemini kullanan bir diğer tarihçi Belâzurî de Fütûhu’l-Buldan’ın başında şunları söylemektedir: “Hadis, Siyer ve şehirlerin/ülkelerin fethedilmesi ile

ilgilenen âlimlerden bir grup bana haber verdi. Ben onların sözlerini kimi zaman aynen naklettim kimi zaman ise ihtisar ettim. Bazen de bu rivayetlerin bazılarını diğerleriyle mukayese ettim…”434 Belâzurî bu ifadeleriyle eserinde telfik yaptığını belirtmiştir.

İbn İshâk ise genel olarak hadislerin büyük bir kısmında isnad vermeden doğrudan hadisleri nakletmektedir. O, diğer tarihçilerin özellikle de Vâkıdî’nin yaptığı tarzda yoğun bir hadis birleştirme metodu takip etmemiştir. Vâkıdî, birleştirdiği rivayetlerin hem senetlerini hem de metinlerini zikrederken İbn İshâk metinlerini birleştirdiği rivayetlerin, isnadlarını da birleştirdiğini gösteren ifadeleri çok az kullanmıştır. Bazen yapmış olduğu tefliklerdeki ravi sayısı ile telfik yapmadığı rivayetlerdeki ravi sayısı aynı kalmıştır.435 O çok kısa rivayetler için kullandığı senetlerin aynısını sayfalarca uzunlukta olan ve parçaların bir araya getirilmesi ile oluşturulan rivayet metinleri için de kullanmıştır.436 Aynı yöntem Taberî, İbn Sa’d gibi diğer tarihçiler tarafından da kullanılmıştır.437

Yukarıda nakletmiş olduğumuz örneklerde ilk dönem Siyer ve Meğâzî yazarlarının hadis naklinde telfik işlemini yoğun bir şekilde kullandıklarını görmekteyiz. Tarihçilerin eserleri bu tarz rivayetlerle doludur. Çünkü hadis

433

Abdulaziz b. Süleyman b. Nâsır es-Sellumî, el-Vâkıdî ve Kitabuhu’l-Meğâzî Menhecuhu ve

Mesâdiruhu, el-Câmiatu’l-İslamiyye, Medine 2004, I, 193.

434

Belâzurî, Fütûhu’l-Buldân, s. 8. 435

İbn İshâk’a Telfik ve Tedlis yaptığı gerekçesiyle yapılan eleştiriler: “hadise fazlaca merakı olan bir kişidir. Başkalarının sözlerini alır ve kendi sözleriymiş gibi kitaplarına yazar” Bkz: İbn Hacer,

Tehzîbu’t-Tehzîb, IX, 43; Zehebî, Siyeru A’lâmi’n-Nübelâ, VII, 46. “… onun bir topluluktan

hadis rivayet ettiğini ve raviler arasında bir fark gözetmediğini gördüm”: İbn Hacer, Tehzîbu’t-

Tehzîb, IX, 43. “şunun sözünü bunun sözüne karıştırıyordu”: İbn Hacer, Tehzîbu’t-Tehzîb, IX,

43; Mızzî, Tehzîbu’l-Kemâl, XXIV, 422; İbn Seyyidu’n-Nas, Uyûnü’l-Eser fî Fununi'l-Megazi

ve'ş-Şemail ve's-Siyer, I, 64.

436

Örnekler için bkz: İbn İshâk, Sîret, s. 301. 437

Konuya dair örnekler için bkz: Taberî, Târih, II, 327, 387, 604, 611; V, 253. İbn Sa'd, Tabakât, I, 8, 71, 81, 82, 104.

birleştirme faaliyetleri daha çok siyer ve meğâzî metinleri oluşturmak maksadıyla yapılmaktadır.438 Tarihçiler naklettikleri bir olayın anlaşılır olmasını sağlamak, olayın anlatıldığı metnin sürekliliğini sağlamak, yani metni bölmemek ve okuyucunun dikkatini dağıtmamak için hadisleri birleştirmişlerdir. Bunların yanı sıra gereksiz tekrarlara girmemek için de bu yöntemi kullanmış olabilirler.439 Muhaddislerin büyük bir kısmı ise hadislerin isnadlarının ve metinlerinin birleştirilerek nakledilmesine karşı çıkmakla birlikte bazısının bu tarz rivayetleri telfik ederek naklettiklerini görmekteyiz. Fakat daha önce de belirttiğimiz gibi muhaddislerin bu uygulamaları tarihçilere göre çok azdır. Yani tarihçilerin rivayetleri, hem sened hem de metin açısından birleştirmeleri anlamındaki “telfik” işlemini muhaddisler çok az kullanmışlardır.

5. ZAMAN VE MEKÂNIN TESPİTİNE VERİLEN ÖNEM AÇISINDAN