• Sonuç bulunamadı

ALTERNATĠF MEDYA VE ANAAKIMA KARġI YAYINCILIK

5.TÜRKĠYE’DE ANAAKIM TELEVĠZYONCULUK

5.4. Türkiye’de Anaakım Merkezli Televizyon Ġzleme

Türkiye‟de televizyon izlemenin güçlü bir toplumsallaĢtırma ve kiĢiler arası iletiĢim kurma aracı olduğu belirtilirken en çok izlenilen kanalların ise anaakım

108

medyadaki Kanal D, Fox TV, ATV ve Star TV Ģeklinde sıralandığı kaydedilmektedir. Söz konusu televizyonlarda ise çoğunlukla izlerkitlenin baĢta dizi filmler olmak üzere eğlence ağırlıklı programlarını tercih ettiği bulgulanmıĢtır (Tanrıöver, 2012: 35-40). Ülkemizde günlük televizyon izleme oranı son yıllarda çok fazla değiĢiklik göstermemekle birlikte belirli bir düĢüĢün olduğu gözlenmektedir. 2012 yılında bu oran 04 saat 17 dakika (Tanrıöver, 2012: s.79), 2016‟da yapılan bir baĢka araĢtırmaya göre ise 03 saat 30 dakika olarak belirlenmiĢtir (https://www.marketingturkiye.com.tr/). Fakat bazı araĢtırmacılar 2011-2015 yılları arasında televizyon izleme oranında bir miktar artıĢın olduğunu tespit etmiĢtir (Sözeri, 2015: s.19). Türkiye‟de herhangi bir televizyon kanalı izleme oranı yüzde 93 civarındayken haberleri izleme oranlarında ise cinsiyete göre farklılıklar göze çarpmaktadır. Kadınlar erkeklere göre daha az haber izlemektedir. Türkiye‟de haber takip eden kiĢilerin yüzde 64‟ünü erkekler oluĢtururken, kadınlarda bu oran yüzde 36‟dır (www.marketingiturkiye.com.tr).* Öte yandan ülkemizde kadınların iletiĢim aracı olarak yoğun bir Ģekilde televizyonu kullandığı tespit edilmiĢtir. 2011 yılında yapılan bir araĢtırmaya göre anaakım medyanın egemen olduğu en önemli bilgi kaynaklarından okul eğitiminden sonra medyanın geldiği tespit edilmiĢtir.**

*Söz konusu araĢtırma 30 yaĢ altı kadın ve erkekleri kapsamaktadır.

**T.C.Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğünün katkılarıyla Siyaset, Ekonomi ve Toplum AraĢtırmaları Vakfınca (SETA) hazırlanan “Toplumun, Kültür Politikaları ve Medyanın Kültürel Süreçlere Etki Algı AraĢtırması” adlı proje, Türkiye‟de özellikle anaakım medyanın tabi ki televizyonun izleyiciler tarafından nasıl kullanıldığı ve algılandığı konusunda önemli veriler içermektedir. Türkiye genelinde yüz yüze görüĢme anket tekniğiyle yaĢları 15-55 ve üzeri olan ile 1370 kadın ve 1357 erkekle yapılmıĢ, özellikle televizyonun toplum nezdindeki görüntüsü resmedilmiĢtir. Her ne kadar 2011 yılı verileri olsa da toplumsal değiĢimin hızının yavaĢ olduğu hesaba katıldığında bulgular bugün için de doğruları taĢıyor olabilir. Proje Koordinatörlüğünü Talip Küçükcan‟ın yaptığı, Esra Albayrak, ġule Albayrak, M.Mücahit Küçükyılmaz ve Selahattin Güven‟in yer aldığı çalıĢmada özet olarak Ģu bulgulara ulaĢılmıĢtır:

1)Türkiye‟de televizyonu haber ve bilgilenme amacıyla izleyenlerin oranı yüzde 38,8‟dir. Haber izleme oranlarları erkeklerde yüzde 50,8, kadınlar da ise yüzde 29,4‟tür. Kadınlar evlerinde iletiĢim aracı olarak yüzde 81,6‟lık oranla televizyonu kullanmakta, erkekler de ise bu oran yüzde 76,8‟dir.

2)Türkiye‟de tüm yaĢ gruplarında televizyon birincil iletiĢim aracı olarak göze çarpmaktadır. 3)Türkiye‟de kültürel değerlerin oluĢmasında eğitim yüzde 57, 1‟le ilk sırada yer alırken bunu yüzde 19,8‟le medya takip etmektedir. Bu düzlemde din yüzde 13,0, tarih yüzde 7,3 ve coğrafya ise yüzde 1,8‟de kalmıĢtır.

109 6.ATV: ANAAKIMIN AÇIK ÖRNEĞĠ 6.1. “ATV Seyredeceksiniz”

1990‟ların ortalarında TRT kökenli bir gazeteci ve anchorman (enkırmen) olan Ali Kırca‟nın anahaber bültenlerini sunumu ve ünlü “Siyaset Medyanı” programıyla zihinlere kazınan ATV, değiĢen ekonomik durum ve siyasi ortamla birlikte anaakımı domine ettiği günlerden uzak da olsa gerek siyasi iktidara yakınlığı gerekse teknolojik alt yapısı ve olanakları ile ülkenin önde gelen televizyon kanallarından biri olma hüviyetini korumaktadır. Anaakım olmanın tüm özelliklerini kimliğinde taĢıyan ATV‟nin ünlü sloganı “ATV seyredeceksiniz” hemen herkes tarafından çok rahat hatırlanabilmektedir. GeçmiĢte olduğu gibi günümüzde de reyting amaçlı dizi ve programlara ağırlık veren televizyon habercilik anlayıĢında siyasi iktidara yakın bir çizgide bulunduğu dikkatlerden kaçmamaktadır.

4)AraĢtırmaya katılanların yüzde 56,8‟i medyanın (televizyon birincil) toplumun kültürel değerlerine saygılı yayın yapmadığını belirtirken aksi yönde düĢünenlerin oranı ise yüzde 32, 2‟dir.

5)Medyanın kendi çıkarları doğrultusunda gerçekleri çarpıtan bir yayıncılık anlayıĢı içinde olduğunu düĢünenlerin oranı yüzde 74‟tür.

6)Türkiye‟deki medyanın evrensel yayıncılık ilkeleri doğrultusunda yayın gerçekleĢtirdiğine inananların oranı ise sadece 15,4‟tür.

7)Türkiye‟de medyanın genel olarak kültürel zenginlik ve çoğulculuğu yeterince yansıtmadığını düĢünenler yüzde 54,4 iken aksi yönde görüĢ bildirenlerin oranı ise yüzde 33,1‟dir.

8)Türkiye‟de televizyon yayıncılığının geleneksel inanç ve değerleri zayıflattığı yönünde görüĢ bildirenlerin oranı yüzde 66,7 olurken tersi yönde düĢünenler ise yüzde 22,1 olmuĢtur. 9)Televizyon programlarının Türkiye toplumunu oluĢturan grupları yani, etnik ve sınıfsal kesimleri eĢit ve tarafsız bir Ģekilde yansıtmadığına inananların oranı yüzde 53,7, aksini düĢünenler ise yüzde 34,2 Ģeklindedir.

10)TRT‟nin farklı dillerde (Kürtçe ve Arapça) yayın yapmasını kültürel zenginlik açısından destekleyenler yüzde 56,3 iken buna karĢı olanların oranı ise yüzde 34,3‟tür. Bu oran erkeklerde daha yüksek iken kadınlar da ise daha düĢüktür.

11)Türkiye‟deki özel televizyonların inanç ve gelenekleri yeterince yansıtmadığını düĢünenlerin oranı yüzde 67,6‟dır. Öte yandan katılımcılar TRT‟nin inanç ve gelenekleri yeterince yansıttığını düĢünmektedir. Bu oran yüzde 65‟in üzerindedir. Katılımcıların yüzde 78,9‟unun evinde iletiĢim aracı olarak televizyon kullandığı, özel yayıncılığa karĢı, eleĢtirel bir tutum içinde oldukları ve kamu yayıncılığının daha güvenilir buldukları tespit edilmiĢtir (Küçükcan vd, 2011:s.199).

Günümüzde yapılan araĢtırmaların ülkedeki televizyon yayıncılık anlayıĢının 23 yıl öncesinden pek farklı olmadığını ortaya koymaktadır. 1994 yılında yapılan bir araĢtırmada „televizyonda gerçeğin bulunmadığı‟ bulgulanmıĢtır. KarĢılaĢtırma için bkz: Batmaz, Veysel ve Asu Aksoy (1995). Türkiye‟de Televizyon ve Aile; Elektronik Hane, Aralık 1993-Aralık 1994. T.C. BaĢbakanlık Aile AraĢtırma Kurumu, Ankara: Bizim Büro Basımevi.

110

Televizyon 12 Temmuz 1993 yılında test yayına baĢlamıĢtır. Daha sonra normal yayın hayatına geçen kanal, 1993 yılında ulusal düzeyde yayınlarıyla etkili bir televizyon olma özelliğini kısa sürede ortaya koymuĢtur. Kurucusu iĢ adamı Dinç Bilgin‟dir. Fakat zamanla televizyon çeĢitli nedenlerle el değiĢtirmiĢtir. Türkiye‟nin önde gelen sanayicileri ve yatırımcıları Fiba ve Çukurova grupları da televizyonun kuruluĢ aĢamalarında yer almıĢtır. Bu üçlü SATEL adında bir Ģirket kurarak televizyonu hayata geçirmiĢlerdir. Fakat Fiba ve Çukurova grubu daha sonra hisselerini devrederek ortaklıktan ayrılmıĢtır. 2000‟li yıllarda ortaya çıkan ekonomik krize paralel olarak medya alanında yaĢanan sorunlar nedeniyle televizyon da el değiĢtirmek zorunda kalmıĢtır. Daha sonra yine Türkiye‟nin önde gelen sanayicilerinden Ciner Grubu 2002 yılında televizyonu satın almıĢtır. Bir süre bu grupta kalan televizyon 2007 yılında Çalık Holding Ģirketlerinden olan Turkuvaz A.ġ.‟ye satılmıĢtır. Sabah Gazetesini de bünyesinde barındıran grup hükümete yakınlığıyla dikkat çekmektedir. Bugün televizyon geleneksel olarak devraldığı habercilik anlayıĢını devam ettirse de daha çok dizi ve reyting amaçlı programlara ağırlık vermektedir. Turkuvaz Merkez Medya grubuna bağlı olarak yayın hayatını devam ettiren ATV baĢta Türkiye olmak üzere, Azerbaycan, Avustralya, Romanya, ABD ve birçok Avrupa bölgesinde faaliyet göstermektedir. Televizyon, Türksat 4A, DFH network, Türksat TKGS:2. Kanal (HD), 670.Kanal (SD), D-Smart, Digitürk (beIN Medya Grup‟a satılmıĢtır): 25.Kanal, Filbox, Kablo TV ve Teledünya yayın platformlarından izleyicilerine ulaĢmaktadır, http://kimkurdu.com/atv/, EriĢim Tarihi, 03.05.2017.

ATV‟nin bugünkü yayıncılık anlayıĢının hükümet politikalarını onaylar nitelikte olduğu ileri sürülebilir. Televizyonun mülkiyetine sahip çevrelerin enerji, turizm, inĢaat ve bunun gibi birçok sektörde yatırımlarının bulunması ve bu iĢ alanları nedeniyle siyasi iktidarla kurulan iliĢkiler onun doğal niteliğinin anaakım temsilciliğinde yer almasına ve muhalif ya da karĢı bir habercilik yapmasının önündeki engeller olarak değerlendirilmektedir. Habercilik anlayıĢında bu ölçütleri görmek mümkündür. Televizyon özellikle habercilik konusunda mevcut hükümeti, ordu ve emniyeti dolayısıyla devlet ve hükümeti öncelediği, ötekiler olarak ifade edilebilecek kesimleri ise trajik birer haber konusu olmaları halinde bültenlerine

111

taĢıdığı rahatça bulgulanabilmektedir. Bu özellikler de kuramsal açıdan „anaakıma‟ uyan bir nitelik olarak ifade edilebilir. Televizyonun haber öncelikleri anaakımda kuramsal olarak ifade edildiği „sahibinin sesi‟ olarak tanımlanan bir örüntü içerisindedir. Siyasi iktidarın hassas olduğu konuları bültenlerine taĢımayan ATV, hükümet çevreleriyle de girift iliĢkiler içinde olduğu iddia edilmektedir. Siyasi iktidarla bakanlar düzeyinde bağlantıları olduğu belirtilen kanalın yönetici ve karar alıcılarının hükümete yakın isimlerden oluĢtuğu da bir baĢka gerçeklik olarak kaydedilmektedir(http://.www.hurriyet.com.tr/torun-icin-kesin-donus-5142733, EriĢim Tarihi, 12.05.2017).

ATV‟nin hükümetle bu tür bir yakınlığının bulunması televizyonun habercilik anlayıĢına egemen olan söylem ve pratikleri kaçınılmaz olarak belirlemektedir. Gerek Meclis içi ve gerekse meclis dıĢı muhalefetin temsilinin sınırlanması iktidar ve onun öncelikleri bu tür medya kuruluĢlarının izlediği temel yayın politikası olarak göze çarpmaktadır. Toplumsal ve siyasal sorunlara iktidarın uygulamaları penceresinden bakma zorunluluğu bir medya kuruluĢunu egemen sınıfların ideolojik anlayıĢını temsil etme noktasına taĢımaktadır.