• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM I GİRİŞ GİRİŞ

4.5. HÜKÜMLÜ KADINLARIN SALIVERİLME SONRASINA İLİŞKİN DUYGU VE DÜŞÜNCELERİ İLE İHTİYAÇ DUYULAN HİZMETLER VE

4.5.2. Tahliyesi Yaklaşan Hükümlü Kadınlarda Gözlemlenen Özellikler

Bir başka önemli nokta ise kadınların tahliye sonrası alacağı aile desteği ile ilgilidir.

Hükümlü kadının tahliye sonrasında gideceği bir yer olmaması durumunda tahliye olmayı istememesi, kadınların tahliye olmaktan ne denli korktuklarını göstermesi açısından önemlidir:

“Eğer arkasında bir aile desteği yoksa sahip çıkanı yoksa nerdeyse çıkmak istemiyorlar yani. Ne yapacağım ben? Sevinemiyorum, gideceğim bir yer yok! Gidecek yeri olmayan, işi olmayan, ailesinden destek görmeyen kişilerde bu sorun çok fazla. Nerde yaşayacağım?

Ne yapacağım? Nasıl para kazanacağım?”(Sosyal Hizmet Uzmanı 2)

4.5.2.2. Topluma Uyum Sağlayamama Korkusu

Sosyal hizmet uzmanları ile yapılan görüşmelerde, tahliyesi yaklaşan hükümlülerde gözlemlenen özellikler açısından vurgulanması gereken bir başka konu, hükümlü kadınların “topluma uyum sağlayamama korkusu”dur. Bu sorun araştırmanın nicel kapsamında da kadın hükümlülerin tahliye sonrasında karşılaşacaklarını düşündükleri bir sorundur. Uzun süredir cezaevinde olma sadece kadınlar açısından değil aynı zamanda erkek hükümlüler açısından da dışarıya çıktıklarında uyum sorunu yaşamalarına neden olmaktadır. Cezaevlerinde görüşülen çoğu kadın hükümlünün, özellikle açık ceza infaz kurumlarında olanların cezaevinden ilk izinli çıktıklarında çok fazla uyum sorunu yaşadıklarını, dışarıda uyuyamadıklarını hatta gecenin ilerleyen saatlerinde cezaevi çalışanlarını telefonla aradıklarını ifade etmişlerdir. Nitekim sosyal hizmet uzmanının tahliyesi yaklaşan hükümlü kadınlar için aşağıda yer alan anlatımı, kadın hükümlülerin uyum ile ilgili korkularını göstermesi açısından önemlidir:

“Dışarıya çıkınca hayata adapte olabilecek miyim? Hani böyle çok uzun süredir uyaran eksikliği var çünkü. Dışarıda ne yapacağım? Çünkü parayı görmüyorlar içerde, para ellerine verilmiyor hesaplarında yatıyor, bir şey var hep bir yetersizlik var yani, yetebilecek miyim, sanki cezaevinde doğmuş gibi dışarıya yabancı bir şey gibi algılıyorlar ve korkuyorlar dışarı çıkmaktan…” (Sosyal Hizmet Uzmanı 1)

Hükümlülerin topluma uyum sağlaması açısından vakıf müdürünün düşüncesi hükümlülerin toplumsal geçiş programına tabi tutulmalarını öngörmektedir:

“Bana kalırsa yine cezaevinden çıkan aslında herkese sadece kadınlara değil de herkese özellikle uzun yıllar cezaevinde kalanlara topluma entegre, onlar cezaevindeyken tüm toplumu ilgilendiren değişen bir takım kurallar hakkında bilgilendirilmeleri konusunda da bir destek verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yani bu nasıldır? Hani zorunlu bir şey mi olur yoksa isteğe bağlı mı olur ama bana kalsa zorunlu olması gerekir… Kurumsal bir geçiş yani toplumla entegre, topluma adapte olabilmeleri için, birde kendilerini o suçluluk psikolojisinden “herkesin kendilerini küçük görme” “suçlu” “potansiyel suçlu görme”

psikolojilerinden çıkartmamız gerekiyor.” (Vakıf Müdürü 1) 4.5.2.3. Aile İlişkilerini Düzenleme ile İlgili Kaygılar

Son olarak kadın hükümlülerin tahliye öncesinde yaşadığı en önemli kaygı “aile ilişkilerini düzenleme” ile ilgilidir. Görüşülen sosyal hizmet uzmanlarının konu ile ilgili değerlendirmeleri aşağıdaki şekildedir:

“Ailem kabul gösterecek mi? Düzeni kuracak mıyım? Ya da işte çocuklarımı gerçekten hani özlediğim kadar seviyor muyum? Çok uzak kalmışlar yani oraya ait olabilecek miyim tekrar… Çocuklarım, çocuğumla bir ilişkiye geçebilecek miyim? Çocuğumla ilişkimi, eşimle ilişkimi eski düzeyine getirebilecek miyim? Çok uzak kalmışlar çünkü.”

(Sosyal Hizmet Uzmanı 1)

Sosyal hizmet uzmanları ile yapılan görüşmelerde vurgulanan bir başka nokta ise kadın ve erkek hükümlüler açısından cezaevinde iken duyulan kaygıların farklılık arz edip etmediğidir. Bu konuda sosyal hizmet uzmanlarının genel görüşü kadın ve erkek hükümlüler arasında yaşanan kaygıların farklılıklar oluşturduğu, kadınların erkeklere göre daha fazla kaygı yaşadıkları yönündedir.

“Duygusal farklar var, erkeklerin sorunları daha bireysel hep kendileriyle ilgili işte

“üzgünüm” “mutsuzum” işte cinsellik ile ilgili gerginlikleri var ya da işte para ile ilgili gerginlikleri var ama kadınların daha detaylı… Evet, işte aileleri problem, çocukları problem, hani kadın sizin karşınıza geldiğinde ciddi problemler yükü olarak geliyor, dışarıda bıraktığı çocukları var, işte dışarıda bıraktığı öfkeli bir kocası var çocuklarına oldukça saldırgan davranan öfkeli bir koca bu. Genelde söylüyorum kötü bir kendi ailesi var annesi babası parçalanmış pek çoğu cezaevinde ve kadın bunun hepsini düşünüyor

dışarıya çıkınca ne olacak, tekrar o hayata döneceğim, şiddet göreceğim, çocuklarım, çocuklarımın okulları, annem, annemin babamla ilişkileri daha karmaşık bir sistem kadın bana göre”... (Sosyal Hizmet Uzmanı 1)

Bir başka tespit ise erkeklerde gelecek kaygısının çok fazla olmadığı yönündedir.

“Erkeklerde gelecek kaygısı çok fazla yok ya da ben F tipinde çalıştığım için biraz daha hani F tipinde çünkü ya terör hükümlüler vardı ya da işte mafya örgütleri vardı bunlar da maddi sıkıntısı çok fazla olmayan hakikaten üst seviyede yaşam koşullarına sahip insanlar oldukları için hani erkeklerde gelecek beklentileri ile ilgili bir, genelde kendilerini garantileyip orda olan insanlar var ama kadın hükümlülerde gelecek kaygısı çok ön planda ve şu var yani erkeklerde eşim nasıl olsa bu düzeni hani “aile düzenini koruyordur”u mutlaka hissediyor. Çünkü şöyle bir şeyde tespit etmiştim ben bir kere mutlaka eşleri görüşmelerine gelir yani aile görüşmelerine mutlaka gelir, her hafta gelir ama kadınlarınki çok gelmez yani. İşte karım geliyor, adamın dışarıda olmasından fazla çok değişen bir şey olmuyor hayatlarında. Çünkü gerçekten kadın onu düzenleyebiliyor, sürekli geliyor gidiyor, yaşam bağları devam ediyor ama kadında bu “işte kocam çocuklara bakabilir mi, ortada mı kaldılar, işte yemeklerini yedirebiliyor mu, işte dövüyor mu çocukları falan dışarıya mı gitti, beni seviyor mu, gelip gitmiyor da… Aldatıyor mu?

Çünkü erkekler hani ihtiyaçları var gibi algılanıyor ya hani o kaygılar daha fazla kadınlarda…” (Sosyal Hizmet Uzmanı 1)

Hapsedilmiş kadınlar için belki de en önemli konu “aile ilişkilerini düzenleme” yani

“aile düzenini yeniden kurma” ile ilgilidir. Çünkü kadınların yaşadıkları ilişkiler erkeklere nazaran daha birincil alanları içerir. Bir başka ifadeyle kadınlar aile içi ilişkilere erkeklerden daha fazla önem verirler. Bu durum aynı zamanda ceza infaz sürecinin de önemli bir parçasıdır. Özellikle cezaevinde hükümlü kadınların aile ilişkilerinin geliştirilmesi ve onarılması, aile bağlarının güçlendirilmesi rehabilitasyon çalışmalarının bir parçası olmalıdır. Nitekim sosyal hizmet uzmanları ile yapılan görüşmelerde de hükümlü kadınlar ile aile ilişkilerinin düzenlenmeye çalışıldığı fakat bu çalışmaların çokta kurumsal olmadığı vurgulanmaktadır:

“Biz sürekli olarak aile ile görüşüyoruz. Bunun yanında mahkûmlar sevk istediklerinde, aile yanına istiyorlarsa, ailenin bulunduğu şehre istiyorlarsa bu çok öncelikli bir şey. Aile

bağlarını güçlendirmek çok esas bir şey ve tüm cezaevlerinde çalışan sosyal hizmet uzmanları ve psikologların mutlaka ayda en az 24 aile ile görüşme zorunluluğu var. Yani ailelerle mutlaka görüşüyoruz ilk geldiklerinde haber veriyoruz onlar istedikçe hani o süreçlerine dahil olup ilişkilerini onarmaya yönelik, iletişim becerilerini geliştirmeye yönelik mutlaka çalışmalar yapıyoruz. Dışarıdaki aileyi güçlendirmeye yönelik kurumsal yönlendirmeler yapıyoruz fakat çok organize değil, çok kurumsal değil, kurumsal bir desteği yok. Yani ailelerin gidebileceği bir kurumsal destek yok…” (Sosyal Hizmet Uzmanı 1)

Aile, hükümlü kadınların ceza infaz süreci ve sonrasında güçlenmesi açısından önemli bir sosyal destek sistemi olmakla birlikte bazı durumlarda bunun tam tersi etkiye de neden olabilmektedir. Özellikle hükümlü kadının ailesinde yaşadığı olumsuz deneyimler bazen hükümlü kadının cezaevinden tahliye olmayı istememesi gibi bir ironiye de sebep olabilmektedir. Bu konuda sosyal hizmet uzmanının aktardığı vaka gerçekten de ailenin kadının yaşantısında ne kadar önemli olduğunu ve aynı zamanda hükümlülerle çalışan uzmanların yaşadıkları ikilemlerin ne kadar derin olduğunu göstermek açısından önemlidir:

“En son görüşme yaptığım uyuşturucudan gelen bir kız vardı. Bu kız babası tarafından sürekli şiddet görmüş, sopalarla kemerlerle dövülmüş ve 13 yaşında polise gitmiş şikâyet etmiş ve sosyal hizmetler onu yurda yerleştirmiş. Yurtta büyüyen bir çocuk, şu anda annesi ve babası hala aynı evin içinde yaşıyorlar ve birlikteler. O dönem alkolikmiş babası, şu anda evet belki alkolü bırakmış ama hala kızının üzerinde çok olumsuz etkileri var. Bu kız şu anda diyor ki “ben burada dua ediyorum ki çıktığımda ölmüş olsun babam, ama ölmüyor diyor”, şimdi annem beni yanına çağırıyor, o ortama çağırıyor, ben o ortama gidersem biliyorum ki sıkıntı yaşanacak. “Ben eminim ki bu kız belki de cinayetle geri dönecek, belki babasını öldürecek”. “Şimdi ben nereye gidim diyor?” Şimdi ben bu kişiye eğer maddi durumu da yerinde değilse, nereye, nasıl, ne şekilde yerleştireceğiz? Ben bu kıza ailene git diyemem, çünkü biliyorum ki içerisi sıkıntılı. Peki, o babayı bu saatten sonra değiştirebilir miyiz? Değiştiremeyiz ve o kız çocuğundan korkuyorum açıkçası”.

(Sosyal Hizmet Uzmanı 2)