• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM

2.4 Yeni Kurumsalcılık/Yeni Kurumsal Teori

2.4.2 Eş Biçimsel Değişim Mekanizmaları

2.4.2.2 Taklitçi (Mimetic) Eş Biçimlilik

Taklitçi eş biçimlilik, içinde bulunulan çevrede faaliyet gösteren ve çevreye başarılı bir şekilde uyum sağlamış olan diğer örgütlerin taklit edilmesidir. Özellikle belirsizlik, taklitçiliği teşvik eden güçlü bir faktördür (DiMaggio ve Powell, 1983, s. 151). Örgütsel teknolojiler yeterli ölçüde anlaşılamadığında, hedefler belirsiz olduğunda veya çevre sembolik bir belirsizlik yarattığında ya da çevre çok sayıda ve farklı unsur içerdiğinde ve bu unsurlar hızla değiştiğinde, örgütler diğer örgütlerin davranışlarını taklit ederler (DiMaggio ve Powell, 1983, s. 151; Hatch, 1997, s. 89; Haveman, 1993, s. 595). Bu açıdan örgütler, kendi popülasyonlarında bulunan, yapı, strateji, kaynaklar ve kısıtlamalar

bakımından benzerlik gösteren ve başarılı olarak algılanan diğer örgütleri taklit ederler (Haveman, 1993, s. 597). Taklitçi kurumsal değişim, genellikle bir örgütten diğerine moda olabilen özellikleri yayan bulaşıcı bir hastalık gibi düşünülmektedir (Haveman, 1993, s. 595-596).

Bir başka deyişle, örgütler, daha yasal veya daha başarılı olarak algılanmak için, kendi alanlarındaki benzer örgütleri model alma eğilimi gösterirler. Model alma, belirsizlikle başa çıkabilme yolu olarak görülmektedir. Model alınan örgüt, belki de model alındığının farkında olmayabilir veya kopyalanmak istemeyebilir; bu örgüt sadece model alan kurumun yararlanabileceği bir kaynak olarak hizmet etmektedir. Modeller personelin transfer olması yoluyla ya da danışmanlık firmaları ve sanayi ve ticaret işletmeleri aracılığıyla istemeyerek yayılabilmektedir. İnovasyon bile örgütsel model almada bir araç olarak kullanılabilir (DiMaggio ve Powell, 1983, s. 151).

Yüksek itibar sahibi ve tanınmış örgütlerin eylemlerinin diğer örgütleri etkilediğine ilişkin çok sayıda bulgu vardır (Haveman, 1993, s. 598). Daha az tanınan örgütler, tanınmış ve başarılı örgütleri (Haveman, 1993, s. 597-598), yeni örgütler de eski örgütleri (Kimberly, 1980) taklit etmektedirler. Ancak bu taklit etme durumunun istenen sonuçları getirdiğini gösteren bulgulara ihtiyaç vardır. Başarılı kurumları taklit eden tanınmamış yeni kurumların etkililiği, kalitesi ve etkinliklerindeki verimliliği tartışılmalıdır. Belirli yapısal düzenlemelerin pek çok yerde yaygın şekilde bulunması, uyarlanan modellerin, verimliliğini ve etkinliğini artırmaktan çok taklit edilen süreçlerin evrensel olarak kabul görmesine (DiMaggio ve Powell, 1983, s. 152), bu taklit etme ve model alma süreçlerinin örgütlerin teknik açıdan etkili olmasına değil küresel açıdan meşrulaşmasına neden olduğuna dair tartışmalar mevcuttur (Meyer ve Rowan, 1977; Frank ve Gabler, 2006). Bu tartışmaları destekleyen örnekleri mevcut ve güncel uygulamalarda görebiliriz. Mevcut ve güncel uygulamalardan örnekleri açıklayacak olursak; 19. yüzyılın sonlarında, bu örneklerden en dramatik olanı, Batılı başarılı hükümetlerin yeni girişimlerine model olan Japonların modernleşme çabalarıdır. Amerikan firmalarında kalite çemberlerinin ve iş yaşamında kalite olgusunun hızla yayılması, Japonların ve Avrupalıların başarılarının model alındığını gösteren girişimlerdir. Şirketler, bu inovasyonları meşruiyet kazanmak ve en azından çalışma koşullarını iyileştirmeye çalıştıklarını göstermek için benimsemektedir (DiMaggio ve Powell, 1983, s. 151). Türkiye’den de bir örnek verecek olursak: Türkiye'de 1990'lı yıllar ile birlikte Japonların kalite çalışmalarından esinlenen Toplam Kalite Yönetimi faaliyetlerinin başta büyük ölçekli firmalar olmak üzere şirketlerde, hastanelerde,

üniversitelerde ve okullarda yaygın bir şekilde üretim ve yönetim süreçlerinde uygulanmaya konulduğu görülmektedir. Bu örnek Japonların kalite felsefesinin Türk şirketler, okullar ve üniversiteler tarafından model alındığıdır açık birer kanıtıdır.

Günümüzde ise Amerikan üniversite modelleri hemen hemen her ülke tarafından model alınmaktadır. Amerikan üniversite modellerinden Harvard Modeli olarak adlandırılan model ise bir çok üniversite için taklit edilen ve benimsenen bir model olmakta ve bu durum eleştirilmektedir. Christensen ve Eyring (2011), son yüzyılda, geleneksel üniversitelerin daha büyük ve daha iyi olabilmek için Harvard gibi en başarılı araştırma enstitülerinin standartlarını ve on-line programlarını takip ederek eğitimde inovasyon aracılığıyla bir bozulmanın meydana geldiğini belirtmişlerdir. İnovasyon aracılığıyla başarılı bir kurumun takip edilerek tüm dünyada benzer uygulamaların görülmesi giderek artmaktadır.

Bu örnekler, bazı durumlarda yeterli araştırma ve sorgulama olmaksızın başarılı görülen ya da olacağı düşünülen bir fikrin ya da uygulamanın, hemen diğer örgütler tarafından örnek olarak alındığını göstermektedir. Ancak, bu tür uygulamalar, işletme performansında çarpıcı gelişmeler yaratarak, örgütlere olumlu katkılarda bulunabileceği gibi, uygulama tam bir başarısızlıkla da sonuçlanabilir (Bolat ve Seymen, 2006, s. 247). Özellikle bir uzmanlık alanında başarılı olan bir uygulamanın diğer bir uzmanlık alanına uygulanması ve bir ülkede başarılı olan bir uygulamanın diğer bir ülkede uygulanması gibi örgütsel rutinlerin ve biçimlerin sosyo-politik ortama nakledilmesi kültürel farklılıklara yol açmaktadır (Powell, 1991, s. 199). Ayrıca, işletmelerde başarı sağlayan uygulamaları eğitim örgütlerine yaymak eğitimin doğasına aykırı olabilir. Dünyadaki öncül üniversiteleri model alarak benzer uygulamaları yapmak ise alt yapı olarak hazır olmayan üniversitelerde ciddi nitelik sorununu ve her şeyden öte aynılaşmayı sağlayarak büyük bir homojenlik yaratabilmektedir. Bu çalışmada bu sorunlar detaylı olarak ele alınacak ve Türk Yüksek öğretim sisteminde benzer eğilimler ampirik olarak desteklenmeye çalışılacaktır.

Sonuç olarak taklitçi kurumsal baskıların eş biçimli yapılardaki etkileri hakkında (DiMaggio ve Powell, 1983, s. 154-155) bazı hipotezler geliştirmişlerdir.

 Amaçlar ve araçlar arasında ne kadar belirsizlik varsa bir örgüt, kendisinin başarılı olarak algıladığı diğer örgütleri model almaktadır.

 Bir örgütün hedefleri ne kadar belirsizse o örgüt kendisinin başarılı olarak algıladığı diğer örgütleri model almaktadır.

 Görülebilen alternatif örgütsel modelleri ne kadar azsa, örgütsel alanlarındaki eş biçimliligin hızı o kadar fazla olmaktadır.

 Örgütsel alanlarda bir örgütün teknolojileri ve hedefleri ne kadar belirsiz olursa yapısında o kadar eş biçimli değişimler meydana gelmektedir.