• Sonuç bulunamadı

Türkiye’de Küresel Kaynaklı Finansal Krizler

5. KÜRESELLEŞME SÜRECİNİN TÜRKİYE ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

5.3. Küreselleşme Sürecinin Türkiye Ekonomisi Üzerindeki Etkileri

5.3.2. Finansal Piyasalara Etkisi

5.3.2.1. Türkiye’de Küresel Kaynaklı Finansal Krizler

Dünyada oluĢmuĢ ve oluĢmakta olan büyük sermayenin, kısa vadeli kârlar ve rantlar elde etmek için ülke ekonomilerine giriĢ ve çıkıĢları büyük dalgalanmalara neden olmuĢtur.

Dünya ekonomisi incelendiğinde ortalama her on dokuz aya bir kriz düĢtüğü görülmektedir (Anonim 2004).

Türkiye‟de 1978, 1994, 2001 ve 2008 yıllarında önemli sayılabilecek finansal krizler görülmüĢtür. Ayrıca Asya ve Rusya krizi de Türkiye‟yi önemli ölçüde etkilemiĢtir. 1980 öncesi Türkiye‟de yaĢanan krizler daha çok Türkiye‟de mal ve emek piyasalarının geliĢmediği, döviz piyasası ile para piyasalarının mevcut olmadığı ortamlarda doğmuĢ olan krizlerdir. Bu yapılarıyla, finansal liberalleĢmeye bağlı veya küresel kaynaklı olmaktan uzaktırlar (Anonim 2004). Bu nedenle bu bölümde, 1980 sonrası ülkemizde karĢılaĢılan küresel kaynaklı finansal krizler üzerinde durulacak ve bunları da 1994 Finansal Krizi, Asya Krizi, Rusya Krizi, Kasım 2000-ġubat 2001 Krizi ve 2008 Krizi baĢlıkları altında inceleyeceğiz.

5.3.2.1.1. 1994 Finansal Krizi

Türkiye‟de küresel özellikler taĢıyan ilk finansal kriz 1994 yılında ortaya çıkmıĢtır.

1990'lı yıllardan itibaren yabancı sermaye giriĢleri, özellikle de kısa vadeli sermaye giriĢlerinde artıĢlar olmuĢtur. 1993‟lerin son çeyreğine gelindiğinde Türk lirası (TL) yabancı paralar karĢısında aĢırı değerlenmiĢtir. TL‟nin aĢırı değerlenmesi ile cari açık, büyük boyutlara ulaĢmıĢ ve üretim kapasitesi düĢmüĢtür. Piyasadaki likidite fazlası devalüasyon beklentisi ile 1994 yılı baĢlarında yüksek bir döviz talebini ortaya çıkarmıĢtır. Baskı altında tutulan döviz kurları hızlanmaya baĢlamıĢ ve 1994 yılı baĢında resmi kur ile serbest kur arasındaki fark %23‟ü aĢmıĢtır. Bu geliĢmeler sonunda TL devalüe edilmiĢ ve bu durum Nisan ayına kadar sürmüĢtür (AfĢar 2004). Sonrasındaki geliĢmeler ve tedaviye yönelik düzenlemelerin gecikmesi nedeniyle, 5 Nisan Kararları olarak da bilinen bir dizi istikrar tedbirinin alınmasına yol açmıĢtır. 5 Nisan 1994 Kararları çerçevesinde alınan tedbirler;

ekonomik dengeyi kurmak ve istikrarı sağlamak, kamu gelirleri ve giderleri arasında dengeyi sağlamak, ödemeler bilançosu açıklarının kapatılmasını sağlamak ve ekonomide yapısal düzenlemeleri gerçekleĢtirmek olarak belirtilmiĢtir. Ancak, alınan tedbirler ekonomide kalıcı bir düzenleme sağlayamamıĢ ve kriz iyice derinleĢmiĢtir. 1994 krizi, daha sonraki yıllarda ekonomide karĢılaĢılan güçlüklerin ve gelecek krizlerin de en önemli kaynağı olmuĢtur (Demircan 2004).

49

5.3.2.1.2. Asya Krizinin Türkiye Finans Piyasalarına Yansımaları

Asya‟da meydana gelen kriz, ülkemizin daraltıcı ekonomik politikalar uygulamaya baĢladığı bir döneme rastlamıĢtır. Asya‟da meydana gelen kriz ortamının ilk etkileri Ekim 1997‟de Türkiye‟ye yansımaya baĢlamıĢtır. Yabancılar, hisse senedi piyasasından Ekim 97‟de 313.1 milyon dolar ve Ocak 98 ortalarında kriz bölgelerinde yaĢanan yeni bir kriz dalgasının etkisiyle net 94.5 milyon dolar çekmiĢlerdir. Yabancı yatırımcılar, Ekim-1997 ve Ocak-1998 dönemi arasında borsadan toplam net 565.3 milyon dolar çekmiĢlerdir. Ancak, Türkiye borsalarındaki yabancı plasmanlar, aylık 400-500 milyon dolarlık bir iĢlem hacmini kapsamaktadır. Bu miktar, uluslararası para piyasaları için henüz geniĢ çaplı spekülatif davranıĢlarda dikkate alınacak boyutta olmadığı için, Asya krizinin Türk mali piyasalarına yansımalarında önemli etkiler görülmemiĢtir. Ancak, Bölge ülkelerinin devalüasyona gitmesi sonucu rekabet güçlerini arttırmaları, kısa vadede ülkemiz ihracatını olumsuz etkilemiĢtir (AkdiĢ 2009).

5.3.2.1.3. Rusya Krizinin Türk Mali Piyasalarına Yansımaları

Rusya krizinin Türkiye ekonomisi üzerinde hem reel, hem de finansal anlamda önemli etkileri olmuĢtur. Bu krizin, Türkiye ekonomisi üzerindeki öncelikli etkisi reel piyasalarda görülmüĢ ve kriz sonrasında ihracat olumsuz etkilenmiĢtir

Rusya‟da yaĢanan mali kriz geliĢmekte olan piyasalardan yabancıların çıkıĢını baĢlatmıĢ ve bu geliĢmeler sermaye hareketlerini olumsuz etkilemiĢtir. Türkiye‟den 1998 Mart ayında 10.5 milyar dolarlık sermaye çıkıĢı görülmüĢtür. Bu miktarın yaklaĢık 7 milyar dolarlık bölümü yurtdıĢında yerleĢik kiĢilerin portföylerini azaltmaları sonucu yapılan döviz transferlerinden meydana gelmiĢtir. Bu durumun sonucu olarak Ağustos ayında meydana gelen kısa vadeli sermaye çıkıĢı, bir yandan mali sektörün küçülmesine, diğer yandan kamu kesiminin yüksek borçlanma gereğinden dolayı reel faizlerin yükselmesine sebep olmuĢtur (AkdiĢ 2009).

5.3.2.1.4. Kasım 2000-Şubat 2001 Krizleri

Türkiye‟de ard arda ortaya çıkan Kasım 2000 ve ġubat 2001 krizleri, Cumhuriyet tarihinde meydana gelen en büyük mali krizlerdir. Bu krizler likidite yetersizliği sonucu ortaya çıkmıĢlardır. Krizi giderebilmek için önce rezervler kullanılmıĢ, ancak bu uygulama IMF‟ye verilen Niyet Mektubu‟nda olmadığı için daha sonra vazgeçilmiĢtir. Sonuçta artan likidite talebi karĢılanamadığı için faiz oranlarındaki ve kurlardaki artıĢ hızlanmıĢ ve mali piyasada krizin derinleĢmesine yol açmıĢtır. Kasım Krizinde piyasanın, TL‟ye ve dövize olan

50

talebi hızla yükselmiĢ ancak artan talep, iç piyasa tarafından karĢılanamamıĢtır. Bunun sonucunda faiz ve kurların beklenmeyen ve istenmeyen bir oranda artmasına yol açmıĢtır.

Piyasanın artan likidite talebini karĢılayacak mali kaynağın IMF‟den sağlanmasıyla, faiz ve kur artıĢının önüne geçilmiĢtir. Aslında kriz önlenmemiĢ, sadece üstü örtülmüĢtür (Karluk 2006).

ġubat Krizi tam atlatılamayan Kasım krizinin devamıdır. Bu dönemde Devlet yönetiminde gerçekleĢen anlaĢmazlık, baskı altında tutulan krizin ortaya çıkmasına neden olmuĢtur. AnlaĢmazlığın ekonomiye kriz Ģeklinde yansımasının sebebi, ekonominin siyasi iradeden bağımsız olmaması ve ekonominin siyasilerin tutum ve davranıĢlarına göre yön bulmasıdır. Dolayısıyla ekonomik kökenli olmayan kriz, ekonomik kökenli Kasım krizine göre ekonomide daha fazla tahribata neden olmuĢtur (Karluk 2006).

Ülkemizde ard arda yaĢanan bu krizler nedeniyle bir çok kooperatif ortağı ve dolayısıyla kooperatifler zarar etmiĢlerdir. Kooperatiflerin iĢ kapasitelerinde azalmalar olmuĢ, istihdam edilen personel iĢten çıkarılmıĢ ve hatta bazı kooperatifler iflas edip kapanmıĢtır.

Örneğin; tüketim kooperatifleri merkez birliği bürosu ve Bursa tüketim kooperatifi bölge birliği, Kayısıbirlik ekonomik krizden dolayı kapanmıĢlardır.

5.3.2.1.5. Mortgage Krizi

Mortgage, ipotekli konut finansmanı sistemi olarak bilinmektedir. Mortgage sistemi uygulandığı ülkelere göre değiĢiklikler göstermekte ve kuralları da uygulandığı ülkenin ekonomik yapısına göre Ģekillenmektedir. Türkiye için yeni bir konu olan mortgage, aynı Ģekilde Türkiye‟nin ekonomik yapısına göre uyumlaĢtırılarak 21 ġubat 2007 tarihinde 5582 sayılı Yasa ile yerini almıĢtır.

Kelime olarak ipotek anlamına gelen mortgage‟a Türkçe‟de ĠKMEK (Ġpotek KarĢılığı MenkulleĢtirilmiĢ Krediler) olarak karĢılık bulunmuĢtur. Daha açık ifade ile Mortgage ya da ĠKMEK; “uzun vadede, sabit veya değiĢken faiz oranıyla, aylık taksitler halinde ödenmek üzere, bir taĢınmazın satın alınmasını ve borç sona erene kadar taĢınmazın mülkiyetinin konut finansman kurumunda, kullanımının ise satın alan kiĢide kalmasını sağlayan ve alacak haklarına dayanarak menkulleĢtirme iĢleminin yapıldığı bir kredi sistemi”ni ifade etmektedir (Yalın 2007).

Kısaca, Avrupa ve Amerika'da kullanılan konut finansman modeline “mortgage”

denir. 2008 yılında ABD‟de birdenbire ortaya çıkan ve tüm dünyaya yayılan finansal krizin temel sebepleri (Anonim 2009j);

- 2005'ten itibaren ABD ve Avrupa'da konut fiyatlarının hızla gerilemesi,

51

- Konut bedelinin birçok ülkede yüzde 95-100'ünün kredilendirilmesi,

- Bazı finansal kuruluĢların subprime mortgage kredilerinin yüksek getirilerine heves ederek portföylerinde bu kredilerin ağırlığını aĢırı yükseltmeleri,

- ABD'de 2005'ten itibaren konut fiyatlarının hızla gerilemeye baĢlamasıyla sorunlu konut kredi miktarında ortaya çıkan hızlı artıĢ ve bu evlerin haciz edilerek satılması ile fiyatlardaki düĢüĢün artarak devam etmesi ve bunun sarmal bir olaya dönüĢmesi.

ABD'de yaĢanan durumun bir benzeri de Türkiye'de yaĢanmaktadır. Türkiye'de bugünkü durumun ana sebepleri; sürekli olarak yaĢanan finansman sorunları nedeniyle kredi faizlerinin kronik yüksekliği, ekonomide ortaya çıkan yavaĢlama, ayrıca önemli bir konut alıcı kitlesi olan küçük esnaf ve sanatkarların ekonomik dönüĢüm sonucu büyük oranda tasfiye olmaları ve satın alma güçlerini kaybetmeleri ve özellikle Ġstanbul'da bazı semtlerde Toplu Konut Ġdaresi BaĢkanlığı‟nın (TOKĠ) kaynak yaratma projeleri nedeniyle ortaya çıkan arz fazlasıdır (Anonim 2009j).

2007‟nin sonlarında ortaya çıkan ve 2009‟da da devam eden bu krizden öz sermayesi yetersiz olan kooperatifleri de olumsuz etkilenmiĢtir. Örneğin; küresel krizin etkisiyle pamuk fiyatlarında düĢme gerçekleĢmiĢtir. Fiyatlardaki düĢmeden dolayı TariĢ Pamuk Birliği‟ne ait

“Çiğli Ġplik Fabrikası” üretime ara vermiĢ ve 600 iĢçinin iĢsiz kalmasına neden olmuĢtur (Anonim 2009k).

Ülkemizde yaĢanan bu ekonomik krizler (2000, 2001 ve 2008 krizleri), kooperatiflerde örgütlenme çalıĢmalarını olumsuz etkilemiĢ; kimi kooperatifler ve üst kuruluĢları faaliyetlerini durdurmuĢ kimi kooperatifler ve üst kuruluĢlar ise tabela kooperatifleri haline gelmiĢlerdir.