• Sonuç bulunamadı

Tarım İşletmesinin Ekonomik Bütünlüğe Sahip Olması

2.3 Özgüleme İçin Aranan Şartlar

2.3.3 Objektif Şartlar

2.3.3.2 Tarım İşletmesinin Ekonomik Bütünlüğe Sahip Olması

Tarım işletmelerinin özgülenebilmesi için gereken şartlardan bir diğeri ise, tarım işletmesinin ekonomik bütünlüğe sahip olması, eski Medeni Kanun’unun ifadesiyle iktisadî bir vahdet halinde işletilmekte olmasıdır. Bir tarım işletmesinde ekonomik bütünlük için, işletmeyi meydana getiren bütün unsurların birbirlerini tamamlaması ve gelir elde etme amacıyla bir araya getirilmiş olmaları gerekmektedir226. Başka bir deyişle, işletmede yer alan

tüm unsurların, ekonomik amacın gerçekleşmesine katkısına bakılmalıdır. Aksi bir durum, anılan unsurun işletmeden ayrılabilmesini sağlayabileceği gibi, işletmenin ekonomik bütünlüğe sahip olmamasından kaynaklı olarak, özgülenmeye konu olamayacağı anlamına da gelebilir.

Tarım işletmesinin ekonomik olarak bir bütünlük arz etmesi şartı, kanun koyucu tarafından özellikle seçilmiş olup, anılan ifadeden çıkartılması gereken ilk sonuç, işletmenin özgülenebilmesi için fiziki bir birlik aranmaması gerekliliğidir227. Başka bir deyişle, işletmeye

ait unsurlar arasında fonksiyonel ve ekonomik bir birliğin bulunması, bütünlük için yeterlidir. Bu kapsamda, tarım işletmesine ait olan ve farklı yerlerde bulunan (sınırdaş olmayan) arazilerin bir bütün şeklinde ve aynı amaç doğrultusunda işletilmesi, o işletmenin ekonomik bütünlüğe sahip olduğu anlamına gelmektedir. Mesela, bir işletmenin farklı ve birbirine uzak parsellerde yer alan üzerinde farklı ürün deseninin uygulandığı biri kuru diğeri ise sulu nitelikte arazisi olmakla birlikte, bu arazilerin her ikisi de aynı yönetim altında işletiliyor ve işletmenin amacına katkıda bulunuyor ise, artık arazilerin birbirinden uzakta olmasının önemi yoktur. Ancak, burada aranan ekonomik birliktelik, sadece tarım arazileri bakımından değil; işletmenin sahip olduğu her türlü sermaye unsuru açısından geçerlidir228. Böylesine bir

işletmenin ise, bölünerek paylaşılması veya ekonomik bütünlüğünü sağlayan unsurlarından herhangi birinin ayrılması, işletmede önemli bir değer kaybına sebep olabilir.

Tarım işletmelerinin özgülenmesinde ekonomik bütünlük şartı aranmasından çıkartılabilecek olan diğer bir sonuç ise, işletme kapsamında yer alan özellikle tarımsal olmayan arazilerin de özgüleme kapsamında yer almasıdır. Başka bir deyişle, üzerinde herhangi bir yapı olsun veya olmasın artık tarım arazisi niteliği bulunmayan bir arazi de işletmenin ekonomik amacına yarar sağladığı sürece, özgüleme içerisinde yer almalıdır.

226 Sağlam, s. 204; Eren, Tahsis, s. 155; Gökçe, s. 841; İmre/Erman, s. 509; Saymen, Miras, s. 366; Köprülü,

Toprak, s. 328; Aras, s. 140; Cin, s. 122; Eren/Başpınar, Toprak, 3. Baskı, s. 185; Zevkliler, s. 92; Bağatur, s. 863; Özmen, s. 971.

227 Eren, Tahsis, s. 155; Oğuzman, s. 399; Reisoğlu, s. 204; Dural/Öz, s. 510; İnan/Ertaş/Albaş, s. 563;

Saymen, Miras, s. 367; Göktürk, s. 141; Başpınar/Demiral, s. 6; Zevkliler, s. 95; Gönensay/Birsen, s. 333; Başpınar, s. 268; Aksoy; s. 158; Gökçe, s. 842; Eren/Başpınar, Toprak, 3. Baskı, s. 185; Cin, s. 122; Bağatur, s. 863; Aras, s. 141.

228 Yargıtay, ekonomik birliğin taşınmazda değil, işletmede aranması gerektiğini belirtmektedir. 2. HD., T.

Bunun aksine, aynı durum mülkiyet devrinde gündeme geldiğinde ise, sadece tarım arazileri devre dâhil olduğu için, bu tip arazi veya üzerinde bulunan yapılar artık devrin kapsamına giremezler.

Anılan hükümde belirtilen ekonomik bütünlük şartı, kanaatimizce ülkemiz bakımından yerinde bir düzenleme olarak gözükmektedir. Zira ülkemizin özellikle belirli bölgelerinde, tarım işletmelerinin fiziki anlamda bir bütünlük sağlamaları imkânsıza yakındır. Bunu öngören kanun koyucu da ekonomik bütünlük şartını aramış ve özellikle tarım işletmesinin yapısını bir araya getiren unsurlar arasında, fiziki birlik yerine fonksiyonel birlik ve işbirliğini aramıştır229

.

Tarım işletmelerinde aranan ekonomik birliktelik belirlenirken işletmeyi meydana getiren unsurların müstakil bir şekilde ekonomik değerinin aksine, işletme içerisinde sahip olduğu ekonomik değerin esas alınması gerekmektedir230. Zira tek başına cüz’i bir değer ifade

eden mal, işletmeye sağladığı amaç bakımından yüksek bir ekonomik değere sahip olabilir ve bu kapsamda işletme için artık vazgeçilemez nitelikte olabilir. Bu şekilde, unsurların işletme bakımından ekonomik değerlerinin esas alınması, işletmenin ekonomik bütünlüğünün belirlenmesinde önem arz etmekle birlikte; özgülenecek olan mirasçı ve işletmenin bütünlüğü bakımından da önemlidir.

Doktrinde, tarım işletmeleri bakımından aranan ekonomik bütünlük hususunda, özellikle sermaye içerisinde yer alan binalar ve yapılar üzerinde durulmaktadır231

. Zira bir işletmenin belirtilen şekilde bir yapıya sahip olmaması halinde, artık ortada sadece tarım arazisi söz konusu olmakta ve işletme bulunmamaktadır. Bu kapsamda, bir tarım işletmesinin yerine getirdiği tarım faaliyetinin türüne göre, üretim ya da üretim sonrası yaptığı faaliyetler ( depolama, işleme vb.) ile ilgili olarak yapılara (konut, ambar, değirmen, ahır vb.) sahip olması gerekir. Ancak, bu durum toprağın bütünleyici parçası olan her türlü yapının ekonomik birlik oluşturduğu ve özgülenme kapsamında olması gerektiği anlamına gelmemektedir232. Mesela, işletmeye ait toprakların bir kısmında bulunan ve kira getirisi sağlayan bir taşınmazın tarım işletmesi ile herhangi bir ekonomik birlikteliğinden söz edilemez. Başka bir deyişle, tarım işletmelerinde yer alan yapı ve binaların da işletmenin ana gayesi ile organik bağlantısı olmalı

229 Zevkliler, s. 92; Aksoy, s. 159; Başpınar, s. 269 (Yazar, Antalya’da bulunan bir meyve bahçesi ile

Nevşehir’de kullanılan bir deponun artık fonksiyonel olarak birliktelik sağlayamayacağını ve tarım işletmesinin ekonomik bütünlük arz etmeyeceğini belirtmektedir.); Gökçe, s. 842; Cin, s. 122;Göktürk, s. 141; Eren/Başpınar, Toprak, 3. Baskı, s. 186; Bağatur, s. 863; İmre/Erman, s. 507; Saymen, Miras, s. 366 vd.

230 Gökçe, s. 842 (Yazar, işletme içi ekonomik değer ile dış değer arasında fark olduğu takdirde ekonomik

birlik olduğunu belirtmektedir.); Aynı hususun İsviçre örneği için bkz. Tunçomağ, s. 523.

231

Eren, Tahsis, s. 156; Zevkliler, s. 93; Reisoğlu, s. 204; Başpınar, s. 271; Gökçe, s. 844. Eren/Başpınar, Toprak, 3. Baskı, s. 186; Cin, s. 122.

ve bu gayeye hizmet eder nitelikte kullanılmaları gerekmektedir. Buna ek olarak, tarım işletmesinde bulunabilecek olan yapıların, işletmeye ait toprakların parçalı olduğu durumlarda, parçaların her birinde bulunması gerekmemekte, hatta anılan yapıların işlevlerini yerine getirebildikleri sürece hepsinin farklı farklı yerlerde dahi bulunabilirler.

Tarım işletmeleri bakımından ekonomik bütünlüğü meydana getiren diğer bir unsur da, işletmenin aynı kişinin mülkiyetinde bulunmasıdır233. Zira farklı kişilere ait unsurların bir

araya geldiği veya elbirliği mülkiyetinin söz konusu olduğu tarım işletmeleri, tek bir kişinin terekesinde bir bütün olarak yer alamayacağı için özgüleme hükümleri uygulanamaz. Ancak, paylı mülkiyet halinde, tarım işletmesi üzerinde yer alan payın TKAKK. m. 8/IV’te belirtilen sınırlar çerçevesinde, özgülemesinin yapılması gerekmektedir. Belirtilen bu hal, şirket niteliğindeki tarım işletmeleri için de geçerlidir. Zira tarım işletmesi tüzel kişiliğin mülkiyetinde olup, ancak şirket payı tereke konusu olur.

Tarım işletmeleri bakımından ekonomik bütünlüğü sağlayan önemli unsurlardan biri de, işletmenin tek bir merkezden yönetilmesidir234

. Zira tek bir merkezden idare, işletmedeki tüm unsurların birbiriyle bağlı olması noktasında, kuvvetli emarelerden birisidir. Bununla birlikte, aynı yönetim altında, farklı faaliyetlerin bir araya gelmesi ve hatta birden fazla tarım işletmesinin bulunması ihtimali vardır. Mesela, aynı yönetimin, seracılık, ekim-dikim, hayvancılık faaliyetlerini yerine getiren üç farklı tarım işletmesini yönetmesi halinde, artık bu üç işletme arasında ekonomik bütünlük olduğu ileri sürülemez235. Dolayısıyla, böyle bir

durumda diğer şartlar sağlanıyor ise, birden fazla mirasçıya ayrı ayrı özgülemenin yapılması daha yerinde olur.

Son olarak, tarım işletmesinin sahip olduğu ekonomik bütünlüğün miras bırakanın ölümü anında da var olması gerekmektedir236. Gerçekten de, miras bırakanın ölümünden

önce, işletmenin arazisini devretmesi vb. hallerde, artık ekonomik bütünlüğün bulunduğundan ve dolayısıyla özgülemeden bahsedilemez. Ancak, mirasın açıldığı anda, geçici olarak tarım işletmesinin ekonomik bütünlük sağlayamadığı (yangın, deprem vb.) hallerde, sonradan ekonomik bütünlük oluşturulabileceği için, özgüleme hükümleri uygulanmalıdır. Bununla

233

Eren, Tahsis, s. 156; Zevkliler, s. 95; Başpınar, s. 271; Eren/Başpınar, Toprak, 3. Baskı, s. 185; Aras, s. 142; Bağatur, s. 863.

234 Gönensay/Birsen, s. 333; İmre/Erman, s. 508; Saymen, Miras, s. 366; Cin, s. 122; Zevkliler, s. 95; Gökçe, s.

844; Başpınar, s. 269; Eren; s. 155; Sağlam, s. 204; Özuğur, A.İ., Türk Medenî Kanun’undan Önce ve Sonra Miras Hukuku, C. 2, Ankara 2005, s. 1529; Bağatur, s. 863.

235

Gökçe, s. 844.

236 Eren, Tahsis, s. 156; Saymen, s. 366; Gökçe, s. 848 (Yazar, bu noktada ekonomik bütünlüğün ölüm anında

bulunması gerektiğini belirtmekle birlikte, işletmeye ait bir unsurun, özgüleme öncesinde rızai veya kazaî bir şekilde aynen taksim edilmiş olması ya da satışına karar verilmiş olması hallerinde de artık işletme içerisinde o malın değerlendirilememesi gerektiğini belirtmektedir.); Özmen, s. 971; Aksoy, s. 159; Eren/Başpınar, Toprak, 3. Baskı, s. 186; Gönensay/Birsen, s. 315; Cin, s. 123; Aras, s. 141; Şener, E., Miras, s. 812.

birlikte, ekonomik bütünlüğünü kalıcı bir şekilde kaybeden tarım işletmelerinin ise, özgülenmesi mümkün değildir237

.