• Sonuç bulunamadı

Tarım Veya Sanayi Kesiminin Önceliğini Savunan Stratejiler

1. KALKINMA SORUNU VE KALKINMA TEORİLERİ

1.2. KALKINMA TEORİLERİ VE STRATEJİLERİ

1.2.2. Tarım Veya Sanayi Kesiminin Önceliğini Savunan Stratejiler

Azgelişmiş ekonomilerin geliştirilmesi konusunda, tarım ve sanayi sektörlerinin taşıyacakları öncellikler, iktisatçılar tarafından uzun süre tartışılan konulardan biri olmuştur. Bu konu incelenmeden önce bazı önemli noktaların açıklığa kavuşturulmasında yarar vardır. Tarıma öncelik veren stratejiden ne anlaşılmaktadır? Önce tarım kesimini geliştirip, daha sonra gelişen tarım kesimine bağlı olarak endüstriyi mi geliştirmek? Yoksa, tarım kesimine büyük öncelik tanıyarak, uzun dönem içinde de ekonominin tarımsal üretime ağırlık veren bir stratejiye mi bağlı kalmak? Birinci görüşü tarım kesimine öncelik veren bir görüş olarak tanımlamak zordur. Çünkü, uzun dönem içinde esas amaç toplumun sınai bir yapıya dönüştürülmesidir. İkinci görüş, yani uzun dönem içinde de ekonominin tarım ve doğal kaynaklara bağlı bir yapıda kalması stratejisi ise, bilimsel olarak büyük hataları da beraberinde getirmektedir (Manisalı, 1975:85). Çünkü aşağıda da inceleneceği gibi, sınai maddelerin tümünü dışarıdan temin eden ve kendisi tamamen tarımsal üretimde bulunan bir ekonomi hiçbir zaman kalkınmış ülkeler düzeyine gelemeyecektir.

Burada hangi sektöre öncelik verilirse verilsin, her iki sektörde de yatırımlar yapılmaktadır. Tarım ve sanayi önceliği kriterinin dikkatleri çekmek istediği nokta; bu iki sektörden hangisine öncelik verilirse ekonomik kalkınmanın daha az zahmetle başlatılabileceği ve ekonominin kendi kendini devam ettiren bir gelişmeye kavuşabileceği ile ilgilidir. Aşağıda da özetleneceği gibi hangi sektöre öncelik verileceği ile ilgili öne sürülen görüşlerin çoğu defa birbirlerinin alternatifi değil tamamlayıcısı olduğuna dikkat edilmelidir (Savaş, 1986:132).

1.2.2.1. Tarım Kesiminin Öncelliğini Savunan Stratejiler

Gelişmekte olan ülkelerin iktisadi kalkınmaları konusunda tarıma öncelik verilmesini savunan yazarlara göre, kalkınmada tarımın ortaya koyduğu avantajlar ve endüstrileşmenin rolünün sınırları başlıca şu üç konu etrafında analiz edilmektedir (Duran, 1997:31):

• Verimli topraklar, hammaddeler, ucuz enerji ve etkin bir iş gücü ile donanmış bir ülkede tarım hızlı gelişmektedir. Endüstri ancak birincil sektörlerdeki gelişmenin doğrudan sonucu olarak gün ışığına çıkabilmektedir.

• Sanayileşme döneminde sanayi yatırımlarının finansmanı bakımından tarımsal yapı önemli bir kaynaktır. Geçen yüzyılda yaşananlar bu durumu ispatlamaktadır. Bu durum, tarımsal kesimden sağlanan fonların sanayileşmede kullanıldığını göstermektedir.

• Sanayileşme olgusu aynı zamanda bazı sermaye malları ile hammaddelerin ithal edilmesine bağlıdır. Tarımsal ürün ihracı sözkonusu ithalatın gerçekleştirilmesi için finansman olanaklarını artırmaktadır.

Ancak tarım sektörü öncelliğinin yukarıda sıralanan katkıları yanında önemli olan bir diğer unsur yiyecek maddeleri arzının sağlanmasıdır. Az gelişmiş ülkelerde gelirde oluşacak bir artışın yiyecek maddeleri talebini daha fazla artırması olgusu konuyu sanayileşme hızı açısından önemli kılmaktadır. Çünkü yiyecek maddeleri talep artışı, eğer bu maddelerin arzı yeterli düzeyde artırılamazsa fiyatlarının yükselmesine neden olacaktır. Yiyecek maddeleri fiyatının artışı ise sanayi kesiminde ücretlerin artmasına yol açarak, saniyeleşme hızını azaltıcı etkiler doğuracaktır (Savaş, 1986:134). Bu nedenle tarım sektörüne gerekli önem verilmelidir.

1.2.2.2 Sanayi Kesiminin Öncelliğini Savunan Stratejiler

Sosyal ve ekonomik kalkınmanın ancak sanayileşme ile mümkün olacağı bilinci evrensel düzeyde yaygındır. Bu inancın kaynağı kuşkusuz sanayiin ekonomik değer oluşturmak hususundaki sonsuz gücüdür (Güçeri, 1993:253).

Tarım sektörüne öncelik vermenin; azgelişmiş ekonomilerin ekonomik ve sosyal yapısını değiştiremeyeceğini ve bu nedenle de kısa dönemde olumlu sonuçlar elde edilse bile uzun dönemde bu gibi ekonomilerin yine gelişemeyeceklerini öne süren iktisatçılar, sanayi sektörüne öncelik vermek gerektiğini savunurlar (Savaş, 1986:136). Daha önce “sanayileşme” kavramı incelenirken, sanayileşme olgusunun önemli faydaları sıralanmıştı. Bu faydaların yanında azgelişmiş ekonomilerde sanayileşmenin önceliği konusunda ileri sürülen görüşler çok geniştir. Bunlar sıralanacak olunursa (Duran, 1997:32):

• Vurgu önce sanayileşmenin “devrimci” rolü üzerindedir; sanayileşme tutucu yapıları kırmakta, sanayi öncesi toplumun geleneksel zihniyetini, evrimi her zaman daha yavaş olan tarımın yapabileceğinden daha güçlü bir şekilde çatlatmaktadır. Sanayi her şeyden önce pedagojik bir role sahiptir, teknik gelişmeyi, akılcı ekonomik tavrı, kentsel yaşam tarzını azgelişmiş ülkelerde sanayileşme süreci etkinleştirmektedir.

• İkinci bir yaklaşım daha teknik alanlara dayanmaktadır; tarımsal gelişme üretim ve tüketim yönlerinden sınırlı olanaklara sahiptir; sanayinin gelişmesi ise sınırsız olanaklara sahiptir.

• Sanayileşme lehinde en fazla kullanılan görüş “artık iş gücünün” emilmesine bağlı olanıdır. Çünkü, imalat sanayinin işgücünün beceri kazanmasına ve ülkenin teknoloji seviyesinin artışına önemli bir katkı sağladığı da saptanmıştır. Sanayinin kalkınmada özel bir konumu olduğu tezi bu sektörün önemli dışsallıklar sağladığı bulgusuna dayanmaktadır.

Yukarıdakilere ek olarak sanayi sektörüne verilecek önemin tarım sektörüne de katkı sağlayacağı hususudur. Çünkü sanayi sektörünün sahip olduğu alt sektörlerin bir kısmı tarım sektörünü destekler niteliktedir. Örneğin, tarım alet ve makineleri sanayii, yapay gübre sanayii, gıda sanayii, dokuma ve orman ürünleri sanayii dalları gibi. Bu durumda sanayie verilen öncelik ve önem aynı zamanda ülkenin tarım kesiminin ve doğal kaynaklarının geliştirilmesine yol açar. Diğer bir değişle, tarım ve sanayi arasında bir

tamamlaşma ortaya çıkar. Sanayideki kalkınma diğer sektörleri de kalkındırır ve dolayısıyla ülke ekonomisi de kalkınmış olur (Düğer ve İsgender, 1999:3).