• Sonuç bulunamadı

Medya okuryazarlığı ve medya okuryazarlığı dersinin öğrencilere katkısı üzerine bir araştırma

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Medya okuryazarlığı ve medya okuryazarlığı dersinin öğrencilere katkısı üzerine bir araştırma"

Copied!
141
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

HALKLA ĠLĠġKĠLER VE TANITIM ANA BĠLĠM DALI

HALKLA ĠLĠġKĠLER VE TANITIM BĠLĠM DALI

MEDYA OKURYAZARLIĞI VE MEDYA OKURYAZARLIĞI

DERSĠNĠN ÖĞRENCĠLERE KATKISI ÜZERĠNE BĠR

ARAġTIRMA

Sümeyye TANRIKULU

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

DanıĢman

Prof. Dr. Ahmet KALENDER

(2)

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

HALKLA ĠLĠġKĠLER VE TANITIM ANA BĠLĠM DALI

HALKLA ĠLĠġKĠLER VE TANITIM BĠLĠM DALI

MEDYA OKURYAZARLIĞI VE MEDYA OKURYAZARLIĞI

DERSĠNĠN ÖĞRENCĠLERE KATKISI ÜZERĠNE BĠR

ARAġTIRMA

Sümeyye TANRIKULU

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

DanıĢman

Prof. Dr. Ahmet KALENDER

(3)
(4)
(5)

TEġEKKÜR

Lisans ve yüksek lisans eğitimim boyunca ilgi ve emeğini esirgemeyen, bu süreç içerisinde her konuda bana yardımcı olan, güler yüzünü ve sabrını hiç eksik etmeyen danıĢmanım Prof. Dr. Ahmet Kalender hocama,

Yalnızca tez süreci ile sınırlı kalmayıp desteklerini her zaman üzerimde hissettiğim, üniversite hayatımı güzelleĢtiren dostlarım Rahime Pınar ve Nur Altındağ‟a; veri analizi ve tez sürecinde yardımlarını esirgemeyen ġebnem Acar‟a ve bütün arkadaĢlarıma,

Maddi ve manevi her konuda yanımda olan, varlıklarıyla bana güç veren ve bu hayattaki en büyük Ģansım olan anneme, babama, kardeĢime, teyzelerim Dr. Derya Arslan, Dr. Fatma SubaĢı‟na, kan bağı değil can bağı olan abim Mehmet Çimen‟e ve bütün aileme,

Bu günlere gelmeme vesile olan hayatıma ıĢık tutan bütün hocalarıma ve anketleri sabırla cevaplayan bütün öğrencilere teĢekkür ederim.

Sümeyye Tanrıkulu

(6)

Ö ğre ncini n

Adı Soyadı Sümeyye TANRIKULU

Numarası 154221001017

Ana Bilim / Bilim Dalı Halkla ĠliĢkiler ve Tanıtım / Halkla ĠliĢkiler ve Tanıtım Programı Tezli Yüksek Lisans (X) Doktora

Tez DanıĢmanı Prof. Dr. Ahmet KALENDER

Tezin Adı MEDYA OKURYAZARLIĞI VE MEDYA OKURYAZARLIĞI

DERSĠNĠN ÖĞRENCĠLERE KATKISI ÜZERĠNE BĠR ARAġTIRMA

ÖZET

Medya kullanımının her geçen gün arttığı günümüzde insanların bilinçli medya kullanıcı olmalarının önemi ortaya çıkmaktadır. Medya artık toplumun düĢünce, davranıĢ ve tutumlarını belirleyerek onları duygusal açıdan etkilemektedir. Günümüzde medyayla olan sıkı iliĢkimiz göz önüne alındığında medyanın etkisinden kendimizi tamamen soyutlayarak uzak kalamayacağımız ortadadır. Medyadan gelen mesajlara hepsi doğruymuĢ gibi bakmak ve bu Ģekilde ele almak yerine eleĢtirel bir bakıĢ açısıyla ele alıp neyin doğru neyin yanlıĢ, hangisinin ne amaçla hazırlanmıĢ iletiler olduğuna karar vermek daha yararlı bir yaklaĢımdır. Bunun sağlanabilmesi için bireylerin medya konusunda bilinçlenmesi gerekmektedir. Medya okuryazarlığı, insanların medyayı hem etkin ve doğru kullanmaları hem de doğru bilgiye doğru kaynak tarama ile ulaĢabilmeleri hususlarında ciddi önem taĢımaktadır.

Bu araĢtırma ortaokul 8. sınıf öğrencilerinin medya okuryazarlığı dersine iliĢkin algılarının ne düzeyde olduğunu belirlemek amacıyla, alan araĢtırması yöntemi kullanılarak yapılmıĢtır. AraĢtırmanın evrenini Konya ilinde eğitim görmekte olan ilköğretim 8. sınıf öğrencileri oluĢturmaktadır. Örneklemini ise bu ilden seçilen 6 ilköğretim okulunda 2017-2018 yılında eğitim-öğretim yılında eğitim görmekte olan medya okuryazarlığı dersini almıĢ toplam 545 8. sınıf öğrencisi oluĢturmaktadır. AraĢtırma nicel yöntem kullanılarak gerçekleĢtirilmiĢtir.

AraĢtırmanın sonucunda öğrencilerin medya mesajlarına karĢı daha çok olumlu görüĢ sahibi oldukları, medya mesajlarının arkasındaki gerçekliği fark edebildikleri ve mesaj oluĢturma konusunda beceri sahibi oldukları ancak televizyon izleme noktasında ödevlerini ihmal ettikleri, aile ve arkadaĢlarına zaman ayırmak yerine televizyon izlemeyi tercih ettikleri sonucuna ulaĢılmıĢtır.

Anahtar Sözcükler: Medya ve Çocuk, Medya Okuryazarlığı, Televizyon.

T. C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

(7)

Ö

ğre

ncini

n

Adı Soyadı Sümeyye TANRIKULU

Numarası 154221001017

Ana Bilim / Bilim Dalı Halkla ĠliĢkiler ve Tanıtım / Halkla ĠliĢkiler ve Tanıtım Programı Tezli Yüksek Lisans (X) Doktora

Tez DanıĢmanı Prof. Dr. Ahmet KALENDER

Tezin Ġngilizce Adı MEDIA LITERACY AND A STUDY ON THE CONTRIBUTION OF MEDIA LITERACY COURSE TO STUDENTS

SUMMARY

Nowadays, when the use of media is increasing day by day, the importance of people being conscious media users arises. Media, determines society's thoughts, behaviors and attitudes also affects the society emotionally. Considering our tight relationship with media today, It is obvious that we can not stay away from the effect of the media completely. Instead of assuming that messages from the media are all true, it is a more useful approach to take a critical view of what is right and what is wrong and decide which media messages are prepared for what purpose. In order to achieve this, individuals need to be aware of the media. Media literacy is crucial for people to use the media effectively and correctly also to have access to the right information through the right source.

This research was conducted to determine the level of perception of 8th grade secondary school students about media literacy by using field research method. The universe of the study consists of 8th grade primary school students in Konya. The sample is composed of 545 8th grade students who have taken media literacy course in 2017-2018 academic year in 6 primary schools selected from this province. The research was carried out using quantitative method.

As a result of the research, it was concluded that the students had a more positive opinion against the media messages, they could realize the reality behind the media messages and they had the ability to create messages but they neglected their homework to watch television and preferred to watch television instead of spending time with their family and friends.

Key words: Media and Child, Media Literacy, Television.

T. C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

(8)

ĠÇĠNDEKĠLER

Sayfa

BĠLĠMSEL ETĠK SAYFASI ... iii

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ KABUL FORMU ... iv

TEġEKKÜR ... iv ÖZET ... vi SUMMARY ... vii ĠÇĠNDEKĠLER ... viii KISALTMALAR LĠSTESĠ ... i GĠRĠġ ... 1 BĠRĠNCĠ BÖLÜM ... 4

MEDYA VE ÇOCUKLAR ÜZERĠNDEKĠ ETKĠLERĠ ... 4

1.1. Medya Tanımı ... 5

1.2. Medyanın ĠĢlevleri ... 6

1.2.1. Bilgilendirme ve Haber Verme ... 7

1.2.2. Kültürel Devamlılık ... 8 1.2.3. ToplumsallaĢtırma ... 9 1.2.4. Kamuoyu Yaratma ... 10 1.2.5. Eğlendirme ... 10 1.3. Medyanın Gücü ... 11 1.4. Medya ve Çocuk ... 13 1.4.1. Gazete ve Çocuk ... 16 1.4.2. Radyo ve Çocuk ... 17 1.4.3. Televizyon ve Çocuk ... 18 1.4.4. Sinema ve Çocuk ... 21 1.4.5. Ġnternet ve Çocuk ... 22 1.4.6. Reklam ve Çocuk ... 23

1.5. Medyanın Çocuklar Üzerine Etkileri ... 25

1.5.1. Fiziksel GeliĢimi Üzerine Etkisi ... 27

1.5.2. Psiko-Sosyal GeliĢimi Üzerine Etkisi ... 28

(9)

1.5.4. BiliĢsel GeliĢimi Üzerine Etkisi ... 29

ĠKĠNCĠ BÖLÜM ... 31

MEDYA OKURYAZARLIĞI ... 31

2.1 Medya Okuryazarlığı Kavramı ... 31

2.2 Medya Okuryazarlığının Tanımı ... 35

2.3 Medya Okuryazarlığının Tarihsel GeliĢimi ... 37

2.4 Medya Okuryazarlığının Önemi ... 38

2.5 Medya Okuryazarlığının Amaçları ... 40

2.6 Medya Okuryazarlığını Gerekli Kılan Etmenler ... 42

2.7 Medya Okuryazarlığı YaklaĢımları ... 44

2.7.1 Korumacı YaklaĢım ... 44

2.7.2 EleĢtirel YaklaĢım ... 45

2.8 Medya Okuryazarlığı Ġlkeleri ... 47

2.8.1 Patricia Aufderheide‟ye Göre Medya Eğitiminde 8 Ġlke... 47

2.8.2 Len Masterman‟a Göre Medya Eğitiminin 18 Ġlkesi ... 48

2.8.3 Cyndy Scheibe ve Faith Rogow‟a Göre Medya Eğitiminde 12 Ġlke ... 50

2.9 Farklı Ülkelerde Medya Okuryazarlığı ... 51

2.9.1 Amerika BirleĢik Devletleri ... 53

2.9.2 Ġngiltere ... 54 2.9.3 Avustralya ... 55 2.9.4 Kanada ... 56 2.9.5 Ġrlanda ... 57 2.9.6 Fransa ... 57 2.9.7 Almanya ... 58 2.9.8 Güney Afrika ... 58

2.10 Türkiye‟de Medya Okuryazarlığı ... 59

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ... 63

ORTAOKUL 8. SINIF ÖĞRENCĠLERĠNĠN MEDYA OKURYAZARLIĞI DERSĠNE ĠLĠġKĠN ALGILARI ... 63

3.1 AraĢtırmanın Metodolojisi ... 63

3.1.1. AraĢtırmanın Amacı ... 63

(10)

3.1.3 AraĢtırmanın Yöntemi ... 64

3.1.4 Evren ve Örneklem ... 65

3.1.5 Verilerin Analizi ... 67

3.2 AraĢtırma Bulguları ... 67

3.2.1.Öğrencilerin Sosyo-Demografik Özellikleri ... 67

3.2.2. Öğrencilerin Medya Araçlarını Kullanma Durumları ... 70

3.3. Öğrencilerin Medya Okuryazarlığı YaklaĢımları ... 78

3.4. Öğrencilerin Cinsiyetlerinin ÇeĢitli DeğiĢkenler Açısından Ġncelenmesine ĠliĢkin Bulgular ... 83

3.5. Öğrencilerin Okul Türü ile ÇeĢitli DeğiĢkenler Açısından Ġncelenmesine ĠliĢkin Bulgular ... 87

3.6. Öğrencilerin Anne ve Baba Eğitim Durumlarıyla Medya Okuryazarlığı Yargıları Açısından Ġncelenmesine ĠliĢkin Bulgular ... 89

SONUÇ ... 96

KAYNAKÇA ... 104

EKLER ... 117

(11)

KISALTMALAR LĠSTESĠ

AAP : Amerikan Pediatri Akademisi ABD : Amerika BirleĢik Devletleri

akt. : Aktaran

AML : Association for Media Literacy Arkd. : ArkadaĢları

ATOM : Australian Teachers of Media

CAMEO : Canadian Association for Media Education CBFA :Children and Broadcasting Foundation for Africa

CLEMI : The Centre de Liaison de L'enseignement et des Médias D'information MEB : Milli Eğitim Bakanlığı

IFI : Irish Film Institute

OFCOM : Office of Communications RTÜK : Radyo Televizyon Üst Kurulu

UNESCO : United Nations Educational, Scientific and Cultural Organization s.y : Sayfa numarası yok

t.y :Tarih yok vd. : Ve diğerleri WEB : World Wide Web

(12)

TABLOLAR LĠSTESĠ

Tablo 1: Güvenirlik Analizi (Reliability Statistics) ... 67 Tablo 2. Öğrencilerin Cinsiyetlerine Göre Frekans ve Yüzde Dağılımı Tablosu ... 68 Tablo 3: Öğrencilerin Öğrenim Gördükleri Okullara Göre Frekans ve Yüzde Dağılımı

Tablosu ... 68 Tablo 4: Öğrencilerin Okul Türüne Göre Frekans ve Yüzde Dağılımı Tablosu ... 69 Tablo 5: Öğrencilerin Anne Öğrenim Durumlarına Göre Frekans ve Yüzde Dağılımı Tablosu ... 69 Tablo 6: Öğrencilerin Baba Öğrenim Durumlarına Göre Frekans ve Yüzde Dağılımı Tablosu ... 70 Tablo 7: Öğrencilerin Evlerindeki Televizyon Sayısına Göre Frekans ve Yüzde Dağılımı .... 71 Tablo 8: Öğrencilerin Günlük Televizyon Ġzleme Sürelerine Göre Frekans ve Yüzde Dağılımı ... 71 Tablo 9: Öğrencilerin Günlük Televizyon Ġzleme Saatlerine Göre Frekans ve Yüzde Dağılımı ... 72 Tablo 10: Öğrencilerin Televizyon Ġzleme Amaçlarına Göre Frekans ve Yüzde Dağılımı ... 73 Tablo 11: Öğrencilerin Televizyonu Kiminle Ġzlediğine Göre Frekans ve Yüzde Dağılımı ... 74 Tablo 12: Öğrencilerin Televizyon Ġzleme Programlarına Göre Frekans ve Yüzde Dağılımı 74 Tablo 13: Öğrencilerin Ġnternete Bağlı Bilgisayar Sahibi Olmalarına Göre Frekans ve Yüzde Dağılımı ... 75 Tablo 14: Öğrencilerin Ġnternete Bağlı Kalma Sürelerine Göre Frekans ve Yüzde Dağılımı . 76 Tablo 15: Öğrencilerin Ġnternete Nereden Bağladıklarına Göre Frekans ve Yüzde Dağılımı . 76 Tablo 16: Öğrencilerin Cep Telefonu Sahibi Olmasına Göre Frekans ve Yüzde Dağılımı ... 77 Tablo 17: Öğrencilerin Gazete Okuma Sıklığına Göre Frekans ve Yüzde Dağılımı ... 77 Tablo 18: Öğrencilerin Günlük Radyo Dinleme Süresine Göre Frekans ve Yüzde Dağılımı . 78 Tablo 19: Öğrencilerin Rahatsız Edici Durumlar KarĢında RTÜK‟e ġikayet Etme

Durumlarına Göre Frekans ve Yüzde Dağılımları ... 79 Tablo 20: Katılımcıların Medya Okuryazarlığı Dersine ĠliĢkin GörüĢlerine Göre Frekans ve Yüzde Dağılımları ... 79 Tablo 21: Medya okuryazarlığına ĠliĢkin Yargıların Aritmetik Ortalaması... 80 Tablo 22: Öğrencilerin Cinsiyetleri ile Televizyon Ġzleme Süreleri DeğiĢkenine Göre

FarklılaĢmasına ĠliĢkin T-Testi Sonuçları ... 83 Tablo 23: Öğrencilerin Cinsiyetleri ile Medya Okuryazarlığı Dersine ĠliĢkin GörüĢleri

DeğiĢkenine Göre FarklılaĢmasına ĠliĢkin T-Testi Sonuçları ... 83 Tablo 24: Öğrencilerin Cinsiyetleri ile Medya Okuryazarlığı Düzey Ölçeği Toplam Puanı DeğiĢkenine Göre FarklılaĢmasına ĠliĢkin T-Testi Sonuçları ... 84 Tablo 25: Öğrencilerin Cinsiyetleri ile Medya Okuryazarlığına ĠliĢkin Yargılarına ĠliĢkin T-Testi Sonuçları ... 84 Tablo 26: Öğrencilerin Okul Türü Ġle Televizyon Ġzleme Amaçları DeğiĢkenine Göre

(13)

Tablo 27: Öğrencilerin Okul Türü Ġle Günlük Televizyon Ġzleme Süresine DeğiĢkenine Göre FarklılaĢmasına ĠliĢkin T-Testi Sonuçları ... 88 Tablo 28: Öğrencilerin Okul Türü Ġle Rahatsız Edici Durumları RTÜK‟e ġikayet Etme

DeğiĢkenine Göre FarklılaĢmasına ĠliĢkin T-Testi Sonuçları ... 88 Tablo 29: Öğrencilerin Okul Türü ile Medya Okuryazarlığı Düzey Puanına ĠliĢkin T-Testi Sonuçları ... 89 Tablo 30: Öğrencilerin Okul Türü ile Medya Okuryazarlığı Yargılarına ĠliĢkin T-Testi

Sonuçları ... 89 Tablo 31: Öğrencilerin Annelerinin Eğitim Durumlarıyla Medya Okuryazarlığı Yargıları Açısından Ġncelenmesine ĠliĢkin Anova Testi Sonuçları ... 90 Tablo 32: Öğrencilerin Babalarının Eğitim Durumlarıyla Medya Okuryazarlığı Yargıları Açısından Ġncelenmesine ĠliĢkin Anova Testi Sonuçları ... 92

(14)

GĠRĠġ

Ġnsanlar, sosyal bir varlık olmaları itibariyle, ilk çağlardan bu yana bilgi edinme ve sosyal etkileĢimde olma ihtiyacı içindedirler. Son yüzyılda, iletiĢim teknolojilerinin hızlı geliĢimi ile ulaĢılabilen bilgi kaynaklarının çeĢitlenmesi, bilgiye ulaĢma hızını artırmıĢ ve dünyanın küreselleĢmesine katkıda bulunmuĢtur. ġüphesiz bu süreçteki en büyük katkı, kitle iletiĢim araçları ve medyaya aittir. Günümüzde medya, insanların bu her Ģeyden haberdar olma ihtiyacını bünyesinde bulundurduğu kitle iletiĢim araçlarıyla (gazete, radyo, televizyon, internet vb.) karĢılamaktadır. Medya, bilgiyi bünyesinde barındıran ve ortamlar arası aktarımını sağlayan her türlü yazılı, basılı, dijital ve elektronik ortamı kapsamakla birlikte, aslında günümüz insanının bilgi edinme ihtiyacı dıĢında baĢlıca iletiĢim alanı haline gelmiĢtir (Levin vd., 2004).

Günlük yaĢamın vazgeçilemez bir parçası haline gelen medyanın, bilgi aktarımı, iletiĢim ve etkileĢim amaçlarına hizmet eden tarafının yanı sıra, ticari kar sağlama, algı yönetimi, güç kazanımı, kitlelerin yönlendirilmesi gibi çeĢitli amaçları da olabilmektedir ( Hendrix, 1998), (RTÜK, 2007: 25). Bu nedenle bireyler, medyayı eleĢtirel bir bakıĢ açısıyla değerlendirebilmeli, bilgi kaynağının güvenilirliğini ve yararlılığını sorgulayabilmelidirler.

Medyada yer alan bilgi paylaĢımları kimi zaman farklı amaç ve ideolojiler etrafında oluĢturulmuĢ olabileceğinden, her zaman doğru bilgi akıĢı olmadığından (Sarsar ve Engin 2015), yaĢadığımız çağda medyadan ulaĢılan bilgi, haber ve iletilere karĢı dikkatli ve seçici davranılmalıdır. Her gün milyonlarca bilgi ve verinin aktığı medya araçlarından gelen bu mesajların doğruluğu gönderilen kaynağın amacı, düĢünce yapısı ve ideolojisi göz önünde bulundurularak değiĢik kaynaklardan araĢtırılmalı bulunanlar mantık süzgecinden geçirilerek doğru olup olmadığı konusunda bir karar verilmelidir. Öker (2005: 243) medya araçlarının insanları büyüleyerek etkisi altına aldığını ve bu etki ile de insanların bu araçlardan gelen iletileri doğru kabul edip, eleĢtirel olarak değerlendiremediklerini ifade etmektedir.

Medya okuryazarlığı, insanları medya kaynaklarının kullanımı konusunda bilinçlendirerek, medyayı daha etkin ve doğru kullanan bireyler olmalarını sağlamak amacıyla bir uzmanlık alanı olarak tanımlanmıĢ ve bu konuda dünya genelinde pek çok ülkede çalıĢmalar yürütülerek, ülkelere göre farklılaĢmıĢ biçimde seçmeli ya da zorunlu ders olarak

(15)

okutulmaya baĢlanmıĢtır. Ülkemizde medya okuryazarlığı 2007-2008 eğitim öğretim yılı ile seçmeli ders olarak müfredata dahil edilmiĢtir. Medya okuryazarlığı, kitle iletiĢim araçlarından her an sayısızca oluĢturulan mesajların, bu mesajı oluĢturan kiĢilerin ne gibi çıkarlarına hizmet etme amaçlı oluĢturulduklarını ve gerçeğin çarpıtılmasıyla içeriğin kimi zaman değiĢtirilerek kimi zaman bilgi ekleme ve bilgi gizlenmelerinin fark edilebilmesi ve çarpıtmaların anlaĢılabilmesini amaçlamaktadır (TaĢkıran, 2007: 88). Bu bağlamda, medya okuryazarlığı insanların medyayı etkin ve doğru kullanmaları ve doğru bilgiye doğru kaynak tarama ile ulaĢabilmeleri hususlarında ciddi önem taĢımaktadır.

Çeliköz ve Çeliköz (2018: 263) bilgili ve bilinçli bir toplum olabilmenin yolunu medyayı sağlıklı kullanan ve medya farkındalığı yüksek olan bireylerin yetiĢtirilmesine bağlamaktadır. Medyayı sağlıklı kullanmaktan kastedilen, medyaya bağımlı hale gelmeden, süre kontrolü yapabilen ve nelerin takip edilip edilmeyeceğinin ayrımını yapabilen insanların sayısını artırmaktır. Bu da medya konusunda verilecek eğitimle mümkün olabilmektedir. Bu eğitim sadece not kaygısı taĢıyarak okullarda verilmekle sınırlı tutulmamakta hayatın her alanında çocukluktan baĢlayarak, bütün yaĢamı kapsayacak Ģekilde projeler geliĢtirilerek desteklenmelidir.

Günümüzde medyayla olan sıkı iliĢkimiz göz önüne alındığında medyanın etkisinden kendimizi tamamen soyutlayarak uzak kalamayacağımız ortadadır. Medyadan gelen mesaj ve iletilere hepsi doğruymuĢ gibi bakmak ve bu Ģekilde ele almak yerine eleĢtirel bir süzgeçten geçirip neyin doğru neyin yanlıĢ, hangisinin ne amaçla hazırlanmıĢ iletiler ve mesajlar olduğuna mantıksal bir bakıĢ açısıyla karar vermek daha doğru bir yaklaĢımdır.

YaĢadığımız çağda çocukların ve yetiĢkinlerin teknolojinin geliĢmesiyle ortaya çıkan medya araçlarını yoğun kullanımları, medya eğitimini geçmiĢ dönemlere kıyasla daha gerekli kılmaktadır (Akca vd., 2014: 27). Özel (2008: 64) artık medya okuryazarı olmanın, okuma yazma bilmek kadar önemli hale geldiğini öne sürmektedir.

TaĢkıran‟ın (2007: 87) belirttiği gibi günümüzde popüler medya kültür ürünleri insanlara sunduğu vaatlerle medya araçlarının bilinen bilgilendirme ve eğitme iĢlevlerinin yerini almıĢtır. Bu yönlendirme sayesinde de siyasetten, ekonomiye, gündemi belirleyen ve toplumu ilgilendiren pek çok önemli konuya uzak kalmıĢ, bu konularda hiçbir fikri olmayan yeni nesiller yetiĢmektedir.

(16)

Çocukların kiĢiliğinin oluĢumunda etkili bir güç olan medya araçlarının önemine dikkat çeken Ertunç, (2011: 32) bu araçların çocukların dünya görüĢlerini ve toplumsal bakıĢ açılarını belirlemekte önemli rol oynadığını ifade etmektedir. Medyanın içine doğan günümüz çocukları bebeklikten baĢlayarak medyaya bağımlı halde büyümektedirler. GeliĢimlerinin her anında medya ile iliĢki içinde oldukları göz önüne alındığında medya tarafından büyütüldüklerini söylemek yanlıĢ olmayacaktır. Kitle iletiĢim araçlarıyla bu denli ayrılmaz bir halde büyüyen çocukların onun etkisine bu kadar erken yaĢlarda maruz kalmaları medya bilincinin daha erken ve uzun bir süreyi kapsayacak Ģekilde verilmesi gerekliliğini doğurmaktadır.

ÇalıĢma üç ana bölümden oluĢmaktadır. ÇalıĢmanın ilk bölümünde araĢtırma konusu olan medya okuryazarlığına geçilmeden önce, medya kavramı üzerinde durularak tanımı, iĢlevleri, sahip olduğu gücü, medya araçlarından gazete, radyo, televizyon, sinema, internet ve reklamın çocuklarla iliĢkisine değinilmiĢ ve medyanın çocuklar üzerinde fiziksel, psiko-sosyal, ahlaki ve biliĢsel geliĢimlerine olan olası etkileri incelenmiĢtir.

Ġkinci bölümde medya okuryazarlığı kavramı ele alınarak tarihsel süreci, önemi, amaçları, medya eğitiminin gerekliği, medya okuryazarlığının temel yaklaĢımları ve ilkeleri üzerinde durularak Türkiye‟de ve Amerika ve Ġngiltere baĢta olmak üzere farklı ülkelerdeki medya okuryazarlığı çalıĢmaları incelenmiĢtir.

Üçüncü ve son bölümde, medya okuryazarlığı dersinin öğrencilere katkısını, medya okuryazarlığı eğitimi alan öğrencilerin medyayı anlama, değerlendirme ve medya mesajlarını analiz etme becerilerini değerlendirmek amacıyla, Konya ilinde bulunan Selçuklu, Meram, Karatay merkez ilçelerinden seçilen, medya okuryazarlığı dersini seçmeli olarak veren 6 ortaokulda öğrenim görmekte olan toplam 545 öğrenciye uygulanmıĢ, medya araçlarını kullanma düzeyleri ile “Medya Okuryazarlığı Düzey Belirleme Ölçeği” anketinin bulgularına yer verilmiĢtir.

(17)

BĠRĠNCĠ BÖLÜM

MEDYA VE ÇOCUKLAR ÜZERĠNDEKĠ ETKĠLERĠ

Medya okuryazarlığı kavramının anlaĢılabilmesi için öncelikli olarak medyanın tanımının, iĢlevlerinin, gücünün bilinmesi gerekmektedir. Medya insanlara Ģu an içinde bulunduğumuz, yaĢanılan dünyadan farklı olarak kendisinin oluĢturduğu sanal bir dünya sunmaktadır (Erdemoğlu, 2011: 16). Ġnsan yaĢamında medyanın aldığı yerin önemi her geçen gün artmakta ve sosyal yaĢamın vazgeçilmez parçalarından biri haline gelmektedir (Özay, 2014: 16). Medya içeriklerinin bilinçsizce tüketilmesi ise insanları medya bağımlısı haline getirmektedir.

Medyanın “manipülasyon”, “dezenformasyon”, “propaganda”, “yanlıĢ bilgilendirme”, “gerçeklerin değiĢtirilmesi” gibi özellikleri bünyesinde barındırması hem medyanın insanlar üzerindeki etki gücünü hem de denetlenmesinin gerekli olduğu sonucunu ortaya koymaktadır (Erdemoğlu, 2011: 16). Bu kavramların çoğu, insanları etkilemek ve var olan düĢüncelerini planlı olarak değiĢtirmek Ģeklinde bünyesinde kötü niyetler barındırmaktadır. Medyanın, kiĢilerin çıkarları doğrultusunda ürettiği içeriklerin de var olabileceğini çocuklara medya okuryazarlığı ile erken yaĢlarda öğretmek, onların ilerleyen yaĢlarında medyaya karĢı bilinçli ve daha güçlü bireyler olmalarını sağlayacaktır.

ĠletiĢim denildiğinde en büyük payın medyaya ait olduğunu söylemek mümkündür. Zira günümüzde medya, bilgiye en hızlı ve zahmetsiz bir ulaĢım aracı konumundadır (GüneĢ, 2013: 84). Bilici (2017: 5) medyanın radyo, gazete, televizyon ve internet gibi kitle iletiĢim teknolojileri aracılığıyla kiĢiler arası iletiĢime olanak sağladığını belirtmektedir. Bu araçlar sayesinde insanlar zaman ve mekan engeli olmadan birbirleriyle iletiĢim ve etkileĢim sağlamaktadırlar. KiĢiler arası iletiĢimi sağlayan kitle iletiĢim araçlarının ortaya çıkma ve geliĢim süreçleri, içinde bulunduğu topluma göre farklılık göstermiĢ ve teknolojinin geliĢmesiyle yeni bulunan iletiĢim aracı kendinden önceki aracın güncelliğini kaybettirmemiĢtir (KocadaĢ, 2006: 4). Örneğin; televizyon icat edildiğinde radyonun kullanımı sona ermemiĢtir. Sadece önceden daha fazla kullanılıyorken alternatif araçların ortaya çıkmasıyla daha az kullanılmaya baĢlanmıĢtır.

Toplumsal yaĢam bir bakıma televizyon kanalları, radyo, sinema, gazete ve bilgisayar tarafından Ģekillenmektedir (Büyükbaykal, 2005: 71). Medyanın etkisinin oldukça fazla

(18)

hissedildiği toplumlarda, medya insanların değer ve kültürlerini belirleme gücünü elinde bulundurmaktadır (Mora, 2008b: 1). Kaçıncı güç olduğu halen araĢtırmacılar tarafından tartıĢma konusu olan medyanın bu gücü sayesinde toplumsal yaĢamı düzenlediği bir gerçektir (RTÜK, 2007: 25). Günümüzde medya, geliĢen teknolojiyle birlikte bütün insanlığa ulaĢan büyük kitleleri etkisi altına alarak onları istediği noktada harekete geçiren bir yapıdadır (Gömleksiz ve Duman, 2013: 266).

Rubin‟ e göre (Koçak, 2011: 23-26) insanlar medyayı “araçsal ve ritüel” olarak iki Ģekilde tüketmektedirler. Araçsal kullanımda insanlar medyayı bilgi edinmek için belirli aralıklarda haber bültenleri, belgesel ya da tartıĢma programları üzerinden takip etmektedirler. Ritüel kullanımda ise insanlar, medyayı hoĢça vakit geçirmek için sürekli kullanırlar. Buna internette vakit geçirmek veya bir diziyi takip etmek örnek verilebilir. Araçsal kullanımda süre kısıtlaması varken ritüel kullanımda süreklilik esastır.

1.1. Medya Tanımı

Medya kavramı oldukça geniĢ bir alanı kapsamaktadır. KocadaĢ (2006: 4) medyanın sınırlarının kesin hatlarla çizilememesinin nedenini, medya kavramının geniĢ bir tanımı içermesine bağlamaktadır. Bu nedenle medyanın herkes tarafından ortak kabul edilen bir tanımı bulunmamaktadır. Medyayla ilgili yapılan tanımlar gözden geçirildiğinde, genellikle kitle iletiĢim araçlarının bütünü olarak kavramsallaĢtırıldığı görülmektedir.

Medya gazete, dergi, radyo gibi geleneksel araçlarla televizyon, sinema ve internet gibi görsel ve iĢitsel araçları bünyesinde bulunduran ve bu araçlar sayesinde her an insanlara mesaj ve iletiler sunan araçların tümünü kapsamaktadır. RTÜK (2007: 24), Latince‟den gelen “medium” kelimesinin çoğulu olan medyayı bütün kitle iletiĢim araçlarının genel adı olarak tanımlamaktadır. Özad da (2016: 92), RTÜK‟ün tanımına benzer bir Ģekilde medyayı radyo, gazete, televizyon, dergi, bilgisayar, internet gibi pek çok aracı kapsayan geniĢ bir kavram olarak değerlendirmektedir.

ġimĢek ĠĢliyen ve ĠĢliyen (2015: 272) medyayı, bilgilendirirken eğiten ve eğlendiren aynı zamanda tanıtıcı özelliği bulunan ve bunları yazıyla, sesle ve görüntüyle sunan araçlar bütünü olarak tanımlamaktadırlar. AvĢar (2014: s.y) medyanın bilgilendirme, eğlendirme, insanların diğer insanlarla iletiĢimlerini sağlama gibi pek çok iĢlevinin yanı sıra büyük ölçekli ekonomik Ģirketler olarak da varlığını sürdürdüğünü ifade etmektedir. Bu iĢlevlerini yerine

(19)

getirebilmesi için bu tür ajanslara ihtiyaç duymaktadır. Medyayı elinde bulundurmak demek gücü elinde tutmak demektir. Bu nedenle ABD, Fransa, Ġngiltere gibi geliĢmiĢlik düzeyi yüksek olan ülkeler; geliĢmiĢlik düzeyi geri olan ülkelere (Koçak, 2011: 23), medyanın gücünden faydalanarak, bir yandan kendi ideoloji ve kültürlerini kabul ettirerek diğer yandan da ekonomik güçlerini artırarak yola devam ederler. Medyanın tek elden yönetilmesi sonucunda medyayı elinde bulunduran kurum, kuruluĢ ve hükümetler kendi hedefleri doğrultusunda hareket etmektedirler (Yıldırım Ankaragil, 2009: 35).

Medya, zaman ve mekan sınırlamasını ortadan kaldırmaktadır. Medya sayesinde herkes bilgi, haber, olay ve görsel sunulara istedikleri her an istedikleri yerden ulaĢabilmektedirler (Koçak, 2011: 22). Medya uzakları yakın hale getirmektedir. Günümüzde dünyanın bir ucunda gerçekleĢen bir olay, anında her yerden ve aynı anda okunur ve izlenir durumdadır.

Medyadan gelen iletiler, mesajı gönderen kiĢiden mesajı alan kiĢiye, yani “kaynaktan alıcıya” doğru sağlanmaktadır (Koçak, 2011: 22). Kaynaktan gelen iletileri alıcı, çoğu zaman gerçekliğini sorgulamadan almakta ve kabul etmektedir. Medya insanları doğru ve gerçekler ıĢığında bilgilendirme sorumluluğuna sahiptir. Genellikle var olan gerçekliğin aksine, kendi kurguladığı gerçekliği aktarmaktadır. Bunu çoğunlukla izlenme ve takip edilme (reyting) kaygısı taĢıyarak yapmaktadır. Medya insanlara oluĢturduğu içerikler arasında seçme hakkı sunarken, bunu kiĢiyi özgür olduğu algısını oluĢturarak gerçekleĢtirmektedir (Eltugay, 1999: 54). Aslında kiĢi burada tam olarak özgür değildir ve yalnızca kendisine sunulan seçenekler arasından seçim yapma hakkı tanınmıĢtır.

1.2. Medyanın ĠĢlevleri

Medyanın bilgilendirme ve haber verme, kültürel devamlılığı sağlama, toplumsallaĢtırma, kamuoyu yaratma ve eğlendirme gibi temel iĢlevleri bulunmaktadır. Öker‟e göre (2005: 237) önemli bir yere sahip olan „„toplum, siyaset ve demokrasi‟‟ gibi kavramlar ıĢığında medyanın baĢlıca iĢlevi, toplum üzerindeki görev ve sorumluluklarını yerine getirerek normal ve doğru bir Ģekilde süreci yönetmesidir. Aufderheide medyanın iĢlevlerini Ģöyle sıralamaktadır (akt. AvĢar, 2014: s.y):

“-Tüm medya araçlarının içeriği kurgusaldır.

(20)

-Medyadaki anlam medya ile izleyici arasındaki bir uzlaĢma sonucunda ortaya çıkar.

-Medyanın ticari iĢlevleri vardır.

-Kitle iletiĢim araçları ideolojik ve değer mesajları içerir.

-Medyanın siyasi ve toplumsal iĢlevleri vardır.

-Medyada biçim ve içerik birbirleriyle yakından iliĢkilidir.

-Her kitle iletiĢim aracı kendine özgü estetik bir forma sahiptir.”

Mora (2008b: 6-7), eleĢtirel medya kuruluĢlarının, medyanın iĢlevlerinin egemen görüĢlerden farklı olarak çıkara dayalı olduğundan bahsetmektedir. Medya, tanıtımını yaptığı her ürünü kar elde etmek amacıyla kapitalist sisteme yarar sağlayarak yapmaktadır. Ġnsanların elde edeceği kazançlardan çok, kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmektedir. Eltugay (1999: 53) medyanın iĢlevlerini sıralarken aynı zamanda medyanın insanlara aslında neler yaptığını Ģöyle ifade etmektedir:

“Medya bilgilendirir ama bilgilendirirken de manipüle eder, yani yönlendirir. ġöyle ki, medya eğlendirir ama eğlendirirken de insanların zamanını çalar ve beyinlerini bir yığın gereksiz Ģeyle doldurur; medya insanlara sürekli olarak yenilikler sunar ama aslında sunduğu hiçbir yeni Ģey yoktur. Söz konusu olan, zaten var olan kültürel biçimlerin dönüĢtürülerek yeniden üretimidir.”

Medyanın çeĢitli iĢlevleri hakkında aĢağıda alt baĢlıklar halinde bilgiler sunulmaktadır.

1.2.1. Bilgilendirme ve Haber Verme

Medyanın en önemli iĢlevi Hopurcuoğlu ve Akaydın‟a göre (216: 1277), dünyada yaĢanan her Ģeyi insanların eriĢimine sunduğundan dolayı haber ve bilgi vermesidir. Medya, dünya genelinde meydana gelmiĢ ya da gelecek olan olayları aktararak bu haberlere ilgi duyan kiĢileri bilgilendirmektedir. Medya, mekan ve zaman olgusunu ortadan kaldırdığından, dünyanın bir ucunda yaĢanan olaylardan anında haberdar olabilmeyi sağlamaktadır. Medya sadece ulusal değil, uluslararası bilgileri de insanlara sunmaktadır (RTÜK, 2007: 26). Burton

(21)

(t.y: 83-84), medyanın bilgileri insanlara sunmasıyla dünyanın „„coğrafi, toplumsal ve politik haritalarını‟‟ oluĢturmaya katkı sağladığını ve bu katkı sayesinde insanlara belli bir görüĢ alanı oluĢturarak fikir sahibi olmalarında yardımcı olduğunu belirtmektedir. Mora (2008b: 6) da medyanın, hem yaĢadığımız coğrafyada hem de tüm dünya genelinde yaĢanan olayları sunarak bizimle ilgili olsun ya da olmasın pek çok konuda görüĢ geliĢtirdiğimizi öne sürmektedir. Toplumca oluĢturduğumuz temel kanıların çoğu medya sayesindedir (Özay, 2014: 16).

Konukman‟a göre (2002: 55) medya günümüzde “yasama, yürütme ve yargıdan” sonra, kamuoyu yaratma iĢleviyle 4. güce sahip olmaktadır. Medya bilgilendirme iĢleviyle, insanlara yaĢadığı çevre ve dünyada olan biten Ģeyler hakkında bilgiler sunarak, insanların bu konuda fikir sahibi olmalarını sağlarken aynı zamanda insanları istediği Ģekilde harekete de geçirmektedir. Medya bizi bilgilendirirken diğer taraftan da verdiği iletilerle yönlendirir; bu sebeple medyanın haber, bilgi ve mesaj üretirken topluma karĢı daha sorumlu davranması gerekmektedir (RTÜK, 2007: 26). Burton, medyanın bilgilendirme iĢlevini “dünyaya iliĢkin bir bakıĢ açısı oluĢturur ve izleyiciyi edilgin kılar” Ģeklinde açıklamaktadır (Burton,1995‟ten akt. Eltugay, 1999: 56).

1.2.2. Kültürel Devamlılık

Medyayı toplumun aynası olarak tanımayan KocadaĢ (2006: 5), medya araçları sayesinde kültürlerin aktarıldığını ve devamlılığının sağlandığını ifade etmektedir. Hopurcu ve Akaydın (2016: 1277) medyanın kültürel yargıların aktarıcısı olduğunu belirtmektedir. Medya gelecek kuĢaklara tarihi ve kültürel mirası aktarma iĢlevini de bünyesinde bulundurmaktadır. Böylece toplumca önemli olan değerlerimiz sürekli hatırlatılarak kalıcılıkları sağlanmıĢ olur ve bir sonraki kuĢağa aktarılır. Medya, kültürleri bir taraftan insanlara tanıtarak diğer yandan da kültürün sürekli olmasını sağlamakta ve bunu diğer kuĢakların da hizmetine sunarak, kitle kültürünün oluĢumuna zemin hazırlarlamaktadır (Burton, t.y: 84). Medya, bünyesinde bulundurduğu araçlarla, bir toplumda yaĢayan insanların kültürlerini oluĢtururken aynı zamanda baĢka toplumlarda yaĢayan insanların da kültürlerine etki etmektedir (Konulman, 2006: 58).

Medya toplum olarak değer verdiğimiz inançlarımız, örf ve adetlerimizi geçmiĢ kuĢaklardan gelecek kuĢaklara aktarma görevini üstlenmektedir (Mora, 2008b: 6). RTÜK (2007: 27) medyayı kültürel mirasçı olarak tanımlayarak değer yargılarının geliĢtirilmesinde

(22)

yardımcı olurken, medyanın zihinsel bir yönüne dikkat çekerek toplumların tarihsel ve sanatsal özelliklerinin unutulmamasını sağladığını belirtmektedir. Koçak (2011: 28)‟a göre medya, kültürleri aktarırken zaman zaman kültüre zarar verici davranıĢlarda bulunmakta, kiĢiler arası iletiĢimi olumsuz etkileyerek insanlar arasındaki iliĢkiyi bitirme noktasına dahi getirebilmektedir. Bu nedenle medya iĢlevlerini yerine getirirken insanlara karĢı sorumlu olduğunun bilinciyle hareket etmelidir.

1.2.3. ToplumsallaĢtırma

Erdemoğlu (2011: 14), televizyonun sosyalleĢmeye katkısının aile içindeki kadar fazla olduğunu ve insanların kiĢiliklerinin oluĢmasında büyük görev üstlendiğini çünkü televizyonda verilenlerin gerçekle bir iliĢkisinin bulunduğunu ifade etmektedir. Medya içinde yaĢadığımız toplumla birliktelik sağlayarak insanların kamusal hayatın bir parçası olduğunun gerçekliğini sunmaktadır (RTÜK, 2007: 27). Medya insanların kamusal alanda birlikte hareket etmelerine ve benzer algı düzeyleri geliĢtirmelerinde yardımcı olmaktadır (Özay, 2014: 16). Mora (2008b: 6) toplumsal birlikteliğin oluĢmasının aynı toplumda yaĢayan insanların iletiĢim ve etkileĢimlerinin devamlılığı ile sağlanacağını ifade etmektedir.

Burton (t.y: 84)‟a göre medya, insanlara toplumun nasıl olması gerektiğini ve insanların bir arada yaĢamalarının gerekliliğini sunduğu örneklerle anlatmaktadır. Ġnsanlar için tek bir bakıĢ açısının olmadığını, birlikte yaĢamak için daha geniĢ perspektiften bakmanın insanları bir arada tutan mihenk taĢı olduğu düĢüncesini medya insanlara öğretmektedir. Arslan (2004: 6), insanların edindikleri veya toplumsal olarak kazandıkları rolleri ve nasıl bir davranıĢ sergileyeceklerini medya aracılığıyla öğrendiklerini ifade etmektedir. Medya ürettiği ve sunduğu bilgilerle toplumsal yapının sınırlarını belirleyerek insanların birlikte yaĢadıkları hayatı anlamalarını sağlayarak var olan düzen içinde yaĢamlarını kolaylaĢtırmaktadır (RTÜK, 2007: 27).

Burton, medyanın toplumsallaĢma iĢlevinin insan iliĢkilerine yansımasını Ģu Ģekilde açıklamaktadır (Burton, 1995: 84):

“Medya toplumumuzdan ve toplumsal grupların çatıĢmasından örnekler sunar. Bu örnekler bizi, toplumun üyeleri olarak baĢarılı bir Ģekilde hareket etmemizi sağlayan inançlar ve iliĢkiler yoluyla toplumsallaĢtırır. Bu örnekler karĢılıklı iliĢki denilen bir çeĢit iĢlev

(23)

sağlar, bizim için bir olayı diğeriyle iliĢkilendirir; olayları bir araya getirir ve toplumun ne olduğu ve ne anlama geldiği hakkında bir anlayıĢ yaratır.”

1.2.4. Kamuoyu Yaratma

Burton (t.y: 84), medyanın siyasal konuları insanlara aktararak, siyasetçilerin yaptıklarını anlamalarına yardım ettiğini ve politik düzenin içerisinde yer almalarını kolaylaĢtırdığını ifade etmektedir. Burton‟a göre medya, kamuoyu oluĢturarak siyasal konularda insanların düĢüncelerini yönlendirmektedir. Ġnsanların düĢünmediği, aslında var olmayan bir konuyu gündeme getirerek onların bu konu hakkında algı oluĢturmasını sağladığına dikkat çekmektedir. Yani medya insanların düĢüncelerini yönlendirme gücüne sahiptir. Mora (2008b: 6) da medyanın bu özelliğini insanları ilgilendiren toplumsal konularda bilgi sağlayarak onların ilgi alanlarını istediği konuya yönelttiğini söylemektedir. Medya, kamuoyu oluĢturarak insanlara söz hakkı tanımaktadır.

Medya denetleme ve eleĢtirme gücüne sahiptir ve insanların haklarını savunmalarında yardımcı bir rol üstlenmektedir (Özay, 2014: 17). Medya yasama, yürütme ve yargıdan sonra 4. güç olma özelliğine sahiptir ve bu gücü dolayısıyla insanlar adına politikacıları, örgütleri, kamu kuruluĢlarının yaptıklarını denetlemekte ve eleĢtirmektedir (RTÜK, 2007: 28).

Medya, kamuoyunu yönlendirme yetisine sahiptir, yani toplumun düĢünmediği bir konuyu ortaya atabilmekte ve bu konuya bakıĢ açısı önermektedir. Gündem oluĢturma ya da var olan gündemi değiĢtirme gücüyle, insanları istediği düĢünceye yönlendirmektedir. Medya bu yolla politik olaylar ve konular hakkındaki düĢünceleri Ģekillendirme yetisine sahip olmaktadır (Burton, 1995: 85).

1.2.5. Eğlendirme

Medyanın önemli iĢlevlerinden bir tanesi de eğlendirmedir. Burton (t.b: 83) medyanın takipçisine içinde bulunduğu konulardan uzaklaĢmasına yardım ederek eğlendirdiği ve hoĢça vakit geçirmesine imkan tanıdığını ifade etmektedir. Medya sunduğu bu iĢlev sayesinde insanların bir anda havasını değiĢtirerek zihinlerini ve düĢüncelerini baĢka yöne aktararak oyalanmalarını sağlamakta ve insanların eğlenme ihtiyaçlarını karĢılamaktadır. Medya, diziler, yarıĢma ve müzik programları, gibi yayınları insanların eriĢimine sunarak güzel vakit geçirmelerini sağlamaktadır (Mora, 2008b: 6). Hayatın yoğun ve bunaltıcı temposu karĢısında

(24)

medya, insanlara eğlence olanağı sunarak onların içinde bulundukları bu havadan uzaklaĢmalarına yardım etmektedir (Özay, 2014: 16). Televizyonda dizi, film, eğlence, belgesel vb. programlarıyla, radyoda müzik ziyafeti sunularak, internette video, oyun ve konuĢma siteleri, sinemada gösterilen film sayesinde insanların içinde bulundukları atmosferden uzaklaĢmaları sağlanmaktadır.

Ġnsanların eğlenmeye duyduğu ihtiyaç onları medyaya, özellikle de televizyona karĢı bağımlı hale getirerek program yapımcılarının daha fazla eğlence odaklı içerik üretmelerine neden olmuĢtur (RTÜK, 2007: 27). Bu bir kısır döngü haline gelerek insanların talebi sonucunda yapımcılar daha fazla içerik üretmiĢler ve bu durumda insanlar medya ürünlerine daha çok bağımlı hale gelmiĢlerdir. Konukman (2006: 57) medyanın insanları bilgilendirme iĢlevinin yerine, eğlendirme iĢlevini koyarak insanları toplumla birlikte yaĢama düĢüncesinden uzaklaĢtırarak bireyselleĢtirmekte olduğunu ifade etmektedir. Ġnsanlar birlikte geçirecekleri vakitlerini ekran (televizyon, bilgisayar, cep telefonu) karĢısında harcamaktadırlar. Bu durum da birbirine karĢı duyarsız ve tahammülsüz insanların sayısı her geçen gün artırmaktadır. Medyaya bağımlı halde yaĢayan insanlar, kendilerini toplumdan soyutlayarak içe kapanık Ģekilde yaĢamlarına devam etmektedirler.

Burton‟a göre medyanın insanlara boĢ zamanlarını değerlendirme vadinin altında ticari amaçlar yatmaktadır. Medya, insanlara her gün belli saatlerde boĢ zaman algısı oluĢturarak, kendine bağımlı hale getirmekte ve ne kadar çok takip edilirse o kadar çok para kazanmaktadır (Burton, 1995: 83). Burton, diğer taraftan medyayı insanları eğlendirirken ilgilerini önemli konulardan baĢka yöne çekerek, onları oyaladığı konusunda eleĢtirmektedir.

1.3. Medyanın Gücü

Kitle iletiĢim araçları insanları eğlendirme ve boĢ zamanlarında güzel vakit geçirmelerine katkı sağlamasının yanında baĢka özellikleri de bünyesinde barındırmaktadır. Bunlar, medya yöneticileri sayesinde insanların düĢünce kalıplarını oluĢturması, sadece oluĢturmakla da kalmayıp onları yönlendirebilmesidir (www.ilefarsiv.com ).

Marshall McLuhan, The Medium is the Message: An İnventory of Effects (Araç Mesajdır) adlı kitabında, dünyayı “global köy” olarak tanımlayarak, medyanın gücüne dikkat

(25)

çekmektedir1. Medya, bünyesinde bulundurduğu kitle iletiĢim araçları sayesinde zaman ve mekanı ortadan kaldırarak anında haberdar olmanın yolunu açmıĢ ve uzakları yakına taĢımıĢtır. Medya sayesinde dünya, her insanın elinin altına gelerek küçülmüĢtür. Medya, mesajlarının bu denli kolay ulaĢımı ve medya üreticilerinin reyting kaygıları sebebiyle izleyicileri etkilemek adına, her yola baĢvurmalarının ve insanları manipüle ederek istedikleri konuya doğru onları yönlendirebilmelerinin önünü açmaktadır.

Medya, çeĢitli konulardaki mesajları ve iletileri çok sayıda farklı insanlara iletebilme gücünü elinde bulundurmaktadır (Arslan, 2004: 6). Jols ve Thoman‟a göre (2008: 14) medyanın yaĢadığımız çevreyi algılamamız ve değerlendirmemiz sonucunda oluĢan davranıĢlarımızın Ģekillenmesindeki gücü yadsınamayacak kadar fazladır.

Kızıldağ (2011: 9), Ģu an toplumsal hayat içinde medya kadar hiçbir sosyal yapının etkili olmadığını belirtmektedir. Medya kamu düzeni adına, kamusal yapıyı eleĢtirerek kontrol etme gücünü elinde bulundurduğu için, dördüncü güç olarak tanımlanmaktadır (RTÜK, 2007: 35). Ġnsanlar adına var olan aksaklıklara karĢı çözüm bularak kamu düzenini sağlayıcı faaliyetlerde bulunabilmektedir. Medyanın dördüncü güç olmasının yanında, Burton (t.y: 14) medyanın temel gücünü dünyaya karĢı bakıĢ açımızı oluĢturarak; kanaat ve görüĢlerimizi Ģekillendirmesine bağlamaktadır. Medya bize televizyon, reklam, internet gibi araçlar sayesinde birçok Ģeyin tanıtımını yapmaktadır. Fikir sahibi olmadığımız bir konuyla ilgili yaptığı bilgilendirmelerle, o konuya dair düĢüncelerimizi oluĢturmaktadır. Medya yaĢamın her alanında var olarak, insanların düĢüncelerini Ģekillendirmekte, kamu düzenini sağlayıcı bir rol üstlenmekte ve politik konularda insanları harekete geçirerek onları yönlendirmektedir (Kızıldağ, 2011: 9).

GüneĢ (2013: 84), medya araçları tarafından sunulan mesajların “kalitesinin sorgulanması” gerektiğine dikkat çekmektedir. Medya, yukarıda bahsedildiği gibi eğlendirme, bilgilendirme, toplumsal hayatı düzenleme gibi özelliklerinin yanı sıra, medya kuruluĢu sahipleri tarafından çok önemli propaganda aracı olarak da kullanılabilmekte, medya yöneticilerinin istekleri doğrultusunda haberleri kötü niyetle insanlara sunarak toplum içinde

1 Ayrıntılı bilgi için: McLuhan, M. (1967). The Medium is the Message: An Ġnventory of Effects. U.S.A.:Bantam.

(26)

kargaĢa çıkmasına ve kiĢiler arasındaki huzur ortamının bozulmasına da sebebiyet verebilmektedir (www.ilefarsiv.com).

Medya, olayları manipüle ederek insanları yönlendirmektedir. Bunu bazen olumlu yönde bazen de olumsuz Ģekilde yapmaktadır. Arslan (2004: 2), medyanın “düzmece ya da propaganda amaçlı olayla” ya da “suni gündem” oluĢturmak amacıyla olayları bazen medya yöneticilerinin çıkarlarına göre Ģekillendirdikleri, bunu daha çok takip edilmek yani reyting kaygısı, yeni bir gündem oluĢturmak ya da istedikleri konuların daha fazla gündemde kalması adına olayların çarptırılarak aktarıldığından bahsetmektedir. Medya okuryazarlığının gerekliliğini bu durum daha fazla açıklamaktadır. Ġnsanların medyanın her söylediğine doğruymuĢçasına inanmamaları, mesajın kimden geldiğine, ne amaçla ve kime verildiğinin ayrımını yapabilmeleri medyanın bir de bu yüzü olduğunu öğrenmeleriyle mümkün hale gelecektir.

Bilici (2017: 224-225) medyanın gücünü, ülkeler, topluluklar ve yaĢanılan tarihler ile ilgili bilgiler sunarak bu konularda insanları bilgilendirmesi ve düĢünce yapılarını oluĢturup Ģekillendirebilmesine bağlamaktadır. Bu düĢünce kalıpları bazen olumlu olabileceği gibi bazen de olumsuz olabilir. Bilici‟ye göre medya insanları her iki yönde de tanıtarak olumlu görüĢlerle, onları yüceltip onurlandırırken olumsuz yönlerini ön plana çıkarmasıyla da onları alçaltarak cezalandırma gücüne sahiptir.

1.4. Medya ve Çocuk

Günümüzde dünya üzerinde bulunan çocukların büyük çoğunluğunun medya araçlarına (televizyon, cep telefonu, bilgisayar, tablet, internet vb.) ulaĢmaları daha mümkündür (Paker, 2009: 135). Artık çoğu evde televizyon, bilgisayar ve internet bağlantısı bulunmakta, çocukların çoğunun kiĢisel bir cep telefonu olmakta, cep telefonuna sahip olmayan çoğu çocuk ise anne ve babalarının cep telefonlarını rahatlıkla kullanabilmektedirler. Çocukların medyayla bu kadar içli dıĢlı olmaları, bazı olumsuz durumları da beraberinde getirmektedir. Medyada sunulanların çoğu her yaĢ grubundaki çocuklar için uygun değildir. GüneĢ (2013: 84), medyada verilen çoğu Ģeyin çocukların yaĢ ve geliĢim zamanlarına uygun olmadığı ve uzun süreli buna maruz kalmaları halinde çocuklar üzerinde davranıĢsal ve psikolojik kimi olumsuz sonuçlara sebebiyet verebileceğini ifade etmektedir.

(27)

Medya araçları içerisinde özellikle de televizyonun çocuklar üzerindeki etkisi yadsınamaz bir gerçektir. Medya mesajları çocukların hem davranıĢlarının hem de kiĢiliğinin geliĢmesindeki en büyük etkendir (Arslan, 2004: 9). Çocuklar televizyonda izledikleri her Ģeyi içselleĢtirerek davranıĢlarını bunlara göre Ģekillendirmektedirler ve bu davranıĢ kalıpları bazen iyi olabileceği gibi bazen de kötü olabilmektedir (Ker-Dincer ve Yılmazkol, 2009: 190). Cesur ve Paker (2007: 107)‟e göre çocuklar, medyada gördükleri insanları rol model olarak kabul edip, ailelerinden daha fazla medyada gördüğü bu kiĢilerden etkilemekte ve onları idol olarak seçmektedirler. Çocukların ilk kahramanları Ģüphesiz anne ve babalarıdır. En çok onlardan etkilenir ve onlar gibi olmak isteler. Ama günümüzde medya çocuklar için öyle önemli bir hale gelmiĢ bulunmaktadır ki anne ve babalarından daha fazla medya sayesinde tanıdıkları insanları otorite olarak kabul etmektedirler. ġeker ve Sine (2012: 119)‟de bu konuyu destekler nitelikte, çocukların medyanın gizli takipçileri olduğunu, bilmedikleri çoğu Ģeyi medya sayesinde öğrendiklerini ve orada gördükleri pek çok Ģeyden etkilenerek kendilerine model tayin ettiklerinden ve bu durumdan duyulan kaygının boĢ olmadığından bahsetmektedirler.

ġirin (1998: 24) medyayı en fazla kullanan ve etkilenen kesimin çocuklar olmasına karĢı medya üreticileri çocuklara yönelik programlarını düzenlemek yerine büyükleri ön planda tuttuklarını söylemektedir. Sokakta oynama kültürünün günümüzde azalması sonucu çocuklar eve hapsolmuĢ durumdadır. BoĢ zamanlarını değerlendirmek için medya araçlarına baĢvururlar. Çünkü medya eğlendirir; kullanımı kolaydır ve hiçbir ön bilgiye ihtiyaç gerektirmez. Çocuklar, yetiĢkinler için hazırlanmıĢ programları izleyerek, hem kötü etkilenirler hem de çocukluklarını yeterince yaĢayamadan büyümek zorunda kalırlar. Turam (1996: 12), televizyon yayınlarının kalitesinin düĢük olmasının nedenini 7/24 yayın yapması sonucunda zamanı doldurmak için yeterince içerik bulunamamasına bağlamaktadır. Ġçerik bulmak için her konuda yayın yapma eğilimi içinde olan televizyon, çocukların geliĢimlerini de düĢünmediği takdirde, bu yayınların çocuklar üzerindeki etkisi de haliyle fazla olmaktadır.

Yavuzer (2013: 5), medyanın çocuklar üzerinde pek çok olumlu ve olumsuz etkileri olduğundan bahsetmektedir. Bu olumlu etkiler, medya pek çok konuda çocukları bilgilendirerek onların dünyaya karĢı geniĢ bir bakıĢ açısı kazanmalarına yardım etmektedir. Tek bir görüĢün olmadığını farklı görüĢ açıları sunarak onlara öğretmekte ve ön yargılarından kurtulmalarını sağlayarak bir konu veya olayı değerlendirirken daha geniĢ bir perspektiften

(28)

bakmalarına olanak tanımaktadır. Bunun yanı sıra Yavuzer, medyaya çok fazla maruz kalan çocukların düĢüncelerini yavaĢlatarak beyinlerini tembelleĢtirdiğinden de bahsetmekte ve bu konuda yapılmıĢ araĢtırmalar çerçevesinde gün içinde 2 saatten fazla televizyon seyretmenin, çocukların okul baĢarısını düĢürdüğüne ve okuduklarını anlama konusunda daha baĢarısız olduklarına dikkat çekmektedir. Çünkü televizyon düĢünme ve dikkat gerektirmeyen ve sadece seyretmeye yönelik bir eylem olmasından ötürü, hafızayı iĢgal ederek zihnin çalıĢmasını yavaĢlatmaktadır. Bu konuda yapılan araĢtırmalar sonucunda, televizyonun çocukların ruhsal geliĢimlerini olumsuz etkilediği, fazla zaman alan bir eylem olmasından dolayı okuma alıĢkanlıklarının önüne geçmesi neticesinde, cümle kurma becerisini zayıflattığı ve buna bağlı olarak da çocukların içine kapanmaları sebebiyle iletiĢim güçlükleri yaĢamalarına neden olduğu görülmüĢtür (ġirin, 1998:22).

Çocuklar medya karĢısında pek çok konuda savunmasızdırlar. Akçalı (2009: 7) çocukların bu savunmasızlığını Ģu Ģekilde açıklamaktadır:

“Çocuk kültürünü medya Ģirketleri denetleyip yönlendiriyor. Okunacak kitaba, izlenecek filme, tiyatro oyununa, dinlenecek müziğe onlar karar veriyorlar. Çocuk, bol çeĢit arasından özgürce seçim yaptığı yanılsaması yaratılarak, medyanın kuĢatması altında tutuluyor. Sorun da Ģu ki; böylelikle çocuğa medyanın sundukları dıĢında seçim yapma olanağı ortadan kaldırılmıĢ oluyor.”

Medya eğitiminin yanında, anne babalara da büyük görevler düĢmektedir. Ġlk olarak eğitim evde baĢlar ilkesinden hareketle, anne ve babalar çocuklarını medyaya karĢı daha bilinçli büyüttükleri takdirde (Kapferer, 1985: 10-11), çocuklar medyanın kurbanı olmaktan çıkarak medyanın karĢısında sorgulayan ve her Ģeyin bilincinde olan bireyler olarak durabileceklerdir (Ġnal, 2009: 18).

Arslan (2014: 71), araĢtırmasında günümüzde sosyal medyanın da çocukların üzerinde oldukça büyük etkisi olduğundan bahsetmektedir. Arslan‟a göre orada sunulan Ģiddet vb. bütün olumsuz içerikler, normalleĢtirip çocukların psikolojisini etkileyerek pek çok konuda onları pasif duruma getirmektedir. Aksaçlıoğlu ve Yılmaz (2007: 11), anne ve babaların medyanın yeni teknolojilerinden uzak olmaları ve kullanımlarını bilmemeleri, çocukların

(29)

bilgisayar ve internette zamanlarının büyük çoğunluğunu eğitim amacı dıĢında eğlence amacıyla harcamalarından dolayı medyadan olumsuz etkilendiklerine dikkat çekmektedirler.

Kar (2008: 191), son dönemde en çok televizyon izleyen ülkeler sıralamasında Türkiye‟nin ilk üç sırada olduğunu belirtirken, içinde bulunduğumuz çağda geliĢen teknolojiyle televizyonun yanında uydu kanalları, sinema filmleri, bilgisayar, cep telefonu gibi pek çok medya aracının bilgi edinme konusunda insanların hayatlarında önemli ölçüde yer ettiğinden söz etmektedir.

“Ġnter Media Surveys”in medyanın çocuklar üzerindeki etkilerine dikkat çeken 2002-2003 raporuna göre; eğlence medyasının gençlerin aile, okul, kültür ve din yapılarını giderek farklılaĢtırdığı, bireyselliği ön plana çıkararak, insanları kendi kabuklarında yaĢamaya sevk ettiği, gençlerin hayal dünyalarına nüfuz ederek yeni Ģeyler üretmelerinin önüne geçtiği, kültürel ve ahlaki değerleri oluĢturan iyi ve kötünün birbirine karıĢmasında etkili olduğu sonuçlarına ulaĢılmıĢtır (Cesur ve Paker, 2007: 109).

1.4.1. Gazete ve Çocuk

Gazete, haber ve yorumlarla insanları pek çok konuda bilgilendiren ve pek çok Ģeyin reklamını yapan, ucuz kağıt kullanarak basılan ve insanlara sunulan bir kitle iletiĢim aracıdır (Arslan, 2014: 74).

Rigel (1995: 167), gazetenin esas tüketicilerinin çocuklar olmasa bile, çocukları “haberin gizli tüketicileri” olarak tanımladığından, yetiĢkinler için hazırlanan ve sunulan haberlerden çocukların fazlasıyla etkilendiklerine dikkat çekmektedir. Arslan (2014: 75)‟da gazetede bilgi ve görüntü olarak sunulan içeriğin çocukları da göz önünde bulundurarak dikkatli verilmesi gerektiğinden söz etmektedir. Gazetede verilen olumsuz haberler, çocukların zihinlerinde büyük oranda yer etmektedir. Tam olarak hayatı anlamlandıramadıkları yaĢlardan itibaren, kötü tarzda yazılmıĢ haberlere maruz kalan çocuklarda, ileriki yaĢlarda tamiri mümkün olmayan yaralar açılabilmektedir. Sürekli yayın akıĢının sağlandığı televizyon ve radyo gibi medya araçlarının aksine gazete somut, elle tutulur bir araç olmasından dolayı çocuklar için olumsuz nitelikte yazılmıĢ bir haber veya basılmıĢ bir fotoğraf onların zihinlerinde daha fazla yer etmesine neden olmaktadır.

ġeker ve Sine (2012: 119), çocukların haberleri yetiĢkinler gibi anlamlandıramadıklarını, gördükleri ve okudukları Ģeyleri hayal güçleri çevresinde

(30)

değerlendirdiklerini ifade ederek, dikkatsizce sunulan haberlerin çocukları olumsuz yönde etkileyeceğini belirtmektedirler. Öte yandan çocukların gazete okuma sıklığı ile ilgili yapılan araĢtırmalara bakıldığında çok fazla gazete okuma alıĢkanlığına sahip olmadıkları görülmektedir (Bozkurt, 2012: 19). Gazete okumak belli bir bilgi birikimi gerektirmektedir. Öncelikle okuma yazma bilmek, okuduğunu anlayabilmek için okuma becerisinin geliĢmiĢ olması gerekmektedir. Küçük yaĢtaki çocukların yazılardan çok, gazetedeki görseller dikkatlerini çekmektedir.

1.4.2. Radyo ve Çocuk

Diğer medya araçlarına nazaran daha az maliyet ve alt yapı gerektirmesinden dolayı radyo, daha çabuk bir Ģekilde geliĢen medya aracıdır (Arslan, 2014: 74). Radyo herhangi bir çaba gerektirmeden dinlenilen ve kolay ulaĢılan bir medya aracıdır. Radyo sadece dinlemeye dayalı bir iĢlev gerektirmesinden ve maliyetsiz olmasından dolayı istenilen her an ve her yerde ulaĢılabilme olanağı sunar (RTÜK, 2007: 77). Ġnsanlar günlük yaĢantılarında arabada iĢlerine giderken, öğrenciler okula giderken ve bir iĢle uğraĢırlarken radyo dinlemektedirler.

Radyo diğer medya araçlarının daha tam olarak geliĢme göstermediği zamanlarda çocuklar için hem eğitici, hem de eğlendirici programların sunulduğu bir mecrayken günümüzde giderek bu önemini kaybetmiĢtir. Çünkü yerini alternatif olarak daha cazip özellikler sunan araçlar almıĢtır.

Radyonun dil geliĢimi ve dinleme yeteneğine olan katkısının çocuklar açısından önemli olduğunu dile getiren Öcel (2002: 183-185); öte yandan radyonun tek bir duyu organına, sadece kulağa hitap etmesi ve programların çocukların ilgilerinin dıĢında oluĢturulması gibi nedenlerle radyonun diğer medya araçları arasında en az takip edilen araç olduğunu belirtmiĢtir. Diğer yandan çocuklar, sadece müzik dinlemek amacıyla radyoyu kullanmaktadırlar. Artık internetin sunduğu uygulamalar sayesinde istenilen yerde istenilen müziği dineleme kolaylığı, radyoyu günümüzde çoğunlukla arabada bir yerden bir yere giderken dinlenilen bir araç konumuna getirmiĢtir.

Sadece tek bir duyu organına hitap etmesi radyonun çocukların eğitiminde kullanılmasını sınırlamaktadır (Öcel, 2002: 186). Radyonun bu özelliği, özelikle iĢitme engeli bulunan çocukların önünde büyük bir engeldir. Çocuklar birden çok duyu organını kullanarak,

(31)

deneyimledikleri Ģeyleri daha iyi öğrenirler. Bu nedenle radyo, televizyon ve internet gibi hem görme hem de iĢitme duyusunu aynı anda etkileyen bu araçların yanında kısır kalmıĢtır.

Diğer taraftan, günümüzde çocuklar tarafından daha az kullanılan radyo sunucularının küfürlü, hakaret içeren, cinsel içerikli Ģakalar ile ifadeler kullanmaları çocukların geliĢimlerini olumsuz etkilemektedir ve kiĢiler veya kurumlar hakkında yalan bilgiler sunmalarının denetimi de kolay yapılamamaktadır (Arslan, 2014: 74 ve RTÜK, 2007: 82).

RTÜK (2007: 82) radyonun gençler ve özellikle de en çok etkilenen çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerini Ģu Ģekilde sıralamaktadır:

 “Dilin yanlıĢ ve kötü kullanımı,

 KonuĢmalarda Türkçenin doğru, güzel ve etkili kullanılmaması,  Küfür ve argo içerikli ifadelere yer verilmesi,

 Müstehcen ifadeler veya imalar içeren konuĢmalar yapılması,

 Herhangi bir konuda kiĢi, kurum ya da kuruluĢlar hakkında hakaret ve aĢağılama içeren ifadeler kullanılması,

 Topluma mal olmuĢ kiĢilerin, özel hayatlarıyla ilgili haber ve yorumlarda bulunulması gibi etkenler dinleyicilerin sosyal, kültürel ve toplumsal değerlerinde yozlaĢmalara yol açabilmektedir.”

1.4.3. Televizyon ve Çocuk

Televizyon, her ne kadar yeni medya araçlarının çıkmasıyla popülerliğini kaybetmiĢ olduğu düĢünülse de hemen hemen her evde bulunması, herhangi bir yaĢ sınırlamasına gerek duymayan ve bir eğitim gerektirmeden izlenecek bir araç olması (ġirin, 1998: 17) açısından hala geçerliğini korumaktadır (YeĢil ve Korkmaz, 2008: 57). Televizyon, çoğu kiĢiye göre boĢ vakitlerinin değerlendirilmesi amacıyla kullanılan bir arkadaĢ gibidir. Evde yalnız kalındığında bir ses olsun diye eve gelir gelmez açılan bir araçtır. Yalnızlığı unutturduğu doğrudur. Çünkü televizyonun karĢısındayken zamanın nasıl hızlı geçtiği pek anlaĢılmaz.

Televizyonun yaygın olarak kullanılması, ulaĢımının kolay olması ve herhangi bir beceri gerektirmeden kullanılabiliyor olmasından dolayı televizyon, medya okuryazarlığı konusunda en çok araĢtırılan kitle iletiĢim aracı olmaktadır (Bilici, 2017: 11). Arslan (2014: 74), psikologların çocukların kiĢiliklerinin geliĢiminde etkili bir araç olarak gördüklerinden ve davranıĢlarını televizyon etrafında Ģekillendirdiklerinden bahsetmektedir.

(32)

Engin (2013: 223)‟e göre televizyon çocuklar için vazgeçemedikleri bir kitle iletiĢim aracıdır ve çocuklar üzerindeki etkileri oldukça fazladır. Artık çocuklar ilk eğitimlerini televizyon ile almaktadırlar. Televizyonun baĢında saatlerini harcayan çocuklar, fazla düĢünmeden gördüğü ve duyduğu Ģeyler karĢısında savunmasızdırlar. Televizyondan en fazla etkilenenlerin çocuklar olmasının temel nedeni, onların televizyonda sunulan iletilerin hangisinin gerçek, hangisinin gerçek olmayıp yayıncılar tarafından oluĢturulduğunu bilmemeleridir (AkĢit ve Dönmez, 2011: 35).

ġeker (2009: 185), çocukların televizyon kullanmaları ile ilgili yapılan araĢtırmalarda bir günde en az 3-4 saatlerini televizyonun karĢısında harcadıkları ve bazen bu sürenin okuldayken harcadıkları zamanın bile üstüne çıktığına dikkat çekmektedir. Bu konuda Türkiye‟de yapılan araĢtırmalar, günlük televizyon izleme zamanın ortalama 4-5 saat olduğunu ortaya koymaktadır. Altun ( 2008: 30), bir kiĢinin yılın %19‟unu televizyon izleyerek geçirdiğini ifade ederek kiĢinin yılın %33‟ünü uyuyarak, %33‟ünü çalıĢarak, %14‟ünü de bu etkinliklerin dıĢında kalan etkinliklerle geçirdiği göz önüne alındığında bu oranın oldukça büyük olduğuna‟‟ iĢaret etmektedir. Ġnsanlar temel ihtiyaçlarından sonra en fazla televizyon izleyerek vakitlerini harcamaktadırlar. Çakır vd., (2012: 43) 6-17 yaĢ aralığındaki çocukların yılda 900 saatlerini okulda geçirdikleri düĢünüldüğünde 1500 saatlerini de televizyon izleyerek geçirmiĢ olduklarını belirterek konunun önemine bir kez daha dikkat çekmektedirler.

Mutlu (1999: 121) ve Büyükbaykal (2007: 32), çocukların televizyon izleme alıĢkanlıklarını aileleri tarafından öğrendiklerinden bahsetmektedir. Çocuklar anne-babaları ya da kardeĢleriyle birlikte çoğunlukla televizyon izledikleri için onlar neyi, ne kadar izliyorlarsa, o ölçüde izlediklerine dikkat çekmektedir. Diğer yandan RTÜK‟ün yapmıĢ olduğu “Ġlköğretim Çağı Çocukları Ġçin TV Ġzleme AraĢtırması” da durumun baĢka bir tarafını göstermektedir. AraĢtırmaya göre kendi odası olan çocukların %29,3‟ünün aynı zamanda televizyona da sahip olduğu sonucuna varılmıĢ ve bu da çocukların istedikleri saatte, istedikleri kadar, istedikleri her Ģeyi izleyebildikleri anlamına gelmektedir (Ġlhan, vd., 2014: 48). Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı‟nın, 2006 yılında yapmıĢ olduğu „„Türkiye Aile Yapısı AraĢtırması‟‟ sonuçlarına göre de, Türkiye genelinde insanların % 75‟inin günde 1-4 saat aralığında zamanlarını televizyon baĢında geçirdikleri saptanmıĢtır.

(33)

Televizyon, boĢ zamanın değerlendirilmesinde kullanılan bir araç olmasından kaynaklı aynı zamanda kitap okumanın da önüne geçen bir araçtır (Mutlu, 1999: 122). Ġnsanların hayatlarındaki yeri o kadar büyüktür ki kendilerini geliĢtirmek için kullanacakları zamandan da çalmaktadır. ġeker (2009: 187), televizyon ile ilgili yapılan araĢtırma sonuçlarına göre televizyonun çocuklar üzerindeki kimi etkilerine dikkat çekmektedir. Televizyon karĢısında çokça vakit geçiren çocukların hayal kurma yeteneklerinin azaldığı, izlediklerinden etkilenmeleri neticesinde Ģiddete eğimli hale gelme olasılıklarının arttığı, akranları ile geçirdikleri vaktin azalmasına bağlı iletiĢim sorunlarını beraberinde getirdiği, ders baĢarılarını azalttığı, kitap okumayı engellediğinden konuĢma ve yazma becerilerinde sıkıntı yaĢamalarına neden olduğu görülmektedir.

Televizyon insanların hayatlarında büyük dönüĢümlere sebebiyet vermiĢtir. Atay ve Öncü (2009: 71) televizyonun icadından önceki insanlar arasındaki iletiĢim ve etkileĢimin daha fazla olduğuna dikkat çekmektedirler. Televizyon karĢısında geçirilen zaman artıkça, insanların paylaĢımları da ortadan kalkmaya baĢlamıĢtır.

Televizyon, izleyicilerine yaĢadığımız dünyadan aldığı malzemelerle, yeni kendi kurduğu bir dünya sunmaktadır (Mutlu, 2005: 411, Ertunç, 2011: 32, Mora, 2011: 192). Çocuk izleyiciler bu kurmaca dünyayı kendi hayal alemlerinde olan Ģeylerle değerlendirdikleri için, neyin gerçek neyin gerçeklikten uzak olarak oluĢturulduğunun farkında olmayabilirler. Çocuk ve medya adına yapılan araĢtırmaların çıkıĢ noktasını da bu oluĢturmaktadır. Ertürk ve Gül (2006: 2) televizyonun çocukların içinde yaĢadıkları hayatı tanımasını ve öğrenmesini sağlarken bir baĢka taraftan da yaĢayarak ve deneyimleyerek öğrenme Ģanslarını ellerinden aldığını ifade etmektedirler.

ġirin (1998: 44), çocukları televizyon izlemeye yönlendiren temel etmeni aile içindeki iletiĢim ortamının eksikliğine bağlamaktadır. Çocuk aile içinde kendini yalnız hissettikçe, kendini televizyona ya da diğer iletiĢim araçlarına vermekte ve böylece de onu otoriter olarak görüp her izlediğini doğru kabul etmektedir.

Ertürk ve Gül (2006: 2), televizyonun hayatımızın bir parçası olduğu ve artık daha da geliĢip yok olmayacağı için çocuklara uygun yayınların yapılmasına ve böylece onlar için uygun izleme davranıĢları edinmelerini sağlamaya daha fazla önem verilmesi gerektiğinden bahsetmektedirler. Çelebi (2014: 100), medyanın toplumsallaĢtırma iĢlevine paralel olarak

(34)

psikolojik ve sosyolojik açıdan daha sağlam toplum oluĢturulması amaçlanarak televizyon yayınlarının çocuklar için uygun hale getirilmesine ve böylece daha mutlu ve sağlıklı bireylerin yetiĢmesine öncülük edilmesi gerektiğini savunmaktadır.

KocadaĢ‟a göre (2006: 7) hem geliĢmiĢ hem de geliĢmekte olan ülkelerde televizyon, insanların “eğlence, haber, eğitim, kültür” vb. ihtiyaçlarını gidermede halen fazlaca kullanılan bir araç olması itibariyle eleĢtirilerin bu kadar odak noktası haline gelmiĢtir. Televizyonda defalarca sunulan ve tedirginlik oluĢturan haberlerin ve bu haberlerin sunuluĢ Ģeklinin yetiĢkinler üzerinde yoğun psikolojik etkiler yarattığı düĢünüldüğünde, bu durumun çocuklar üzerinde daha fazla olumsuz etki oluĢturacağı bir gerçektir (Cesur ve Paker, 2007: 107). Televizyonda sunulan Ģiddet görüntülerinin, çocukların defalarca izlemesine bağlı olarak Ģiddeti olağan bir Ģey olarak kabul etmelerine ve psikolojik olarak olumsuz Ģekilde etkilenmelerine sebep olmaktadır (Yetim ve Yetim, 2008: 94).

Televizyon izlemek, radyo dinlemeye oranla çocukların hayal güçlerini kullanma ve geliĢtirmeleri açısından da daha fazla olumsuzluk teĢkil etmektedir. Televizyon ses ve görüntüyü birlikte sunmasından dolayı düĢünmeye gerek bırakmadığı için zihni tembelliğe iterek yeni fikir üretmeyi olanaksız kılmaktadır (Mutlu, 2005:172). Çocukları televizyonun olumsuz etkilerinden ve Ģiddetten korumanın yolu onlara medya araçlarının her zaman gerçeği yansıtmadığını anlatmakla mümkün olacaktır (ġirin, 2011: 174). Burada ilk görev aileye ardından da okullarda öğretmenlere düĢmektedir.

1.4.4. Sinema ve Çocuk

Sinema ortaya çıktığı zamandan beri insanlar için önemli bir eğlence aracı olmuĢtur. Sinema bir eğlence aracı olması yanı sıra ekonomik düzenin de bir aracı konumundadır (Bozkurt, 2012: 21). Televizyonun gerek her evde bulunması ve fazla maliyet gerektirmemesi, gerekse de kullanım sıklığının fazla olmasından dolayı sinemanın yerini almıĢ olsa da (Pembecioğlu, 2006: 2), sinemanın sihirli bir gösteri aracı olması, onu yetiĢkinler ve çocuklar arasında cazip kılmaktadır (RTÜK, 2007: 55). Sinemanın bu sihirli dünyası çocukları etkisi altına alarak onları etkilemektedir. Bu etki izlenilen filme bağlı olarak olumlu olabileceği gibi olumsuz da olabilmektedir.

Çocuklar sinemada gösterilen filmlerin, kendilerine uygun olup olmamasına bakmadan dikkatlerini çeken filmleri izlemektedirler ve bu filmler onları etkileyerek kiĢiliklerini,

Şekil

Tablo 3: Öğrencilerin Öğrenim Gördükleri Okullara Göre Frekans ve Yüzde  Dağılımı Tablosu
Tablo 4: Öğrencilerin Okul Türüne Göre Frekans ve Yüzde Dağılımı Tablosu
Tablo  6:  Öğrencilerin  Baba  Öğrenim  Durumlarına  Göre  Frekans  ve  Yüzde  Dağılımı Tablosu
Tablo 7: Öğrencilerin Evlerindeki Televizyon Sayısına Göre Frekans ve Yüzde  Dağılımı
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Bundan sonraki süreçte, medya okuryazarlığı dersinin ilköğretim müfredatına da alınması ve zorunlu bir ders olması için girişimler yapılmalı. Aksi takdirde

Daha fazla bilgiye sahip olan bireyler, medyanın işleyişini anlayabileceği gibi, olumsuz etkilere de daha az maruz kalmaktadır.. Medyanın kamuoyu oluşturmaktaki

Öğrencilerin cinsiyet değişkenlerine göre dizi filmlerde “tür” tercihleri aşağıdaki gibidir: Kız öğrenciler dizilerde (M=3.75) ile macera türünü tercih etmişler

İnternet Tabanlı Tedarik Zinciri Yönetiminin Kobi’lerde Uygulanması İçin Bir Model Önerisi, Doktora Tezi, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Ana

Load Case Name kısmında açılır kutudan DEAD yüklemesi seçilir ve Uniform Load kısmına 0,548 yazılır ve OK tuşuna basılır. Assign Frame

The purpose of this study is to investigate the effects of the various 316L stainless steel oxide thicknesses and pore sizes/roughness on the initial attachment and proliferation

organizasyon şeması olarak da görülebilir. Bu nedenle temel farklılığın iklimsel koşullara dayandırılması doğru olacaktır. 3) Pencere Açıklık Farklılığı:

Söz konusu öğrencilerin medya okuryazarlığını tanımlamaları; en çok kullandıklanyla bilgi merkezlerinde bulunması gereken medya ürünleri ve bilgi kanalları