• Sonuç bulunamadı

Türkiye’de Tarım ĠĢletmeleri ve Bu ĠĢletmelerin Farklı Yönleri

1. BÖLÜM FĠNANSAL PĠYASALAR VE TARIM SEKTÖRÜNÜN FĠNANSMANI

1.3. Türkiye’deki Tarım Sektörü ve Tarım ĠĢletmelerinde Finansman

1.3.3. Türkiye’de Tarım ĠĢletmeleri ve Bu ĠĢletmelerin Farklı Yönleri

Tarım iĢletmeleri toprağı ve tohumu kullanarak bitkisel ve hayvansal üretimde bulunan, elde edilen ürünleri tam ve yarı mamul Ģeklinde iĢleyen ekonomik birimlere denilmektedir (Rehber,2013:89).

Faaliyet alanlarına bağlı olarak tüm iĢletmeler; arazi (doğal kaynak), emek, sermaye ve giriĢimci olmak üzere 4 ana üretim faktörünü çeĢitli miktar ve oranlarda kullanarak, üretim faaliyetinde bulunmaktadır (Yılmaz, 2010:17).

Sanayi sektöründe üretim faktörü olarak daha çok sermaye kullanılırken, hizmet sektöründe giriĢimcilik etkili olmaktadır. Bununla birlikte tarımda ise daha çok emek ve arazi üretim faktörü olarak kullanılmaktadır.

Tarım sektörü en çok istihdamın sağlandığı sektörlerden biri olmasına karĢın, bu sektörün ülkemiz milli gelirine olan katkısı oldukça düĢüktür. Bu durum, tarımın ülkemizde aile içi iĢletmelerde gerçekleĢtirilmesi baĢka bir ifadeyle iĢletme büyüklükleri ile ilgilidir. (Yılmaz, 2008:78).

Hızlı nüfus artıĢı, tarım arazilerinin tarım dıĢı kullanımı ve satıĢı, arazilerin erozyon ve miras yoluyla parçalanması vb. faktörler ülkemizde tarımsal iĢletme sayılarının artmasına ve bu iĢletme yapılarının küçülmesine neden olmaktadır (Karluk, 2005:192).

Türkiye Ġstatistik Kurumu, 28 Mayıs–30 Eylül 2001 tarihleri arasında uygulanan 7. genel tarım sayımı sonuçlarına göre, 3 milyon tarım iĢletmesinin % 64,8’i 50 dekardan daha küçüktür. 20 dekara kadar olan iĢletmeler tüm iĢletmelerin % 33,4’ünü oluĢtururken toplam alanın % 5,3 lük bir bölümü iĢlenebilmektedir. 500 dekardan daha büyük iĢletmelerin toplam iĢletmeler içerisindeki oranı % 0,07 iken bu iĢletmelerin iĢledikleri alan toplam alanın %11,4’ü dür.

21

Bu verilerden de anlaĢılacağı üzere, Türkiye'de tarımsal iĢletmelerinin büyük çoğunluğu 50 dekardan küçük arazilerde üretim yapmakta ve her geçen yıl, tarım arazilerinin tarım dıĢı kullanımı, arazilerin erozyon ve miras yoluyla parçalanması vb. faktörler ülkemizde tarımsal iĢletme sayılarını artırmakta ve bu iĢletme yapılarını küçülmektedir (Karluk, 2005:192).

Bu durum, ülkemizde tarım iĢletmelerinin optimal verimlilikte çalıĢmalarını engellemekte ve iĢletme verimliliğinin düĢmesine sebep olmaktadır (Orhan,1999:40).

Tarım iĢletmelerinin giderek küçülmesi ve optimal üretim ölçeğinden uzaklaĢması, ekonomik etkinliğin azalmasına ve teknolojik geliĢimin yavaĢlamasına neden olmaktadır (ġahinöz, 2011:371). Bu sebeple bu tip küçük tarım iĢletmelerinde düĢük üretim, yüksek gizli iĢsizlik ve düĢük rekabet gücü görülmekte ve modern tarım uygulanmalarına geçilememektedir.

Söz konusu küçülmenin önlenmesi amacıyla çıkarılan 03.07.2005 tarih ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile tarımsal arazilerin parçalanmasına engel olunamamıĢtır. Bu konunun köklü bir biçimde çözülebilmesi amacıyla, 5403 sayılı Kanun ve 08.12.2001 tarih ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun miras hükümlerinde değiĢiklikler yapılmıĢtır (TBMM, 2013). 30.04.2014 tarihli ve 6537 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda DeğiĢiklik Yapılması Hakkında Kanun ile tarım arazilerinin daha fazla küçülmemesi için, asgari tarımsal iĢletme büyüklüğü ve asgari tarımsal arazi büyüklüğü gibi tanımlara yer verilmiĢtir. Ayrıca yine aynı Kanun ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunda yer alan miras yolu ile tarım arazilerinin devri ile ilgili maddeler çıkarılmıĢ ve tarım arazilerinin miras yoluyla bölünmesinin önüne geçilebilmesi amacıyla mirasa konu tarım arazilerinin devrine iliĢkin düzenlemeler yapılmıĢtır.

Türkiye’de faaliyet gösteren tarım iĢletmelerinin büyük çoğunluğunun aile tipi iĢletmeler olmasının yanı sıra bu iĢletmelerin çoğu kendi tüketimlerini karĢılamak amacıyla üretim faaliyetlerinde bulunmakta, pazar için üretim yapmamakta ve bu yüzden de sermaye birikimini gerçekleĢtirememektedir. Yeterli öz sermayenin

22

sağlanamamasına neden olan bu durum ise bu iĢletmelerin büyüyememesine ve finansal kaynaklardan yararlanamamasına yol açmaktadır (Orhan,1999:40).

Bunun yanı sıra, tarım iĢletmelerinin sayıca çok ve küçük yapıda olmaları, bu iĢletmelerin hem ürün hem de girdi piyasalarında fiyat kabul edici olmalarına sebep olmaktadır (Rehber, 2013:328). Üreticilerin birlikte hareket ederek tüccar ve sanayici karĢısında pazarlık gücü elde edebilmesi, bu alanda oluĢturulacak örgütlerle sağlanabilmektedir. Ancak örgütlenmenin öneminin tam anlamıyla anlaĢılamaması sebebiyle kooperatifçilik ve birlik gibi yapılar geliĢememekte ve tarım kesiminin yapısal sorunlarını çözmekte yetersiz kalmaktadır (Özdemir ve ark, 2011:111). Bu durum ise üreticinin fiyatları etkileyebilecek güce sahip olamamasına ve piyasa fiyatlarını kabul etmek zorunda kalmasına neden olmaktadır.

Ülkemizde tarım iĢletmelerinin yapısı ve diğer iĢletmelerden farklı yönleri aĢağıda 4 baĢlık altında açıklanmaktadır (Kandemir,2010:148-154);

Kuruluş ve Organizasyon: Genellikle tarım iĢletmeleri küçük aile

iĢletmeleri Ģeklinde örgütlenmekte ve iĢletmeler miras yoluyla intikal etmektedir.

Üretim ve Tedarik Zinciri: Tarım sektöründe üretimin büyük ölçüde

doğa koĢullarına bağlı olması sebebiyle istenilen zamanda istenilen miktarda üretimin yapılması ve bu üretimden planlanan gelirin elde edilmesi her zaman mümkün olamamaktadır.

Pazarlama: Tarım sektöründe, ürünün doğa koĢullarına bağlı olarak

belirli bir süreç sonucu elde edilebilmesi ve bu sektörün insan doğasının temel ihtiyaçlarını karĢılaması sebebiyle arz ve talep elastikiyetleri çok düĢüktür. Bu durum, arzdaki değiĢimlerin büyük miktarda fiyat değiĢimlerine yol açmasına sebep olmaktadır.

Bu nedenle, tarımsal üretimin önemli olduğu kadar, üretim sonrasında bu ürünlerin ticaretinin organize olmuĢ etkin bir piyasada yapılması, ürünlerin hak ettiği fiyattan pazarlanması da büyük ölçüde önem arz etmektedir.

23

Sermaye Yapısı: Tarımsal üretimin toprağa bağımlı olması sebebiyle

tarım iĢletmelerinin sermaye oluĢumunda büyük oranda arazi (%50-80) sermayesi bulunmaktadır (Erçakar, 2007). ĠĢletme sermayesi olarak adlandırılan malzeme sermayesi ve para sermayesi (% 0.2-1.7) ise en düĢük paya sahiptir (Özçelik ve diğerleri, 2005:965).

Çoğu tarımsal ürün üretiminin yılda 1 kez belirli dönemde gerçekleĢmesi, buna karĢılık bütün bir yıl boyunca bu üretim için masraf yapılması, tarım sektöründe tasarruf edilerek sermaye oluĢturulabilmesini zorlaĢtırmaktadır. Bu sebeple, bu sektörde kullanılabilir sermaye miktarı çoğu zaman yetersiz kalmaktadır (Özçelik ve diğerleri, 2005:964). Bu durum ise tarım sektörünün desteklenmesini zorunlu kılmaktadır.