• Sonuç bulunamadı

ABD Türkiye İlişkilerinin Gelişim

Kongresi III. Ciltleri ayrı basım, Ankara, 1983, s 1572.

B II DÜNYA SAVAŞI SONRASI TÜRK DIŞ POLİTİKASINDAKİ GELİŞMELER (1945-1950)

1. ABD Türkiye İlişkilerinin Gelişim

Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra, Türkiye - Sovyetler Birliği ilişkileri karşılıklı güven esasına göre düzenlenmişti. 1939’dan itibaren Rusya’nın yayılma politikasının yeniden canlanması, bu defa Türkiye’yi dengeyi sağlamak üzere yine İngiltere-Fransa ittifakına götürmüştü. Özellikle 1945- 1946 yıllarında Sovyetlerin Doğu Anadolu’dan resmen toprak ve Boğazlar’a yerleşmek istemesi, Türkiye’yi daha da sıkıntıya sokmuştu. II. Dünya Savaşı’nda İngiltere ve Fransa’nın yıpranması bölgede ki dengeyi bozmuştu. Bundan dolayı Türkiye Sovyet tehdit ve tehlikesine karşı, bu defa ABD’nin desteğini aramaya yönelmişti. Nitekim, savaşın son yıllarından itibaren Türk dış politikası da bu yönde gelişmeye başlamıştı220.

II. Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru, özellikle Yalta Konferansı sonrasında Müttefikler arasında görüş ayrılıkları başladığına yukarıda değinilmişti. Bu arada, ABD ve İngiliz yöneticileri, Sovyetlerin Alman işgalinden kurtardıkları bölgelerde Yalta Konferansı’nda alınan kararlara aykırı davranışlarından dolayı, bu devletin savaş sonu emelleri üzerinde

219 Uçarol, a.g.e., s.717.

220 Fahir Armaoğlu, “Yarım Yüzyılın Türk-Amerikan İlişkileri,1947-1997”, Çağdaş Türk

Diplomasisi: 200 Yıllık Süreç Sempozyumu 15-17 Ekim 1997 Bildirileri, Ankara, 1999,

kuşku duymaya başlamışlar ve 1945 yılının ilk yarısında onunla savaş sonu işbirliği konusunda bütün ümitlerini kaybetmişlerdi221.

Aynı tarihlerde ise Türkiye, daha önce belirtildiği gibi, 23 Şubat 1945’te Almanya ve Japonya’ya savaş ilan ederek Müttefiklerin yanında yer almıştı. Bunun üzerine de, 1 Nisan 1944’ten beri kesilmiş bulunan ABD askeri yardımı, “Ödünç Verme ve Kiralama Kanunu”na göre yeniden başlamıştı. Bunun için de Türkiye’nin savaş ilan ettiği gün yani, 23 Şubat 1945 tarihinde Ankara’da Türkiye-ABD Askeri Yardım Antlaşması imzalanmıştır222. ABD’nin Türkiye’ye yaptığı askeri yardımlarla ilgili yapılan bu ilk Anlaşma, yardımları tek yanlı bir hareket olmaktan çıkartıp ilk defa bir akit çerçevesi içine koymuştur223.

İşte bu sıralarda da Türkiye, 19 Mart 1945 tarihli Sovyet notasını almış, yani bu devletin resmen baskı ve tehdidiyle karşılaşmıştır Bunun üzerine ilk olarak müttefiki İngiltere’nin diplomatik desteğini aramıştır. Sovyetlerin Balkanlar üzerindeki savaş sonu emellerini anlamaya başlayan İngiliz Hükümeti de, 18 Haziran 1945’te, ABD Hükümeti’ne başvurarak, Potsdam Konferansı’ndan önce, Sovyet davranışına karşı ortak bir İngiliz-ABD tutumunun saptanmasını ve Sovyetler Birliği nezdinde ortak bir girişimde bulunulmasını istemiş, fakat bundan kesin bir sonuç alamamıştır224.

Türkiye, bunun üzerine ABD Hükümeti’ne başvurarak, bu devletin Sovyetler nezdinde girişime geçmesini sağlamak istemiştir. Ancak ABD yöneticileri, 17 Temmuz 1945’te, şimdilik Sovyetler Birliği’nin Türkiye’ye hiçbir kesin tehdit yöneltmediğini belirterek, Türk Hükümeti’nin isteğini kabul

221 Hale, a.g.e., s.112-113 222 Soysal, Türk Dış, s.60.

223 İsmail Soysal, Türkiye'nin Siyasal Andlaşmaları, (1920-1945), C. I., , Ankara 1989(2.

Baskı), s. 640-645.

224 Ayhan Kamel, “II. Dünya Savaşının Bitiminden Günümüze kadar Türk-Rus İlişkileri”,

Çağdaş Türk Diplomasisi: 200 Yıllık Süreç Sempozyumu 15-17 Ekim 1997 Bildirileri,

etmeye yanaşmamışlar, konunun Postdam’da ele alınacağını söylemişlerdir225.

Potsdam Konferansı (17 Temmuz - 2 Ağustos 1945)’nda ise, Sovyetlerin Boğazlar statüsünde yapılmasını istedikleri değişiklikler ABD ve İngiltere tarafından kabul edilmemiş, her üç devletin Boğazlar konusundaki görüşlerini Türkiye’ye ayrı ayrı bildirmeleri karar verilmiştir. Bu arada ABD Başkanı Truman, Sovyetlerin Türkiye’den toprak isteği sorununun, sadece bu iki devleti ilgilendirdiğini söylemiştir. Ayrıca, Boğazlar statüsünün uluslararası bir nitelik almasından yana olduğunu, yani Montreux Sözleşmesi’nin değiştirilmesine karşı olmadığını belirtmiştir. Böylece Potsdam’da, Montreux Sözleşmesi’nin kaldırılması konusunda ABD, Sovyetler Birliği ile birleşmiş görünmekteydi. Ancak, Boğazlara verilecek yeni statü konusunda ondan ayrılmaktaydı226.

Sovyetlerin, Türkiye’ baskısının sürmekte olduğu sıralarda; bir deniz diplomasisi örneği olarak; ABD donanmasının en büyük savaş gemilerinden olan Missouri227, Washington’da ölen Türk Büyükelçisi Munis Ertegün’ün cenazesini Türkiye’ye getirdi. Missouri uçak gemisinin 5 Nisan 1946’da İstanbul’a gelmesi, sürmekte olan Sovyet baskısına karşı, ABD’nin Türkiye’ye verdiği bir güvence olarak karşılandı. Nitekim geminin İstanbul’a vardığı gün, yani 5 Nisan’da, Başkan Truman yaptığı konuşmada, ABD’nin dış politikasına yeni bir yön verileceğini ve Ortadoğu’daki durumun önemini ve ciddiliğini kabul ettiğini belirtti228.

II. Dünya savaşı sona erdiği halde, Türkiye, sürmekte olan Sovyet baskısı karşısında, savaş ordusunu büyük oranda aynı şekilde tutmak zorunda kalmıştı. Bu da büyük ekonomik güçlüklerin sürmesine neden oluyordu.

225 Deringil, a.g.e., s.253

226 Erol Mütercimler- Mim Kemal Öke, Düşler ve Entrikalar Demokrat Parti Dönemi Türk

Dış Politikası, İstanbul, 2004, s.27.

227 Amerikan Deniz Kuvvetleri'ne mensup Missouri Savaş Gemisi ile Pover Destroyeri'nin

İstanbul Limanı'na gelmelerine izin verilmesi BCA, S: 3/3859, F.K.: 30..18.1.2 Y.K.: 110.18..8.

İngiltere, ABD’ne nota vererek, içinde bulunduğu büyük ekonomik bunalım nedeniyle Türkiye ve Yunanistan’a yapmakta olduğu ekonomik ve askeri yardımı keseceğini bildirdi. Bu iki devletin Batı savunması için önemli olduğunu, ekonomik ve askeri yönlerden güçlendirilmesi gerektiğini bildirerek, bu görevin de bundan böyle ABD’ne düştüğünü belirtti229.

Bu gelişmelerin ardından, Truman Doktrini kapsamında ABD Kongresi, “Yunanistan ve Türkiye’ye Yardım Kanunu”nu kabul etti. Bu kanunun çıkması üzerine, Türkiye ile ABD arasında, bu yardımın ne şekilde, nasıl ve hangi amaçlarla kullanılabileceğine dair, 12 Temmuz 1947’de Ankara’da “Türkiye’ye Yapılacak Yardım Hakkında Anlaşma” imzalandı. Bu Anlaşma ile de iki devlet arasındaki ilişkiler yeni bir döneme girdi ve gelişmeye başladı230.

Böylece, 1947 yılından itibaren ABD Türkiye’ye askeri yardım yapmaya başlamış oldu. Bu yıldan sonra Türkiye-ABD ilişkilerinde “Tam İttifak”231 diye adlandırılan dönem başlamıştır. Türkiye-ABD ilişkilerinin oturmasından sonra da, Türkiye NATO’ya girecek ve iki devlet arasındaki ilişkilerde yeni bir dönem başlayacaktır.