• Sonuç bulunamadı

Mîlâdî. VII. yüzyıldan itibaren Hipokrat, Galen (Câlînûs) ve Dioscorides gibi Grek tıbbının önemli simalarının eserlerinin Arapçaya çevrilmesi yoluyla İslam coğrafyasına intikali, tıbbın gelişmesinde büyük rol oynamıştır. Bu çeviri faaliyetleri özellikle mîlâdî VIII. İle X. yüzyılları arasında Abbasî idarecilerinin bizzat destekleriyle hız kazanmıştır. Tercüme faaliyetlerinde etkin çabaları olan başta Huneyn b. İshâk (ö. 260/873) olmak üzere Ya ‘kûb b. İshâk el-Kindî (ö. 256/870), İshâk b. Huneyn (ö. 298/910), Sâbit b. Kurra (ö. 288/901), Kustâ b. Lûkâ (ö. 299/912) gibi şahsiyetlerin isimleri zikre değerdir.513 İslam tıbbı ortaçağda İbn Sînâ ile zirveye çıkmıştır.

Endülüs tıbbı da diğer ilim alanlarında olduğu ilk dönemlerde Doğu’daki gelişmeleri takip etmiştir. Ancak daha sonra Endülüs tıpçılarının kendi tecrübelerini de eklemeleri, mîlâdî X. yy.’dan itibaren Endülüs’te tıbbın büyük gelişme göstermesini sağlamıştır. İbn Zeydûn’un yaşadığı döneme denk gelen mîlâdî XI. yy.’da bir çok tıp bilgini dünya çapında şöhrete kavuşmuştur. Cerrahların babası kabul edilen Kurtubalı Ebu’l-Kasım ez-Zehrâvî (ö. 403/1013) bunlardan biridir. Dönemi için modern sayılacak cerrahi esasları tıbba kazandırmış, bir çok cerrahi aletlerin çizimlerini yapmış ve onları ilk kez kullanmıştır.514 ez-Zehrâvî dışında İbn Vâfid (ö. 467/1075) ve Endülüs’te hekimliği adeta bir meslek haline getiren Zühr

513Peter E. Pormann, “Tıp”, DİA, TDV, İstanbul 2012, XLI/96; Eyyüp Tanrıverdi, “Arap Kültüründe Çeviri Çalışmaları ve Huneyn b. İshâk Ekolü”, Dîvân Disiplinlerarası Çalışmalar Dergisi, 12. Cilt, 23. Sayı, 2007/2, s. 94.

514 Esin Kahya, “Zehrâvî”, DİA, TDV, İstanbul 2013, XLIV/189-191.

149

ailesinin ilk hekimi Ebû Mervân İbn Muhammed (ö. 470/1078) gibi yetkin tıpçılar bu dönemde yetişmiştir.515

Endülüs, İslam kültür ve medeniyetinin Avrupa’ya intikali sürecinde de önemli role sahiptir. Bu kültür ve medeniyetin bir parçası olan tıbbın Avrupa’ya taşınmasında köprü vazifesi görmüştür. Özellikle bir tercüme merkezi haline gelen Tuleytula (Toledo) şehrinde birçok bilim dalında eser Latince’ye çevrilmiştir. Bunların arasında tıp alanında İbn Sînâ, el-Kindî, el-Fârâbî ve daha birçok Müslüman bilim adamının eserleri ve Arapça’ya çevrilmiş olan Grekçe eserler de vardır.516

İbn Zeydûn, şiirlerinde kullandığı bazı tıp terimleriyle, dönemin tababetine dair bazı bilgiler verdiği gibi kendisinin tıp bilgisinden uzak olmadığını da göstermiştir. Bazı hastalık isimlerini verdiği gibi bazı tedavi üsullerinden ve cerrahi aletlerinden bahsetmiştir:

ي َﲔِﺣ - ،َءﺎﻀْﻋَﻷا ُﻊَﻔْـﻨَـﻳ ُﻩﺎَﻨْـﺜَﻌَـﺑ ْﺪَﻗ َـ

،ِﻪِﻔْﻄُﻠِﺑ ،ﻮُﻠْﺟ

َءﺎﻨْﺨﱠﺴﻟا

َءاَوَد َكاذَو ، َﱴَﻔﻟا ِﻪﻴِﻬَﺘْﺸَﻳ - ،َءاﺬِﻏ اﺬَﻫ ُﺖْﺜَﻌَـﺑ ﱢﱐَأ َﺮْـﻴَﻏ

لا ُدِْﱪُـﻳ ٌﻒِﻄْﻠُﻣـ

ُﻊَﻤْﻘَـﻳَو ،ًﺎﺑﺎﻬِﺘﻟا َشﺎﺟ - اذإ ،َجاَﺰِﻣ

َءاﺮْﻔﱠﺼﻟا

517

“Gönderdik ilacı. Vardır organlara yararı, kaldırdığında hummayı lütfuyla. Gencin iştahını çektiği bir gıda olarak gönderdiysem de bir ilaçtır bu.

Yatıştırır ve sakinleştirir mizacı, daraldığında. Bir de izale eder safra (bir tür karaciğer iltihabı) hastalığını.”

َﺔَﺒِﻗﺎﻋ َتْﺪَْﲪَأ ْنَأ َﻚِﻨْﻬَـﻴِﻟ

ِﺪْﺼَﻔﻟا

لاَو ِﺮْﻜﱡﺸﻟا ُﻞَْﲨَأ ﺎّﻨِﻣ ِﻪﱠﻠِﻠِﻓ - ؛ـ

ِﺪَْﲪ

لا َِﰊﺎﻧ ْفِﺮَﺼْﻨَـﻳ ْﻢـَﻟ ،ُﻪَﺘْﻴﱠﻘَﻠَـﺗ - ٍﺪِﺻﺎَﻓ َﻊَﻀْﺒِﻣ ﱠنَأ ْﻦِﻣ ﺎﺒَﺠَﻋ ﺎَﻳوـ

ﱢﺪَﺣ

518

“Tebrikler size ki kan alma tedaviniz iyi sonuçlandı. En güzel şükürler ve hamdler Allah’a olsun.”

515 Muhammed Kâmil Huseyn, el-Mûcez fî târîhi’t-tıbbi ve’s-saydeliyye ‘inde’l-‘Arab, Câmi‘etu’l- ‘Arabiyyi’l-Lîbî, s. 24-30; Özdemir, Endülüs Müslümanları (Kültür ve Edebiyat), s. 235-237. 516 Özdemir, Endülüs Müslümanları (Kültür ve Medeniyet), s. 385-395.

517İbn Zeydûn, Dîvânu İbn Zeydûn, el-Fâhûrî (Thk.), s. 164. 518Aynı eser, s. 266.

150

Körelmedi senin damarını kesen doktorun neşteri, sübhanellah!”

Buna göre toplum, hastalıklar karşısında biçare değildir. Birtakım hastalıklara iyi geldiği düşünülen bazı gıdalar önerilmektedir. Bunun yanında hastalık durumunda gerektiğinde doktora da başvurulmaktadır. Beyitlerde humma (

ءﺎﻨْﺨَﺴﻟا

), karaciğer iltihabı (

ُءاﺮْﻔﱠﺼﻟا

) gibi hastalıklardan ve damardan kan alma (

ُﺪْﺼَﻔﻟا

) tedavisinden bahsedilmiştir. Ayrıca doktorun damardan kan alma tedavisinde kullandığı bir aletten de (

ﻊَﻀْﺒِﻣ

) bahsedilmiştir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

DİVANIN DİL VE BELAGAT İNCELEMESİ

Şiir, şairin duygularının, heyecanlarının, hayallerinin ve düşüncelerinin tezahür alanıdır. Bu yüzden şair, kendini ifade etmek için tüm bilgi, birikim ve yeteneklerini sergileyerek ve muhayyilesini de kullanarak şiirini en etkili biçime sokmak ister. Sınırsız düşlerini sınırlı kelimelerle ortaya koymaya çalışır. En güzel kelimeleri seçer ve onları ahenk ile nazmeder. Böylece şairin anlatım üslubu ortaya çıkar. Şiirin dilinin akıcı, etkili, coşkulu ve doğal olması, külfetsiz bir okuyuş ortaya koymakta bu da okuyucunun şiirden haz almasını sağlamaktadır. Kelimeler sınırlı, duygular ve hayaller ise sınırsız olduğundan şair, kelimelere gerçek anlamları dışında anlamlar da yüklemek durumundadır. Burada söz sanatları diyebileceğimiz belagat ilmi ortaya çıkmaktadır.

Bir ilim olarak belagat, fasih kelime ve terkiplerle durumun gereğine göre söz söyleme sanatıdır.519

Belâgat ilmi içerisinde yer alan söz söyleme sanatlarının kullanımı, ifadeyi anlam ve üslup açısından güçlü ve etkili hale getirmektedir. İfadeye güzellik ve çeşitlilik, anlama derinlik ve genişlik katmaktadır. Bu bağlamda İbn Zeydûn’un şiirlerinde etkili bir belagat yönü vardır. Onun şiirlerinde belagat ilimlerinin her başlığı ile ilgili çarpıcı ve fevkelade güzel örnekler mevcuttur. Onun dil ve edebiyat alanındaki derin vukufiyeti, geniş kültürü, bilgi birikimi, siyasi ve idari tecrübesi şiirlerinin belagat yönü üzerinde olumlu etkisi olmuştur. İçindeki

519 es-Seyyid Ahmed el-Hâşimî, Cevâhiru’l-belâga fi’l-me‘ânî ve’l-beyâni ve’l-bedî‘, el- Mektebetu’l-‘asriyye, Beyrut, s. 40

152

büyük aşk ve onunla ilintili duygular ise onun hayallerini, düşüncelerini besleyen ve zenginleştiren önemli unsurlardandır.

İbn Zeydûn’un şiirleri belagat açısından zengin ve çeşitli malzeme içermektedir. Ancak bu zenginliği ve çeşitliliği tümüyle ortaya koymak çok detay gerektirir. Bundan dolayı şiirlerinde belagatın beyân, me’ânî ve bedî‘ sanatlarından ön plana çıkan belli başlı konular ele alınıp özellikle çarpıcı ve etkileyici örnekler üzerinden değerlendirme yapmak uygun olacaktır. Bu konular, divanın fesahatını oluşturan akıcılık, tenâfür ve terâdüftür. Beyân ilminden teşbih, mecâz-ı mürsel, mecâz-ı aklî, istiare, kinâye gibi konulardır. Me‘ânî ilminden haberî ve inşâî ifade, kasr ve iltifât sanatlarıdır. Bedî‘ ilminden ise tekrar, tevriye, tibâk, hüsn-i talil, lafız- mana uyumu, ‘aks, cinâs ve tasdîr gibi söz sanatlarıdır.

Benzer Belgeler