• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM: BULGULAR

2. Görüşme

2.1. Uzmanlarla Yapılan Görüşmeler

2.1.2. Tarım Sulama ve Toprak Tuzlanması

riskli olma gibi birtakım sorunlara neden olan kimyasalların kullanımı konusunda çiftçi eğitimlerinin eksik kaldığı görülmektedir.

İl Çevre ve Orman Müdürlüğü yetkilileri, zaten bu konuda eğitici faaliyet organize etmek gibi bir görevi olmadığını belirtmiştir. Köylere gidip, çiftçi eğitimlerinin sürekli yapıldığını ifade eden İl Tarım Müdürlüğü yetkilileri de çalışma alanımız olan Çamlıdere köyünde herhangi bir eğitici faaliyetlerinin bulunmadığını belirtmişlerdir.

Dolayısıyla araştırma alanımız olan Çamlıdere köyündeki çiftçiler, bu kurum tarafından organize edilen herhangi bir eğitici faaliyete katılmamıştır.

2.1.2.1. Uzmanlara Göre Çiftçilerin Sulama ve Tuzlanma Konusundaki Tutum ve Davranışları

Bu temada, kamu kurumlarında çalışan tarım ve çevre uzmanlarının, tarımsal üretimde suyun kullanımı konusunda çiftçilerin tutum ve davranışlarının ne şekilde olduğuna dair gözlemlerini öğrenmek amacıyla onlara, “tarımsal üretim sürecinde suyun kullanılması konusunda çiftçiler nasıl bir tutum ve davranış şekli içerisindeler?”, “çiftçiler, suyu kullanırken toprak tuzlanması sorununu göz önünde bulundururlar mı?” şeklinde sorular sorulmuştur.

Kenan, çiftçilerin aşırı su kullanma eğiliminde olduklarını belirtmiştir.

“Aşırı su kullanma olayı çok yaygın. Diyebilirim ki, buralardaki çiftçilerin % 99’u aşırı su kullanıyor. Çiftçiler, vahşi (salma) sulama dediğimiz yöntemi kullanıyor.

Bölgedeki tuzlanmanın baş nedeni, işte bu salma sulamadır. Ama en ucuz yöntem olduğu için kimse terk etmeye yanaşmıyor. Ben şahsen, çiftçinin üretim sürecinde tuzlanmayı düşündüğünü, on göre sulama yaptığını sanmıyorum. Çünkü görüyoruz ki, çok fazla su kullanılıyor. Tuzlanmaya da zaten bu aşırı salma sulama neden oluyor.”

Sait de çiftçilerin aşırı su kullanma eğiliminde olduklarını belirtmiştir.

“Çiftçi, genellikle salma sulama yapar. Bu da aşırı su israfına yol açıyor. Mesela çiftçi geceleri suyu salıp, evde yatıyor. Ondan sonra su nereye giderse… Özellikle kanalın başında olan çiftçiler, balıkçılık yapar gibi su kullanıyorlar. Adam, 500-600 kilo fazla ürün alayım da ne olursa olsun diyor. Ondan sonra salıyor suyu… Böyle olunca tuzlanmaya da neden oluyor tabi. Devlet, yağmurlama ve damlama sistemi için hibeler, destekler veriyor; ama çiftçi fazla ilgi göstermiyor. Çiftçiler değişime karşı çok dirençliler. Çiftçi, masraflardan mümkün olduğunca uzak duruyor. Böyle olunca da yeni yöntemlere sıcak bakmıyor. Yani salma sulamada ısrar ediyor. Salma sulama, dediğim gibi hem su israfına neden oluyor hem de tuzlanmaya. Ama çiftçi bunlara aldırış etmiyor. Onun için, bu konuda cezai müeyyide şart.”

Faysal da çiftçilerin aşırı su kullanma eğiminde olduklarını belirtmiştir.

“Çiftçiler, gereğinden çok fazla su kullanıyorlar. Buralarda genelde salma sulama yapılır. Şimdi bu yöntemi uyguladı mı, su israfını önlemek için çiftçinin çok fazla yapacağı bir şey kalmıyor. Çünkü bu yöntem, aşırı su kullanmayla, su israfıyla

aşağı-yukarı aynı anlama geliyor. En başta bu yöntemin bırakılması lazım; ama çiftçi pek buna yanaşmıyor. Hem masraf yapmak istemiyor hem de alıştığı, bildiği yoldan çıkmak zor geliyor. Toprak tuzlanmasının sebebi, salma sulama tabi. Çiftçi, sulama yaparken, ürünü düşünür. Toprağı, toprağın tuzlanmasını düşünmez.”

Murat da çiftçilerin aşırı sulama eğiliminde olduklarını belirtmiştir.

“Çiftçilerin % 95’i vahşi (salma) sulama yapıyor. Bu ne demektir? Bu, aşırı su israfı demektir. Çiftçi suyu, çok bol kullanıyor. Yani nasıl ifade edeyim… Aşırı bir su kullanma olayı var. Aşırı su kullanma, toprağın tuzlanmasına neden oluyor. Tuzlanma ise tarlanın ölmesine, hiçbir işe yaramamasına neden oluyor. Ama çiftçi, yine de aşırı su kullanmaktan vazgeçmiyor. Çiftçi, tuzlanmayı kesinlikle hesaba katmıyor. Şimdi, tuzlanmanın önlenmesi için, çiftçinin yağmurlama ya da damlama sistemine geçmesi gerekiyor. Devlet, faizsiz destek de veriyor; ama çiftçi yine de geçmiyor. Sanki yok olacak kendi toprağı değilmiş gibi. Çiftçi tembellik yapıyor. Ha, tuzlanmanın nedenlerini bilmiyor mu, biliyor; ama boş veriyor, hiç oralı olmuyor.”

Görüşme sonuçlarından da anlaşıldığı gibi, uzman katılımcılara göre, çiftçilerin büyük bir çoğunluğu salma sulama yöntemi kullanmakta ve bu yöntemle de aşırı su israfına neden olmaktadırlar. Harran Ovası’nda yapılan araştırmalar da çiftçilerin genel olarak salma sulama yöntemini kullandıklarını (Kırnak, 2005: 1670) ve aşırı su kullanma eğiliminin hakim olduğunu göstermektedir (Aktaş, 2007: 223). Uzman katılımcılara göre çiftçiler, tarımsal üretim sürecinde masraftan kaçınma ve bildikleri yöntemden vazgeçmek istemediklerinden dolayı yeniliğe karşı dirençli olup, salma sulama sisteminde ısrar etmekte ve toprak tuzlanmasını hesaba katmamaktadırlar.

Uzmanların, sulama ve toprak tuzlanması konusunda, çiftçilerin tutum ve davranışlarına dair gözlemleri ileride çiftçilerle yapılan görüşmelerle karşılaştırmalı olarak değerlendirilecektir.

2.1.2.2. Su Kullanımı ve Toprak Tuzlanması Konusunda Çiftçi Eğitimi

Bu temada, ilgili kamu kurumlarının, suyun kullanımı ve toprak tuzlanması konusunda çiftçileri eğitici faaliyetlerinin olup olmadığını öğrenmek amacıyla, kurumlarda çalışan uzmanlara, “kurum olarak, suyun kullanımı ve toprak tuzlanması konusunda çiftçileri eğitici faaliyetleriniz olur mu? nasıl?”, “suyun kullanımı ve toprak

tuzlanmasıyla ilgili verdiğiniz eğitimlere, çiftçilerin ilgileri nasıl?” gibi sorular sorulmuştur.

Kenan, eğitimlerin olduğunu; ama bu eğitimlerin verimli olmadığını belirtmiştir.

“Tuzlanma sorununu kapsayan eğitimlerimiz de oluyor tabi. Ama köylü ilgisiz olduğu için pek anlamlı olduklarını söyleyemem. Ya eğitim toplantısı yapacak adam bulamıyoruz ya da asıl eğitilmesi gereken kitle değil de üretimle uğraşmayan yaşlılarla falan, o da çok az kişiyle toplantı yapabiliyoruz. Eğitime katılanlar da sanki dediklerimize kulak mı veriyor! Kesinlikle hayır.”

Sait, bu konuda şu ifadelerde bulunmuştur:

“Eğitimlerimiz oluyor tabi. Sulamayı da, tuzlanmayı da anlatıyoruz; ama köylüler bizi dinlemiyor. Daha önce de dedim, biz köylere gittiğimizde eğitim verecek kimseleri bulamıyoruz. Bazen bir hafta önceden haber veriyoruz muhtara; ama yine de gittiğimizde gelenlerin sayısı birkaç kişiyi aşmıyor. Mesela bir köye gittik, eğitim verecek kişi bulamayınca, öğretmenden rica edip, okul çocuklarına, yani köylülerin çocuklarına eğitim verdik; ama ne kadar işe yarar bilmem. Köylü eğitim falan kesinlikle dinlemiyor. Biz sürekli iç içeyiz bunu çok net söylüyorum ki, köylü eğitim meğitimi kesinlikle dinlemiyor. Çiftçiye ne kadar, fazla su iyi değil desen de, seni dinlemiyor. Onun için cezai müeyyide lazım. Yani kim aşırı su kullanırsa, bunun cezasız kalmaması lazım.”

Faysal, suyun kullanımı ve toprak tuzlanması konusunda çiftçi eğitiminin, kurum olarak kendi görevleri arasında bulunmadığını belirtmiştir.

“Dediğim gibi, çiftçi eğitimi, kurum olarak bizim görev alanımızda değil.

Tuzlanmayla ilgili hiçbir çalışmamız yok. Biz sadece denetçi kurumuz. Bir kirlilik varsa, onu tespit eder; o kirliliğe kim neden olmuşsa, ona temizletiriz ya da ona ceza keseriz. Mesela geçenlerde BOTAŞ’ın borusu patlamıştı; meydana gelen kirliliği BOTAŞ’a temizlettik.

Bizim çölleşmeyle mücadele gibi bir görevimiz var tabi; ama bunun içine şimdiye kadar çiftçi eğitiminin girdiğine rastlamadım. Bizim çölleşmeyle mücadeledeki görevimiz daha çok ağaçlandırma işlemleridir.”

Murat, kurum olarak, suyun kullanımı ve toprak tuzlanması konusunda eğitici faaliyetlerinin bulunmadığını belirtmiştir.

“Vallah bizim ağaçlandırma ve erozyon kontrolü dışında, herhangi bir etkinliğimiz olmadı. Doğrusunu söylemek gerekirse bu konuda önceleri de bir çalışmamız olmadı.

İşin içerisine çiftçi girince, o iş, direkt tarım il müdürlüklerine kalıyor. Çölleşmeyle mücadele tabi ki bizim alanımıza girer. Zaten şu anda, Türkiye genelinde çölleşmeyle mücadele gibi bir kampanyamız da var. Binanın (Müdürlüğün) girişinde afişlerini de gömüşsünüzdür. Bu kampanya, ağaçlandırma kampanyasıdır. Yani bizim kurumun çölleşmeyle mücadele yolu, ağaçlandırmadır. Çiftçi eğitimi bizim alanımızda değil.”

Tuzlanmanın, toprağın çoraklaşmasına, yani çölleşmeye neden olduğu daha önce belirtilmişti. Fakat bir uzman katılımcının (Murat) da belirttiği gibi şu anda çölleşmeyle mücadele gibi bir kampanya başlatmış olmasına rağmen, toprak tuzlanması tarımsal üretimle ilgili olduğu için, Çevre ve Orman Müdürlüğü’nün bu konuda eğitici herhangi bir faaliyeti bulunmamaktadır. Yetkililere göre işin içersinse çiftçi girdiği için, bu tür faaliyetler, Tarım Müdürlüğü’nün görev ve yetki alanlına girmektedir. Sonuç olarak, çölleşme gibi önemli bir çevresel soruna yol açan toprak tuzlanması karşısında, Çevre ve Orman Müdürlüğü’nün herhangi bir faaliyeti bulunmamaktadır. Tarım Müdürlüğü yetkilileri ise, yapılan çiftçi eğitimleri esnasında suyun kullanımı ve toprak tuzlanması gibi konulara da yer verdiklerini; fakat çiftçilerin ilgisizlikleri ve eğitim toplantılarına yeterli katılımın sağlanamaması nedeniyle bu eğitimlerin verimli olamadıklarını belirtmişlerdir. Sonuç olarak çiftçi eğitimi sağlıklı bir şekilde gerçekleşememektedir. Aysu (2007: 158) da toprak tuzlanması konusunda, kamunun, çiftçiyi yönlendirme ve eğitme faaliyetlerinin eksikliğine işaret etmektedir.

Dolayısıyla, çölleşmeye neden olan ve aynı zamanda tarımsal üretimin sürdürülemezliği anlamına gelen toprak tuzlanması konusunda çiftçi eğitiminin eksik kaldığı görülmektedir.

Tarım ve çevre uzmanı katılımcılardan elde edilen veriler, ileride çiftçilerden elde edilen verilerle karşılaştırmalı olarak değerlendirilecektir.

2.2. Çiftçilerle Yapılan Görüşmeler