• Sonuç bulunamadı

Devirlerde Esas Alınacak Değerler

3.4 Devrin Yapılması ve Devirde Esas Alınan Değerler

3.4.2 Devirlerde Esas Alınacak Değerler

Tarım arazisinin devredilmesinden kaynaklanan hüküm ve sonuçlara geçmeden önce, belirtilen devir hallerinde tarım arazisinin hangi anda hangi değerinin esas alınacağı büyük bir öneme sahiptir. Zira tarım arazisinin değeri, devralan ister bir mirasçı isterse üçüncü bir kişi olsun, diğer mirasçılara ne miktarda ödeme yapılacağını belirlemektedir. Bunun için kanun koyucu, tarım arazisini devralanın mirasçı veya üçüncü kişi olmasına göre farklı değerleri esas almıştır. Bu anlamda, özgüleme sisteminde, gelir, sürüm ve işletme için taşınan değer şeklinde üç farklı değerlendirme ölçütü kullanılmaktaydı537

. Ancak, TMK. m. 659 vd. hükümlerinde, bu değerlerden ne anlaşılması gerektiği belirtilmemiştir. Mülkiyet devri sisteminde ise, gelir değeri ve gerçek değer şeklinde ikili bir ayrım yapılmış, yine bu değerlerin ne olduğu açıklanmamıştır538

.

Mülkiyet devri sisteminde uygulanacak olan değer türlerine geçmeden önce, belirlenen değer türünün hangi anda dikkate alınacağı da önem taşımaktadır. Bu noktada, TMK. m. 657 gereği, paylaşmanın yapıldığı anın dikkate alınması gerekmektedir. Başka bir deyişle, paylaşmanın yapıldığı andaki gelir değeri veya gerçek değer dikkate alınacak olup, bu sayede miras bırakanın ölümü ile devrin yapılması arasındaki süreden kaynaklanan değer artması veya azalmasına karşı mirasçılar korunmuş olur. Ancak, TMK. m. 657, emredici nitelikte olmadığı için, miras bırakanın ölüme bağlı tasarrufu ile veya mirasçıların ittifak halinde

537 Bkz. 2.4.2. 538

Belirtilen değerlendirmeler günümüzde bir uzmanlık alanı haline geldiği için, kanunda açıklanmamış olsa dahi gerekli uzmanlar tarafından yerine getirilebilmektedir. Gayrimenkul değerleme olarak anılan şirketler için bkz. http://www.spk.gov.tr/apps/kyd/iletisim.aspx?ctype=gds E.T.:10.10.2014.

alacakları bir karar ile farklı bir değerlendirme anı seçilebilir. Aynı şekilde, tarım arazisinin devri konusunda da mirasçılar istedikleri değere göre devri gerçekleştirebilir. Zira iradî devri düzenleyen TKAKK. m. 8/C/I’de, kanun koyucu kasten herhangi bir değerden bahsetmemiş ve durumu mirasçıların iradesine bırakmıştır.

3.4.2.1 Gelir Değeri

Tarım arazilerinin devrinde, özgülemede olduğu gibi, gelir değeri esas alınarak devrin gerçekleşeceğine yer verilmiştir. Ayrıca, TMK. m. 657’de de tarım taşınmazları bakımından gelir değerine göre özgüleme yapılacağı ifade olunmuştur539. Tarım geliri değerinin tanımına

yukarıda değinildiği için, burada tekrar üzerinde durulmamaktadır540

.

Özgüleme sisteminde, tarım işletmesinin bölünmeksizin özgülenmesinde gelir değerinin esas alınacağı belirtilmişken, mülkiyet devrinde, gelir değerine sadece bir yerde yer verilmiştir. Gerçekten de, TKAKK. m. 8/C/II/a’da, “ehil mirasçıya tarımsal gelir değeri üzerinden devrine” ifadesine yer verilmiştir. Bunun dışında tarım arazisi devrini düzenleyen diğer hükümlerde ise, hiçbir değerden bahsedilmemiştir. Bu noktada, akla gelen ilk soru, tarım geliri değerinin, sadece mirasçıların mahkemeye başvurduğu ve tarım arazisinin ehil mirasçı/mirasçılara kazaî devri durumunda dikkate alınıp alınmayacağı noktasındadır. Eğer kanun koyucu kasıtlı olarak, sadece bu bentte gelir değerine yer vermiş ise de, TMK. m. 657 gereği, aksi kararlaştırılmadığı sürece gelir değeri esas alınmalıdır. Konunun halli noktasında, öncelikle ehil olan mirasçı/mirasçılara devir halinde, gelir değerinin esas alınması kazaî devir açısından zorunlu olmalıdır. Başka bir deyişle, mahkemeye başvuran ister mirasçı olsun ister Bakanlık, ehil mirasçı var ve bu mirasçıya tarım arazisi devredilecekse, mutlaka gelir değeri üzerinden hesaplama yapılmalıdır. Zira ülkemizde, toprak spekülasyonu düşünüldüğünde, ülkemizin neredeyse tamamında gelir değeri, sürüm değerinden daha az bir değer olarak karşımıza çıkar. Kanunun amacının da bölünmeyen topraklar ile sürdürülebilir bir tarım yaratmak olduğunu düşünürsek, tarım arazisi işletmeye ehil olan mirasçıların bu anlamda, gelir değeri ile korunması hem kanunun sistematiğine hem de hakkaniyete daha uygundur.

Tarım arazisinin mirasçılar arası açık artırma ile satışı halinde veya m. 8/C/II/b’de olduğu gibi bölerek devredilmesinde, hangi değerin esas alınacağı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerinde açıklanmamıştır. Bu noktada da, TMK.’nin m. 657/II’de geçen “Tarımsal taşınmazlar gelir değerine, diğer taşınmazlar sürüm değerine göre özgülenir.” ifadelerinden yola çıkılabilir. Başka bir deyişle, anılan hükmün temel kural olduğu varsayılarak hareket edilebilir. Ancak, belirtilen hüküm emredici nitelikte olmadığı

539

Anılan hükümde geçen, özgüleme ifadesinin 6537 sayılı Kanundan sonra, devir olarak anlaşılması daha yerindedir.

için, mirasçılar tarafından veya miras bırakanın ölüme bağlı tasarrufu ile farklı değerlerin esas alınması ihtimali de vardır. Bununla birlikte, tarım arazisi için her zaman gelir değerinin esas alınması hakkaniyete uygun sonuçlar ortaya çıkarmaz. Mesela, tarım arazisinin kazaî devir yoluyla satışı halinde, üçüncü bir kişi bakımından da gelir değerinin esas alınarak korunmasının bir gereği bulunmamaktadır. Zira bu durum, aynı zamanda mirasçıların aleyhine bir hal olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla, gelir değeri ancak, devrin ehil mirasçılara yapıldığı durumlarda göz önünde bulundurulmalıdır541

.

Sonuç olarak, iradî devir halinde belirlenen değer tamamıyla mirasçıların iradesinde iken, kazaî devrin söz konusu olduğu durumlarda, tarım arazisinin satışı dışında gerçekleşecek devirlerde, gelir değerinin esas alınması, arazilerin korunması bakımından da önem arz etmektedir.

3.4.2.2 Gerçek Değer

5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerinde yer verilen diğer bir değer türü ise, gerçek değerdir. Gerçek değer ifadesine, taşınırların devri başlıklı m. 8/E ve yan sınaî işletmenin devri başlıklı m. 8/H hükümlerinde yer verilmiştir. Özgüleme sisteminde, taşınırlar bakımından işletme için taşınan değer542, yan sınaî işletmelerde ise,

sürüm değeri543

esas alınmaktadır.

Gerçek değerden ne anlaşılması gerektiği, kanunda herhangi bir yerde düzenlenmemiş olmakla birlikte, herhangi bir malın gerçek değeri, o malın piyasada normal şartlarda alım- satımı halinde gündeme gelebilen değeridir544. Bu hususta, sübjektif ilişkiler devreden çıkacak

olup, objektif anlamda bir değerin benimsenmesi gerekir. Mesela, bir buğday arazisi ile ekonomik bütünlük oluşturan değirmenin devrinde, değirmenin o arazi için sağladığı katkının değeri yerine, o değirmenin belirtilen bölgede alım-satımı halinde ortaya çıkacak olan bedelinin esas alınması gerekmektedir. Örnekte de görüldüğü üzere, yan sınaî işletmeler bakımından gerçek değerin esas alınması, kimi zaman araziyi devralan mirasçının aleyhine bir durum oluşturabilir. Nitekim belirtilen bölgede arsanın pahalı olması halinde, değirmen de pahalı olur ve tarım arazisine yapmış olduğu katkıdan daha yüksek bir değere devri gerekir. Aynı durum, yan sınaî işletmeler kadar olmasa da taşınırlarda da gündeme gelebilir. Özgüleme sisteminde, işletme için taşıdığı değere göre devri gerçekleştirilen taşınırlar da, bundan sonra gerçek değerleri üzerinden devredilir. Mesela, bir traktörün yine araziye

541 Bu noktada, mirasçılar arası satışta hangi değerin esas alınacağı tam olarak belirli olmadığı için, kanunda

değişiklik yapılması gerekmektedir.

542

Bkz. 2.4.2.3.

543 Bkz. 2.4.2.2. 544 Zeytin, s. 206.

sağladığı katkı üzerinden değil, aynı marka ve modelde benzer yıpranmışlığa sahip bir traktörün fiyatına benzer bir değerden devri gerekmektedir.

Gerçek değer ifadesinin, tarım arazileri bakımından yeni bir kavram olduğunu yukarıda belirtmiştik. Anılan kavram, TMK. m. 657/I’de, “Taşınmazlar, paylaşmanın yapıldığı zamandaki gerçek değerleri esas alınarak mirasçılara özgülenir.” şeklinde ifade olunmuştur. Ancak, aynı hükmün ikinci fıkrasında tarım taşınmazları bakımından gelir, diğer taşınmazlar bakımından da sürüm değerinin esas alınacağı belirtilmiştir. Ayrıca, sürüm değeri ifadesi Türk Medeni Kanun’unun farklı hükümlerinde (TMK. m. 232, 233, 239, 253, 657, 667) de düzenlenmiş olup, medeni hukuk doktrinine yabancı bir kavram değildir. Bu hususta, gerçek değer ifadesi yerine sürüm değeri ifadesinin benimsenmesi daha doğru olurdu. Zira sürüm değeri de gerçek değere karşılık gelmekte olup, herhangi bir sübjektif kıstas bulunmaksızın, malın objektif değerine tekabül etmektedir545

.

3.5 Devrin Hüküm ve Sonuçları