• Sonuç bulunamadı

TÜRKIYE’DE EĞITIM YÖNETIMINDE DEĞIŞIM ÇALIŞMALARI

TÜRKIYE’DE KALKINMA PLANLARINDA EĞITIM YÖNETIMI 1

1. TÜRKIYE’DE EĞITIM YÖNETIMINDE DEĞIŞIM ÇALIŞMALARI

Kamu yönetiminin yeniden yapılandırılması konusu sürekli olarak ül-kemiz gündeminde olmuş ve bu amaçla çeşitli zaman ve mekanlarda yerli ve yabancı uzmanlar ve kurullar aracılığıyla çeşitli çalışmalar yapılmış ve yaptırılmıştır. Kamu yönetiminin yeniden düzenlenmesi çalışmaları anlık bir olay olmayıp, uzun soluklu bir süreç olarak devam etmektedir. Bu sü-reçte ise, en etkin rol oynayan aktörlerin başında çoğunlukla hükümetler gelmektedir. Türkiye’de kamu yönetiminin yeniden yapılandırılması ça-lışmaları geçmiş hükümetlerce yapıldığı ve yaptırıldığı gibi, mevcut hü-kümetlerce de yapılmaya ve yaptırılmaya devam etmektedir (Emre: 2003:

266-286; Gülşen, 2005: 5).

Giderek global köy haline gelen günümüz dünyasında, özellikle siya-si ve ekonomik krizler sonrasında hız kazanan hemen her alanda baş dön-dürücü bir hızla seyreden, daha iyi yarın için dünü geride bırakmak, eski yapıları ayarlamak olarak ta tanımlanan değişim ve gelişmeler, yönetim sistemlerinin yeniden organize etme çalışmaları bütün örgütleri olduğu gibi eğitim örgütlerini de etkileyerek bu değişim ve gelişmelere oryantas-yona zorlamaktadır. Türkiye’de de bu değişim sürecinin etkisiyle hemen her alanda olduğu gibi eğitim alanında da arayışlar içerisine girilmiş ve hükümetlerce de bu konuda çalışmalar yapılmış ve hala yapılmaktadır (Başbakanlık, 2013; CSBB, 2018; CSBB, 2019; Davidson, 2002; DPT, 1979; DPT, 1989; DPT, 2000; DPT, 2001; DPT, 2007; Gülşen, 2005; Res-mi Gazete, 2013; Webdosya, 2016; Wikipedia, 2021).

Yöneticilere yapılan öğütlerden günümüze kadar süregelen yönetim teorilerinin özünde başarıyı yakalama, daha verimli olma, daha kaliteli ürün ve hizmet sunma, mükemmele ulaşma gibi özlemler vardır. Belirle-nen hedeflere ulaşmada eğitim, önde gelen etkenlerden birisi olarak karşı-mıza çıkmaktadır. Bütün örgütlerde olduğu gibi eğitim örgütlerinde de en

kritik faktörlerden birisi yönetim olgusudur (Güçlü, 1995: 25). Bu neden-le eğitim yönetimi de, yönetim biliminin bir uzmanlık alanı olduğundan, eğitim birimlerinin amaçlarını gerçekleştirebilmesi için insan ve madde kaynaklarını etkili biçimde kullanma bilim ve sanatı olarak büyük önem arz etmektedir (Gülşen, 2014: 77-86).

Günümüz dünyasında hemen her alanda baş döndürücü bir hızla sey-reden değişim ve gelişmeler sonucu yeni imaj bombardımanlarıyla örgüt-lerin etkililiği, örgütsel amaçlar yanında bireysel amaçların da gerçekleş-me düzeyiyle ölçülür olmuştur (Açıkalın, 1994: 3). Örgütlerin, insanlar için var olduğu düşüncesinin yönetim felsefelerini şekillendirmeye başla-dığı dikkate alınbaşla-dığında, hammaddesi insanlar olan eğitim örgütlerinin de insanı merkeze alan katılımcı çağdaş yönetim yaklaşımlarını benimsemesi kaçınılmaz olmaktadır (Açıkalın, 1994: 3; Çalık, 1996: 379; Toffler, 1981:

140). Çünkü bu değişim ve gelişmeler karşısında diğer bütün örgütlerin olduğu gibi eğitim örgütlerinin de kayıtsız kalamayacağı kabul edilmesi gereken bir durumdur.

Toplumsal gelecekleri garanti altına alarak diğer ülkelere üstünlük kurmaya vesile olan ve insana yatırımı esas alan eğitim sistemlerinin ge-nel amacını, toplumdaki bireylerin toplum ihtiyaçlarını da dikkate alarak problemleri görebilme ve çözebilme yeteneklerini geliştirmek ve doyum düzeylerini yükseltmek olarak ele aldığımızda, bu amaçları gerçekleştire-cek olan eğitim örgütlerinin dünyadaki değişme ve gelişmeler karşısında kayıtsız kalmayarak yönetim felsefelerini çağın ve geleceğin ihtiyaçlarına göre şekillendirmesi bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır (Gül-şen, 2005).

Değişimle gelen yeni imaj bombardımanı sonunda eski görüntüler çürürken, zihinsel devir hızı artmakta, bilginin geçiciliği belirlenmekte-dir. Sonuç olarak, bilgi daha bollaşırken daha az kalıcı olmaya başlamış-tır (Toffler, 1981: 140). Dünyadaki yönetim anlayışında meydana gelen değişim ve gelişmelerin özünde, yukarıda da belirtildiği gibi, insanların daha çok memnun edilmesi, daha kaliteli ve verimli hizmetlerin sunul-ması önemli etkenler olarak görülmektedir (Çalık, 2003: 65). Durum böy-le olunca da daha iyi bir yönetim anlayışının benimsenerek uygulanması için, eğitim ön plana çıkmaktadır. Çünkü eğitim örgütlerini diğer örgüt-lerden ayıran özelliklerin başında değişim ve yenileşmeyi başlatma so-rumluluğunun bulunması gelmektedir. Gerek eğitim örgütlerinde, gerekse diğer bütün örgütlerde değişmeyen tek olgunun değimin kendisi olduğu gerçeğinden hareketle, öncelikli olarak “örgütsel değişim ve yenileşme”

kavramına açıklık getirilmesi yönetim düşüncesinin gelişimini anlamayı kolaylaştıracaktır (Gülşen, 2005).

Celal Gülşen 182

.

1.1.Örgütsel Değişim ve Yenileşme

Çevrenin gereksinimlerini karşılamak amacıyla örgütün yeniden ör-gütlenmesi ve bünyesinde değişiklikler meydana getirmesi olarak tanım-lanabilen yenileşme için bir örgütte sürekli gelişmenin sağlanması gerekir (Başaran 1992: 303). Bunun için ise yönetim, öncelikle iki şeyi değiştir-meyi hedeflemelidir. Bunlar; “çalışanların neyin önemli olduğuna ilişkin düşünceleri” ile “işlerin nasıl yapılması gerektiğine ilişkin düşünceleri”-dir. Bu düşünceler örgüt kültürünün de yansımaları olduğundan kaizen için öncelikle bu kültürün değiştirilmesi hedeflenmelidir. Süreli gelişme, mükemmeli arayış olarak kabul edilen kaizen felsefesine göre Peygambe-ri bir öğreti de olan “iki günü birbiPeygambe-rine eşit olan zarardadır” anlayışıyla bu günün dünden, yarının da bugünden daha iyi olmasını sağlayacak şekilde çaba gösterilmelidir (Bonstingl, 2000: 5; Weaver, 1997: 110; Yenersoy, 1997: 81).

Değişim felsefesinin örgütte tamamen benimsenmesi, çalışanların arasında güven ilişkisi oluşturulması, önlerindeki engellerin kaldırılma-sı, eğitilip yetkilendirilmesi ve gerekli kaynakları kullanarak korkunun örgütten yok edilmesi ve sistemi insan vasıtasıyla dolaylı olarak geliştir-mesi, yönetimin önde gelen görevlerindendir (Bonstingl, 2000: 45; Kav-rakoğlu, 1996: 61). Yönetim erkinin nasıl dağılım göstermesi gerektiğinin sorgulandığı Amazonda kanat çırpan kelebeğin okyanustaki fırtınayı etki-leyebileceği kadar küçülen günümüz dünyasında eğitim örgütlerinin de, özellikle siyasi ve ekonomik krizler sonrasında hız kazanan hemen her alanda baş döndürücü bir hızla seyreden, daha iyi yarın için dünü geride bırakmak, eski yapıları ayarlamak olarak ta tanımlanan değişim ve ge-lişmelere kayıtsız kalmaması ve yönetim biçimini tartışarak sorgulama-sı beklenen bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır (Davidson, 2002: 20;

Drucker, 1998: 168; Gingell, 1991: 16;).

Yapılan tartışmalarda eğitim örgütlerinde üst yönetimin liderliği, daha fazla önem kazanmaktadır. Eğitim örgütlerinin gücü dikkate alındı-ğında, karşılaşılan sorunları çözmek, öğretmen, öğrenci ve diğer personeli motive etmek ve geleceği kurgulamak olarak ta tanımlanan ortak bir viz-yon geliştirmek için iyi yetişmiş, güçlü eğitimsel liderlere ihtiyaç olduğu görülmektedir (Cafoğlu, 1996: 52; Erçetin, 1998: 92-97). Liderlik, aynı zamanda temsil edebilme yeteneği ile farklı becerilere sahip olmayı ge-rektiren bütünlük ve dürüstlük de demek olduğundan, liderlik felsefenin örgütte yerleştirilmesi de gereklidir (Bonstingl, 2000: 63-64; Common, Flynn and Mellon. 1993: 59-63).

İnsanoğlu, varoluşunun özgün doğası ile çelişen otokratik yönetimler karşısında kendini güçsüz ve yetersiz olarak algılamakta ve üretim sü-recine gerçek duygu ve düşünceleriyle katılmadığı için örgütsel

amaç-larla bütünleşememektedir. Günümüz çalışanları kendilerini ilgilendiren her konuda alınacak kararların görüşülmesi ve sonuçlandırılmasında aktif olarak katılarak düşüncelerini ifade etmek ve kararlarda hissedar olmak istemektedirler. Katılımcılığı güçlendirebilmek için etkili bir haberleşme ve iletişim sistemi kurularak, tüm paydaşlara ilgili bilgiler zamanında doğru ve hızlı bir şekilde sağlanmalıdır. Ayrıca organizasyonun her ka-demesinde yaygın, sürekli ve planlı eğitim programlarının uygulanması, merkeziyetçilikten vazgeçilerek kararların organizasyonun her kademesi ile paylaşılarak ortak alınması, gerçekçi kriterlerle performansın ölçüle-rek motivasyon ve ödüllendirme mekanizmalarının geliştirilmesi geölçüle-rek- gerek-lidir. İnsanların, kendilerini ilgilendiren konularda alınan kararlara katı-lım oranları yükseldikçe, alınan kararları kabullenip benimsemeleri de kolaylaşacaktır. Böylelikle örgütlerde grup çalışmaları yapılarak bireysel planda çözümü zor olan işletme körlüğü sorunlarının çözümleri de ku-rumsallaştırılacaktır. Durum böyle olunca da örgütsel değişim ve yenileş-me daha kolay gerçekleşecektir. Bu kolaylığı sağlamak için ise, değişim planlaması örgüt kültürünün bir parçası haline getirilmeli ve kamu yöne-tim zihniyeti “yönetişim” becerisiyle donatılmalıdır (Bursalıoğlu, 2001a:

1-105; Eren, 1989: 14-67; Gülşen, 2005; Özdemir, 1997: 1-12).

1.2. Değişimin Planlanması

Değişim sürecinde planların hazırlanması ya da politikaların desen-lenmesi, karmaşık bulmacaya benzeyen sürecin yalnızca bir parçası ola-rak görülebilir (Karip, 1997: 63). Gelecekte ulaşılması ümit edilen du-ruma ilişkin bir öngörüde bulunmak ve bir dizi kararları hazırlamaktan oluşan, uygulama öncesi düşünmeyi öngören bir süreç olarak kabul edilen planlama neyin, ne zaman ve nasıl yapılacağına karar verme eylemidir (Adem, 1981: 7; Bursalıoğlu, 1987: 143; Başar, 1994: 48; Hesapçıoğlu, 1994: 1;Yenersoy, 1997: 74). Planlama, bir örgütü yönetmede temel sü-reçlerdendir. Verimli bir planlama yapılmadığı takdirde örgütün etkisizle-şeceği aşikârdır (Başaran, 1998: 53).

Türkiye’de 1961 Anayasasıyla ekonomik, sosyal ve kültürel kalkın-mayı demokratik yollarla gerçekleştirmek için hazırlanması hükme bağ-lanan Kalkınma Planları ile birlikte eğitim planlaması çalışmaları da eş zamanlı olarak başlamıştır. Planlı kalkınma politikası çerçevesinde eğitim, kalkınmanın araçlarından biri olarak ele alınmış, ekonomik ve toplumsal hedefleri destekleyici bir anlayışla, kalkınma planının içinde uzun ve orta dönemli olarak planlanmış ve kalkınma planlarında eğitim ile ilgili verilere de yer verilmiştir (Korkmaz, 2018: 33; Küçüker, 2008: 5).

Türkiye’de kamu yönetimi zihniyeti, yaklaşım ve yöntemleri ile or-ganizasyon yapısında köklü değişiklikler öngören, uzun vadeli bir pers-pektif içinde, merkezi idare ve yerel idarelerde “paylaşımcı iyi yönetişim”

Celal Gülşen 184

.

ilkelerini hayata geçirmeyi hedefleyen çalışmalar bağlamında eğitim yö-netimi konusunda da çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Hükümetler tarafından yapılan ve yaptırılan yenileşme çalışmaların altyapısının genellikle Kal-kınma Planları ve Hükümet Programları bağlamında ele alındığını söyle-mek doğru bir yaklaşım olacaktır.

Bu nedenle bu çalışmada, hükümet programlarına da temel oluşturan

“beş yıllık kalkınma planları” ele alınarak, her plan ayrı ayrı eğitim konu-sundaki hedefler açısından incelenmiştir. Cumhuriyet döneminde genelde kamu yönetiminin ve özelde eğitim yönetiminin iyileştirilmesi amacıyla hükümetlerce yapılan Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) aracılığıyla yap-tırılan planlı çalışmalardan olan “Beş Yıllık Kalkınma Planları (BYKP)”

bağlamında eğitim ve eğitim yönetimi konusu aşağıda her beş yıllık kal-kınma planında ayrı ayrı ele alınarak değerlendirilmiştir.

2. KALKINMA PLANLARINDA EĞITIM YÖNETIMI