• Sonuç bulunamadı

Türk Toplumunda Yetişkin Eğitimi ve Çalışmaları

I. BÖLÜM

1.2. YETİŞKİN SOSYALLEŞMESİ

1.2.6. Türk Toplumunda Yetişkin Eğitimi ve Çalışmaları

Bilinen Türk Tarihinin hemen her bölümünde eğitime ayrı bir önem verilmiştir. Nitekim binlerce yıldır Türk ırkının kaybolmadan ve her devirde

devletsiz kalmadan yaşamasının bir sebebi de eğitime ve öğretime verilen önemdir.

Özellikle, Osmanlıların gelişme dönemlerinde camiiler, medreseler, tarikatlar, kütüphaneler, folklorumuzdaki bilmeceler, masallar, Nasrettin hoca hikayeleri, Karagöz, Meddah ve Orta Oyunu birer yetişkin eğitimi araçlarıdır.70 Selçuklular ve Osmanlılarda Ordu, “Acemi Oğlan Ocakları”nda gençleri Türk İslam geleneklerine uygun bir şekilde yetiştirerek yaygın eğitim faaliyetlerinde bulunmuştur.

İnsanımızın önemli bir çoğunluğu yaygın bir kültüre, engin bir sanat zevkine ve sevgisine sahip bulunmaktadır. Zengin folklorumuz, asırlardır sürüp gelen halk müziğimiz, töre ve eğitim anlayışımızı en güzel şekilde belirten ata sözlerimiz, kendimize özgü el sanatlarımız yetişkinler eğitimi konusunda başlıca araçlar olarak halkımızın yetiştirilmesinde en tesirli rolü oynamışlardır. Eski esnaf loncalarımızda kalfa ve usta yetiştirme yolları, zamanın halk için en iyi organize edilmiş mesleki eğitim kurumlarıydı. Ancak zamanımızda hızla gelişen ilmi metotların ve tekniğin sosyal bünyelerde meydana getirdiği devamlı değişme ve gelişme karşısında babadan oğla geçen bu bilgi ve becerilerin yavaş geliştiği, çok zaman ve emeğe karşılık üretilen verimin yetersiz olduğu ve değişen hayat şartlarını karşılamadığı cumhuriyetle birlikte anlaşılmaya başlamıştır.71

Cumhuriyetin kurulmasıyla yurdumuzda yetişkin eğitimine hız verilmiştir.

Okur - yazarlık, tarım, sağlık, ev ekonomisi, yurttaşlık bilgisi alanlarında geniş kesimlerin gelişmesini amaç bilen programlar uygulanmıştır. Türkiye Cumhuriyetinde yapılan yaygın eğitim çalışmalarını kısaca şu şekilde özetlemek mümkündür.72

Cumhuriyetin ilanı ile birlikte, toplumun içinde bulunduğu zor problemlerin çözümünde onlara yardımcı olabilmenin tek yolunun eğitim olduğu görülmüştür. Bu sebeple Cumhuriyet Hükümetinin ilk Milli Eğitim Bakanı İsmail Safa Bey, 25 Kasım 1923 tarihli genelgesi ile valiliklerden, milli eğitim görevlileriyle birlikte halk eğitimi çalışmalarına başlamalarını istemiştir. Genelgede, yurdumuzun her köşesinin

70 Rıfat Okçabol, Halk Eğitimi (Yetişkin Eğitimi), Der Yayınları, İstanbul, 1994, s. 78.

71 Milli Eğitim Bakanlığı Çalışmaları, M.E.B Yayınları, Ankara, 1996, s. 5.

72 M.E.B Yetişkin Eğitimi Genel Müdürlüğü Çalışmaları, M.E.B Yayınları, Ankara, 1984, s. 29.

“cehalet ve irfansızlığın acısı altında muzdarip” olduğu belirtilmekte, halk ile okullar ve öğretmenler arasında yakın ilişkiler kurulması, eğitimin her yaştaki ve sınıftaki halkın ihtiyaçları durumuna getirilmesi istenmiştir. 789 Sayılı Milli Eğitim Bakanlığı Teşkilat Kanununda ilköğretim çağını geçirmiş ve hiç öğrenim görmemiş olan bireyleri kabul eden kuruluşların “bunlara ilköğrenimi de vermeğe zorunlu” oldukları öngörülmüştür. Bu şekilde, özel kuruluşlar da halk eğitimi ile ilgilenmek zorunda bırakılmışlardır.

Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde ilk halk eğitimi birimi, 1926’ da “Halk Terbiyesi Şubesi” adıyla İlköğretim Genel Müdürlüğünde, Talim ve Terbiye Dairesine bağlı olarak kurulmuştur. Sonradan kapatılmışsa da bu şube 1952 de Yüksek Öğrenim Genel Müdürlüğüne bağlı olarak yeniden açılmıştır. Daha sonra bu birim yine İlköğretim Genel Müdürlüğüne bağlanmış, 1960’ dan sonra Genel Müdürlük durumuna getirilmiştir.

1927’ de halk derslikleri ve halk konferansları için yönetmelik çıkarılmış, ağırlığı okuma-yazma olmak üzere yetişkin eğitimine önem verilmiş, uygulamalar yapılmıştır. 1928’ de yeni harflerin kabulünden sonra Millet Mektepleri açılmış, bu halk eğitimi hareketinde bütün öğretmenlerle birlikte birçok aydında görev almıştır.

1930 yılında vatandaşların öğrendiklerini unutmamaları ve okuma alışkanlıklarını sürdürmeleri amacıyla Halk Okuma Odaları açılmaya başlanmıştır. 1932 yılında Halkevleri kurulmuştur. Halkevleri; halk dershaneleri, kursları, kitaplık, yayım, köycülük, dil ve yazı, tarih ve müze, sosyal yardım, spor, tiyatro, güzel sanatlar konularında faaliyet göstermişlerdir. 1933 yılında yürürlüğe giren 2287 sayılı “Milli Eğitim Bakanlığı Merkez Örgütü ve Görevleri” ile ilgili kanun, Millet Okulları ve halk eğitimiyle ilgili hizmetleri İlköğretim Genel Müdürlüğüne vermiştir.

Sanat okullarına bağlı olarak, 1939 da köylerde, köy erkekleri için demircilik, marangozluk, köy kadınları içinde biçki-dikiş kursları açılmış ve bu kurslar halk eğitimine büyük katkıda bulunmuştur. Bu çalışmayı 1948 yılında “Halk yayınlarının”

devletçe ele alınması ve yayımı takip etmiştir.

Milli Eğitim Bakanlığınca 1951 yılında halk eğitimine yeni bir yön verilmek istenmiş, bu konu üzerinde çalışanlardan rapor alınmıştır. Ayrıca, yurt dışından

uzmanlar getirtilmiş ve bunlara raporlar hazırlattırılmıştır. 1951 yılında yurdumuza gelen Watson Dickerman tarafından hazırlanan raporda; halk eğitimi çalışmalarının bilimsel ve sistemli şekilde ele alınması ve Milli Eğitim Bakanlığına bağlı bir teşkilatın kurulması önerilmiştir. Bu öneriye uygun olarak 1952 yılında yeniden, Milli Eğitim Bakanlığına “Halk Eğitim Bürosu” kurulmuş, 1953 de köy ve kasabalarda Halk Okuma Odaları, 1956 yılında da ilçelerde Halk Eğitimi Merkezleri açılmaya başlanmıştır.73

1960 dan sonra başlayan kültür ve eğitim seferberliği sonucu halk eğitimi çalışmalarının memleket ölçüsünde bir teşkilata bağlanması öngörülerek, 29 Ağustos 1960 tarihinde halk eğitimi hizmetlerinin etki alanını genişletmek, dağınık etkinlikleri yurt düzeyinde teşkilatlanacak bir kuruluşla yürütmek üzere, Mili Eğitim Bakanlığına bağlı olarak “Halk Eğitimi Genel Müdürlüğü” kurulmuştur. Bu birim 13.12.1983 tarihinde “Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü” adını almıştır.

Ayrıca, Milli Savunma Bakanlığınca yürütülen er ve yedek subay eğitimi de birer yetişkin eğitim faaliyeti olarak görülür.