• Sonuç bulunamadı

2.4. FAIR PLAY

2.4.3. Türkiye‟de Fair Play‟in GeliĢimi

Osmanlı Devleti‟nde sporun uygulanıĢ biçimi ve organizasyonu rastgele ve sıradan bir Ģekilde olmayıp, kurumlaĢmıĢtır. Spor tekkelerinin ve vakıflarının

kurulması, Dünya‟da okçuluk konusunda ilk spor kanunun yapılması, okçular kabza alma törenleri/lisanslı sporcu olma ve sporcu davranıĢlarını belirleyen kurallarda sürekliliği muhafaza eden gelenekler oluĢturmuĢlardır. Osmanlı Devleti‟nde seçkin Türk sporcunun çıkarılması yeterli zemini hazırlanmıĢtır. Bu açıdan, Türk sporunun ve sporculuğunun Osmanlı Devleti‟nde de kurumlaĢmıĢ bir yapısı, felsefesi ve ananesi vardır. Bu ananenin ve felsefenin her devirdeki kuvvetli belirtilerini bize kadar nakletmiĢlerdir. Milli spor geleneklerimiz ve bu sporlara ait kurumlar çok eski devirlere uzanmaklar beraber, modern anlamda beden eğitimi faaliyetlerinin okullarda yer verilmesi ve bu alanda yabancı mütehassısların Avrupa‟dan getirilmesi de, Osmanlı Devleti‟nin son dönemindeki yıllara rastlamaktadır (Güven, 2000:356).

19. yüzyılda Ġngiltere‟de ortaya çıkan modern spor branĢları, ticari ve siyasi iliĢkiler yoluyla 19. yüzyıl sonlarında Osmanlı Ġmparatorluğunda da görülmeye baĢlanmıĢtı. Önceleri, ülkedeki yabancıların Ġstanbul ve Ġzmir‟de oluĢturdukları futbol kulüpleriyle sınırlı olan faaliyetler, 1908‟de II. MeĢrutiyet‟in ilanıyla gerçekleĢen dernek kurma özgürlüğü sonucu Türkler arasında da yaygınlaĢmaya baĢlamıĢ, daha çok futbol ağırlıklı spor kulübü kuruculuğunu özellikle öğrenciler üstlenmiĢti (Yıldıran, 2005).

Türkiye‟de Fair Play kavramının kullanıldığı ilk eser Meliha AteĢoğlu tarafından çevirisi yapılarak, Gençlik ve Spor Bakanlığı Yayınları tarafından çıkarılan “Sporda Erdemlik- Fair Play” baĢlıklı çalıĢmadır. AteĢoğlu bu eserinde Fair Play kavramını, Fair Play çalıĢmaları ve bu bağlantı ile sorumluluklar ve Fair Play‟de aĢama çalıĢmalarına değinmiĢtir (AteĢoğlu, 1974) .

Türkiye‟de, Fair Play‟e iliĢkin ilk kurumsal yapılanma, Türkiye Milli OlimpiyatKomitesi (TMOK) bünyesinde oluĢturulan Fair Play Komisyonu‟dur (Yıldıran, 2002:4).

Uluslararası Olimpiyat Komitesi IOC, 1981Yılında Uluslararası Fair Play Konseyi CIFP‟i tanıyıp onu bir kuruluĢu olarak kabul etmesinden sonra Fair Play IOC‟ye bağlı milli Olimpiyat komitelerince gündeme alındı. IOC‟nin her komitede Fair Play‟le ilgili bir komisyon kurulmasını tavsiye etmesine üzerine; Türkiye Milli Olimpiyat Komitesinde bu konuda çalıĢmalara baĢlamıĢtır. 17 Kasım 1981‟de Turgut Atakolun baĢkanlığında toplanan TMOK yönetim kurulu Fair Play komisyonunu tespit

etmiĢtir. Bunlar Dr.Tarık Özerengin, Avukat Merih Sezen ve Spor Yazarı Doğan Koloğlu, Olimpiyat madalyalı atlet Ruhi Sarıalp, Uluslararası boks hakemi Ahmed Cömert olarak onaylandılar. Komite Mayıs ayında Fair Play Ödülü olarak bir plaket ve diploma yapılmasına karar verdi. Yurt çapında araĢtırmalar yapan komite Türkiye‟deki ilk ödülü 1982 yılında Ġzmir‟de Balkan Yelken ġampiyonasında Yunanlı rakibi yanlıĢ yola sapınca onu uyaran sağır ve dilsiz yelkenci Varol HepağuĢlar‟a verdi. Fair Play çalıĢmalarını yürüten bu komite 1983 yılında büyük bir baĢarıya imza atmıĢtır. Konya Derbentsporun kalecisi Ġsmet Karababa takımının küme düĢmesi pahasına hakemin tereddütte kaldığı golü doğrulayarak; Türkiye Fair Play Ödülüne değer görülürken; Bisikletçi Ömer Ali Erikçide Akdeniz turunda vitesi arızalana Yunan rakibine bisikletini vermesi ile Fair Play Ödülünü kazandı. ilk defa o yıl Türkiye CIFP Dünya Fair Play Ödülüne her iki sporcuyu da aday gösterdi. CIFP konseyi ittifakla Ġsmet Karababa‟yı Fair Play‟in en büyük (Baron Pierre de Coubertin) ödülüyle ödüllendirmiĢtir. Ömer Ali Erikçi de Kutlama mektubu aldı. Paris‟te yapılan törende Ġsmet Karababa‟ya ödülü verildi. TMOK CIFP‟ e resmi üye oldu ve 1984 yılından itibaren aidat ödemeye baĢladı. 1985 yılından sonra Fair Play çalıĢmalarını genel sekreter yardımcısı Avukat Bülent Savcı yürüttü. Savcının vefatından sonra Genel sekreter yardımcılığına gelen Türkay Peker Fair Play‟den sorumlu oldu ( Türkiye Fair Play Konseyi).

TMOK Fair Play Konseyi‟nin çalıĢmaları, konseyin uluslararası Fair Play kuruluĢları arasında saygın bir yer edinmesine yol açmıĢtır. 1994‟te, Zürih‟te Avrupa ülkelerinin Fair Play temsilcilerinin katılımıyla kurulan, Türkiye‟nin de kurucu üye olduğu ve 2. baĢkanlığına Türk üye Erdoğan Arıpınar‟ın getirildiği Avrupa Fair Play Birliği (EFPM), Arıpınar‟ı, Avrupa grubuna dahil olan Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan, Moldova, Bosna-Hersek, Arnavutluk ve Makedonya gibi Kafkas ve Balkan ülkelerinin Fair Play çalıĢmalarını yönlendirmek ve kurumsal yapılanmalarını sağlamakla görevlendirmiĢtir. 1997‟de Türkiye, Fair Play çalıĢmalarında Avrupa‟da örnek ülke seçilmiĢtir. EFPM, birliğin yayın organı olarak faaliyet gösterecek ve yılda 2 kez yayımlanacak olan “Play Fair” adlı gazetenin Türkiye‟de yayımlanmasını ve Genel Yayın Müdürlüğünü TMOK Fair Play Konseyi BaĢkanı Erdoğan Arıpınar‟ın yapmasını uygun bulmuĢtur. Ġki yıl sonra Paris‟te toplanan EFPM Genel Kurulu‟nda üyeler, Türkiye‟de basılan “Play Fair” gazetesinin çok profesyonelce hazırlandığını, kullanılan Ġngilizcenin mükemmel olduğunu ve gazetenin, EFPM‟nin en baĢarılı çalıĢması

olduğunu vurgulamıĢlardır. Avrupa Olimpiyat Komiteleri Birliği (EOC) ve EFPM, 2000 yılı Fair Play Büyük Ödülü‟ne, Fair Play‟in anlatılmasında, geliĢtirilmesinde, ülke çapında duyurulmasında baĢarılı hizmetler üreten TMOK Fair Play Konseyi‟ni layık gördü (Yıldıran, 2002:6).

2002 yılı Dünya Futbol ġampiyonasında Türkiye, üçüncülük maçı oynadı. Maçı kazanmak ülkenin çıkarları açısından önemliydi. Ancak daha önemli olan, maç esnasında ve sonrasında Türk ve Koreli taraftar, oyuncu ve yetkililerin göstermiĢ olduğu dostluk gösterisi vasıtasıyla verilen mesajdı. Galatasaray baĢkanı Özhan Canaydın 2002 Dünya Kupası‟nda örneğini bütün dünyanın gördüğü dostluk gösterilerinin Türkiye sınırları içinde gösterilmesini seyircilerin, basının ve idarecilerin biraz daha özveri ve iyi niyet taĢımalarıyla ortaya çıkacağını belirtmiĢtir (Katkat, 2005).