• Sonuç bulunamadı

2.5. Rekabet Stratejileri Konusunda Yapılmış Ulusal ve Uluslararası Çalışmalar

3.1.4. Araştırmanın Metodolojisi

3.1.4.6. Dünyada ve Türkiye’de Otomotiv Sektörü

3.1.4.6.2. Türkiye’de Otomotiv Sektörü

Türkiye’nin otomotiv endüstrisiyle tanışması ve söz konusu endüstride bir oyuncu olma yolundaki istekliliği “ithal ikamesi” politikasıyla başlamıştır (Yaşar, 2013: 779). Türkiye’de otomotiv endüstrisinin temelleri 1950’li yıllarda atılmış ve kurulan montaj fabrikaları ile 1970’li yılların başına doğru belirli kapasite ve yerlilik oranına ulaşılmıştır. Bununla birlikte Türkiye’de ilk kez otomotiv sanayi ürünleri üretiminin 1954 yılında Türk Willys Overland Ltd.’nin askeriyeye jip ve kamyonet üretmesi üzerine başladığı bilinmektedir. Söz konusu yatırımı, 1955 yılında Türk Otomotiv Endüstrisi A.Ş.’nin kamyon fabrikası ve daha sonrada Otosan ve Çiftçiler A.Ş.’nin ikinci ve üçüncü kamyon fabrikaları izlemiştir (Bedir, 2002: 26).

1960’lı yıllarda Türkiye’de otomotiv sanayisinde montajdan imalata geçilmesi konuşulmaya başlanmıştır. Kamuoyunda yapılan tartışmalar yoğunlaşmış ve dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in talimatıyla yerli otomobil projesi başlatılmıştır. Eskişehir Devlet Demiryolları fabrikası mühendisleri tarafından çok kısa bir sürede yapılan özverili çalışmalar sonucunda “Devrim” adı verilen ilk Türk otomobili dört adet üretilmiştir. Ancak dönemin ekonomik ve siyasi koşulları “Devrim”in üretilmesine devam edilmesini engellemiştir. Ancak bu dönemde Türkiye’de otomobil üretilebileceği düşüncesi toplumda ve yöneticilerde oturmuştur. Toplumun beklentileri ve “Devrim” tecrübesi sonucu “Anadol” marka otomobil ortaya çıkmış ve söz konusu otomobilin 1966 yılında seri üretimine başlanmıştır. 1984 yılına kadar Anadol otomobilinden 87 bin adet üretilerek satılmıştır (Başbuğ, 2017: 58).

1989 yılına kadar Türkiye’de otomotiv sektörü yüksek gümrük vergileri ile korunmuştur. 1990 yılında alınan kararla otomotiv sektöründe gümrük vergisi oranı %75’lerden %33’lere indirilmiştir. Ayrıca söz konusu yılda sektör içinde yeni teşvik uygulamaları da başlatılmıştır. Bu uygulamaların sonucu olarak söz konusu yıllarda Toyota, Opel gibi dünya genelinde büyük otomotiv işletmeleri Türkiye’ye yatırım

yapmaya başlamışlardır. 1996 yılına gelindiğinde Gümrük Birliği uygulamasıyla sektördeki gümrük vergileri sıfırlanmıştır. Ayrıca söz konusu yılda ihracat ve ithalat önünde engel teşkil eden birçok uygulama sonlandırılmıştır. Bu tarihten itibaren söz konusu işletmelere ilaveten dünya genelinde birçok uluslararası işletme yatırımlarını Türkiye’ye kaydırmış, işletmeler arasında artan rekabet yerli ve yabancı birçok işletme arasında ulusal ve uluslararası iş birliklerinin yapılmasına ve sektörün gelişmesine imkân tanımıştır (Tanyılmaz ve Erten, 2001: 36).

1990’lı yıllara kadar Türkiye’de üretilen her türlü motorlu araç Türkiye’deki otomotiv yan sanayinin gelişmesine katkı sağlamıştır. Söz konusu dönemde üretilen araçlarda yerli katkı oranı %90’ları aşmıştır. Bu artış birtakım parçaların otomotiv yan sanayide üretilebilmesi için yapılan yatırımların artmasına neden olmuştur. 1990’lı yılların başlarında otomobile olan talebin her yıl yaklaşık olarak %25 oranında artması ana sanayi ve yan sanayiye olan yatırımcı ilgisini önemli derecede artırmıştır. Kapasite artışı yanında sektörün rekabet gücünü artırabilmek için yeni teknoloji kullanımı ve yeni model yatırımları ile Ar-Ge çalışmaları bu dönemde büyük hız kazanmıştır. Benzer şekilde 1990’lı yıllarda ana ve yan sanayideki üretici işletmelerle, pazarlama kuruluşlarında yeniden yapılanma çalışmaları tamamlanmıştır (Sarıboğa, 2008: 50).

Türkiye’de otomotiv sektörünün üretimi 2001 yılına gelinceye değin sürekli olarak artış göstermiştir. 2001 yılında Türkiye’de yaşanan ekonomik kriz, otomotiv sektörünü de yaralamış ve sektörün üretiminde %40’lara yakın bir düşüş yaşanmıştır. 2002 yılından itibaren 2001 yılında yaşanan krizin izlerini silmeye başlayan Türkiye’de otomotiv sektörü de tekrar atağa geçmiştir (Aydın, 2010: 25). Türkiye’de otomotiv sanayinin üretimi yıllar itibariyle kriz dönemleri hariç sürekli olarak artış eğilimi göstermiştir. Aşağıda Şekil-18’de 2008–2018 yılları arasında Türkiye otomotiv sanayi tarafından yıllar itibariyle üretilen toplam motorlu taşıt sayıları yer almaktadır.

Şekil-18: Otomotiv Sektörünün 2008–2018 Yılları Toplam Üretim Miktarları

Kaynak: Otomotiv Sanayii Derneği 2018 Yılı Genel ve İstatistik Bülteni, http://www.osd.org.tr/sites/1/upload/files/2018_YILLIK -3299.pdf (Erişim Tarihi: 23.12.2018)

Şekil-18 incelendiğinde son 10 yıllık süreçte Türkiye’de otomotiv sektörünün toplam üretim miktarının 2009 yılı hariç tüm yıllarda sürekli bir artış gösterdiği görülmektedir. 2009 yılı Türkiye’de az hissedilen ancak küresel düzeyde şiddeti yüksek olan ekonomik bir krize sahne olmuştur. Söz konusu ekonomik kriz Türkiye’de de otomotiv sanayinin üretimini azaltıcı etki göstermiştir. Ancak kriz sonrası dönemde otomotiv sanayinin üretimi yine artış eğilimine girmiştir. Son olarak 2017 yılında Türkiye’de otomotiv sanayinin toplam üretim miktarı 1.749.572 adet olarak gerçekleşmiştir. Bu üretim içerisinde 1.142.096 adet otomobil, 23.502 adet kamyon, 462.389 adet kamyonet, 8.166 adet otobüs, 55.036 adet minibüs, 3.732 adet midibüs ve 53.841 adet traktör üretimi gerçekleşmiştir. Üretim miktarındaki bu artışın Türkiye’de otomotiv endüstrisinin sürekli olarak gelişim gösterdiği ve ülkenin rekabet üstünlüğü yakalamış ya da yakalayabilme potansiyeline sahip sektörü olduğu söylenebilir. 0 200000 400000 600000 800000 1000000 1200000 1400000 1600000 1800000 2000000 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018 Adet

Otomotiv sanayi ülke ekonomilerinin önde gelen ve sürükleyici özelliğe sahip sektörleri arasında yer almaktadır. Sektörün ekonomiler açısından önem ve sürükleyici özelliği diğer sanayi dalları ve sektörleri ile yakın ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Otomotiv sanayi demir çelik, hafif metaller, petro kimya, lastik, plastik gibi sanayi dallarının başlıca ürün alıcısı konumundadır. Dolayısıyla otomotiv sanayinin gelişmesi ilişki içerisinde olduğu diğer sektörlerin de gelişmesine onları yeni ürünler geliştirmeye zorlamasına neden olmaktadır. Bu bağlamda sektördeki değişimler, ekonominin tümünü yakından ilgilendirmektedir (Yurdakul ve İç, 2003: 2). Türkiye bulunmuş olduğu coğrafyada otomotiv sanayisine sahip tek ülke konumundadır. Otomotiv sanayisi de özellikle 1990’lı yıllardan itibaren sürekli olarak yapılan köklü ve yapısal düzenlemelerle sektör, standartlarını yükseltmiş ve rekabetçi özelliklere sahip konuma gelmiştir. Günümüzde otomotiv sanayisi Türkiye’nin ekonomisine önemli ve büyük katkı sağlayan sektörler arasında gelmektedir (Yaşar, 2013: 781).

Türkiye dünya otomotiv endüstrisinde oldukça iyi bir konuma sahiptir. Zira Türkiye otomotiv sanayisinde 3.854 girişimci yer almaktadır. Ayrıca otomotiv endüstrisi, tüm imalat sanayisi içinde 77,9 milyar TL üretim değeri ve %8,1’lik payla 4. sırada yer almaktadır. Sektör, ürettiği 13,7 milyar TL’lik katma değer ile imalat sanayisinde ise 5. sırada yer almaktadır. Otomotiv ana sanayide 13, yan sanayide ise dört bine yakın üretici bulunmaktadır. Ancak yan sanayi üretiminin ve ihracatının yarıdan fazlasını ilk 100 işletmenin gerçekleştirdiği tahmin edilmektedir. Avrupa Birliği kökenli işletmelerin ağırlıkta olduğu, lisans ve ortak yatırımlarla gelen yaklaşık 200 işletmenin bulunduğu ve ana üreticilerin desteği ile kurulan yan sanayi, yıllar içinde yüksek bir potansiyele ulaşmıştır. Söz konusu işletmeler Türkiye’de üretilen otomotiv yedek parçalarının yaklaşık %85’ini karşılayabilme kapasitesine sahiptir. Türkiye’de birçok şehirde, otomotiv yan sanayi sektörü gelişmiş olmakla birlikte birkaç şehirde yoğunlaşma görülmektedir. En fazla gelişme ve sektörel yoğunlaşmanın görüldüğü şehir ise Konya’dır. Sektör, 180 bin kişi ile toplam imalat sanayi istihdamında yaklaşık %5 paya sahiptir (Abigem, 2016: 15). Konya ili Türkiye’de özellikle otomotiv yan sanayinin oldukça fazla geliştiği bir şehirdir. Konya ilinde otomotiv ana sanayisinde faaliyet gösteren Türk Motor Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi (TÜMOSAN) fabrikası bulunmaktadır. 1975 yılında motor tahrik ve aktarma organları ve benzeri teçhizatı üretmek amacıyla Kamu İktisadi Teşebbüsü olarak

kurulmuş, faaliyetlerini dizel motor ve traktör üretiminde yoğunlaştırmıştır. Türkiye’nin ilk dizel motor üreticisi olma özelliğini taşıyan TÜMOSAN 2004 yılında özelleştirilmiş ve Albayrak Grubu bünyesine katılmıştır. Aynı marka ile üretilen traktörlere dizel motor sağlaması yanında TÜRK TRAKTÖR ve OTOYOL için de uzun yıllar dizel motor üretimi gerçekleştirmiştir (Konya Sanayi Odası, 2015: 3).