• Sonuç bulunamadı

Türkiye’de Özelleştirme Karşıtı Görüşler 137

3.   ÜLKELERE GÖRE ÖZELLEŞTİRME ÖRNEKLERİ 60

3.5. Türkiye’de Özelleştirme İle İlgili Görüşler 133

3.5.2. Türkiye’de Özelleştirme Karşıtı Görüşler 137

Türkiye’deki özelleştirme uygulamaları hakkında ileri sürülen karşıt görüşler de dünyadakilerle uyumludur. Bu itirazları ileri sürenler özelleştirmenin ve serbest piyasa ekonomisinin çıkar yol olmadığını ve demokratik planlamaya dayalı devlet ağırlıklı kalkınma modelini alternatif olarak görmekte ve özelleştirmeyi, devredilecek kuruluşların yeni sahipleri açısından değerlendirerek eleştirilerini sıralamaktadırlar. Bunlara göre, özelleştirilecek KİT’leri ya yerli özel kesim işletmeleri alır, ya yabancı özel kesim alır, ya işçiler alır ya da herkes borsada satış yoluyla alabilir248.

Özel yerli işletmelerin alması durumunda yatırımlar artmış olmaz çünkü ödenen bedel bir yatırım harcaması değil sadece bir aktarma harcamasından ibarettir. Birikimler yeni bir işletmenin kurulmasına, diğer bir deyişle gerçek bir yatırıma gitmiş değildir, zaten mevcut olan bir işletmenin satın alınmasına harcanmıştır. Özel kesim bu türden satışlarla her zaman için ilgili olacaktır çünkü bu alanda vitrine çıkartılacak olanlar, KİT’lerin en karlıları olacaktır. Bu devirlerle yeni bir iş alanı yaratılmış olmayacağından, işsizliğin azaltılması yönünden herhangi bir iyileşme de söz konusu olmayacaktır.

Özelleştirilecek KİT’lerin yabancılar tarafından satın alınması durumunda da ulusal bağımsızlık açısından sorunların yaşanması kaçınılmazdır. Getirdiği kaynaktan çok fazlasını dışarıya geri götürecek olan yabancı özel kesim, istemesi kaçınılmaz olan ayrıcalıklar nedeniyle de bağımsızlık haklarını zedeleyebilecektir.

Bir başka özelleştirme karşıtı görüşe göre; “Türkiye’de KİT’lerin özelleştirilmesi, kamuoyuna ‘serbest piyasa ekonomisi’ni sağlama, verimlilik - karlılık düzeyini yükseltme, sermayeyi tabana yayma gibi (gerçekte hiçbiri doğruları yansıtmayan) açıklamalarla kabul ettirilmeye çalışılmaktadır. Zarar eden özel işletmeler KİT’leştirilip, en çok kar eden KİT’lerin özelleştirildiği; gelir dağılımının kötülüğünden ötürü çocuğunu eğitmekten, kendisini beslemekten aciz olan ailelerin sayısının çoğunluğu oluşturduğu ve çığ gibi de büyüdüğü; ucuz emek ve düşük tarım ürünü fiyatı sayesinde ihracatı artırma modelinin benimsendiği bir ortamda, kar eden KİT’leri özelleştirmek yanlıştır249.

Türkiye’de yapılan özelleştirme ile ilgili karşı görüşlerden birinde, işgalci güçlerce Türkiye’nin zayıflatılması ve parçalanması amacıyla ekonomiyi zayıflatmak ve bu temelde siyasal bağımlılığı artırmak için devletçiliği ve zorlu savaşlarla kazanılanları hedef aldığı, bunun da uluslararası finans kuruluşlarınca özelleştirmede ısrar edilerek yapılmak istendiği anlatılmaya çalışılmaktadır. Özelleştirmeler sonucunda ekonomi zayıflayınca, işsizlik ve yoksulluk artmaktadır. Artan işsizlik ve yoksulluk sorunlarına çözüm arayan insanların etnik kimliğe ve/veya tarikat-cemaat-mezhep ilişkilerine sığınmasına yol açmaktadır. Özelleştirmelerle devlet piyasadan çekilince, piyasa tümüyle sermayenin egemenliği altına girmektedir250.

Başka karşıt görüşte ise Türkiye’nin uluslararası sermayenin özelleştirme saldırısı altında olduğu, işgalcilik, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası (DB) gibi örgütleri aracılığıyla, başta KİT’ler olmak üzere, ülkenin bütün kaynaklarının doğrudan denetim altına alınmak istendiği belirtilmektedir251. Özelleştirmenin görüşü devletin, asli görevleri olan adalet ve güvenliğin sağlanması yolundaki harcamalar ile özel kesim tarafından yüklenilemeyecek altyapı yatırımlarına yönelmesi, ekonominin

249 KAZGAN, Gülten, Ekonomide Dışa Açık Büyüme, Altın Kitaplar Yayınevi, İstanbul, 1988, s.462. 250 KOÇ, Yıldırım, Özelleştirme-Türkiye’yi Parçalamanın Bir Aracı, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2005, s.13. 251 AKGÜÇ, Öztin ve Diğerleri ,Özelleştirme Değil Kamulaştırma, Kaynak Yayınları, İstanbul, 1996, s.7.

pazar mekanizmaları tarafından yönetilmesi olduğu, bu dünya görüşüne ne kadar uygun davranıldığı her zaman sorgulanmıştır252.

Bir sendika tarafından hazırlatılan özelleştirme araştırmasının sonuç paragrafında özelleştirme ile ilgili görüşler şöyle özetlenmiştir253. Yaklaşık 20 yıldır egemen konuma geçen “devletin küçültülmesi” söylemi, güç ve iktidar ilişkileri bağlamında değerlendirildiğinde anlaşılır hale gelebilir. IMF, DB gibi uluslararası kurumlar, medya ve sermaye grupları aracılığıyla açık ve örtülü bir biçimde gerçekleştirilen ideolojik bombardıman, adeta tartışılmaz doğrular, yaşanan sürecin de kaçınılmaz ve seçeneksiz olduğu kanısı yaygınlaştırılarak egemen kılınmaktadır.

Bir çalışmaya göre, dünya uygulamalarında verim artırmanın bir aracı olarak öne sürülen özelleştirme stratejisi, zaman içinde politik amaçlara yönelmiş, oluşturulmaya çalışılan yeni dünya düzeninin temel bir unsuru haline getirilmiştir, politik amaçlara hizmet etmesi için özelleştirme konusunda yapılan yoğun propaganda faaliyetleri özelleştirmeyi sorgulanamaz, tartışılamaz hale getirmiş, bu durum ise özelleştirmeyi bilimin denetiminin dışına çıkarmıştır. Günümüzde özelleştirme adı altında, gelişmekte olan ülkelerin altyapı tesisleri yerli ve yabancı sermayeye satılmaktadır. Bu tür özelleştirmelerin sakıncaları zaman içinde ortaya çıkacaktır254.

Bir siyasal partinin konuyla ilgili görüşlerine göre, ülkemizde özelleştirme devletin mal ve hizmet üretiminden tümüyle sıfırlama gibi ideolojik anlayışla sürdürülmektedir ve stratejik kuruluşlarının özelleştirilerek devletin yönetim kontrolünü kaybetmesi ulusal ekonomide onarılmaz tahribat yaratacaktır. Türkiye’de özelleştirme yabancılaştırma mantığıyla yürütülmektedir, sağ hükümetlerin çarpık uygulamaları sonucu, özelleştirme süreci bir vurguna dönüşmüştür ve hükümetlerin çarpık özelleştirme uygulamalarının diğer bir mağduru da KİT çalışanlarıdır255.

252 SARIKAMIŞ, Cevat, a.g.e., s.11. 253 Petrol-İş Sendikası, a.g.e., s.4.

254 ERTUNA, Özer, “Dünyada ve Türkiye’de Özelleştirme”, TİSK-İşveren Dergisi, , Sayı: 2, Kasım 2007, s. 25.

Türkiye’de yapılan özelleştirmelerle ilgili bir sendika’nın görüşleri aşağıdaki gibidir256.

a) Türkiye’de istikrarlı bir özelleştirme politikası yoktur,

b) Özelleştirme uygulamaları, iktisadi gerçeklerden çok, siyasi gerçeklere bağlı olarak gündeme gelmektedir,

c) Özelleştirme, ilgili tarafların görüşleri ve desteği alınmadan hayata geçirilmek istenmekte, bu da bir yandan özelleştirmenin başarılı olma koşulları arasında yer alan gerekli kamuoyu desteğinin alınmaması bir yana özelleştirmeyi yargı önüne getirmektedir,

d) Özelleştirmenin iktisadi alt yapısı olmadığı gibi, siyasi ve hukuki altyapısı da yoktur.

e) Özelleştirmenin en zayıf gerekçesi, devlete gelir sağlayarak bütçe açıklarını kapatmaktır,

f) Türkiye’de özelleştirme uygulamaları, toplumun her ferdinin hakkı olan milli servetin yağmalandığı kanaatini doğurmaktadır,

g) Her ne pahasına olursa olsun özelleştirme düşüncesi, kritik ve stratejik öneme sahip kesimlerde, ülke menfaatini koruyacak ve gözetecek sınırlayıcı koşullar konulmadan yabancılara blok satış uygulamalarını getirmiştir. Bu gelişme halkta derin endişeler uyandırmaktadır.

Başka bir siyasi partinin görüşüne göre, özelleştirmeden elde edilen gelirler özelleştirme için yapılan giderlerin altında kalmıştır, özelleştirilen şirketler daha verimli, etkin ve ekonomik olarak işletilmedikleri için ülke üretim kapasitesinde gerileme olmuştur, özelleştirilen şirketler işçi çıkartarak kar marjlarını yükselttikleri için istihdam düzeyi gerilemiş ve gelir dağılımı daha da adaletsiz bir yapı kazanmıştır, özelleştirilen şirketlerde teknoloji yenilenmesi yapılmamıştır. Yüzlerce karlı şirket özelleştirme kapsam ve programına alındıktan sonra yatırım yapılmamış ve bu şirketler 3-5 yıl içinde zarar eder duruma getirilerek yıllarca özelleştirme kapsam ve programında tutuldukları halde özelleştirilmemişlerdir, ÖİB’nın kendisi zamanla en büyük, en zararlı, en demode ve en verimsiz KİT halini almıştır257.

256 ALPER,Yusuf, a.g.e., s.III-IV.

257 KUTAN, M. Recai, “Saadet Partisi Tarafından Türk Telekom’un Özelleştirilmesi Üzerine Yapılan Basın Açıklaması”, Ankara,

4. TELEKOM SEKTÖRÜ