• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: AYDINLAR OCAĞI’NIN FĐKRĐ TEMELLERĐ: TÜRK ĐSLAM

2.1. Osmanlı Son Dönemi Fikir Hareketleri

2.1.4. Jön Türkler: Türk Milliyetçiliğinin Teşkilatlanması

2.1.4.3. Türk Yurdu Cemiyeti (1911-1912)

Türk Yurdu Cemiyeti ve Dergisi, Türk Ocağı’nın fiili kuruluş tarihi olan Temmuz 1911 ve resmi kuruluş tarihi olan Mart 1912 tarihleri arasında, 1911 yılında Yusuf Akçura’nın önderliğinde kurulmuştur. Bu cemiyetin ve derginin oluşumunda Mehmed Emin (Yurdakul), Ahmed Hikmet, Ahmed Agayef (Ağaoğlu) gibi isimler de yer

1

Turan şiiri, “Vatan ne Türkiye’dir Türklere, ne Türkistan, Vatan büyük ve müebbed ülkedir:Turan!” sözleriyle noktalanmaktadır. Bu son kıta Türk milliyetçiliğinin önemli argümanlarından biri olarak kullanılmıştır.

52

almaktadır. Türk Yurdu Dergisi’nin 1. sayısı “Türklüğe hizmet etmek, Türklere faide

dokundurmak istiyoruz” (1911: 11) başlığıyla aslında nerede durduğunun mesajını

vermektedir. Türk Yurdu Cemiyeti, Türk Ocağı’nı kurma çalışmalarının yapıldığı sırada ortaya çıktığından, dernek sıfatıyla önemli faaliyetlerde bulunamamıştır. Ancak daha sonra Türk Ocağı’nın yayın organı haline gelecek ve gelecekte Türkçülük akımını derinden etkileyecek olan Türk Yurdu Dergisi’ni faaliyete geçirmesi bakımından önem arz etmektedir (Üstel, 2004: 42-43).

Derginin 1. ve 6. ciltlerine bakıldığında Osmanlı Türkleri ve Đmparatorluğuyla ilgili sadece iki yazı çıktığı, ayrıca Türk Derneği ve Genç Kalemler’den farklı olarak bu yazılarda Osmanlı Devleti’nin bütünlüğüne değinilmediği görülmektedir. Bütün bunlar, Türk Yurdu Dergisi’ni Osmanlıcı olmayan ve Pantürkist bir dergi saymayı olanaklı kılmaktadır (Arai, 2008: 85). Bu durum ilk ciltler olması sebebiyle derginin 1. ve 6. ciltleri üzerinde tasnif yapılarak daha iyi anlaşılabilir.

53

Tablo 2: Türk Yurdu’nda Basılmış Makalelerin Tasnifi (Cilt 1-6)1

I II III IV V VI Toplam Edebiyat 35 31 24 31 26 33 180 Türki Halklar Üzerine Bilgi2 18 14 21 25 34 37 149 Tarih 18 10 5 9 12 8 62 Profil 1 3 6 12 3 6 31 Gezi 1 3 6 7 9 4 30 Siyaset 9 10 2 - - 5 26 Ekonomi 3 6 4 3 3 5 24 Sosyoloji - 1 8 9 2 4 24 Mektuplar3 5 7 3 4 3 2 24 Başka Gazete’den Yapılan Alıntılar 2 1 6 2 4 6 21 Dil 9 - 1 4 4 1 19 Yerel Haberler 10 2 3 - - 1 16 Eğitim 2 6 5 1 - 1 15 Türk Edebiyatı Tarihi 1 2 2 - 4 6 15 Kitap Eleştirisi 2 4 3 3 - 2 14 Coğrafya ve Etnografya 1 6 - - - 1 8 Kitap4 2 1 - 1 - 1 5 Sağlık 2 - - - - - 2 Diğer5 7 5 6 5 7 4 34 Kaynak: Arai, (2008: 84).

Ayrıca, Türk Yurdu’nda çeşitli yerlerde yaşayan Türkler hakkında bilgi toplanmasına ve sunulmasına özel önem verildiği görülmektedir. Türk Yurdu’nun ilk altı cildine bakıldığında Orta Asya üzerine yazılanların sayısının, Osmanlı Đmparatorluğu üzerine yazılanların sayısına da eşit olduğu görülmektedir6. Özellikle Genç Kalemler’de Orta Asya üzerine hiç yazı yazılmadığı düşünüldüğünde arada geçen dönemde dönemin Osmanlı aydınlarında yaşanan değişim de ortaya çıkmaktadır.

1 Sınıflandırma, genellikle yazı başlıklarının üstündeki “Edebiyat”, “Tarih”, ve “Siyaset” gibi üst

başlıklara uygun olarak yapılmıştır, fakat yazının içeriğine göre de birkaç değişiklik yapılmıştır.

2 Türki halklar üzerine bilgi bölümü, her sayının sonundaki “Türklük Şüunu” sütunlarında çıkan

haberlerden oluşmaktadır.

3 Mektuplar bölümü, okur mektuplarını ve derginin cevaplarını içermektedir. Ancak bu verilerin içinde

mektupları izleyen cevaplara yer verilmemiştir. 4

Kitap bölümü, özellikle Türkoloji üzerine yeni yayınların listesini içermektedir.

5 Diğer kısmı ise, kurban bayramı tebrikleri gibi, dergi yönetiminden çeşitli haberleri içermektedir.

6 Đlk altı ciltte Orta Asya üzerine 70 ve Osmanlı Đmparatorluğu üzerine de 70 tane makale yazılmıştır

54

Yine Türk Yurdu’nda Ahmed Agayef’in1 bir dizi şeklinde yazdığı “Türk Alemi” başlıklı makale dizisinde, Đslam medeniyetinin aydınlarının Batı karşısında ilim ve fen bakımından daha güçlü olduğu dönemlere geri dönmeye çalıştıklarını belirtilmektedir. Bu aydınların arasında Cemaleddin Afgani2, Đsmail Gasprinski gibi aslen Türk olanları da vardır. Bu durum Đslam âleminde yeni bir ümit yeni bir gaye, yeni bir hedef doğurmuştur. “Bilim ve fen olarak Batı ile donanmış, ahlâk ve Đslâmi karaktere sahip

olarak Đslâmiyet-i ihya etmek.” Türklerin de diğer Đslam âlimleri ile aynı düşüncelere

sahip olduğu ve bu idealin Türkler tarafından da benimsendiği ifade edilmektedir (1911: 46). Agafey, bugün Türk âlemi içinde iki akımın mevcut olduğunu bunlardan birisinin

Đslamiyet diğerinin ise Türklük akımları olduğunu belirtmektedir. Ona göre, bu iki akım bazen birleşerek bazen ise çatışarak aynı saha üzerinde yürümektedir. Her iki akım da aynı derecede mühim ve yararlıdır (1912a: 82). Yine Agayef (1912c: 162: 163),

“Türklerin mukadderatı devr-i tarihiye geçtiklerinden itibaren Đslamiyetin mukadderatı ile ayrılmayacak, kırılmayacak derecede merbuttur…Đslamiyet Türkler için bütün manasıyla kavmi, cinsi bir din rengini kesbetmiştir…bin üç yüz senelik tarih-i Đslamiyetin dokuz yüz senesinde Đslamiyeti müdafaa, muhafaza, sıyanet ve himayet vazifesini Türk kavmi kendi omzuna almıştır. Artık bu kadar müddet bir fikri, bir usulü, bir dini kendisine gaye-i hayal edinmiş bir kavim şu fikri, şu usulü, şu dini kendi kavmi namı ile tesmiye etmeğe belağ ma belağ hak kazanmış olur. Bu yalnız bir hak değil aynı zamanda da bir vazifedir. Đslamiyet Türk için yalnız bir din değil aynı zamanda kavmi, cinsi bir dindir. Eğer bugün Almanlar Luteranizme, Đngilizleri, Anglakanizme, Ruslar Ortodoksluğa milli, kavmi din diyebilirlerse Türkler Đslamiyeti bin kat haklı olarak ziyade kavmi din diye telakki edebilirler.”

demektedir.

Genç Kalemler ve Türk Yurdu Dergileri Osmanlı döneminde başlayan Türkçülük akımının önemli edebi dergileridir. Genç Kalemler Dergisi devam edemese de Türk Yurdu Dergisi, daha sonra Türk Ocağı’nın yayın organı haline gelmiştir. Bu iki derginin önemi 1982’de hazırlanan Milli Kültür Özel Đhtisas Komisyonu Raporu’nda da belirtilmiş ve yeni Türk alfabesiyle tekrar basılmaları önerilmiştir (1984: 40).

1 Asıl adı Ahmed Ağaoğlu’dur ancak o dönemde Rusça Agayef soyadını kullanmaktadır.

2 Kaynaklarda Cemaleddin Afgani’nin aslında Arap kökenli olduğu yazmaktadır. Agayef’e de bu

yazısından dolayı eleştiri geldiğinden olsa gerek, Cemalleddin Afgani’nin aslında Azerbaycan’ın Merega

şehrinde doğduğunu, Azeri Türkçesini ana dili gibi konuştuğunu ve daha çok küçükken babasının

işlerinin bozulması dolayısıyla Afganistan’a taşındıklarını kendi ağzından not ettiğini belirtmiştir (1912b: 114).

55