• Sonuç bulunamadı

Osmanlı dönemi müzik geleneği gerek halk arasında, gerekse elit grubun içinde farklı kültürlerden ve sosyal tabakalardan beslenerek çeşitlenmiş, yaşamın her alanında etkisini göstermiştir.

“Tekkelerde yapılan müzikler Osmanlı müzik kültürünün önemli bir parçası olmuştur. Bunlardan Bektaşi tekkelerindeki müzik daha çok halka, Mevlevi tekkelerindeki müzik ise aristokrat sınıfa yönelik olmuştur” (Bilim, 1998:72).

“Sıbyan okulları, medreseler ve Enderun, Osmanlı imparatorluğunun içinde uzun süre yer alan örgün sivil eğitim kurumlarındandır” (Uçan, 2005:41).

“Osmanlı sarayında bir başka müzik ortamı da meşkhanedir. Burada saraylılara ve enderunluluara ney, santur, tanbur gibi çeşitli çalgıların derleri, şarkı söyleme ve makam dersleri verilmiştir” (Bilim, 1998:73).

Osmanlı döneminde müzik eğitimi veren kurumlardan olan mehterhane, askeri müzik yapan mehter takımlarına müzisyenler yetiştirmiştir. Mehterhanenin yetiştirdiği müzisyenlerin görev aldığı mehter takımları, Osmanlılarda ordunun savaşlarına eşlik eden, gösterişli ritimleri gür ve etkileyici bir sonoriteye sahip çalgıları ile orduyu coşturarak motivasyonunu artıran askeri bando takımıdır. Mehter takımı eşsiz ses kabiliyeti, ritimleri ve tören düzeniyle Batılı toplumları ve müzisyenleri de etkilemiş, Batı müzikçileri Mehter müziğinden etkilenerek yaptıkları besteleri ile bu müziği benimsediklerini göstermişlerdir. Mehterin ritmik yapısının ve sazlarının da batı müzisyenlerini ve müziğini etkilediği bilinmektedir

Tüm bu müzik etkinliklerine rağmen öğretmenleri, öğrencileri, ders programları ve kitapları olan bir müzik okulu bu dönemin Osmanlısında bulunmamaktadır. Siyasal, ekonomik ve kültürel anlamda çağdaşlaşma çabalarına giren reformcu padişah II. Mahmut, Yeniçeri ocağını kaldırarak yerine batı örneği modern bir ordu kurmuştur. Yeni çeri ocağının kaldırılması, mehterhane ve mehter takımının da dolayısı ile kapatılması sonucunu beraberinde getirmiştir. Padişahın 25 Aralık 1831 tarihindeki isteğiyle modern bir bando takımı ve bu takıma eleman yetiştirecek bir okulun kurulması girişimleri başlamıştır (Bilim, 1998:73).

1826’da Avrupa örneğine göre kurulan bandonun başına, 1828 yılında Đtalya’dan getirilen Giuseppe Donizetti, Osmanlı Mızıkacıları genel eğiticisi olarak görevlendirilmiştir. Bu görevlendiriliş Türk müzik eğitiminde yepyeni bir dönüm noktasıdır. Bu ilişki süreci, 1830’lardan itibaren Muzika-i Hümayun’da görev alan diğer Avrupalı müzik eğitimciler ile konser etkinlikleri için gelip bu okulu ziyaret ederek çalışmaları izleyen Avrupa’lı konuk müzikçiler aracılığıyla giderek hızlanan bir gelişme göstermiştir (Uçan, 2006:59).

Osmanlı döneminde özellikle savaşlar ve törenler sebebiyle büyük önemi olan Mehter Takımının kapatılması, müzik hayatı dolayısıyla müzik eğitimi için önemli dönüm noktalarından biridir.

“Türkiye’nin Avrupa’yla müzik eğitimi ilişkilerine ilk kez resmen girmesi Osmanlı döneminde 1794 yılında Sultan III. Selim’in Nizam-ı Cedit programı çerçevesinde kurulan yeni askeri birliklerin eğitimi için Batı örneğine göre boru-trampet takımı oluşturma ve eğitimde bu takımı kullanma girişimiyle askeri müzik eğitimi alanında başlamıştır” (Uçan, 2006:59)

“Müzik eğitimi bakımından 1910’lu yıllarda önemli gelişmelerden bir de konservatuar niteliğinde bir kuruluş olan Darülelhan’ın kurulmasıdır. 1914 yılında başlayan hazırlıklar belirli bir aşamaya geldikten sonra Eğitim Bakanlığı’na bağlı olarak Geleneksel Türk Sanat Müzik Eğitimi verilmesi amacıyla 1917 yılında kurulmuştur. Ancak bu okul, kuruluşundan dört yıl sonra 1921 yılında kapatılmıştır” (Sağer, Ayhan, 2006:142).

Türk müzik ve müzik eğitimi tarihinde, yurtdışına müzik eğitimi almaları için gönderilen müzik eğitimcileri besteciler ve öğrenciler kadar, yurtdışından ülkemize çağırılmış besteci ve müzik eğitimcilerinin de çok büyük rolleri vardır. Ülkemize gelen bu besteci ve eğitimciler, ülkenin müzik eğitim sistemlerinin ve politikalarının belirlenmesinde rol almışlardır.

“1930’larda Avusturya’dan J. Marks, Almanya’dan P. Hindemith ve E. Zuckmayer’in Türkiye’ye çağrılı gelişleriyle Avrupa ile olan müzik eğitimi ilişkileri derinleşmiştir” (Uçan, 2006:60).

“Türkiye’nin Avrupa ile müzik eğitimi ilişkilerinde Musiki Muallim Mektebi, Đstanbul Belediye Konservatuarı, Ankara Devlet Konservatuarı ve Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümünün kilit rolleri vardır” (Uçan, 2006:60).

“Cumhuriyet’in kurulması ile 1924 yılında Ankara’da açılan Musiki Muallim Mektebi ile Türkiye’de müzik öğretmeni yetiştirmeye başlanmıştır. Okulun ilk talimatnamesine göre okulun amacı “lise ve ortaokullara hatta daha sonra açılacak musiki mekteplerine öğretmen yetiştirmek” olarak belirlenmiştir” (Sağer, Ayhan, 2006:143).

Đstanbul Belediye Konservatuarı, Ankara Devlet Konservatuarı ve Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümü, Genç Cumhuriyet’in müzik eğitim hayatını belirleyen okullar olmuşlardır. Birçok ünlü müzik eğitmeni, yorumcu, besteci ve müzik yazarı bu okullardan yetişmiştir.

Türkiye’de ilerleyen yıllarda; 1969–1981 yılları arasında Ankara Gazi Eğitim Enstitüsünü takiben Đstanbul, Đzmir, Nazilli ve Bursa’da müzik bölümleri kurulmuştur.

Bu kurumlar müzik öğretmeni yetiştirmektedirler. Đlerleyen yıllarda Türkiye’nin her bölgesinde müzik eğitimi veren kurumların sayısı artmış ve müzik eğitimi genç nesil arasında cazip hale gelmiştir.

“Türkiye’de eğitim ile ilgili karar ve uygulamalar merkezi sistem esaslarına göre tek elden düzenlenmektedir ve dikkate değer bir değişim öngörülmeksizin tüm yurtta geçerlidir. Genel eğitim okullarındaki müzik derslerini ve çalışmalarını yürütecek olan öğretmenler de, bütün Türkiye’de standartlaştırılmış bir programla üniversitelerin eğitim fakültelerinde yetiştirilmektedir” (Kalyoncu, 2006:120).

Ülkemizde okul öncesi eğitim kurumlarında ve ilköğretim 5. sınıfa kadar olan kademelerde müzik dersleri olmasına karşın bu kademeler için müzik öğretmeni yetiştiren özel bir program bulunmamaktadır. Bu kademelerde müzik öğretimi yapan öğretmenler, mezun oldukları meslek yüksekokulları veya eğitim fakültelerinin ilgili bölümlerinde sınırlı bir müzik dersi almaktadırlar. Đlköğretimin 6. 8. sınıf arası kademelerinde ve liselerde müzik alan dersi veren öğretmenler ise Eğitim fakültelerinin müzik öğretmenliği anabilim dallarında müzik eğitimi almaktadırlar. Bu programlarda eğitim gören öğretmen adayları, müzik alan dersleri, pedagojik dersler, bireysel ve okul çalgıları dersleri, genel kültür dersleri ve öğretmenlik uygulaması dersleri gibi içeriğe sahip kapsamlı bir müzik eğitimi programından mezun olmaktadırlar.

Günümüzde örgün müzik eğitimi veren kurumlar, ortaöğretim ve yükseköğretim olmak üzere iki kademede bulunmaktadır. Bunlardan ortaöğretim düzeyindeki kurumlar; AGSL müzik bölümleri, Konservatuarların orta ve lise kısımları, Astsubay Bando Hazırlama Okulu’nun lise kısmı ve Anadolu Öğretmen Liselerinin müzik kollarıdır. Yükseköğretim düzeyindeki kurumlar ise; Türk Müziği ve Batı Müziği konservatuarları, GSF Müzik Bölümleri, Eğitim Fakülteleri Müzik Öğretmenliği Programları, Astsubay Bando Hazırlama Okulu’nun iki yıllık yüksek kısmı ve Fen Edebiyat Fakülteleri’ne bağlı müzik öğretmenliği programlarıdır (Sağer, Ayhan, 2006:145). Bu eğitim kurumlarında, müzik öğretmenliği eğitimi, bestecilik eğitimi, solistlik eğitimi, müzikoloji eğitimi, çalgı yapım eğitimi, bando eğitimi gibi müzik alanlarında eğitim verilmektedir.

Örgün müzik eğitimi veren kurumların, Türkiye’de sanat ve kültür anlamında çok önemli bir misyonu vardır. Ülkenin yorumcularını, bestecilerini, müzik eleştirmenlerini, müzikologlarını, müzik kuramcılarını ve müzik eğitmenlerini yetiştirecek olan bu kurumların, şüphesiz çok iyi planlanmış bir programa ihtiyaçları

vardır. Bu programlar, ülkenin kültürel altyapısını, sosyal ve ekonomik yaşantısını, müzik geçmişini ve gereksinimlerini göz önünde bulundurarak hazırlanmalıdır. Bu programlar ayrıca hedefleri, yöntemleri, değerlendirme sistemleri ile sürekli gözlemlenerek gerekli revizyonlar yapılmalı ve güncel tutulmalıdır.

“Türkiye’de müzik eğitimi yetiştiren kurumlarda 1937–1938 öğretim yılından 2005–2006 öğretim yılına kadar birbirinden farklı çeşitli modeller uygulanmış, son olarak ise YÖK’ün bütün bölümlere ortak uyguladığı, bazı bölümlerde küçük değişikliklerle uygulanan standart müzik öğretmenliği programı modeline geçilmiştir” (Sağer, Ayhan, 2006:143).