• Sonuç bulunamadı

Françoıs Bafoıl

TABLO 3.3 Farklı Bölgeselleşme Tipler

İnsanların Başlıca

Temel amaçlar gördüğü muamele Çatışmalar sorunlar

Kültürel Kültürün muhafaza Ulus (ethnos) Bölgeler arası Ayrılıkçılık bölgeselleşme edilmesi ve azınlık gerginlikler

haklarının korunması

Siyasi idari / Otoritelere Halk (demos) Hükümetler Tıkanma

bölgeselleşme erişim. arası

Güçler Dengesi gerginlikler

Ekonomik Yükselen refah Burjuvazi Ekonomik Dengesiz

bölgeselleşme rekabet büyüme

80 birinci kısım: türkiye, fransa, polonya ve avrupa birliği’nde bölgeselleşme

rallara saygı göstermeyi amaçlayan hukuki bir birlik olduğu esasını göz ardı ediyordu. AB bir devletler birliğidir ve merkezi devletler kendi içlerinde ege- mendirler; dolayısıyla bu mimarinin ana parçalarını oluştururlar. AB bir kon- federasyon değildir.

Üçüncü olarak, Orta Avrupa’daki bölgeselleşme dinamikleri, komü- nizm sonrası dönüşüm dinamiğinin bütünü boyunca devletin merkezi rolünü açıklamış ve bu kapsamda farklı merkezi politikalar oluşturan hukuk ege- menliğinin birincil önemini vurgulamıştır. Temel politika, değişim sürecinin tümünü belirleyen mülkiyet haklarının değiştirilmesi politikasıyla temsil edil- mektedir. Piyasa toplumunun bu temeli, sadece güçlü bir devletin kendini bu sürece adamış olması sebebiyle başarıyla inşa edilmiştir. Merkezi devletin ga- ranti altına aldığı bir haklar, kontrol ve sorumluluklar ağı sayesinde, refah ve idari özellikler gibi toplumun diğer temellerinin değiştirilmesi de mümkün ol- muştur. Bir hukuk egemenliği sistemi kurma gerekliliği, öncelikle diğer poli- tikaların başarısını garanti altına almak için büyük bir önem taşımaktaydı. İdarelerin değişimi, ancak hukuk egemenliğine dayalı devletler koşulunda ön- görülebilirdi. Bu durum, komünist merkeziyetçi devletlere kesin bir son ver- menin yanı sıra, Avrupa fonlarının yönetimi için de bir o kadar önemli olan idari modernizasyonun ihtilafsız bir merkezi hukuk devletinin üzerinde inşa edilmesi gerektiği anlamına gelmektedir. İşte bu yüzden, özelleştirme sürecini öncelikle eski Sovyet tipi ülkelerde başlatan merkezi devletler, idari politika- ları daha iyi yönetmiş ve AB’ye katılmak üzere çağrılan ilk devletler olmuşlar- dır. Hukuk egemenliği, devletin modernizasyonu, idari reform ve AB’ye katı- lım arasında açık bir bağ vardır. Öte yandan, mülkiyet haklarını değiştirme konusunda başlangıçta isteksiz davranan Romanya ve Bulgaristan gibi ülke- ler, idari reformları başlatan son ülkeler ve AB katılımı için çağrılan son adaylar olmuşlardır. Bu merkezi devletler, dönüşüm süreci boyunca her za- man hukuk egemenliği yerine, kendi özel menfaatlerini savunan farklı klanla- rın veya menfaat gruplarının baskısında kaldılar. Daha da ileri giden Jan Wi- niecki, uzun geçmişin Orta Avrupa devletlerinin (Çekoslovakya, Macaristan ve Polonya), İkinci Dünya Savaşı’ndan önce, 19. yüzyılda Avrupa sahnesine çıkan Balkan devletlerine karşı aynı durumu yaşamış olmaları sebebiyle, hu- kuk egemenliğini yeniden uygulamaya başlamayı en çabuk başaran ülkeler olmasını açıkladığı tezini savunmuştur. Bu özgün tarihi yörüngeler, yüzyıllar boyunca Osmanlı hakimiyetinde zorlanan Balkan devletlerinin, komünist ha- kimiyet boyunca sivil toplum yerine, çok zalim bir hakimiyet altında kalma- sını açıklayabilir. Diğer yandan, Orta Avrupa devletleri, dönüşüm süreçlerini

3. polonya’da bölgeselleşme ve ademi merkezileşme: karşılaştırmalı perspektiften bir avrupalılaşma süreci 81

aydın elitleri, ulusal ve bölgesel talepler sunan derin bir sivil toplumu ve geç- mişte demokratik rejimler uygulamış olmalarını içeren eski bir gelenekten mi- ras almışlardı.

Bütün bu sebeplerle, bölgeselleşme reformlarını destekleyen Avrupalı- laşma süreci, uzlaşılmış bir süreç olarak anlaşılabilir. Bu süreç, yukarıdan ka- rarlaştırılmamış, aksine uyum dinamiklerini ve AB kurallarını benimsemeyi açıklayan çok özel sosyoekonomik yapılara dayalı egemen devletlerin uzlaş- masıyla başlatılmıştır. Bu süreç, adayları AB düzenlemelerine hiç itiraz etme- den uyum sağlamaya zorlamış olabilecek tepeden inme bir AB kuralları dina- miğini açıklamaktan çok uzak olup, bir tarafta Komisyon’un diğer tarafta da adayların ortaya koyduğu farklı beklentileri düzenlemeye giden derin ve zor- lu bir yol gibi görülmelidir. Bu kapsamda, bu ülkeler için ulusal egemenliğin arz ettiği mutlak önemin altı çizilmektedir. Bu devletler, egemenliklerini ka- zandıkları andan itibaren, egemenlik topluluğu içinde uzlaşma aramak zo- runda kalmışlardır. Fakat sürecin sonunda, egemenliğin bir bölümünü kay- betmek şöyle dursun, devletlerin hepsi daha fazla siyasi foruma ve daha fazla ekonomik kaynağa kavuşarak, daha fazla genişleme sağlamışlardır. Bu pers- pektiften bakıldığında, AB’nin adayları Acquis Communautaire’in tamamını kabul etmeye mecbur bırakmasıyla gerçek anlamda (yeniden) başlayan bölge- selleşme süreci, komünizm sonrası dönemin dönüm noktasını oluşturur. Franck Schimmelfennig, AB Komisyonu’yla adayı bir haklar ve sorumluluk- lar ağı içinde bağlayan sözleşmeyi öne sürerek, “siyasi koşulluluğun” oynadı- ğı rolün altını çizerken oldukça haklıydı: Komisyon’un iç piyasanın garanti- lendiğini ve sınırların emniyet altına alındığını görme hakkı; 31 bölümün tü- mü kapanmasının giriş için son tarih olduğunu bildirerek verilen sorumluluk- lar. Adayların toplu emniyeti garanti ederek bir üyenin tüm yükümlülükleri- ni yerine getirmesine yönelik sorumlulukları ve yapısal fonların mali deste- ğinden yararlanma hakları. Son olarak, Anna Vachudova’nın “liberal olma- yanlara” göre daha geniş bir kitleyi içeren “liberal” oyuncuların (özellikle de partilerin) rolünün AB egemenliğine karşı geldiğinin altını çizmesinde de hak- lılık payı vardır. Öte yandan, “liberal olmayan” partilerin çoğu, “veto gücü” AB düzenlemesi lehine olandan daha kuvvetli olduğu sürece, ülkenin AB ka- tılımı için uygunluğunu zedelemektedir. Bu durum, 1990’lar boyunca Ro- manya ve Bulgaristan’ın AB’ye katılmasına izin verilmemesini açıklamakta- dır. 1996’nın sonunda, sivil toplumlar halen komünist mirasa takılıp kalmış olan merkezi otoriteleri AB lehine ulusal bir fikir birliğine varıldığını söyleye- rek zorlayana kadar, AB hukuku lehine açık bir çoğunluk oluşamamıştır.

82 birinci kısım: türkiye, fransa, polonya ve avrupa birliği’nde bölgeselleşme

SONUÇ

Doğu Avrupa’daki bölgeselleşme sürecinin Polonya’ya odaklanan bu kısa analizi, komünizm sonrası dönüşüm sürecindeki bu politikanın mutlak öne- minin yanı sıra, ademi merkezileşme gerçeğinin AB uyum politikasının mev- cut en önemli gelişmelerinden birini desteklediğini anlamamızı da sağlamak- tadır. 2009 yılında, çok değer verilen “bilgi mertebesi”, Avrupalı politika mekanizmaları için hayati bir seçimi temsil eder. Karar alıcılar, bu son dere- ce önemli Avrupa politikasını, Avrupa dayanışmasını yıkma riskini göze ala- rak “yeniden ulusallaştırmayı” önermekle bölgesel eşitsizliklerden doğacak aşırılık riskini almak arasında bir seçim yapmak zorundaydılar; ya da yetki dağılımı esasını derinleştirme kararı alarak, farklı karar alma seviyelerini bu şekilde güçlendirebilirlerdi. Barca’nın 2009’da yayınlanan belgesi de bu öne- riyi getirmekte ve OECD’nin bölgesel kalkınma politikasını “mekâna daya- lı, çok seviyeli, yenilikçi ve farklı bölge tiplerine göre ayarlanmış” bir yakla- şımla ele alma çağrısını yeniden vurgulamaktadır. Genel hedef, OECD rapo- runa uygun olarak, bölgelerin “refahını ve yaşam standartlarını” arttırmak ve bölgedeki varlıkların daha kapsamlı ve iyi bir şekilde kullanılmasıyla, “bölgesel rekabet avantajları oluşturup bunları korumak” olmalıdır. Barca’ya göre (ve Sabel ve Zeitlin, 2007; Bachtler ve Menederz, 2007; Mlol- le, 2006; Gelauff ve arkadaşları, 2008 çalışmalarına dayanarak), “mekâna bağlı kalkınma politikası, verimliliği arttırmayı hedefleyen, yerel tercihleri ve bilgi birikimini katılımcı siyasi kurumlar aracılığıyla aydınlatıp yoğunlaştır- mak ve diğer mekânlarla bağlantılar kurmak suretiyle tasarlanan ve uygula- nan ve çok seviyeli bir yönetim sistemi tarafından teşvik edilen uzun süreli bir kalkınma stratejisi olarak tanımlanabilir…” (Barca, 2009: 13). Daha iyi açıklamak amacıyla, uyum politikası iki eşzamanlı yönde yeniden şekillendi- rilmelidir: ilk olarak, AB imtiyazlarını güçlendirmelidir; bu durumda, Barca Ar-Ge, göç, çocuk ve kadınların korunması ve iklim değişikliği politikaların- da daha fazla güç paylaşımı talep etmelidir. İkinci olarak, daha yerel bir şe- kilde hedeflenmelidir. Bu sebeple, Barca’nın raporunun teşvik etmeye çalıştı- ğı noktayı sadece güçlü ve ustalıkla yönetilen bir ademi merkeziyet sağlaya- bilir: toplumsal güven ve en yoksul ve en ayrıcalıksız toplumsal grupları da- hil etmeye yönelik toplumsal bir gündem için yerel bir temel oluşturmayı amaçlayan yeni bir paradigma. Ekonomik ve sosyal bakımdan dengeli kal- kınmayı garanti etmeyi amaçlayan bu önemli mücadelede, ademi merkezi- leşme süreci vazgeçilmez bir adımdır ve Polonya, Avrupalılaşmanın şaşırtıcı örneklerinden bir tanesidir.

3. polonya’da bölgeselleşme ve ademi merkezileşme: karşılaştırmalı perspektiften bir avrupalılaşma süreci 83

Kaynakça

Bachtler J., Menedez C. (2007), “Who governs EU cohesion policy? Deconstructing the Reforms of the Structural Funds?”, Journal of Common Markets Studies, 45 (3): 535- 564.

Bafoil, F. (2004), Critique internationale, n° spécial, 25, Ekim 2004, Les instruments de l’élargissement de l’UE: 119-182 (dossier coordonné par)

Bafoil, F. ve T. Beichelt (2008), L’Européanisation d’Ouest en Est, L’Harmattan, coll. Lo- giques Politiques.

Bafoil, F. (2009), Central Europe, Globalization and social change, Palgrave. Bafoil, F. (der.) (2007), La Pologne, Fayard.

Benz, A. (2007), “Comments on François Bafoil’s contribution”, C. Lequesne ve M. Mc- Donaghi-Pajerova (der.), La citoyenneté démocratique dans l’Europe des Vingt-sept içinde, Paris, L’Harmattan.

Dabrowski, M. (2008), “Structural funds as a Driver for Institutional Change in Poland”,

Europe-Asia Studies, c. 60, no. 2, Mart: 227-248.

Ferry, M. (2003), “The EU and the recent regional reform in Poland”, Europe Asia Studi-

es, c. 55, no. 7: 1097-1116.

Hesse, J. (1998), “Rebuilding the State; Administrative reform in Central and Eastern Eu- rope, Preparing Public Administration for the European adminstrative space”, Sigma

Papers, OCED: 173-179.

Horvath, T. (der.) (2000), Decentralization: Experiments and reforms, LGI Books Local governments in Central and Eastern Europe.

Huges, J., Sasse G. Gwendolyn ve Claire Ordon (2001), “The regional deficit in Eastward Enlargement of the European Union: Top down policies and Bottom up Reactions”,

Working Paper 29/01, ESRC ‘One Europe or several?), University of Sussex.

Illner, M. (2002), “Multilevel government in three East Central European candidate coun- tries and its reforms after 1989”, EUI Working papers, RSC no. 7.

Kutter, A. ve V. Trappmann (der.) (2006), Das Erbe des Beitritts. Europäisierung in Mit-

tel und Osteuropa, Europäische Schriften, Baden-Baden, Nomos Verlag.

Lhomel, E. (1999), “Nouvelles politiques de développement régional en Europe centrale et orientale”, Le Courrier des Pays de l’Est, no. 432.

Lhomel, E. (2002), “Le développement régional dans les pays candidats à l’Union Eu- ropéenne”, Le Courrier des Pays de l’Est, no. 1026.

Lhomel, E. (2007), “Régions, territoires et administrations”, F. Bafoil (der.), La Pologne içinde, Fayard: 347-366.

Lippert B. ve G. Umbach (2005), The Pressure of Europeanization: From Post-Communist

State Administrations to Normal Players in the EU System, Baden-Baden, Nomos Verlag.

Perron, C. (2003), Les pionniers de la démocratie, Le Monde, Gallimard.

Mairate, A. (2007), “The Added Value of the European Union Cohesion Policy”, Regional

Studies, c. 40, no. 2: 167-177.

Marcou, G. (1996), “L’administration locale et régionale en Europe centrale et orientale”, no. 5027/5028: 37-68.

Myant, M. (2003), “Civil society and political parties in the Czech Republic”, S. Smith (der.), Communities and Post-Communist Transformation. Czechoslovakia, Czech Re-

84 birinci kısım: türkiye, fransa, polonya ve avrupa birliği’nde bölgeselleşme

Paczkowski, A. (2007), “La prise du pouvoir par les communistes, 1945-1948”, La Polog-

ne içinde, F. Bafoil (der.), Fayard.

Ragaru, N. (2007), “Les politisations de l’identité dans les Balkans”, Revue d’Etudes Com-

paratives Est-Ouest, n° spécial coordonné par N. Ragaru, c. 38, no. 4: 5-224.

Sabel, C. F. ve J. Zeitlin (2008), “learning from differences: the New Architecture of Expe- rimentalist overnance in the EU”, European Law Journal, Mayıs.

Smith, S. (2003), Local communities and post-communist transformation, Routledge and Curzon.

Rey, V., Coudroy de Lille L. ve E. Boulineau (2005), L’élargissement de l’UE, réformes ter-

ritoriales en EC, l’Harmattan.

Schimmelfennig, F. ve U. Sedelmeier (2005), Conceptualizing the Europeanization of Eas-

tern and Central Europe, Ithaca, Cornell University Press.

Vachudova, M. A. (2005), Europe Undivided. Democracy, Leverage and Integration after

Communism, Oxford: Oxford University Press.

Wollmann, H. (1997), “Institution building, and decentralization in formerly socialist countries: the cases of Poland, Hungary, and East Germany”, Environment and plan-

ning, Government and policy, c. 15: 463-480.

Yoder, J. (2003), “Decentralization and regionalization after communism, administrative and territorial reforms in Poland and in the Czech Republic”, Europe Asia Studies, c. 55, no. 2: 8235.

4

Türkiye’de Sınıraşırı İşbirliği:

Outline

Benzer Belgeler