• Sonuç bulunamadı

Türkiye’de İklim Değişikliğinin Mevcut Durumu ve Senaryolar

4. İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE UYUM ÇERÇEVESİNDEN İSTANBUL’A

4.1 Türkiye’de İklim Değişikliğinin Mevcut Durumu ve Senaryolar

Türkiye kışın kutupsal, yazın ise tropikal hava kütlelerinin etkisi altında olan ılıman kuşak ile subtropikal kuşak arasında yer almaktadır. Türkiye’nin coğrafik özelliklerinin çeşitliliğine (denize kıyısı olması, yükselti ve dağlık alanların varlığı gibi) bağlı olarak kendi içinde de Karasal, Karadeniz, Marmara ve Akdeniz iklimleri olarak farklılıklar görülmektedir. İstanbul’un etkisinde bulunduğu Marmara iklimi ise hem Akdeniz hem de Karadeniz iklim özelliklerini gösterdiğinden, bir geçiş iklimi olarak tanımlanmaktadır. Doğal bitki örtüsü, bu geçiş iklimine bağlı olarak alçak kesimlerde Akdeniz tipi bitki örtüsü, yüksek ve kuzeye bakan yamaçlarda ise Karadeniz tipi bitki örtüsüne (ormanlık alanlar) sahiptir. Bölge; kışın (Ocak ayı) ortalama 4,9C0, yazın (Temmuz ayı) ise 23,7 C0

ve yıllık ortalama 14 C0’lik sıcaklıklara sahiptir. Bölgede ortalama yıllık yağış 595,2 mm’dir. Yağışlar genelde kış aylarında, sadece yaklaşık %11’i yaz mevsiminde gerçekleşmektedir. Nem

miktarı ise yıllık ortalama %73 seviyesindedir (MGM, 2012). İSKİ (2010) raporuna göre, küresel anlamda gerçekleşecek 1C0’lik bir sıcaklık artışı, güneyde bulunan kurak alanların Türkiye’ye doğru ilerlemesine neden olacaktır. Sıcaklık artışının Türkiye’nin özellikle güney kesimlerinde su miktarında önemli azalmalara yol açacağı belirtilmektedir.

Türkiye’de 1950-2004 yılları arasında yaz sıcaklıkları ülkenin batı ve güneybatı bölgelerinde artış göstermiştir. Sıcaklık artışının kentleşmenin de etkisiyle özellikle Akdeniz Bölgesi’nde daha çok hissedildiği tespit edilmiştir. Bununla birlikte, yağış miktarında özellikle batı ve Akdeniz bölgelerinde belirgin azalmalar gözlemlenmiştir. Karadeniz kıyılarında ise bir miktar artış olduğu belirtilmiştir. Türkiye’nin kıyı kentlerinin önemli doğal kaynakları ve yerleşimleri bu bölgelerde olduğundan, deniz seviyesindeki yükselme bu alanların hassasiyetini arttırmaktadır (Karaca ve Nicholls, 2008). BM Türkiye ve İklim Değişikliği Raporu (2007)’na göre deniz seviyesinin her sene 4-8 mm yükseleceği öngörülmüştür ().

Türkiye İklim Değişikliği Ulusal Bildirim Raporu (2007)’na göre; hava sıcaklığındaki artış, yağış miktarındaki farklılaşmalar, deniz seviyesinin yükselmesi gibi sorunlarla karşı karşıya kalmaya başlamıştır. Yapılı çevre, yaşam kalitesi, su kaynakları, tarım, deniz-toprak- tatlı su ekosistemleri, sulak alanlar, biyoçeşitlilik, toprak bozulması gibi sorunlara bağlı olarak bu alanlara yönelik çeşitli uyum stratejilerinin geliştirilmesi ihtiyacı kendini göstermektedir.

Bu çalışmada bölgesel olarak geliştirilen iklim senaryoları; iklim değişikliğinin etkilerini ve AKAÖ üzerinde yaratabileceği hassasiyetleri tanımlayabilmek için, kent ölçeğine yansıtılmaya çalışılmıştır. İstanbul için geliştirilen ve haritalanan iklim senaryoları; gelecekte sıcaklık artışı ile yağış ve evapotranspirasyon miktarlarının değişiminin İstanbul’da nasıl bir mekansal dağılıma sahip olacağı konusunda değerlendirmeler içermektedir. Kullanılan veriler MDG-F 1680 Programı “Enhancing the Capacity of Turkey to Adapt to Climate Change” Projesi kapsamında, İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü’nün hazırladığı “İklim Modelleri için Veri Dağıtım Sistemi” (Agora, 2011)’nden faydalanılarak elde edilmiştir. Ancak bölgesel ölçekte hazırlanan bu veriler, kent ölçeğine yansıtılırken belirsizlikleri

geliştirilen iklim senaryolarında; A2 emisyon senaryosu, Echam5 küresel modeli ve REGCM3 bölgesel modeli tez kapsamında dikkate alınmıştır.

4.1.1 Sıcaklık değişimleri

Sıcaklık artışı iklim değişikliğinin en temel etkilerinden biri olarak kabul edildiğinden, İstanbul için de birinci derecede öneme sahiptir (Tezer ve diğ., 2014). A2 emisyon senaryosuna göre, İstanbul ve çevresinde yıllık ortalama sıcaklık artışlarına bakıldığında referans yıla göre; 2039 yılına kadar 0.5 C0, 2069 yılına kadar 2 C0, 2099 yılına kadar ise 3.5 C0’

lik artışlar beklenmektedir. Yaz dönemi sıcaklıklarında 2039 yılına kadar 0.6 C0, 2069 yılına kadar 2.5 C0, 2099 yılına kadar ise 4.5 C0’lik; kış dönemi sıcaklıklarında ise 2039 yılına kadar 0.4 C0, 2069 yılına kadar 1.7 C0, 2099 yılına kadar ise 2.8 C0’lik artışlar beklenmektedir (Şekil 4.1).

Şekil 4.1 : İklim senaryosuna göre İstanbul ve çevresi sıcaklık senaryoları (Agora,

(2011) verilerinden üretilmiştir).

Bu senaryoya göre, İstanbul ve çevresinde sıcaklık değişiminin mekansal dağılımı önemli bir değişkenlik göstermemektedir (Şekil A.1, A2, A3). Sıcaklık artışının esas etkilerinin 2060-2069 döneminde gerçeleşeceği öngörülmektedir (Şekil A4, A5, A6, A7, A8, A9).

4.1.2 Yağış miktarındaki değişiklikler

Ekosistem servislerinin işlevlerinin sürdürülebilirliği açısından yağış miktarındaki değişikliklerin izlenmesi önem taşımaktadır. Bu nedenle iklimdeki değişikliklerin yağış miktarlarında yaratabileceği etkilerin belirlenmesi gerekmektedir.

İstanbul ve çevresinde yıllık ortalama yağış miktarındaki değişikliklere bakıldığında İstanbul’da referans yıla göre 2039 yılına kadar 0.24 mm/gün, 2069 yılına kadar 0.05

mm/gün, 2099 yılına kadar ise 0.07 mm/gün artışlar beklenmektedir. 2069 ve 2099 yıllarında İstanbul’un batısında yağış miktarında azalma beklenirken, doğusuna doğru artış eğiliminde olacağı öngörülmektedir. Bu azalma ekosistemlerin sürdürülebilirliği açısından risk oluşturabilecektir. Diğer yandan İstanbul’un yapılaşmış alanlarının Avrupa Yakası’nda yoğunlaşmış olması, açık alanların sınırlılığı nedeniyle artan yağış miktarlarının yaratacağı sel ve taşkın olaylarının yaratabileceği riskler de artacaktır. Yaz dönemi yağış miktarında referans yıla göre 2039 yılına kadar 0.15 mm/gün artış, 2069 yılına kadar 0.03 mm/gün ve 2099 yılına kadar ise 0,33 mm/gün azalma beklenmektedir. Kış dönemi yağış miktarında ise 2039 yılına kadar 0.78 mm/gün, 2069 yılına kadar 0.26 mm/gün, 2099 yılına kadar ise 0.78 mm/gün artış beklenmektedir (Şekil 4.2).

Şekil 4.2 : İklim senaryosuna göre İstanbul ve çevresi yağış senaryoları (Agora,

(2011) verilerinden üretilmiştir).

Bu senaryo sonuçlarının İstanbul için belirlenen mevcut AKAÖ ile beraber değerlendirilmesi ve iklim değişikliği sonucunda etkilenecek hassas AKAÖ’nün tanımlanması açısından önem kazanmaktadır. Özellikle 2060-2069 döneminden itibaren yaz yağış miktarındaki azalma kuraklığa neden olabilecek, ancak kış aylarındaki artış ise taşkın ve sel riskini arttırabilecektir. Yağış miktarındaki değişmin mekânsal olarak farklılaşmasının AKAÖ üzerinde farklı etkileri olması beklenebilir (Şekil A.10, A11, A12, A13, A14, A15, A16, A17, A18).

4.1.3 Evapotranspirasyon (Buharlaşma / Terleme)

İstanbul ve çevresinde yıllık ortalama evapotranspirasyon miktarındaki değişikliklere bakıldığında İstanbul’da 2039 yılına kadar 0.15 mm/gün, 2069 yılına kadar 0.17 mm/gün, 2099 yılına kadar ise 0.26 mm/gün artışlar beklenmektedir. Yaz döneminde ise 2039 yılına kadar 0.29 mm/gün, 2069 yılına kadar 0.15 mm/gün, 2099 yılına kadar ise 0.01 mm/gün, kış döneminde ise 2039 yılına kadar 0.17 mm/gün, 2069 yılına kadar 0.3 mm/gün, 2099 yılına kadar ise 0.47 mm/gün artışlar beklenmektedir (Şekil 4.3).

Şekil 4.3: İklim senaryosuna göre İstanbul ve çevresi evapotranspirasyon senaryoları

(Agora, (2011) verilerinden üretilmiştir).

Evapotranspirasyon miktarındaki değişikliklerin yağış miktarındaki değişikliklerden fazla olması, muhtemel bir kuraklığa sebep olabilecektir. Bu durumun etkilerinin AKAÖ üzerindeki etkileri daha detaylı olarak ele alınmalıdır. Evapotranspiraasyon miktarındaki değişmin mekânsal olarak farklılaşmasının AKAÖ üzerinde farklı etkileri olması beklenebilir (Şekil A.19).

4.2 İstanbul’un Mevcut AKAÖ’nün İklim Değişikliği Çerçevesinden