• Sonuç bulunamadı

Türk Müzik Kültürüne Yönelik Çok Partili Dönem Politikalarõnõn

1.2.2. Türk Müzik Kültürüne Yönelik Çok Partili Dönem Politikalarõ

1.2.2.3. Türk Müzik Kültürüne Yönelik Çok Partili Dönem Politikalarõnõn

Çok partili dönemin müzik kültürüne yönelik politikalarõ genel olarak değerlendirildiğinde, temelleri tek parti döneminde atõlan yeni müzik anlayõşõna yönelik uygulamalarõn devam ettirilmesiyle beraber, birçok alanda olduğu gibi müzik alanõnda da belli bir serbestleşmenin yaşandõğõ söylenebilir. Ayrõca, bu dönemde kültür ve müzik alanõnda yaşanan gelişmelerde tek parti döneminde olduğu gibi çoğunlukla yalnõz ideolojik kökenli değişkenlerin değil, değişen ve gelişen koşullara bağlõ olarak siyasi, sosyal ve ekonomik değişkenlerin de etkili olduğu görülmektedir.

Bu dönemin ilk yõllarõnda iktidarda olan CHP’nin, tek parti döneminde geliştirdiği ve bir ideal olarak gördüğü yeni müzik anlayõşõna yönelik tamamlayõcõ politikalar ürettiği düşünülmektedir. Kendi iktidar döneminde operanõn kurumsallaşmasõnõ başlatmasõ, Ankara’da bir opera binasõnõ hizmete sokmasõ, müzik kültürü içinde yer alan başka bir sahne sanatõ olan balenin okullaşmasõnõ sağlamasõ, yurt dõşõna mesleki müzik eğitimi için öğrenci gönderilmesinin kapsamõnõ genişletmesi, müzik dersini köy ilkokullarõna kadar yaygõnlaştõrmasõ bu düşünceyi destekleyen kanõtlar olarak öne sürülebilir. Bunun yanõnda, tek parti döneminin sonlarõna doğru geleneksel müziklere olan yaklaşõmõnda sergilediği yumuşama eğiliminin, bu dönem içerisinde artan bir çizgide sürdürüldüğü gözlenmektedir. Halk müziğinin yeni bir yaklaşõmla da olsa, geleneksel biçiminde radyoda düzenli olarak

yayõnlanmasõ için kurulan “Yurttan Sesler” topluluğu buna örnek olarak gösterilebilir.

Bu dönemde daha uzun bir süre iktidarda kalan DP’nin uygulamalarõna bakõlacak olursa, tek parti döneminin müziğe yönelik uygulamalarõnõn merkezini oluşturan yeni müzik anlayõşõnõ destekleyen ve yurt içinde yaygõnlaşmasõnõ sağlayan politikalarõn yer aldõğõ görülmekle birlikte, tek parti döneminin yönlendirici ve biçimlendirici yaklaşõmõndan uzaklaşõlarak müzik alanõnda bir serbestleşmenin yaşanmasõna ön ayak olunduğu dile getirilebilir. DP, sergilediği bu yaklaşõmõ parti programõnõn “Kültürel Gelişme” başlõklõ bölümünde şöyle açõklamaktadõr:

“Madde 39. İlmin, tekniğin, güzel sanatlarõn süratle gelişmesini sağlamak için bütün vasõta ve tedbirlere başvurmak, bu cümleden olarak ehliyet ve istidatlarõ teşvik etmek, kütüphaneler, müzeler, tiyatrolar, konservatuarlar kurmak, Türk dilinin, milli bünyesine uygun olarak, süratle gelişmesi yolundaki çalõşmalara yardõm etmek, kõsaca, yurdumuzda milli ve insani kültür seviyesinin yükselmesini sağlayacak her faaliyeti desteklemek, kanaatimizce, devletin başlõca vazifelerindendir. Ancak, ilim, sanatõn ve her türlü fikir faaliyetlerinin, siyasi ve idari müdahalelerden uzak kalmasõnõ, demokrasinin değişmez bir esasõ olarak kabul ediyoruz.” (Şahin, 1998, s.25- 26)

DP iktidarõ zamanõnda müzik alanõnda yaşanan belli bir serbestleşmenin, parti programõnda belirlenen bu politikalarõn bilinçli olarak uygulamaya geçirilmesiyle oluştuğu söylenebilir. Bir önceki bölümde üzerinde durulan uygulamalar tek tek ele alõnõp değerlendirilecek olursa şu sonuçlara ulaşõlacağõ varsayõlmaktadõr.

Tek parti döneminde oluşturulmak istenen yeni müzik anlayõşõna yönelik temellendirme ve kurumlaşma çabalarõnõn her iki parti tarafõndan sürdürüldüğü ve yaygõnlaştõrõlmaya çalõşõldõğõ görülmektedir. Diğer bir anlatõmla, bu anlayõş siyasi yapõdaki ve iktidardaki değişikliğe karşõn, bu dönemde de bir devlet politikasõ olarak ele alõnmaya devam edilmiştir. Ayrõca, tek parti döneminde işleve sokulan konservatuarõn mezun vermesiyle birlikte, açõlmasõ öngörülen seslendirme ve gösteri kurumlarõnõn gereksinim duyduğu yetişmiş insan gücüne kavuşturularak yapõlandõrõlmasõna başlandõğõ da dikkat çekmektedir. Bu kurumlarõn gerekli fiziki

koşullara ve donanõma ulaşmasõ ve çalõşanlarõnõn özlük haklarõnõn belirlenmesi ve korunmasõ bakõmõndan gerekli çalõşmalarõn ve yasal düzenlemelerin yapõldõğõ gözlenmektedir.

Yine tek parti döneminde başlatõlan yurt dõşõna mesleki müzik eğitimi amacõyla öğrenci gönderilmesi bu dönemde devam ettirilen bir uygulama olmuş, ancak bu uygulamanõn sõnõrlarõ genişletilerek, küçük yaştaki yetenekli çocuklarõn da bu uygulamadan yararlanõlmasõ sağlanmõştõr. Böyle bir uygulamaya geçilmesinde, bu yönde ortaya çõkan gereksinimin birinci derecede etkili olduğu söylenebilir. Sözgelimi, bu uygulamadan ilk yararlan isimlerin başõnda gelen İdil Biret’in yeteneği henüz iki yaşõndayken keşfedilmiştir. İlk piyano derslerini Mithat Fenmen’den almaya başlayan Biret, ilk resitalini de henüz altõ yaşõndayken Ankara radyosunda seslendirdiği J.S. Bach’õn “Re Minör Konçertosu”yla vermiştir (Sözer, 1996, s.109). Oldukça çarpõcõ sayõlabilecek bu örnekten yola çõkõlarak denilebilir ki, Biret bu yasadan yararlanan birisi değil, bizzat bu yasanõn çõkmasõnõ sağlayan başlõca nedendir. Ayrõca, cumhuriyetin başõndan itibaren müziğin politik-örgütsel bir araç olarak görüldüğü görüşü de göz önüne alõnacak olursa, bu uygulamayla ulusal düzlemde yeni müzik anlayõşõnõn gelişmesine, uluslar arasõ düzlemde de Türkiye’nin çağdaş yeni yapõsõna dikkat çekilmek istendiği düşünülebilir.

DP iktidarõ döneminde müzik alanõna ilişkin en önemli gelişmenin, müzik yaşamõnõn bütününde etkisini göstermeye başlayan serbestleşme anlayõşõnõn olduğu söylenebilir. Tek parti yönetiminin, uyguladõğõ değişimci ve yenilikçi politikalarla müzik alanõnda devleti yönlendirici konumuna getiren anlayõşõna oranla, DP iktidarõ döneminde devletin müzik alanõndaki baskõn etkinliğinin giderek azaldõğõ görülmektedir. Bu durumun, toplumun müzik konusunda değişen siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel koşullar doğrultusunda kendilerine özgü yeni zevk ve beğeni anlayõşlarõ geliştirmesine neden olduğu ileri sürülebilir. Sözgelimi, dõşa açõlõm ve iç göç olgularõnõn yarattõğõ karmaşõk sosyal ve kültürel yapõnõn içinden, ileride arabesk olarak nitelendirilecek ve tek parti yönetiminin kültür ve müzik anlayõşõyla birebir zõt bir nitelikler bütünü sergilediği dile getirilebilecek bir müzik türünün ortaya çõkmasõ, söz konusu serbestleşmenin sağladõğõ ortamla ilişkilendirilebilir. Öte yandan,

serbestleşme ile toplumun müzik alanõnda kendi geleneksel değerlerini öne çõkaran

halk oyunlarõ gibi faaliyetlere yöneldiği de söylenebilir. Tek parti döneminin kültür politikalarõnõn bir sonucu olarak, kültürel faaliyetlere yönelik sivil nitelikte örgütlenme alõşkanlõğõnõn, özellikle Halkevlerinin kapatõlmasõndan sonraki süreçte bu kurumlarõn kültürel yaşamda bõraktõğõ boşluğun doldurulmasõ içgüdüsüyle, halk kültürü öğeleri üzerine yoğunlaştõğõ görülmektedir.

DP iktidarõnõn bu serbestleşme süreci içerisinde, kendisinin ve ileriki dönemlerde kendisine yakõn bir çizgide siyaset yapacak diğer partilerin müziğe ilişkin bakõş açõlarõnõ oluşturacak özgün uygulamalara da yer verdiği gözlemlenmektedir. Genel anlamda, tek parti dönemi uygulamalarõnõn tersi bir yaklaşõmla, geleneksel müzikleri ve bu müziklere ait öğeleri öne çõkaran bu uygulamalar, DP’nin siyasal kimliğiyle özdeşleştirilecek müziğe yönelik yeni bir politik ve düşünsel anlayõşõn ilk örnekleri olarak nitelendirilebilir. Temelleri o dönemde atõlan bu anlayõşõn yalnõz geleneksel müzikler üzerinde değil, tek parti döneminin ulusal ve çağdaş bir çizgiyi temsil etmesi amacõyla oluşturmaya çalõştõğõ yeni müzik anlayõşõ üzerinde de etkili olduğu görülmektedir. Bu bağlamda, günümüzde ağõrlõklõ olarak çağdaş Türk müziği olarak adlandõrõlan söz konusu yeni müzik anlayõşõnõn, bu dönemde yaşanan serbestleşme ile içerik ve nitelik bakõmõndan yeni bir boyut kazandõğõ söylenebilir.