• Sonuç bulunamadı

2.3. ORTAÖĞRETĠMDE ÖĞRENCĠLERĠN GENEL ÖZELLĠKLERĠ

2.3.5. Ahlaki GeliĢim ve Eğitim

Ahlak, bireyin doğru ile yanlıĢı ayırt edebilmesini sağlayan ilkeler ve değerler bütünüdür (YeĢilyaprak, 2004:129). Ahlaki geliĢim ise, kiĢilik geliĢiminin en önemli öğelerinden biri olup çocuğun toplumsallaĢma süreci içinde neyin iyi, neyin kötü olduğu konusunda bir bilinç geliĢtirmesiyle ilgilidir. Ahlaki geliĢimle birlikte kiĢinin toplumun kuralları ve gelenekleri çerçevesinde kendisini denetleyebilmesi beklenir (Selçuk, 1997:86).

Bireyin geliĢimsel süreç içinde var olan değerler sistemi olarak tanımlanan ahlaki geliĢim doğru-yanlıĢ, iyi-kötü vb. değerlerin neler olduğuna iliĢkin düĢünce ve inanç temelinde Ģekillenir (Topkaya, 2007:54).

Ġnanç, Bilgin, Atıcı‟ya göre (2004:216-217), psikolojik araĢtırmalar, ahlak geliĢiminin biliĢsel, davranıĢsal ve duygusal olarak üç boyutunu ortaya koymaktadır. BiliĢsel boyutunda, etik kurallarla ilgili bilgileri, davranıĢsal boyutta etik ilkelerinin göz önüne alınmasını gerektiren gerçek davranıĢlarla ilgisini, duygusal boyutta ise suçluluk, paylaĢma, empati ve iĢbirliği gibi duyguların üzerinde durulmaktadır.

Piaget ve Kohlberg, ahlaki geliĢimi belirli dönemlerde ortaya çıkan bir geliĢim olduğunu savunmaktadırlar (Topkaya, 2007:55). Piaget ahlaki geliĢimi bir inĢa süresi, Kohlberg ise evrensel ahlaki ilkelerin keĢif süreci olarak görmektedir. Ayrıca, Piaget anlattığı hikayelerde eylem ve düĢünce arasında bir ayrım gözetmezken, Kohlberg deneğin zihnindeki çatıĢmaları anlamaya yönelik hipotetik hikayeler anlatmaktadır (Selçuk, 1997:87).

2.3.5.1. Piaget ve Ahlaki GeliĢim

Ġnanç ve diğerleri‟ne göre (2004:217), Piaget, bireyde ahlak geliĢimini açıklamaya yönelik biliĢsel bir geliĢim kuramı geliĢtirmiĢtir. Piaget‟ye göre, çocukta ahlaka iliĢkin kavramlar ilk evreden baĢlayıp değiĢmez bir sıra izleyerek geliĢir.

Yavuzer ve diğerlerine göre (2006:79), Piaget‟ye göre, zihinsel geliĢim çocuğun yalnızca fiziksel dünyayı kavrayıĢını değil, sosyal dünyayı kavrayıĢını da belirler.

Dolayısıyla, çocuğun ahlaki ve sosyal kuralları kavrayıĢı daha çok zihinsel geliĢim düzeyine uygun olmalıdır.

Piaget ahlaki geliĢim dönemlerini ikiye ayırmaktadır. Bunlar, DıĢa Bağımlı Dönem ve Özerk Dönemdir.

DıĢa Bağımlı Dönemde çocuk, yetki taĢıyan kimselerce belirtilen kuralları mutlak sabit ve değiĢmez olarak kabul etmektedir. Kuralları çiğnemek ya da değiĢtirmek yanlıĢtır, kurallara uymak doğrudur (Yapıcı ve Yapıcı, 2005:121). Bu ilk dönemde çocuklar ahlaki yargılarında sonuca önem vermektedirler (Beilin ve Pufal, 1992:155). Buna ek olarak çocuklar, kuraldan herhangi bir sapmanın kaçınılmaz biçimde cezayla sonuçlandığını düĢünmektedirler. Aynı zamanda bu evrede çocuklar, bir eylemin önemini eylemi yapan kiĢinin iyi ya da kötü niyetlerine göre değil daha çok eylemin neticesine göre değerlendirmektedirler (Ġnanç ve diğerleri, 2004:218). Diğer bir deyiĢle, daha fazla fiziksel zarara yol açan suçlar daha kötü olarak algılanmaktadır (Topkaya, 2007:55).

Özerk Dönemde çocuk, artık ahlakı mutlak kurallar olarak değerlendirmez; bir eylemi doğru ya da yanlıĢ olduğunu ve yine aynı süreçle değiĢtirilebileceğini bilmektedir (Selçuk, 1997:87). Çocuğun içinde bulunduğu koĢulları dikkate alabildiği, değerlendirmeler yapabildiği özerk ahlak evresinde ahlaki yargılar, kuralların uygulanması bağlamında esneklik göstermeye baĢlar (Topkaya, 2007:56). Ġnanç ve diğerlerine göre (2004:219), otoriteye uyma gerekli olmadığı gibi her zaman istenen bir Ģey de değildir. Kuralların dıĢına çıkmak her zaman yanlıĢ bulunmaz ve kaçınılmaz biçimde cezayla da sonuçlanmaz. Yavuzer ve diğerlerine göre (2006:80), bu nedenle çocuk, daha öznel bir töre kavramı kazanmakta, insanları ve kendisini bu Ģekilde yargılamaktadır. Cezanın amacı suçluya suçunun tabiatını hatırlatmak ve onu yola getirmektir.

Bu dönemde ergenin ahlaki geliĢimine özgü beden eğitimi, oyun ve spor öğretimi, bireysel beceri ve aktivitelerle takım oyunları ve grup çalıĢmalarında, evrensel kuralların benimsenmesi, Fair Play standartlarına uyum ve özellikle bir baĢkasının yarıĢma, kazanma ve katılma hakkına engel olmama bilinci ve değer yargısı oluĢturmayı temel felsefe olarak almalıdır (Topkaya, 2007:57).

2.3.5.2. Kohlberg ve Ahlaki GeliĢim

Kohlberg de Piaget gibi ahlak geliĢiminin dönemler içinde ortaya çıktığını ve biliĢsel geliĢime paralel olduğunu ifade etmektedir (Erden ve Akman, 2004:116). Kohlberg ahlaki geliĢimin genel biliĢsel yeteneklerdeki ikilemlere dayandığını, biliĢsel ilerlemelerde olduğu gibi ahlaki aĢamaların da birinden diğerine geçtiğini ve bir öncekinin yerini alan değiĢmez diziler içinde ortaya çıktığını söylemektedir (Topkaya, 2007:57).

Kohlberg‟in kiĢinin içinde bulunduğu düzeyi saptamak için, bir sorunla karĢılaĢıldığında bulunan çözüm ile değil, çözüme varılırken gözlenen akıl yürütme süreci ile ilgilenildiği görülmektedir (Erden ve Akman, 2004:117).

Kohlberg ahlak geliĢiminde daha çok adalet kavramı üzerinde durmuĢ ve ahlak geliĢimini her biri iki dönem olan üç ana düzeyde incelemiĢtir (Selçuk, 1997:88).

I. Düzey:

Gelenek Öncesi Düzey

II. Düzey:

Geleneksel Düzey

III. Düzey:

Gelenek Ötesi Ġlkelere Dayalı Düzey

1. Dönem: Ceza Ġtaat 3. Dönem: KiĢiler Arası Uyum

5. Dönem: Sosyal AnlaĢma

2. Dönem: Çıkara Dayalı AlıĢveriĢ

4. Dönem: Kanun ve Düzen

6. Dönem: Evrensel Ahlaki Ġlkeler

ġekil 1. Kohlberg‟in Ahlaki GeliĢim Düzeyleri

Ġtaat Dönemi: Yavuzer ve diğerlerine göre (2006:82), bu evredeki kiĢiler otoriteye itaat eder, cezalandırılmaktan kaçınır ve cezalandırılmamak için kurallara uyarlar. Eğer bir davranıĢ cezalandırılıyorsa “kötü”, cezalandırılmıyorsa “iyi” olarak kabul edilmektedir (Yapıcı ve Yapıcı, 2005:127). Ġnanç ve diğerlerine göre (2004:222), kısacası bir eylemin ahlaksal olup olmaması eylemin fiziksel sonuçları bağlamında tanımlanır.

Çıkara Dayalı AlıĢveriĢ Dönemi: Bu dönemdeki birey için doğru davranıĢ, kiĢinin gereksinimlerini gideren, doyuran davranıĢtır. Birey, ödüllendirilen davranıĢları yapar, cezalandırılmaktan çekinir (Yapıcı ve Yapıcı, 2005:128). KarĢılıklılık ve paylaĢma davranıĢlarının belirtileri varsa da bu davranıĢlar, gerçek bir adalet duygusuna, cömertliğe, duygudaĢlığa bağlı olmaktan çok; belli bir amaca, çocuğun kendi çıkarlarını gözetmesine dayalı bir davranıĢ taĢımaktadır (Ġnanç ve diğerleri, 2004: 222). “Bizi mutlu eden Ģey doğrudur” anlayıĢı görülmektedir (Selçuk, 1997:89).

KiĢiler Arası Uyum Dönemi: Ailenin veya kiĢi için önemli olan diğer insanların beklentilerine uyma, “iyi olma” önem kazanır. Bireyin kendisinden beklenenleri yapması en doğru hareket biçimidir (Topkaya, 2007:59). Ġyi davranıĢları destekleyen kural ve otorite savunulur. Bireyi kendisinden beklenen roller doğrultusunda davranır; kendi amaçlarına ulaĢmak için baĢkalarını kullanmaz (Selçuk, 1997:89). Çocuk, neyin doğru neyin yanlıĢ olduğuna iliĢkin yargılarında hala baĢkalarının tepkilerine bağlı olmakla birlikte, kendi davranıĢlarının doğruluğu ya da yanlıĢlığı konusunda yargıda bulunurken, baĢkalarının fiziksel gücünden çok kendi davranıĢını onaylayıp onaylamadıklarıyla ilgilenir (Ġnanç ve diğerleri, 2004:223). Artık yaptıklarını sadece ceza almamak için ya da kendisi için değil; aynı zamanda baĢkalarını mutlu etmek için yapmaya çalıĢır (Senemoğlu, 1998:72).

Kanun ve Düzen Dönemi: Bu dönemdeki birey için önemli ve doğru olan davranıĢ, görevini yapmak, otoriteye saygı göstermek ve kurallara, yasalara uymaktır (Yapıcı ve Yapıcı, 2005:129). Oldukça geliĢmiĢ bir ahlak anlayıĢını temsil eden bu durumda birey, toplum içinde diğer bireylerin de haklarına saygılı olmayı benimser (YeĢilyaprak, 2004:133). Sistemin iĢleyiĢini korumak, herkes aynı Ģeyi yaparsa kaygısı, benlik saygısı ve vicdani sorumluluk bireyi doğru davranmaya yönelten nedenlerdir (Selçuk, 1997:90).

Sosyal AnlaĢma Dönemi:Ahlaklı davranıĢ, bireyin kurallara uymak üzere yapılan anlaĢmalara uyup uymamasına bağlıdır. Uyulması gereken kurallar, toplumsal düzeni sürdürmek ve baĢkalarının haklarını korumak için gereklidir (Ġnanç ve diğerleri, 2004:223). Bu dönemdeki insanlar, hayat ve özgürlük kavramlarının çoğunluğun görüĢüne ters düĢmek pahasına olsa da korumak gerektiğini savunurlar (Selçuk, 1997:90). Kanunlar, sosyal düzeni korumak, temel yaĢama ve özgürlük haklarını güvence altına almak için gerekli görülmektedir (Yavuzer ve diğerleri, 2006:83).

Evrensel Ahlaki Ġlkeler Dönemi:Bu dönemde birey, yazılı kural ve yasalardan tamamen bağımsız, kendi özerk ahlak ilkelerine uygun olarak davranmaktadır (Erden ve Akman, 2004:120). Bu dönemde bireyin ahlak anlayıĢı, toplumsal normların ve yasaların da ötesinde, bunlardan daha yüce görülen evrensel düzeydeki ahlaki ilkeler ve kavramlardan hız alır. Toplum düzenine ve toplumsal yarara yönelik yasalar evrensel ilkelerle çeliĢtiğinde, bu dönemde uygun bir ahlak anlayıĢı geliĢtirebilmiĢ bireylerin evrensel ilkelere uygun davranıĢlara yöneldiği görülmektedir (YeĢilyaprak, 2004:133). Çünkü “adalet yasanın üstündedir”. Bireyin haklarına saygı esastır (Senemoğlu, 1998:73).

Kohlberg, yaklaĢık on yaĢına kadar bütün çocukların birinci düzeyde olduklarına inanmaktadır (Yavuzer ve diğerleri, 2006:83). Ġkinci düzey, erinlikte ortaya çıkıp ergenlik boyunca devam etmekte ve birçok yetiĢkinde bu evre özelliğini göstermektedir. Üçüncü düzey, en az rastlanan düzeydir eğer eriĢilebilirse ergenlik ve yetiĢkinlik yıllarında ortaya çıkar. YetiĢkinlerin yalnızca bir kısmında görülür (Ġnanç ve diğerleri, 2004:224).

Ahlak geliĢimine iliĢkin görüĢleri ele alındığında Piaget ve Kohlberg‟in görüĢleri ahlak geliĢimin aĢamalarının sıra ile geçtikleri ve herhangi birinin aĢamaları atlamasının mümkün olmadığı konusunda birleĢmektedir (Erden ve Akman, 2004:124).