• Sonuç bulunamadı

TRT‟nin tek kanal olarak uzunca bir süre Türkiye‟de hüküm sürmesinin ardından 1990‟larla birlikte özel radyo ve televizyon yayınlarının artmasıyla medya okuryazarlığı Türkiye‟de araĢtırma konusu haline gelmiĢtir (AvĢar, 2014: s.y). Özel (2008: 4) medya okuryazarlığının ülkemiz için çok yeni 10 yıllık bir mevzu olduğundan ve halen daha “emekleme evresinde” bulunduğundan bahseder. ġahin (2011: 215) Ġngiltere, ABD ve Kanada gibi geliĢmiĢ ülkelerin medya eğitimi konusunda öğrencilerini hem mesaj üretim hem de tüketim sürecinde desteklediklerinden bahsetmektedir. Mesaj üretim sürecine dahil edilen çocuklar, medya mesajların nasıl oluĢturulduğunu deneyimleyerek öğrenmelerinden dolayı medya yöneticilerinin çıkar ve ideolojileri sonucunda oluĢturulan her bir medya mesajını daha bilinçli Ģekilde okumaktadırlar. ġahin, Türkiye‟de medya okuryazarlığının geliĢmiĢ ülkelerin gerisinde kalmasının nedenini halen ülkemizde medya okuryazarlığı dersini hangi branĢtan öğretmenlerin vermesi gerektiği tartıĢmalarının yapılmasından dolayı medya eğitiminin içeriğiyle yeterince ilgilenilmemesi olarak açıklamaktadır.

Medya okuryazarlığı kavramı 2000‟li yılların ortalarından itibaren tartıĢılmaya baĢlanmıĢtır. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ve Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) bünyesinde hazırlanan bir proje ile medya okuryazarlığı dersinin ilköğretim okullarında seçmeli ders olarak okutulması yönünde ilk adım atılmıĢtır. 2007-2008 eğitim ve öğretim yılından itibaren medya okuryazarlığı dersi Türkiye‟deki tüm 6, 7 ve 8. sınıflarda seçmeli ders olarak okutulmaya baĢlanmıĢtır. Medya okuryazarlığı dersi müfredatında “iletiĢime giriĢ, kitle iletiĢim, medya, televizyon, aile, çocuk ve televizyon, radyo, gazete ve internet” konu baĢlıkları ile bu ders öğrencilere verilmektedir (YeĢil ve Korkmaz, 2008: 59).

Türkiye‟de medya okuryazarlığı ile ilgili esas çalıĢmalar 2004 yılında baĢlamıĢtır ve ilk kez bu konu 20-21 ġubat 2003 yılında RTÜK tarafından yapılan ĠletiĢim ġurası‟nda konuĢulmaya baĢlanmıĢ ve Türkiye‟nin gündemine girmiĢtir (Altun, 2009: 98). ġura‟da hazırlanan rapora göre, “Toplumsal ve bireysel eğitim ve kültüre katkı sağlayacak, ruh sağlığını zedelemeyecek bir yaklaşımla ve özellikle çocukların zararlı yayınlardan korunması için AB’ye uyum çalışmalarının başlatılması ve ilk ve orta öğretim ders programlarına

çocuklar ve gençlerin bilinçlendirilmesini sağlayacak medya okuryazarlığı derslerinin eklenmesi” sonucuna varılmıĢtır (AvĢar, 2014: s.y). Bu sonuca göre RTÜK bünyesinde 22 Eylül 2004 tarihinde yapılan toplantıda, çocukların medya konusunda bilinçlendirilmesi amacıyla medya okuryazarlığı adında dersin açılması kararı alınmıĢ 25 Ekim 2004 tarihinde MEB (Milli Eğitim Bakanlığı) ve RTÜK (Radyo ve Televizyon Üst Kurulu) bünyesinde protokol imzalanmıĢtır (AvĢar, 2014: s.y). Yine 2004 yılında RTÜK “ġiddeti Önleme Platformu‟nda” ilk defa medya okuryazarlığı dersinin müfredata eklenmesini gündeme getirmiĢtir (Görmez, 2015: 95-96). 2005 yılının Mayıs ayında Marmara Üniversitesi bünyesinde gerçekleĢtirilen “I. Uluslararası Medya Okuryazarlığı Konferansı” ve bu konferansta sunulan bildiriler sonucu hazırlanan Medya Okuryazarlığı kitabı sayesinde bu dersin bilinirliği ve önemi daha da artmıĢtır (Önal, 2007: 339-340, Asrak Hasdemir, 2012: 2).

RTÜK ve MEB bünyesinde imzalanmıĢ olan protokol ile 2006-2007 eğitim-öğretim yılında öncelikli olarak seçilen Adana, Ġstanbul, Ġzmir, Ankara, Erzurum‟un bulunduğu beĢ pilot Ģehirde ilköğretim okullarında medya okuryazarlığı ders olarak okutulmaya baĢlanmıĢtır (Karaman, 2016: 334, Kurudayıoğlu ve Tüzel, 2010: 293). 2007 yılı ile bu 5 ilde sınırlı tutulan uygulama sona erdirilerek bütün illerdeki ilköğretim okullarında medya okuryazarlığı dersi seçmeli olarak okutulmaya baĢlanmıĢtır (Kurudayıoğlu ve Tüzel, 2010: 293).

Türkiye‟de 2006 yılının Ekim ayından itibaren televizyon programlarının içerikleri ve bu programın yaĢ sınırlaması hakkında bilgi vermek amacıyla “Akıllı ĠĢaretler” adı verilen semboller kullanıma girmiĢtir (Ġspir ve Ġspir, 2008: 177, http://medyaoy.blogspot.com/). Anne babaları ve çocuğun yayın ve program seçmesinde yardımcı olan ve programda onları kötü etkileyebilecek durumları “Ģiddet, korku, cinsellik ve olumsuz örnek oluĢturabilecek davranıĢlar” (Gündüz Kalan, 2010: 63), olarak yayından önce ve yayın boyunca ekranın üst köĢesinde bulunarak izleyicileri program izleme konusunda uyarmaktadır. Hangi yaĢ grubunun izlemesi gerektiği bilgisini veren “7+, 13+, 18+ ve genel izleyici” sembolleriyle yaĢ sınırlandırması yapılmaktadır (Binark ve Gencel Bek, 2010: 99).

RTÜK tarafından 30 Haziran-1 Temmuz 2012 tarihleri arasında gerçekleĢtirilen “Medya Okuryazarlığı ÇalıĢtayı” bildirisine göre medya okuryazarlığı eğitiminin anaokulundan baĢlanarak liseye kadar olan bütün eğitim kademelerinde verilmesi gereken bir ders olmalıdır (Altun ve Çakmak, 2013: 239). 27 Ocak 2014 tarihinde medya okuryazarlığı dersi “Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu BaĢkanlığı” tarafından verilen karar

doğrultusunda 2014-2015 eğitim-öğretim yılı itibariyle Ortaokul ve Ġmam Hatip Ortaokullarında seçmeli ders kapsamında öğrencilere verilmeye baĢlanmıĢtır (Özel, 2018: 92). Medya okuryazarlığı dersi kapsamında gazete, dergi, radyo, televizyon, sinema ve internetin iĢlevleri, amaçları, önemi, etkileri, medya okuryazarlığının tanımı, önemi, amaçları ele alınmakta; kitle iletiĢim araçlarında sunulan programların çeĢitleri ve bu programların nasıl değerlendirilmesi gerektiği ile, çocukları televizyonda neyi izleyip izlememeleri gerektiği konusunda uyaran akıllı iĢaretler vb. konularda öğrenciler bilgilendirilmektedir (Özay, 2014: 24, Semiz, 2013: 40, Ankaralıgil, 2009: 49). ġahin‟e göre (2011: 215) medya okuryazarlığı dersiyle çocuklara öncelikli olarak medya araçlarının tanıtımı yapılarak bu araçlardan gelen mesajların gerçekliği hakkında bilgi verilmekte ve gerçek ile gerçek olmayanın arasındaki ayrımın nasıl yapılacağı öğretilerek bütün medya araçlarının doğru kullanımıyla ilgili bu ders öğrencilere kılavuzluk yapmaktadır.

Medya okuryazarlığı dersini medya alanında eğitim almıĢ öğretmenler (sınıf öğretmeni ya da sosyal bilgiler öğretmenleri), öğretmenlik yapabilmek için formasyon alan iletiĢim fakültesi mezunu öğrencilerin vermesi Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kararlaĢtırılmıĢtır (Özay, 2014: 24).

Gündüz Kalan (2010: 63) ülkemizde verilen medya okuryazarlığı eğitiminin halen istenilen konuma gelmediğinden söz etmektedir. Altun (2009: 99) medya okuryazarlığı eğitiminin belli bir öğretim kademesi ve sınıf sınırlandırılması yapılmadan çocukluğun ilk yaĢlarından baĢlanarak, eğitim hayatı boyunca bütün öğrencilere verilmesi gereken uzun soluklu bir eğitim olması gerektiğini ifade etmektedir. Altun yine medya okuryazarlığı eğitiminin not kaygısı taĢımasının, sadece 6., 7. ve 8. sınıflara seçmeli ders olarak verilmesi ve haftada ders süresinin az olmasından dolayı öğrenciler açısından bu dersin veriminin oldukça düĢük olduğunu ifade eder. ġahin (2011: 217) medya okuryazarlığı dersinin ülkemizde seçmeli ders olarak verilse bile diğer derslerde uygulama alanı bularak desteklenebileceğini öne sürer. Bu Ģekilde medya okuryazarlığı dersinin öğrenciler için daha etkili hale getirileceğinden söz eder ve örnek olarak Türkçe dersinde medyada kullanılan dilin “slogan ve söylemlerin” analizinin yapılabileceği, matematik dersinde medyanın istatistik durumları değerlendirilebileceği, müzik dersinde reklamlarda kullanılan müziklerin verilen mesaj üzerindeki etkisinin değerlendirilmesinin yapılabileceğini gösterir.

Binark ve Gencel Bek (2010: 103) ülkemizde verilen medya okuryazarlığı eğitimini eleĢtirel olmadığı yönünde eleĢtirirler. Bizde daha çok korumacı yaklaĢım amaçlanarak

verilen medya okuryazarlığı dersi öğrenciler tarafından not kaygısı taĢıdıkları bir ders olarak alınacağı için istenilen verimlilik sağlanamayacaktır. Uygulama alanları ile öğrenciler mesaj üretimi sürecine dahil edilip eğlenceli hale getirilerek hem bu derse daha fazla ilgi duymaları sağlanabilir hem de bu dersten alacakları fayda daha da artırılabilir. Sadece teoriye dayalı olan verilecek eğitim uygulama alanı oluĢturulmadığında belli bir zaman sonra unutulmaya mahkum olacaktır. ġahin (2011: 217) medya okuryazarlığı eğitimin nasıl algılanması ve uygulamaya konması gerektiğini Ģu Ģekilde ifade etmektedir:

“Medya okuryazarlığı eğitimini geleneksel öğretim anlayıĢlarına, yerleĢik inançlara, standart testlere, egemen ideolojilere kurban etmeden geliĢtirebilirsek; gelecek nesiller hem dünyayı eleĢtirel bir gözle okumak suretiyle kendilerini bilgi çağının tuzakları karĢısında kurban vermezler hem de eyleme geçerek dünyayı yeniden yazmak

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

ORTAOKUL 8. SINIF ÖĞRENCĠLERĠNĠN MEDYA