• Sonuç bulunamadı

Özelleştirmenin Yararlı ve Sakıncalı Yönleri 44

2.   ÖZELLEŞTİRMENİN TANIMI VE KAPSAMI 4

2.7. Özelleştirmenin Yararlı ve Sakıncalı Yönleri 44

Özelleştirmenin bu olaydan yararlanacak ekonomilerde beklenen sonuçlara uyumluluğuna göre yararlı veya sakıncalı yönleri oluşmaktadır. Aşağıda bu sonuçlar her iki yönden de finansal ve sosyal açıdan incelenecektir.

2.7.1. Özelleştirmenin Yararlı Yönleri

Özelleştirme sonucu devlet klasik fonksiyonlarına dönecek ve halkına daha iyi hizmet verebilecektir. Burada başta finansal olmak üzere, yönetimsel olarak devlet daha atik ve güçlü olacaktır. Devlet toplumsal uzlaşmayı sağlayan bir hakem görevini de daha iyi yapabilecektir.

Uluslararası finans kuruluşları finansal yapısını yönettiği ülkelere ellerindeki KİT’lerin hisselerini ellerinden çıkarmaları konusunda baskılar yapmakta ve bunun istikrar isteğinde ve sağlanmasında önemli bir gösterge olacağı yolunda yönlendirmeler yapmaktadır.

Bağımsız şirketlerin faaliyet gösterdiği, devletin en az seviyede karıştığı, kuralların açıkça belirtildiği bir kesimde yapılacak faaliyetler, tüketiciye daha ucuz, verimli ve kaliteli hizmetten yararlanma şansı vereceğine inanılmaktadır.

Özelleştirmenin yararları finansal ve sosyal açıdan olmak üzere iki ana grup altında toplanabilir98.

2.7.1.1. Özelleştirmenin Finansal Açıdan Yararlı Yönleri

Özelleştirmenin finansal açıdan yararlı yönleri aşağıdaki gibi sıralanabilir, a) Serbest Piyasa ekonomisin işleyişinde büyük ilerleme sağlanır. Dünya

pazarlarında, ülkedeki özel kesim işletmeleri tam rekabet koşulları altında büyük başarılar elde edebilirler. Rasyonel ekonomik kararların çoğu, piyasanın serbest rekabet düzeni içinde verilecektir99,

b) Ekonomide iç hareketlilik ve verimlilik artar. Devletin makro ekonomik dengeleri sağlaması sonucu oluşan ekonomik sistem daha düzenli işler. Özelleştirilen devlet kuruluşlarının, rekabet koşulları altında devletin ilgili organları tarafından düzenli olarak, çok iyi bir şekilde denetlenmesi, gözetlenmesi sonucu kalite artar. Müşteri memnuniyeti amaçlar arasına girmiş olur. Aynı zamanda, gerek özel kesimin ve gerekse özelleştirilmeyen devlet kuruluşlarının keyfi fiyat artırmalarının da önüne geçilmiş olunur, c) Önemli alt yapı işleri için yap-işlet-devret modelleriyle ülke ekonomisinin

gelişmesine katkıda bulunur, makro ekonomik dengeleri sağlar,

d) Sermaye piyasasının ihtiyacı olan, hisse senedi sunumu yeterli seviyelere gelmiş olur. Sermaye piyasası daha sağlıklı işler. Sermayenin tabana yayılması sonucu piyasa derinliği artar,

e) Ülkedeki girişimcilerin küresel pazarlara rahatça girebilme, rekabet edebilme imkânları artar,

f) Bu kuruluşların, özel yabancı sermayeye satış sağlandığı ölçüde, yabancı sermaye girişlerinde artış meydana gelir, döviz gelirleri sayesinde ödemeler dengesindeki açık hafifletilmiş olur100,

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra önem kazanmaya başlayan doğrudan yabancı sermaye yatırımları, 1980’lerin başından itibaren gittikçe artmıştır. Küreselleşme süreci öncesinde yeterince önemsenmeyen doğrudan yabancı sermaye yatırımları, kalkınmaya olan katkısının anlaşılmasıyla, günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan birçok ülkenin ilgi odağı haline gelmiştir. Küreselleşmeyle birlikte yabancı sermayenin beraberinde

98 DEMİRKOL, İsmet, Türkiye’de Yapılan Özelleştirme Çalışmaları ve Enerji Sektörü Uygulamaları, Gazi Üniversitesi Yayını,

Ankara, 2003, s.2.

99 CEVİZOĞLU, M.Hulki, Türkiye’nin Gündemindeki Özelleştirme, İlgi Yayıncılık, İstanbul, 1989, s.36. 100 ÖNER, Engin, a.g.e. , s.43.

getirdiği teknolojik gelişme ve istihdam artışının, yabancı yatırımları çeken ülkelerin ekonomilerine büyüme ve refah artışı olarak yansıdığı görüşü hakim olmuştur101.

g) Ekonomide, kararların pazar mekanizmaları tarafından belirlenme dönemi başlamış olur, rekabetin oluşması sonucu, kaliteli mal ve hizmetleri daha ucuza temin edilebilir,

h) KİT’lerin verimsiz ve zararla çalışmalarından dolayı sağlanan sübvansiyon ve borçlanmalar azalacağından hazinenin yükü hafifleyecektir, ağırlaşan finansman yükü karşısında vergi gelirleri yetersiz kalabileceğinden finansman açığının para basılarak merkez bankasınca karşılanmaya çalışılmasının ve enflasyonun artmasının önüne geçilmiş olacaktır102. KİT’ler daha verimli çalışması beklenen anonim şirketlere dönüşecek ve ekonomiye daha çok katkı sağlayacaktır103.

2.7.1.2. Özelleştirmenin Sosyal Açıdan Yararlı Yönleri

Özelleştirmenin sosyal açıdan yararlı yönleri aşağıdaki gibi sıralanabilir,

a) Devlet, asli görevleri olan eğitim, savunma, sağlık gibi toplumun refah ve mutluluğu için önemli olan konularla daha çok ilgilenebilir,

b) Özelleştirme çalışmaları sonucu, özelleştirme yapılan ülkeye karşı oluşan güven bunalımı sorunu düzeltilir. Aynı zamanda ülkenin borç alabilirliği artar, devlet kuruluşlarının borçları için hazine tarafından bulunan finansman ihtiyacı ortadan kalkar. Devletin iç ve dış borçlarında azalmalar gerçekleşir, devlet daha verimli çalışır,

c) Vasıfsız personelin yerini eğitimli, nitelikli personel almaya başlar,

d) Disiplinin bozulmasına yol açan iş görmelerdeki kayırma, rüşvet alma ve verme gibi uygulamalar önlenmiş olacaktır. Özelleştirilen işletmeler ve hizmetlerin sonucunda ülkeye yabancı yatırımcıların girmesiyle teknoloji aktarması da hızlanacaktır104,

e) Şirketler rekabet ortamları içinde kalite ve etkili bir yönetim, üretim ve pazarlama politikasını belirlerler,

f) Sermaye tabana yayılacak, gelir getirmeyen yatırımlar ekonomiye aktarılacak ve aktif yatırımlara dönüşerek toplumun refah seviyesini artıracaktır, bununla birlikte demokrasi güçlenecektir.

101 BİLGİN, Mehmet Hüseyin, “Türkiye’ye Yönelik Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarının İstihdama Etkisi”, Öneri, Marmara Üniversitesi

S.B.E. Yayını, Sayı: 22, Haziran 2004, s.257.

102 ÖNER, Engin, a.g.e., s.43.

103 CEVİZOĞLU, M. Hulki, a.g.e., s.36. 104 ÇETİNKAYA, Özhan, a.g.e., s.179.

2.7.2. Özelleştirmenin Sakıncalı Yönleri

Özelleştirmenin sakıncalı yönleri de finansal ve sosyal açıdan olmak üzere aşağıdaki gibi sıralanabilir105.

2.7.2.1. Özelleştirmenin Finansal Açıdan Sakıncalı Yönleri

Özelleştirmenin finansal açıdan sakıncalı yönleri aşağıdaki gibi sıralanabilir; a) Özelleştirme ile devlet tekelinin kırılması amaçlanmaktadır. Yalnızca özel

kesim sahipliğindeki bir işletmenin de tek olma üstünlüğünü kötüye kullanma olasılığı daha fazla olabilmektedir106,

b) KİT hisse senetleri geniş kitlelere satılması amaçlanırken, pay senetleri az sayıda özel kişi ve kuruluşun elinde toplanabilir. Bu durum servet ve gelir dağılımını olumsuz yönde etkileyecektir, KİT’lerin halka sunulan hizmetlere yönelik kar amacı gütmeyen faaliyetleri de bulunmaktadır, özelleştirilmiş bir kuruluşun ise, kar amacı taşımayan bir mal ya da hizmeti üretmesi düşünülemez. Bu durumda devletin KİT’ler kanalıyla gerçekleştirdiği toplumsal amaçlı hizmeti yara alacaktır,

c) Bir devlet kuruluşunu küçük yapılar halinde özelleştirmek o kuruluşun verimliliğini düşürebilir,

d) Devlet kuruluşları özel kesim kuruluşlarına göre daha az iflas riski taşırlar, bu nedenle daha düşük maliyetli kaynak bulabilirler, özel kesim devlet kadar kolay dış kaynak bulamadığı zaman faaliyetini sürdürme açısından sıkıntıya girebilir ve bu da direkt ya da dolaylı etkileri ekonomiyi olumsuz etkileyebilir. Konuya örnek olarak İngiltere’de aynı dönem içinde altı KİT’in özelleştirilmesiyle piyasadan yaklaşık 4.5 milyar $ çekilmiştir. Bu arada, yalnızca bir tek British Telecom’un özelleştirilmesiyle özel kesimden devlete altı milyar $ bir fon akmıştır. Bu tutar piyasadaki şirketleri finansman sıkıntısına sokmuştur107.

Bu konuya Türkiye’den örnek verilirse; Koç Holding’in Tüpraş hisselerini 02.09.2005 tarihinde Shell ile birlikte 4.140 milyar $’a satın aldıktan108 sonra bu şirketin özelleştirme bedelini ödeyebilmek için perakende kesiminde faaliyet gösteren grup şirketi Migros hisselerinden % 50,8 hissesini 1.977 milyar TL’ye satmak zorunda kalmıştır,

105 Vakıfbank , a.g.e., s.16.

106 CEVİZOĞLU, M.Hulki, a.g.e., s.37. 107 CEVİZOĞLU, M.Hulki, a.g.e., s.49.

e) Özelleştirme ile devlet işletmelerinin ürettiği mal, üretim kapasitesi, satış hacmi gibi büyüklükleri göz önüne alınmayabilir. İşletmelerin menkul ve gayrimenkulleri dikkate alınarak talep edilebilir ve bunun sonucunda devir alanlar işletmeyi belli bir dönem sonra kapatarak gayrimenkullerinden yararlanmaya çalışabilirler109.

2.7.2.2. Özelleştirmenin Sosyal Açıdan Sakıncalı Yönleri

Özelleştirmenin sosyal açıdan sakıncalı yönleri aşağıdaki gibi sıralanabilir; a) Özelleştirme işlemi hükümetlere yakın bireylerin, halkın çıkarlarına ters

düşse de özelleştirilen devlet kuruluşuna sahip olmaları sonucunu doğurabilir110,

b) Özelleştirilen kuruluşlar ortakların gelirlerini artırma yolunda kar politikası izleyeceklerinden, yeterli rekabetin olmadığı durumlarda tüketicinin yararları olumsuz yönde etkilenebilecektir,

c) Kısa dönemde ortaya çıkacak yoğun bir işsizlik faktörü de özelleştirmenin doğuracağı önemli bir sakıncadır. Büyük oranda işgücü barındıran KİT’ler özel kesimin eline geçince, istihdam azalacaktır.

Türkiye’de de Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) tarafından yürütülen Özelleştirme Sosyal Destek Projesi-1 ve 2 ile, özelleştirme nedeniyle iş kaybına uğrayabilecek çalışanlara öncelik verilmek üzere, tüm işsizlere çeşitli yardımlar ve fırsatlar sağlamış ve ilk evresi 2005 yılının aralık ayında sona ermiştir. Uygulanan proje kapsamında; iki farklı hizmet sunulmuştur. Bunlardan birincisi kendi işlerini kurmak isteyen kişilere yönelik, ikincisi de iş yaşamına iş gören olarak devam etmek veya iş yaşamına katılmak isteyenlere yöneliktir. İlk evre sonucunda yaklaşık 32.000 kişi proje hizmetlerinden yararlanmış, altı İş Geliştirme Merkezi kurulmuştur111.

d) KİT’lerin halkın hizmetine yönelik kar amacı gütmeyen faaliyetlerine karşın kar, özel kesimin varlık nedenidir. Özelleştirilen kuruluş, kaynakları ve kapasiteyi daha etkin kullanacaktır ama tüketici yararını daha az gözetecektir. Bu durumda, devletin KİT’ler aracılığıyla gerçekleştirdiği toplumsal amaçlı halk hizmeti yara alacaktır112.

109 ÇETİNKAYA, Özhan, a.g.e., s.191. 110 SARIKAMIŞ, Cevat, a.g.e., s.10.

111 Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Özelleştirme Sosyal Destek Projesi -2, http://www.osdp.org.tr, (06 Nisan 2008), s.1. 112 CEVİZOĞLU, M. Hulki, a.g.e., s.37.