• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM I GİRİŞ GİRİŞ

4.2. HÜKÜMLÜ KADINLARIN SUÇ VE CEZAEVİ DENEYİMİNE İLİŞKİN BULGULAR BULGULAR

4.2.1. Hükümlü Kadınların İşlediği Suç Türü

4.2.1.3. Uyuşturucu İle İlgili Suçlar

Uyuşturucu ile ilgili suçlar, Türkiye’de kadınların işlediği suçlar içerisinde bir başka suç türüdür. Türkiye’de önceki yıllara oranla kadınların uyuşturucu ile ilgili suç işleme oranları her geçen gün artmaktadır. Önceleri kadın suçluluğunda çok fazla bir oran teşkil etmeyen bu suç türü, kadınların madde kullanımının artması, genellikle uyuşturucu ticaretinde kadınların kurye olarak kullanılmaları, kadınların maddeyi sağlamak için bir takım yasal olmayan eylemler içerisinde olması ve içinde bulunulan çevrenin buna itici güç oluşturması gibi nedenlerle çok hızlı bir artış göstermiştir.

Nitekim sosyal hizmet uzmanları ile yapılan görüşmelerde de kadınların bu suçu genellikle içinde bulunduğu çevre yüzünden ya da eşinin ve ailesinin teşvik etmesi nedeniyle işledikleri vurgulanmıştır:

“Uyuşturucu madde bağımlısı kıza baktığımızda genelde böyle yaş aralığı düşük zaten 20–

35 yaş aralığında, onlarda böyle sevilmemiş hani bir yere ait olmak isteyen işte ya da maddi sıkıntısı olan hani genç kızlar gibi görüyorum ben, ya da işte kocaları yüzünden zorlanmışlar, kocaları bu işi yapıyor işte sen şu paketi şuraya götür diyor, o paketi götürürken ya da işte kocası yapması gereken telefon görüşmesini eşine yaptırıyor, o telefon görüşmesi de dinlemeye takıldığı için cezaevinde oluyor” (Sosyal Hizmet Uzmanı 1)

Bir başka sosyal hizmet uzmanı ise kadınların uyuşturucu bağımlısı olmalarından ziyade satıcı ya da kurye olarak kullanıldıklarını ve kadınları kullanan bu kişilerin ise yine en yakınları olduğunu vurgulamaktadır:

“Uyuşturucu çokça var, uyuşturucuda da benim karşılaştığım daha çok kullananlar değil satıcılar. Satıcılarda daha çok işte oğlu için işte eşi için, belkide hiç esrarla tanışmamış ne olduğunu da bilmeyen ama sadece aracılık yapan kişiler orda”. (Sosyal Hizmet Uzmanı 2)

Uyuşturucu ile ilgili suçlar söz konusu olduğunda, profesyonellerin, kadınların işlediği bu suça bakışı genellikle kadınların uyuşturucu ticaretinde kullanıldığı yönündedir.

Kadınları bu suçu işlemede kullanan kişiler ise yine en yakınları olarak görülmektedir.

Yani kadınları bu suçu işlemeye yönelten eşi ya da evladı gibi en yakın kişilerdir.

Özellikle uyuşturucu suçu işlemiş olan kadınların ailelerinde uyuşturucu suçu işlemiş kişilerin bulunması ise bu suçun işlenmesinde “içinde bulunulan çevre” ve “ailenin”

etkili olduğunu göstermesi açısından önemlidir.

4.2.2. Hükümlü Kadınların Suç İşleme Nedenleri Teşvik ve Yardım Alma Durumu Bu çalışmada incelenen bir başka önemli değişken “kadınların suç işleme nedenleri” ve

“suç işlerken teşvik ve yardım alma durumlarıdır”.

Araştırmanın nicel kapsamında araştırmaya katılan hükümlülerin önemli bir kısmı (%

32,1) maddi sıkıntılardan dolayı suç işlediğini belirtmiştir. Bunun yanında hükümlülerin

% 12,9’u eşi ve arkadaşları veya başka kişiler yüzünden suç işlemiş, % 11,7’si iftiraya uğradığını suç işlemediğini, % 10,8’i yaptığının suç olduğunu bilmediğini, başkaları tarafından kandırıldığını, % 7,1’i şiddet, dayak ve istismar, kavga nedeniyle suç işlediğini, % 6,3’ü namus yüzünden suç işlediğini, % 0,8’i başkasının işlediği suçu kabullendiğini, % 0,4’ü kan davasından dolayı suç işlediğini ve araştırmaya katılanların

% 17,9’u ise diğer sebeplerden dolayı suç işlediğini belirtmiştir (Ek çizelge, 34). Kadın hükümlüler suç işleme nedeni olarak en fazla “maddi sıkıntılar” nedeniyle suç işlediklerini belirtmişlerdir. Bu bulgular yapılmış olan diğer çalışmalarla da benzerlikler göstermektedir.

Bu çalışmadaki bir başka önemli bulgu adam öldüren kadınların suç işleme nedenleri ile ilgilidir. Adam öldürmeden dolayı ceza infaz kurumunda bulunanlar ile diğer suçlardan dolayı ceza infaz kurumunda bulunanlar arasında suç işleme nedenleri bakımından anlamlı farklılık bulunmaktadır (Ki-Kare:117,123, p<0,05). Adam öldürmeden dolayı ceza infaz kurumunda bulunanlarda şiddet-dayak-istismar ve namus yüzünden suç işleyenlerin oranı diğer suçlardan dolayı ceza infaz kurumunda bulunanlardan anlamlı derecede daha yüksektir (Ek çizelge, 35). Bir başka ifadeyle adam öldüren kadınların suç işleme nedenleri şiddet ve namus olarak görülmektedir.

Kadın hükümlülerin suç işleme nedenleri değerlendirildiğinde, bu çalışmada yer alan kadın hükümlülerin önemli bir kısmının maddi sıkıntılar nedeniyle suç işlediği görülmektedir. Kadınların bu çalışmada en fazla işlediği suç türü açısından baktığımızda, “hırsızlık” ve “maddi sıkıntılar” arasındaki ilişkiyi açık bir şekilde görebiliriz. Bir başka vurgulanması gereken bulgu ise kadınların bir kısmının suç işlediğini kabul etmemesi ya da işlediği suçun suç olduğunu bilmemesidir. Cezaevinde kadınlarla yapılan görüşmelerde gerçektende kadınların işlediği suçun farkında olmadıkları ya da okuma yazma bilmedikleri için yakınları tarafından imza attırılarak kandırıldıkları gözlemlenmiştir.

Tahliye sonrası yapılan derinlemesine görüşmelerde eski hükümlülerden ikisi işlediği suçu kabullenmemektedir. Birisi ise mecbur kaldığını başka seçeneğinin olmadığını belirtmiş bir diğeri ise namus yüzünden bu suçu işlediğini söylemiştir. Eski hükümlülerden sadece biri kendisini bu suçu işlemeye eşinin teşvik ettiğini belirtmiştir.

Tahliye sonrası eski hükümlülerle yapılan görüşmelerde kadınların suç işleme nedenlerini şu şekilde değerlendirdiği gözlemlenmiştir. Kızının erken yaşta cinsel birlikteliğine müsaade ettiği (çocuğun cinsel istismarı) için hüküm giymiş olan eski hükümlü başka bir seçeneğinin olmadığını ifade etmektedir:

“Kendi öz babası, kızıma “seni 18 yaşına gelince genelevine satacağım, sen anana şahitlik yaptın” dedi. Kız ürktü, babasının gelipte mahallede bağırması çağırması yani kızı bıktırdı, bıktırdığından dolayı kız başkasına sevgi aramaya çalıştı, o yüzden işte olan oldu oğlanla beraber olmuş… Ben o zamanlar çalışıyorum, yufkacıda çalışıyodum, sonra kız okula gelirken giderken birini tanımış onlan kaçamak bişey yapmışlar, o yüzden bende dedim yani kızımın yanında olurum yani oğlanlan imam nikâhı yaptık, imam nikâhını yapınca oğlan 8 ay yanımızda kaldı… Çocukların babası şikâyetçi oldu mahkeme açıldı falan kızın yaşı küçük olduğundan dolayı 15 yaşındaydı o zaman gari, ben bu vesileyle cezaevine girdim… Kızım şikâyetçi olmadı ama babası oldu… Yalnız kız benim üstümde olduğu için suçlu gözüktüm yani… Biliyodum suç olduğunu biliyodum ama çaresizim, kızın kızlığı gitmiş, adamlan beraber olmuş… Kendi kararımdı mecbur o evlat benimdi yani… Kızlığı gittikten sonra ne yapabilirsin yani” (Eski hükümlü NŞ)

Eşinden ve eşinin ailesinden gördüğü şiddet nedeniyle evi terk eden ve kendine ilgi gösteren kişi ile birlikte yaşamaya başlayan eski hükümlü KM, suç işleme nedeni olarak

“aldatılmayı” ileri sürmüştür. Uğruna eşini ve çocuklarını terk ettiği bu kişinin kendisini ablası ile birlikte aldatması sonucu birlikte olduğu kişiyi öldürdüğünü şu ifadelerle dile getirmiştir:

“Ben dedi seni kurtaracağım. Artık hiçbir şey gözüm görmemişti, ben orda dedim ki bana sahip çıkacak mısın? Çıkacağım. Dedim ki bana sahip çıkacaksan bende çekip gideceğim ama bana yanlış yaparsan seni öldürürüm dedim, yani ailemden hiç kimse yok, iki tane oğlumu bıraktım gittim düşünsene…6 senelik bir evliliğim oldu ben onu deli gibi sevdim yani sevgi nedir, kadınlık nedir her şeyi ben onda gördüm onda tattım ve 6 senenin son senesinde nasıl olduysa bilmiyorum ne yaptı son bir sene kalarak bana yapmadığı şey kalmadı… En son üvey ablamla yatakta yakaladım işte, o anda olay oldu öldürdüm işte”

(Eski hükümlü KM)

Bu şekilde bir deneyimden sonra bile eski hükümlü suç işleme nedenini aslında daha önceki birikmiş yaşantılarıyla ilişkilendirmektedir:

“Ben daha doğrusu böyle olmaması gerekirdi tabi ki, sahipsizlik yani ilk evliliğimde benim ailem beni verdi tamam, gelselerdi sorsalardı hani niçin böyle yapıyorsun, bir çözüm bulsalardı, yani ben oraya gittiğim zaman beni geri göndermeselerdi, sahip çıksalardı belki o çocuklarım da olmayacaktı, belki bu duruma da gelmeyecektim, sahipsizlik diyeyim yani ben orda ölmeyi denedim ölemedim, hiç kimse yok hiçbir yere inmiyorsunuz, İstanbul ama İstanbul’da dört duvar arasında yaşıyorum, o adama benim gitme sebebim sanki kurtuluyormuşum beni buradan alıp götürecek diye… Biraz da eski yaşadıklarımın birikimiydi bendeki şey yani, oraya çıkmışım gitmişim yani ben onun her istediğini verdim diye düşündüm hani niçin böyle bir şey yaptı” (Eski hükümlü KM)

Tahliye sonrası yapılan derinlemesine görüşmelerde eski hükümlülerden bazılarının işlediği suçu kabul etmedikleri görülmüştür. Her ne kadar hükümlü işlediği bu suçun cezasını tamamlamış olsa da bu suçu işlediğini reddetmekte ve kendisine bu şekilde bir kaçış yolu izlemektedir. Suçunu kabullenmeyen kadınların her ikisi de eşlerini öldürmekten hüküm giymiş ve her ikisi de tasarlayarak adam öldürmekten müebbet hapis cezası almışlardır. Uzun yıllar cezaevinde yatmış olan bu kadınlar af sayesinde

tahliye olmuşlardır. Bu kadınların bir başka özelliği ise her ikisinin de olayın olduğu tarihten itibaren çocuklarıyla görüşmüyor olmalarıdır. Gerek nicel çalışmada gerekse nitel çalışmada kadınların suç işleme nedenleri yeterince tartışılamamıştır. Bunun nedeni ise önemli sayıda kadın hükümlünün işlediği suçu kabullenmemiş olması ve dolayısıyla buna yönelik bir nedeninin bulunmayışıdır. Kadınların işlediği suçu kabullenmeyişi suçun nedenlerini tartışmaya olanak vermemiştir. Kadınların suçu kabullenmeyişleri bir bakıma “kaçış yolu” olarak görülmektedir.

Akademisyenlerle yapılan görüşmelerde kadınların suç işleme nedenleri değerlendirilmiş ve kadın suçluluğu açısından önemli tespitlerde bulunulmuştur.

Görüşme yapılan akademisyenler kadının suç işleme nedenlerini genellikle aile içinde yaşadığı çatışma alanlarının varlığına işaret etmektedir:

“Şimdi dikkat ederseniz kadının suç işlemesinde aile içi ilişkilerde ve evlilik ilişkilerinde yaşanan problemler çok etkili. Çünkü zaten kadının tek dünyası orası, orada yaşıyor ve orada bir sorumluluk taşıyor, dolayısıyla hep oradaki sıkıntı ve çatışmalar bire bir ilişkili bence” (Sosyolog Akademisyen)

Bir başka vurgu yine kadının aile içinde yaşadığı ensest ya da istismar nedeniyle kadınların aslında mağdur oldukları için suç işledikleri ve aslında cezaevine konmamaları gerektiğidir:

“Bana kalsa kadınların çoğunu cezaevine koymam. Çünkü neden? Kadınların çoğunluğu mağdur olduğu için suç işliyor, mesela bir baba üç tane kızı var, ilk önce birisinin ırzına geçiyor sonra onu evlendiriyor gönderiyor, sonra ikincisinin ırzına geçmeye başlıyor onu da evlendiriyor, üçüncüsüne geldiği zaman oda babayı öldürüyor. Şimdi bu kızcağızı hapishaneye yatırmanın ne yararı var söylesene, böyle tiplere illaki tanık olmuşsunuzdur belki”. Evet, çoğunun bunun altında yatan ensest olaylarıdır” (Hukukçu Akademisyen)

Çalışma kapsamında incelenen bir başka değişken “kadınların suç işlerken teşvik ve yardım alma” durumlarıdır. Araştırmaya katılan kadın hükümlülerin azımsanmayacak bir kısmı (% 22,5) suç işlerken teşvik ya da yardım aldığını belirtmiştir (Ek çizelge, 36).

Kadın suçluluğu açısından önemli bir diğer değişken ise, suça teşvik ya da yardım eden kişinin kadın hükümlüye yakınlık derecesidir. Bu çalışmada da kadınlar en fazla teşvik ve yardımı eşlerinden (% 24,1), arkadaşından (% 24,4), diğer aile bireylerinden (%

20,4), sevgilisinden (% 7,4) ve diğer kişilerden (% 13) almıştır (Ek çizelge, 37).

Cezaevinde çalışan sosyal hizmet uzmanları ile yapılan görüşmelerde de uzmanlar kadını suç işlemeye teşvik eden birilerinin olduğu kanısındadırlar:

“Hepsinde ortak şöyle bir şey var yani birileri var sanki arkalarında hani onları buna teşvik eden, evet onlarla birlikte yaptıkları birileri var gibi sanki mesela cinayet işliyor ama birisinden güç alarak işliyor yani bir azmettiricisi mutlaka var ya da kendisi azmettirici duygusundan bahsediyor işte “bıktım artık ölse de kurtulsam” diyor yanındaki adam piskopat çıkıyor gidiyor öldürüyor bu azmettirici gözüküyor mesela bir sürü ceza alıyor yani” (Sosyal Hizmet Uzmanı 1)

Genel olarak görüşülen kadınların suç işleme nedenleri değerlendirildiğinde, işlenen suç ile nedenler arasında bağlantı olduğu görülmektedir. Bu bağlamda hırsızlık suçu işleyen kadınların baskın nedenleri “maddi sıkıntılar” olarak görülürken adam öldüren kadınların baskın nedenleri ise “şiddet, istismar ve namus” olarak ilişkilendirilmiştir.