• Sonuç bulunamadı

2.3. Sinema ve Mimarlık

2.3.3. Türk Sinemasında Kemal Sunal Filmlerinin Önemi

Türk sinemasının gelişim sürecinde 1970ler önemli gelişmelerin yaşandığı yıllar olmuştur. İçerik yönünden geçirdiği değişimlerin yanında teknik anlamda da 1970lerin başlarında sinemada renkli film yapılmaya başlanmıştır. Bu değişim komedi türünü de etkilemiştir. 1970lere kadar sadece jest ve mimiğe dayanan güldürü anlayışı denilen

“Hareket Komedisi” yerini “Durum Komedisi ”ne bırakmıştır. Bu değişim sürecinin ilk

önemli aktörlerinden biri ise Kemal Sunal’dır. Teknik olanakların da iyileşmesi ile özellikle 1970’li yılların ikinci yarısından itibaren komedi tarzı filmler seyirciyi

olağanüstü bir ilgiyle sinema salonlarına toplamayı başarmıştır. Kemal Sunal’ın güldürü sinemasına getirdiği bu anlamdaki farklı tarz, 1980’li yılların ilk yarısında da devam etmiş fakat ikinci yarısından sonra temelinde aynı fakat daha sosyal içerikli bir nitelikte 1990lara kadar devam etmiştir (Sunal, 1998).

Veysel Atayman’a göre Kemal Sunal Sineması; “..Yeşilçam Sinemasının dışında

kaldığı gibi, kendisine kadar uzana gelen güldürü sinemasının örneklerini de çok temel tutumuyla aşan bir örnek oluşturmaktadır” (Atayman, 1998; Sunal, 1998) Sunal’ın

filmleri sosyokültürel ve psikolojik arka planı olan ve izleyiciyle bütünleşebilen filmler olmuştur. Bu filmler, nitelik açısından, toplumsal değer yargıları açısından, sosyolojik, psikolojik ve felsefi açıdan irdelenmeye ve çözümlenmeye ihtiyacı olan eserlerdir. Kendi filmlerinin sosyolojik açıdan incelemesi yapan Sunal, tezinde Şaban karakterine

“anarşist”, “sistem karşıtı” ve “anti-kahraman” şeklinde yapılan yorumlara hak

vermiştir (Teksoy, 2015). Onun anarşisi, bütün kurumların sarsılmaz güvenlerini altüst etmiştir. Şaban filmlerinde onun anarşisinden nasibini almamış tek bir kurum bulunmaz. Paşalığı, hizmetkârlığı, memurluğu, gangsterliği, şarkıcılığı, travestiliği ve akla gelebilecek her çeşit sistemi yıkıcı bir anarşinin hedefine almıştır (Atayman, 1998; Sunal, 1998).

Sunal (1998) tezinde filmleri için “Şaban filmleri aynı zamanda ekonomik

bunalımdaki halkı güldürerek onları tekrar evine, işine, hayata bağlayan filmler olmuştur. Kemal Sunal filmleri halka, iktidarın vermediği huzuru vermiştir" ifadelerine

yer vermiştir.

Kemal Sunal’ın Şaban tiplemesiyle bolca küfür eden bir kamusal alan kargaşacısı olarak eğlendirmek dışında işaret ettiği ve mesaj vermek istediği konular vardır (Ünal, 2018). Sunal, bunu zorlamadan ve doğalında yapmayı başarmıştır. Filmlerindeki konuların en belirgin özelliği; toplumsal yaşamda her dönemde yaşanabilen ve yaşanması muhtemel olayların seçilmesidir. Sunal, film konularını seçerken konunun günlük hayattan ve halka yakın olmasına, komedi anlayışının ulusal mizah anlayışına uygun olmasına, halktan tiplemelerin canlandırılmasıyla filmlerden çıkarılabilecek ders veya verilmek istenen mesajın kolayca algılanabilmesine ve halka geçmesine dikkat etmiştir. Dönemin sosyal içerikli Sunal filmlerine örnek verecek olursak; Bülent Ecevit’in umut olduğu dönemde “Umudumuz Şaban”, Turgut Özal döneminde çıkan KDV üzerine “Katma Değer Şaban”, Türk halkına öğretilen köşe dönmecilik üzerine “Köşeyi Dönen Adam” filmlerinde hızlı değişimden doğan sancıları ve onlarla çakışan senaryolar görülmektedir (Sunal, 1998).

Aynı zamanda canlandırdığı karakterlerin günlük hayatta her zaman karşılaşılan, sıradan halktan kişiler olması da Sunal filmlerinin bir diğer özelliğidir. Şaban, beyazperdede karşımıza türlü meslekler ve statülerle çıkar. Mahalle bekçisi, postacı, kapıcı, çöpçü, çaycı, öğretmen, paşa, hizmetçi, bankacı, fabrika işçisi, köylü maraba, polis memuru bunlardan bazılarıdır. Ancak adı değişse, mesleği değişse de canlandırdığı karakter her zaman aynıdır. İnsanlar onu her zaman kendinden biri olarak gördüğü için tüm rollerinde onunla kolayca empati kurabilmiştir. Onun çocuksu ve saf halleriyle halkı ezen kişileri her daim yenik konumuna düşürmesi, seyircinin gönlünde taht kurmasına sebep olmuştur (Teksoy, 2015).

Kemal Sunal’ın kariyerinde temeli aynı olsa da sosyal konum açısından ise iki farklı Şaban’dan söz edilebilir. Bunlar ise “Köylü Şaban” ve “Kentli Şaban”dır. Köylü Şaban karakteri genel itibariyle dürüst, saf, kandırılmaya uygun, içinde bulunduğu çevrenin genelinden farklı hal ve hareketler içinde olan bir karakterdir. Ancak bu farklılıklar Şaban’ı bildiğimiz anlamda ‘öteki’ yapmamıştır. Çünkü Şaban, öteki gibi toplumun dışına atılmaz ve yalnız bırakılmaz. Toplum Şaban’ı tuhaf bulsa dahi onu olduğu gibi kabul etmiş ve yalnız bırakmamıştır. Aslında Şaban da kendi başına kalmaktan ve tek başına hareket etmekten rahatsızlık duymaz. Şaban saftır ama bazen tesadüfler sayesinde bazen de pratik zekâsıyla ve uyanıklığıyla zor durumlardan kurtulmayı başaran şanslı ve akıllı bir adamdır. Kentli Şaban ise dürüst ancak şehrin getirdiği göz açıklığına ve farkındalığa sahip, yaşadığı ekonomik sıkıntılarla dalga geçebilen, şanstan ziyade zekâsı sayesinde zor durumlardan kurtulabilen, hatalı gördüklerine, kendisine veya yakınlarına zararı dokunanlara ders verebilen, Köylü Şaban’a göre daha güçlü bir karakterdir ( Çağan, 2009; Karademir, 2015).

Tiyatrocu Metin Akpınar ise, Kemal Sunal’ı şöyle anlatmaktadır: “Sinemanın

devidir. Halkın ve toplumun derdiyle uyuşuyor. Bazen sermaye, bazen güç, bazı zamansa bilek olur, yürek olur, halk olur, topluluk olur, maddiyat olur ve siyasi otorite olur. Bir yolunu bulur ve onlar gibi olur. Gerektiği yerde halkın öcünü alır. Ben Kemal‟ e dedim ki “Asla aynı tip rollerde oynama, daima seçici ol. “ Kemal‟ ise tam tersini yaptı, ölümsüz oldu.” (Sekmeç, 2013; Teksoy, 2015).

Kemal Sunal, sinemanın ardından televizyon ekranlarında ölümünden sonra bile geniş izleyici kitlelerini toplayan ve defalarca izlenilmesine rağmen izleyiciyi güldürmeyi başaran filmlerle yıldızlaşmıştır. Öyle ki bu olağanüstü popülerliğinin nedenleri yalnızca toplumbilimsel bir açıklamayla anlaşılabilir (Scognamillo, 1998).