• Sonuç bulunamadı

Kongresi III. Ciltleri ayrı basım, Ankara, 1983, s 1572.

C 1950-1960 YILLARI ARASI DIŞ POLİTİK OLAYLARA GENEL BAKIŞ

C. II DÜNYA SAVAŞI SIRASINDA TÜRKİYE’NİN ÇEVRE DENİZLERİNDE YAŞANAN KAZA VE KAYIPLAR

2. Refah Faciası

Türkiye açısından II. Dünya Savaşının en önemli olaylarından birisi de kuşkusuz Türk Silahlı Kuvvetlerinin seçilmiş ve yetenekli personelini taşıyan Refah gemisinin torpido hücumu ile batırılmasıydı. Bu olay kaza mı yoksa kasıt mı içeriyor hala belirsizliğini korumaktadır.

II. Dünya Savaşı sırasında, Türkiye için, tarafsızlık politikası gütmek suretiyle savaşa girmemek bir temel amaç olarak saptanmıştı. Savaşın en yoğun olduğu evre içerisinde bile taraflarla olan ilişkilerde denge siyasası bir temel hedef olarak ele alınmıştı. Savaşan taraflar Türkiye’yi savaşa sokmak için ellerinden gelen her şeyi yapmışlar, lehte ve aleyhteki bütün enstrümanları kullanmışlardı.

II. Dünya Savaşının dönüm noktası olan, 22 Haziran 1941 günü, Almanya’nın Rusya’ya karşı başlattığı, Barbarossa Harekatından bir gün sonra 23 Haziran 1941 gecesi Refah gemisinin torpido ile batırılması ister istemez akla farklı yaklaşımları getirmektedir. İncelenmesi gereken konu, bu olay sonrasında Türkiye’nin savaşa girmesinin kimin işine geleceğidir. Konunun tam olarak açıklığa kavuşabilmesi için İngiliz, Fransız, Rus ve Amerikan Askeri arşivlerinde çalışılması gerekli ve zorunlu olduğu düşünülmektedir.

1941 yılı başlarında İngiltere Ankara Büyükelçisi, Sir Hugh Montgemery Knutcbull Huggensen Türk ilgililerine “Almanlarla saldırmazlık paktı imzalamazsanız, denizaltı gemilerinizi vereceğiz” 320 dediği gibi, dört uçak

320 Türkiye’nin İngiltere’den satın alacağı denizaltı gemilerinin adları; Uluç Reis, Murat Reis,

filosunun hediye edileceğini de bildirmişti321. Ancak durum İngilizlerin istediği gibi gelişmedi. Almanlar, Rusya’ya karşı planladıkları, Barbarossa Harekatından önce güney yanını güven altına almak istiyorlardı. Bunu için Türkiye’ye yaklaşarak, Türk Alman Dostluk Antlaşması 18 Haziran 1941 tarihinde Ankara’da imzalandı. Barbarossa harekatından habersiz Türkiye, harekatın başladığı 22 Haziran 1941 günü tarafsızlığını ilan etti.

İngilizlerle uzun yazışmalardan sonra, tam bu sıralarda, bir Türk askeri kafilesinin Mısır’dan İngiltere’ye hareket edecek olan İngiliz konvoyuna yetişmek üzere yola çıkarılması kararlaştırılmıştı. Akdeniz’in savaş sahası olmasından ötürü zamanın Müsteşarı Tümamiral Ali Ülgen, bu mürettebatı en kısa yoldan Akdeniz’i geçirmeğe karar verdi, Mürettebat trenle Mersin’e gidecek ve oradan da Refah isimli ticaret gemisiyle İskenderiye’ye geçecekti. Bundan sonra yolculuk İngilizler tarafından sağlanacaktı.322 İngiltere Deniz

Kuvvetlerinin Türk Deniz Kuvvetlerine vereceği dört denizaltı gemisini almak üzere Denizaltı Filotilla Komodoru Yarbay Zeki Işın Komutasında Türk mürettebatı görevlendirilmişti323.

İngilizler kafilenin ısrarla 25 Haziran’da Mısır’da Port Said’de hazır olmasını istiyorlardı. Mısır’a hangi yoldan gidilmeliydi? İki seçenek vardı. Birinci seçenek deniz yolu, ikinci seçenekse kara yolu idi. Günün koşulları ve kara yolu yetersizliği kafile için kara yolunu cazip kılmıyordu. Bir başka etken ise zaman darlığı idi. Geriye ikinci seçenek kalıyordu. O da gerek müttefik gerek mihver devletleri savaş gemileri ve denizaltı gemileri ile dolu, onların cirit attığı Doğu Akdeniz’den geçerek deniz yolu ile Mısır’a gidilmesi seçeneğiydi. Bu şekilde yapılacak bir seyahatin büyük tehlikeler arz edeceğini evvelden görenler pek çoktu.324 Olay üzerine Deniz mecmuası

321 Muzaffer Erendil, Türk Subaylarının İkinci Dünya Harbi Hatıraları, Ankara, 1999, s 66. 322 Büyüktuğrul, a.g.e., s.92.

323 İngiltere'de inşa edilmiş olan dört denizaltı gemimizi vatana getirmek üzere Deniz yarbay

Zeki Işın başkanlığında bir heyetin İngiltere'ye gideceğine dair, BCA, D.: 6526, F.K.: 30..10.0.0, Y.N.: 62.419..1.

324 Zekeriya Türkmen, ”Türk Basınında Çıkan Haberlere Göre İkinci Dünya Savaşı Yıllarında

Türkiye Cumhuriyetinin Savaş Ortamına Çekme Gayretleri”, Altıncı Askeri Tarih Semineri

Refah Vapuru Faciası ile ilgili özel bir sayı yayınlıyor, bu dergide askerî öğretmen Sabri Mengül de askeri kafileyi, denizci olarak 150 kişinin 19’u subay 63 gedikli erbaş 68 erden oluştuğu, havacı olan personelin 20 Hava Harp Okulu talebesi ile 28 kişilik gemi mürettebatının olduğunu belirtmektedir325.

Deniz Müsteşarı da, iki ay evvel, kendisi de aynı vapurla İskenderiye’ye gitmişti.Hükümet de, İngiltere’de yapımı biten muhripler, denizaltılar ve dört uçak filosunu almak için deniz yolunu tercih etti. Milli Savunma Bakanlığı, askeri kafilenin Mısır’a götürülmesi için Ulaştırma Bakanlığından bir gemi kiralanarak hazırlanmasını istemişti. 326Refah gemisi bu görev için seçilmişti.

Refah gemisi Musevi bir yurttaşımıza ait daha çok adına şarkılar yapılan dünya savaş sanayiinin stratejik maddesi olan Türkiye’nin kromunu taşımakta kullanılan 5.000 tonluk bir yük gemisiydi. Refah gemisi, yolcu gemisi işlevlerine göre dizayn edilmediğinden, gemide sadece mürettebatın acil durumda kullanabilmesi için iki adet tahlisiye sandalı vardı. Geminin telsizi bulunmakta ancak patlama sırasında telsiz cihazı arızalanmış olduğundan yardım çağrısı verilememiş olduğu düşünülmektedir. Geminin Kaptanı, 1908 Deniz Harp Okulu mezunu, 1914 yılında askerlikten ayrılan İzzet Dalgakıran’dı. Kaptan, Kurtuluş Savaşı deniz cephesinde başarılı ve unutulmayacak vazifeler görmüştü. Özellikle Enosis (Trabzon) vapurunun ele geçirilmesi ve müsaderesinde önemli yararlılıklar göstermiş deneyimli bir kaptandı.327

Geminin torpido ile batırılması konusu üzerinde önemli durulması gereken bir başka nokta da, Refah gemisinin 23 Haziran 1941 günü

325 Dokümanlarda Hava Harp Okulu Öğrencisi olarak geçmektedir. Doğrusu, Kara Harp

Okulu’nu üstün derece ile bitirdikleri için İngiltere’de pilot olarak yetiştirilmesine karar verilen piyade, topçu, süvari, istihkam ve diğer sınıflardan mezun mezuniyet durumundaki pilot adaylarıdır. Esat Arslan, “Refah Faciasının 60 Ncı Yıldönümünde Kara Harp Okulu 1941 Yılı Mezunu Onaltı Şehidimiz” .

http://www.kho.edu.tr/yayinlar/btym/yayinlistesi/yayinlar/Yayin2001/246_refahgemisi.h tm

326Necmi Osten, II: Dünya Savaşının Bilinmeyen Yanları, İstanbul, 1992, s.107. 327 Türkmen, a.g.m., s.104-105.

hareketinden önce Ankara’daki İngiliz elçiliğinden gelen bir görevli tarafından gemi rotasının verilmesidir. Kaptan İzzet Dalgakıran planlanan rotayı değiştirerek, İngilizlerin vermiş olduğu rotayı planlamıştır.

Refah Gemisi 23 Haziran 1941 günü saat 18.00’de Mersin limanından İngilizlerin çizmiş olduğu rotayı izleyerek ayrıldı. Geminin hareketinden yaklaşık 5 saat sonra 42-45 mil kadar gittikten sonra, Kıbrıs’ın Karpas açıklarındayken saat 23 sularında büyük bir patlama oldu. Gemi kimliği belirlenemeyen bir denizaltı tarafından atılan torpille torpillenmişti. Gemi dört saat su üzerinde kaldıktan sonra battı. Kazada vefat edenler şehit ilan edilerek geride kalanlar için yardım kampanyası düzenlenmiştir328. Kafile

Komutanı Gv.Kur.Alb. Zeki IŞIN ile Gemi Kaptanı İzzet DALKIRAN gemiyi terk etmeyi reddederek şehit oldular. Kazadan kurtulan Deniz kuvvetleri personelinin ifadeleri ile hasarın geminin iskele (sol) tarafı ortasında, su hattında(çizgisinde) olması nedeniyle, kazadan sonra torpido ile batırıldığı değerlendirilmiştir329.

Patlamada telsiz cihazı da arızalanmış olduğundan yardım çağrısı verilemiyordu. Kıbrıs adasına 10 mil mesafede olunmasına karşın filikadakiler rotalarını Türkiye’ye çevirmişlerdi. Bir tahta parçasına tutunarak kazadan kurtulan kafilede 1941 Kara Harp Okulu mezunu bir pilot adayı olarak bulunan emekli Hava Pilot Kurmay Albay Haydar Gürsan da olay anını şöyle anlatıyordu. :

“Saat 23.00 sıralarında torpillendik. Az sonra da battık. Bir tahta parçasına tutunarak yaşam kavgası vermeye başladım. Sabahın ilk saatlerinde iki kanatlı iki kişilik bir Fransız uçağı en çok 25 metre yüksekten uçmaya başladı. Makinalı tüfeği olan uçağın pilotu ile arkada oturan rasıt (gözetleyici)’ın yüzlerini net olarak görüyordum. Bu uçak çevremizde ne arıyordu? Sabahın ilk saatlerinde? Üzerimde bir süre dolaştıktan sonra

328 BCA D.:13734, F.K.: 30.10..0.0, Y.K.: 140.5..15., Ek-8. 329 Mahmut Goloğlu, Milli Şef Dönemi, Ankara, 1974, s.133.

uzaklaştı. Uçak haber verir de yardım gelir diye umutlanmıştım, ama 46 saat denizde kaldım, hiç yardım gelmedi.”330

Keşif, denizaltı harekatında çok büyük önem arz etmektedir. Su üstü araçlarına karşı yapılan harekatın, görev yerine getirildikten sonra havadan keşfinin yapılması görev kapsamı içerisindedir. Harekatı düzenleyen komutanlık tarafından hedefin son durumu hakkında bilgi ancak havadan keşif uçakları ile elde edilebilmektedir. Bu bağlamda, Albay Gürsan da; sabahın ilk saatlerinde facia mahallinin üzerinde uçan Fransız uçağı keşif görevini yerine getirerek sonucu kendi makamlarına bildirme görevini yaptığı değerlendirmesini yapıyordu. 331[

İrdelenmesi gereken o, ortamda hangi ülkenin ya da tarafların ulusal çıkarına hizmet için Refah gemisi batırılmıştır? İngiltere’nin Ankara’daki Büyükelçisi günün ışımasını beklemeden birkaç saat sonra bu olayla ilgilerinin bulunmadığını bildirerek, Akdeniz’de bulunan Alman ya da İtalyan denizaltılarını suçlamıştır. Ancak gözlerden uzak tutulan bir sorun vardı. İngiliz Hükümeti Londra’dan resmi bir açıklama yapmamıştı. Buna karşılık Almanya DNB Ajansı aracılığıyla resmî bir açıklama yaptı:

“İtalya’nın ve bizim olayla ilgimiz yok! Alman askerî yetkilileri şu nokta üzerinde dikkatle durmaktadırlar. Olaydan bir kaç saat sonra İngilizler olayla ilişkilerinin bulunmadığını bildirmişlerdir. Oysa ki, denizaltı harekâtının düzenlenmesini bilen herkesçe malumdur ki, harekatta bulunan denizaltıdan bu kadar kısa zamanda haber olmak olanaksızdır .”332

Refah Faciası Türkiye’nin her ne pahasına olursa olsun İkinci Dünya Savaşına girmeme bağlamındaki denge siyasasına indirilebilecek en son darbelerden biriydi. Ülkeyi bir baştan bir başa büyük bir yas içerisine sokan

330 Osten, a.g.e., s.107. 331 Osten, a.g.e., s.107. 332 Osten, a.g.e., s.108.

bu faciada ülkemiz canından can koparmak pahasına her şeye karşın denge siyasetine devam etmiştir333.

Olay 29 Nisan 1943 günü mahkemeye intikal ettirildi, zamanın Milli Savunma Bakanı ve Ulaştırma Bakanı da sorumlu görülüyordu. Fakat Büyük Millet Meclisi Bakanlar hakkında takipsizlik kararı verdi. Bunun neticesi olarak mahkemeyi yapan Ankara Ağır Ceza Mahkemesi de sanıklar için beraat kararı verdi.