• Sonuç bulunamadı

İklim Değişikliğine Uyumlu Sürdürülebilirlik Stratejilerinin

3. İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İLE UYUMLU SÜRDÜRÜLEBİLİR PLANLAMA 41

3.5 İklim Değişikliğine Uyumlu Sürdürülebilirlik Stratejilerinin

İklim değişikliğine uyumlu sürdürülebililik göstergelerinin ana başlıklarına yönelik literatürde önerilen yerel stratejiler aşağıda özetlenmeye çalışılmıştır.

 Su yüzeyleri, sulak alanlar ve sahiller: Bu alanlara yönelik geliştirilen ve önerilen yerel stratejiler ve araçlar;

 Su toplama (kanalizasyon ve yağmur suyu) altyapısının ve atık su arıtma kapasitesinin arttırılması,

 Yağmur suyu kontrolü için pompalama, depolama, yeniden kullanımın sağlanması, çatılardan su toplama ve sulama amaçlı yeniden kullanımı,  Doğal alanların ve drenaj alanlarının genişletilmesi, taşkın kontrolüne

yönelik plan ve yatırımların yapılması (Rui-Li ve Geng, 2013)  Su kirliliğinin kontrolüne yönelik planların yapılması,

 Su kaynakları çevresinde oluşabilecek taşkınlar için ağaçlandırma ile tampon bölgeler oluşturulması

 Su kaynaklarının iklim değişikliğine karşı dayanıklılığının arttırılması için sulak alanlar ile havzaların önemi, suyun verimli kullanımı ve su kirliliğine karşı önlemler alınması, su kaynaklarının kullanımında verimlilik ve bütüncül su kaynakları yönetimi (Rui-Li ve Geng, 2013)

 Orman alanları ve makilik alanlar:

 Orman alanlarının tarım alanlarına dönüştürülmesini, ormansızlaşmayı engelleyici yasal düzenlemelerin yapılması, (Vermeulena ve diğ., 2012)  Çıplak alanlarda ağaçlandırma çalışmalarının yaygınlaştırılması,

 Makilik alanlar ile ilgili olarak, iklim değişikliğine uyum ve etkilerinin azaltılması için makiliklerin planlar ve diğer uygulama araçları ile korunması,

 İstilacı türlerin gelişiminin kontrol altına alınması,

 Toprak kalitesi düşük ve çıplak alanlarda yetiştirilerek alanın sel ve kuraklığa karşı dayanıklılığının arttırılması

Tarım alanları ve meralar:

 Tarımda su kaynaklarının sürdürülebilir şekilde kullanımına yönelik yasal düzenlemeler getirilmesi (Rui-Li ve Geng, 2013),

 Suya yönelik altyapı yönetiminin iyileştirilmesi (Rui-Li ve Geng, 2013), arıtılmış suyun tarımda kullanımının yaygınlaştırılması, gerekli altyapının sağlanması (Rui-Li ve Geng, 2013),

 İklim değişikliğine karşı dayanıklı ürünlerin yetiştirilmesine yönelik tarımsal proje ve planların geliştirilmesi,

 Biyoteknolojik gelişmelerle bitki ıslahı yapılarak, ürünlerin iklim değişikliğine karşı daha dayanıklı hale getirilmesi (Vermeulena ve diğ., 2012).

 Mevcut iklim bilgisine göre yapılan tarımsal faaliyetlerin, iklim değişikliği ile oluşacak yeni iklim yapısına göre geliştirilmesi, bu konuda yapılacak bilimsel araştırma sonuçlarının çiftçilere ve üreticilere aktarılması, yerel yönetimlerin bu konuda teşvik edici olması (Vermeulena ve diğ., 2012),

 Tarımda yanlış uygulamalar sonucunda oluşan sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik tekniklerin uygulanması,

 Hükümet ve diğer gönüllü desteklerle tarım alanlarının iklim değişikliği ile uyumlu sürdürülebilir yönetimine yönelik (Vermeulena ve diğ., 2012) çalışmalar yapılması ve hassas alanların dayanıklılığının arttırılması,

 Daha verimli ve doğal gübreler kullanılması,

 Tarımsal artıklardan biyogaz üretiminin arttırılması,  İklim değişikliğine daha uyumlu ürünlerin seçilmesi,

 Organik tarım ve tarımsal ormancılığın (agro-forestry) teşvik edilmesi (Tarımsal ormancılık sera gazı miktarını 50 yıl içinde %15 azaltabilir)

olarak özetlenmiştir.  Yapılaşmış Alanlar:

Yapılaşmış alanlar, yapılı çevre, ekonomi ve toplum olmak üzere üç ana alt başlık olarak ayrılmıştır. Yapılı çevre başlığı ise hava kalitesi, atık, kent içi doğal çevre ve altyapı olarak ayrıca dört alt başlığa ayrılmaktadır. İklim değişikliğine karşı bu

 İklim değişikliğine karşı kentsel alanlarda ağaçlandırma ile yeşil örtünün ve açık, geçirimli alanların arttırılması,

 Altyapının iklim değişikliğine daha dayanıklı hale getirilmesi, su, enerji kullanımında verimliliğin teşvik edilmesi,

 Ekonomik ve mekansal büyüme sonucunda oluşan hava kalitesindeki bozulmaya karşı iklim değişikliği ile entegre hava kalitesi yönetiminin (Thambiran ve Diabb, 2011) geliştirilmesi,

 Kentlerin ve sektörlerin (ulaşım, sanayi gibi) iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için, sera gazı emisyon salınım miktarlarını azaltmaya yönelik hedeflerini belirlemesi (Thambiran ve Diabb, 2011) ve KYOTO protokolüne taraf olunması,

 Enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kullanımı konusunda mekansal ve yasal düzenlemelerin getirilmesi, etkinliklerinin arttırılması (Aström ve diğ, 2013),

 Konuyla ilgili farkındalığın yaygınlaştırılması (Thambiran ve Diabb, 2011; Polettini, 2012),

 Ulaşım planlamasından faydalanılarak ulaşım kaynaklı sera gazı emisyonlarının azaltılması,

 Gelişmekte olan kentlerde, kentler geliştikçe daha kontrollü ve sıkı denetim mekanizmalarının geliştirilmesi ve sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik kontrollü depolama alanlarının oluşturulması (IPCC, 2007a),

 Oluşan metan gazından yakıt elde edilmesine yönelik desteklerin sağlanması,  Atık azaltımı ve yeniden dönüşümün teşvik edilmesi (IPCC, 2007a),

 Çevre ve insan sağlığının korunması açısından, atıkların kirletici etkilerine karşı önlemler alınması (IPCC, 2007a), atık yönetiminin bu çerçeveden geliştirilmesi

olarak belirlenmiştir.

 Biyoçeşitlilik ve ekosistem:

Kıyı ve sahil alanları iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılması ve uyum konusunda önemli işlevlere sahip olduğundan, bu alanlar ile doğal bitki örtüsünde, deniz yükselmesi sonucunda oluşabilecek taşkınların zararlarını azaltmak için tampon bölge oluşturması önerilmektedir.

Kıyı alanlarınıın korunması ve bu alanlarda yapılaşmanın sınırlandırılması iklim değişikliğine karşı hassasiyetlerin azaltılması açısından önem taşımaktadır (FAO, 2013; EEA, 2012; EPA, 2012; Fagundez, 2012).

3.6 Bölüm Sonucu

Dünya genelinde iklim değişikliği, gelecekte sürdürülebilir kalkınma önünde ciddi bir engel olarak kabul edilmektedir. İklim değişikliğine yönelik geliştirilen stratejilerin sektörel olması diğer sektörlerle arasındaki ilişkilerin dikkate alınmamasına, dolayısı ile de parçacıl yaklaşımların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Parçacıl yaklaşımlar ise iklim değişikliği gibi birbirleri ile ilişkili olan alt konular ve sektörler arasında kopukluklara neden olabilmektedir. Oysa sürdürülebilir ve bütüncül bir planlama yaklaşımı çerçevesinden ele alınan sorunlar, daha rasyonel şekilde çözülebilir niteliktedir. Gelecekte kentlerde yaşam kalitesini ciddi ölçüde etkileyecek dinamiklerin (kentleşme, iklim değişikliği) varlığından ötürü; uygun planlama araçlarının ve stratejilerin, sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği kavramları ile birlikte, “bütünleşik” bir planlama yaklaşımı çerçevesinden geliştirilmesi gerekmektedir. Bu sayede hızlı ve plansız kentleşme ile iklim değikliğinin gelecekteki etkilerine karşı kentlerin, doğal alanların ve kaynakların dayanıklılığı arttırılarak, sürdürülebilir kentler yaratılabilir.

4. İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE UYUM ÇERÇEVESİNDEN İSTANBUL’A