• Sonuç bulunamadı

C. ESERLERİ VE ÖDÜLLERİ

1.3. CEMAL SÜREYA’NIN ŞİİRLERİNDEKİ KAVRAMLARLA İLGİLİ

1.3.1. Tabiatla İlgili Kelimeler

Cemal Süreya yaşadığı tüm olumsuzluklara rağmen hayata bağlı, yaşamayı seven bir şairdir. Bu sebeple karşılaştığı her şey onun şiirinde kendini bulur. Tabiatı, doğayı seven bir şair olarak “tabiat”la ilgili kelimelerin çokça bulunması doğaldır. Şiirlerinde

“tabiat” her yönüyle vardır. Öyle ki geceden gündüze, hayvandan bitkiye, sudan toprağa, dağdan ovaya, doğada ne varsa onun şiirine girmeyi başarmıştır. “Tabiat”

canlıdır ve şairin duygu, düşünce süzgecinden geçerek her biri ayrı ayrı kendi yerini bulur. Kişileştirmeler, teşbihler, tarizler … vs. gibi sanatlarla “tabiat”ı anlatan şair,

bazen tarihî bir olayı, siyasi durumu anlatırken, bazen de sevinci ve kederi, beraberinde cinsel bir duyguyu vermeye çalışır.

“Tabiat” geniş bir alanı ifade ettiği için; “renk”, “zaman”, “hayvan”, “ses” ve

“yer”lerle ilgili kelimeleri ayrı başlıklar altında inceledik. Geriye kalanları da bu bölümde vermeye çalıştık:

Tablo: 2

Nu Kelime Frekans

1 çiçek 68

2 su 64

3 ak-(suyun) 32

4 güneş 30

5 gökyüzü 28

6 gül 25

7 hava 24

8 yaprak 20

9 yıldız 19

10 ağaç, ay 18

11 gök 17

12 damla, ekmek 15

13 dal, bahçe 14

14 ateş, yağmur 12

15 rüzgâr, yağ-(yağmur), 10

16 toprak 8

17 tepe, bitki, yeryüzü 7

18 buğday, doruk, bakır 6

19 ışık, akasya, başak, ekin, kar 5

20 çakıl, karpuz, ıhlamur, göç, ufuk 4

21 leylak, bozkır, zambak, gelincik, çimen, bahar,

karanfil, söğüt, kum 3

22 günışığı, iklim, gökkuşağı, gündoğusu, erozyon,

düzlük, menekşe, zakkum, üzüm, buzul, badem, tarçın 2

23

göktaşı, reçine, ağartı (gün), çınar, dere, derya, fırtına, papatya, armut, patates, nilüfer, akarsu, kalsiyum, oksijen, yerebatan, krom, havyar, deprem, devetabanı, kalker, katırtırnağı, gezegen, kırağı, doğa

1

Cemal Süreya’nın şiirlerinde “tabiat”la ilgili kelimelerin toplam frekansları 635’tir. Farklı kelime sayısı ise 82’dir. Bu sayı, şairin toplam kelime sayısı içerisinde % 3,08’e tekabül eder. Renk, zaman, hayvan, yer ve seslerle ilgili kelimeleri de bu gruba dahil etseydik bu sayı daha da artacaktı. Biz de bu grupları ayrı ayrı incelemeyi uygun gördük.

“Tabiat”la ilgili frekansı en yüksek kelime “çiçek” tir ve şiirlerde 68 kez tekrar edilmiştir. Dünyaya dönük, yaşamayı seven ve materyalist bir şair olarak sanatını icra eden şairin şiirlerinde bu türden kelimelerin çok kullanılması doğaldır.

“Çiçek” sözcüğü şiirlerde bazen sembolik olarak bazen de gerçek anlamıyla kullanılır. Bu kelime aşağıdaki şiirlerde gerçek anlamının dışında kadın yerine kullanılışıyla karşımızdadır:

“Bir sürü çiçek ama saydırmaya kalkma Ayrı ayrı kadınlardan koparılmış

Kadınlardan ya hem de bilsen nerelerinden” (Türkü)

“Elim geçiyor aptaldan Kapital

Elim mi çiçek mi bilmiyorum Bir elim bir çiçek mi açılan

Çekingen mahzun açılan bunu bilmiyorum” (Bun)

“İlk adımda ürperen çiçekler

İlk adımda çiçekler ürperir” (Ortadoğu I)

“O diye bir vardı galiba Ağzı da iyice vardı galiba Gece çiçeklerinden bir orman

Pejmürde atlar pahasına” (Yağmurun Yağması İyidir)

Şiirlerde “su” ve “su”yla ilgili kelimeler de sıklıkla kullanılır. Su 64 kez, deniz 32 kez, ak- 32 kez, damla 15 kez, yağmur 12 kez, yağ- 10 kez, nehir 7 kez, göl 8 kez, dere 1 kez, derya 1 kez, akarsu 1 kez kullanılmıştır. Bu kelimeler hem sembolik birer imaj hem de yer yer gerçek anlamlarıyla kullanılırlar:

“Sevişken bir orospu en mayhoş tenlisi Ortadoğu’nun Çeşmeden su içer gibi kolay rahat

Avucunu çenesine dayayıp öptüğü” (Süveyş)

“Bir kuş: nereye gidiyon kuşu Bir çiçek: bilmem ki çiçeği Bir su: şüpheli” (Resim)

“O zamanlar sen daha neydin ki, annen Alucra’nın gizli su kürelerinden geçirdi seni; at arabalarıyla ve büyük kalabalıkta gidilen baş döndürücü mavi su kürelerinden…” (Yüreğin Yaban Argosu)

“Kadınlar hamamında Güzin Bacağının birini suya uzattı Erkekler hamamında Süleyman Uzandı bu bacağı bir güzel öptü

Öpsün bakalım” (Hür Hamamlar Denizi)

“Saçlarınla beraber penceredeyken Besbelli arandığından haberli

Gemiler eskirken, deniz eskirken limanda Sevgili” (Balzamin)

“Ama ben nice göz, nice deniz nice gazel

Lerimle gördüm lerimle bildim, lerimle becerdim o işi” (Gazel)

“Ve denizin gişesinde oturan kısa boylu saat kulesi Yakasının içine kaydırmış hafifçe basınç-ölçerini Diyor ki değil daha

Vakit var daha” (Vakit Var Daha)

“Su”yla ilgili kelimelerden “akmak” fiilinin, alışılmadık bağdaştırmalarla kullanımı ilgi çekicidir. Şair, soyut kavramları somutlaştırma bazen de tersini yapma yoluna giderek şiirinin anlam dünyasını genişletir. Şairin kişileştirmeleri de anlatıma farklı bir renk katar:

“Umulmadık bir gün olabilir bugün Bir çeşme gibi akabilir cumartesi Çığlığındaki sessiz harfler

Dün gecenin ağırlığıdır damarlarında” (Kan Var Bütün Kelimelerin Altında)

“Sestir akar

Atının koşumlarından demir” (Ortadoğu I)

“Kaç yıldır akarım bilmem pazar yerini Dinle ak bakışlı bir çeşme söylüyor

-Kaç yıldır akarım bilmem pazar yerini” (Çeşme, Küçük Kız, Ozan Ve Öbürleri)

“Ama her damla dopdoludur Ve her damlada

Taşıran – damla onuru vardır” (Ortadoğu I)

“Yıldızlar kıyamet gibiydi kaldırımlarda Çünkü biraz evvel yağmur yağmıştı” (Adam)

“Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken

Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti” (Aşk)

“Tabiat”, şairin şiirlerinde her yönüyle vücut bulur. Ağaçlar, bitkiler ve çiçekler şairin muhayyilesinde teşbihler, teşhisler vs… sanatlarla zenginleşerek kullanılırlar.

Süreya için “tabiat” canlıdır. Ölüm, kadın, üzüntü … vs bu tür kelimelerle dile getirilir.

Şair tabiatı anlatırken daha çok sembolleri kullanır.

“Ağaç”, Türk kültüründe önemli bir unsurdur. “Güneş” ve “su” kültleri aracılığıyla imaja dinamizm kazandırılırken; “ağaç” imajıyla da umutlarını gökyüzünden düşecek bir damla yağmura bağlayan ve hayatı en ufak bir hadisenin (kıvılcımın) doğurduğu bitmek bilmeyen savaş yargılarıyla kasıp kavrulan, Ortadoğu insanı anlatılmaktadır. Geleneksel Ortadoğu imajına, su ve ateş imajlarıyla ölüm-kalım arasında sürdürdüğü yolculuğuna uygun dinamik bir nitelik kazandırılmıştır. Şair umutsuz değildir. Çünkü ağaç imajı hayatın ve büyümenin de bir simgesidir.” (Özcan 2013: 26)

“Ölüm” adlı şiirde şair ölümün soğuk yüzüyle yüzleşmiş ve ağaca sarılmayı hayatta kalmakla sembolize etmiştir:

“Ölüm geliyor aklıma birden ölüm Bir ağacın gövdesine sarılıyorum”

“Kan Var Bütün Kelimelerin Altında” adlı şiirde tabiat, içinde bulunulan toplumsal bir sıkıntıyla, şöyle anlatılır:

“Kan var bütün kelimelerin altında Yaprağını dökecek ağaç yok burda Ama ışık dökebilir olanca renklerini”

“Yunus ki Sütdişleriyle Türkçenin” adlı şiirde tabiat şu şekildedir:

“Bursa’da otlar ağaçlar arasında Kim yazdı günün aydınlığın O diri o insan yüzlü beratını Başka kim yazdı Emir Sultan’dan”

Tabiatın kişileştirildiği “ Ortadoğu IV” adlı şiir de şöyledir:

“Güneşin çekici yukarda Suyun bıçağı aşağıda

Krom alçakgönüllü, bakır utangaç”