• Sonuç bulunamadı

Türk Folklor Araştırmalarında Meslek Folkloru

1. HALK VE HALK GRUPLARI BAĞLAMINDA MESLEK GRUPLARI VE MESLEK FOLKLORU

1.3. Meslek Folkloru Araştırmaları Tarihi

1.3.2. Türkiye’de Meslek Folkloru Çalışmalarına Genel Bir Bakış

1.3.2.2. Türk Folklor Araştırmalarında Meslek Folkloru

Türkiye’de 20. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren önemi ve mahiyeti tartışılmaya başlanan ve akabinde ilmî bir düzlemde takip edilen folklor, Türk kültürü araştırmalarının önemli referanslarından biri halini almıştır. Araştırmaların çeşitlilik kazanmaya başladığı dönemlerden bugüne uzanan süreçte bu alana özgü araştırma ve değerlendirme yöntemlerine dönük çeşitli görüşler ortaya konulmuştur37. Türk kültürünün somut ve soyut birikimini bütüncül bir bakış açısıyla araştırmayı hedefleyen Türk folklor araştırmacılarının arzulanan disiplinlerarasılık ve bütüncüllük ilkelerinin aksine, kültürün dinamik yapısıyla uyumsuz bir biçimde donuklaşan veya tamamen kaybolan sözlü kültür

37 Yöntem arayışlarına ve konuya dönük çeşitli tekliflere yer veren son dönem çalışmalarından birisi olması

66

unsurları üzerine yoğunlaşmış olmaları yöntem arayışlarının devam etmesinde etkili olmuştur.

Türkiye’de mesleklerden ve meslek gruplarına dönük unsurlardan kısmen de olsa bahseden ilk çalışmalar kültür tarihi bağlamlı araştırmalar olmuştur. Türk kültür tarihini toplumun tarihsel, sosyo-kültürel ve iktisadi süreçleri paralelinde irdeleyen bu araştırmalarda pek çoğu geleneksel nitelikte olan mesleklere de atıflarda bulunulmuştur. Bahaeddin Ögel (2000; 2001; 2003 vd.) ve İbrahim Kafesoğlu (2003, vd.) başta olmak üzere pek çok kültür tarihçisi, Türk tarihinin çeşitli dönemlerindeki sosyal ve iktisadî hayatı irdelerken mesleklerden ve meslekî zümrelerden de bahsetmişlerdir.

Türkiye’de etnografyanın bir araştırma şubesi olarak gelişmesi ve akabinde güzel sanatlar ve meslekî eğitim fakültelerinin kurulması ile geleneksel meslekler, etnografyanın materyal kültürü ön planda tutan yöntem ve yaklaşımları ile de incelenir olmuştur. Söz konusu akademik merkezler etrafında gerçekleştirilen ve çoğu zaman ürün merkezli olan bu çalışmalarda, ürün materyalleri ve özellikleri ile üretim teknikleri gibi konular üzerinde yoğunlaşılmıştır.

Türk folklor araştırmalarının büyük oranda kurumsal bir hüviyet kazandığı 1940’lı yıllardan itibaren, (folklorun bir araştırma şubesi olarak henüz adı zikredilmemiş olsa da) meslek folkloru araştırmalarının kapsamında bulunan kimi konulara kısmen temas edildiği görülmektedir. Etnografya çalışmalarında olduğu gibi folklor çalışmalarında da araştırmacılar çoğunlukla geleneksel mesleklere odaklanmışlardır. Sonraki yıllarda da devam eden bu türde çalışmalarda bağlamın göz ardı edildiği ve mesleklerin sadece üretim teknikleri, materyalleri ve ortaya çıkan ürün açısından değerlendirildiği görülmektedir. Folklor başlığı altında yapılan çalışmaların pek çoğunda el sanatlarının38

, sanat tarihinin ve etnografyanın materyal kültüre dönük inceleme yöntemleri uygulanmıştır. Daha önce de ifade edildiği gibi Türk sözlü kültürünün ve halk hayatının tespiti ve takibi konularında haklı olarak uzun süre kırsal topluluklar üzerine çalışan Türk folklor araştırmacıları, bu alanlardaki geleneksel meslekleri bağlamı içinde takip etme şansına sahip oldukları halde bu imkândan yararlanamamışlardır. Çiftçilik, çobanlık veya değirmencilik gibi meslekleri

38 Türk el sanatları, köy ve kent muhitlerinde icra edilmelerine göre sınıflandırılmanın (Arlı, 1990) yanı sıra kullanılan malzemeler ve üretim tekniklerine göre de sınıflandırılmıştır. Bu sınıflandırma tecrübelerinde el sanatları hammaddeleri itibariyle lif, yün, ağaç, taş, toprak, maden, cam, deri ve hayvansal artıklar, ince dallar, saplar ve ağaç şeritlerden oluşan el sanatları şeklinde gruplandırılmıştır (Barışta, 1998).

67

bir sosyo-kültürel organizasyon olarak algılayamama, bu meslekler etrafında gelişen meslekî kültürlerin dünü ve bugünü ile bir bütün olarak değerlendirilmesine engel olmuştur. Mesleğin teknik işleyişi sonucunda ortaya çıkan materyal etrafında yoğunlaşan bu araştırmalarda, meslek grubunu oluşturan katılımcılar arasındaki sosyal ve meslekî organizasyon, sözlü ve ifadesel iletişim kalıpları, gelenekler, normlar, teknikler, anlatma ve söyleme esasına dayalı sözlü edebiyat dağarcığı, inanışlar, ritüeller vb. gibi pek çok hususun dikkate alınmadığı görülmektedir. Öte yandan kültür tarihi bağlamında gerçekleştirilen araştırmalara öykünen bir bakış açısıyla kentsel alanlarda ortaya çıkan mesleklere ve meslek gruplarına ilgi gösterilmemiştir.

Etnografya ve folklor alanlarında, belirtilen usullerde gerçekleştirilen çalışmalara kronolojik olarak bakıldığında Türkiye’deki ilk bilimsel alan araştırmaları olmaları bakımından oldukça önemli olan halk musikisi derlemeleri dikkat çekmektedir. Zira bu derlemeler sırasında meslekî bağlamı olan halk musikisi örnekleri de tespit edilmiştir. 1916 yılında İstanbul’da Dârü’l Elhan adıyla kurulan ve 1927 yılından sonra İstanbul Belediye

Konservatuvarı adını alan, nihayetinde 1986 yılında İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’na dönüştürülen kurum bünyesinde 1926-1932 yılları arasında zaman

zaman Halk Bilgisi Derneği üyelerinin de katılımıyla gerçekleştirilen beş derleme gezisinde Türkiye’nin hemen hemen tüm bölgelerinden halk musikisi derlemeleri yapılmıştır (Tan, 1997: 36-37). Mevcut halk musikisi repertuvarını herhangi bir sınırlama olmaksızın derlemek maksadıyla gerçekleştirilen bu ilk araştırmalarda kayda alınan 850 civarındaki türkü arasında bazı mesleklere atıfta bulunan veya bağlamı itibariyle meslekî uygulamalar içerisinde ortaya çıkan ve icra edilen türküler de yer almıştır39. Örneğin, Yusuf Ziya Demircioğlu, Ferruh Arsunar, Abdülkadir İnan ve Mahmut Ragıp Gazimihal’in katılımıyla 1929 yılında Doğu ve Kuzey Anadolu’ya gerçekleştirilen dördüncü derleme seyahati sırasında Trabzon’dan derlenen türküler ve halk oyunları arasında balıkçı türküleri ve oyunları da bulunmaktadır. Söz konusu türküler ve oyunlar, Gazimihal’in bu araştırmaya dönük intibalarından anlaşılacağı üzere pek çoğu farklı yörelerden gelen mahkûmlardan, muallim mektebi öğrencilerinden, bazı halk sanatkârlarından ve Türk Ocağı bünyesinde bazı köylü sanatkârlardan (Şenel, 1994: 3, 6) bağlamlarından kopuk bir biçimde derlenmiştir. Öncelikli amacı mevcut repertuvarı kayıt altına almak olan bu ilk folklor derlemelerinde meslekî bağlamı olan türkü ve oyunların bağlamlarından kopuk

39 1925 yılında Trabzon ve yöresini dolaşarak Kuzey Anadolu ağızlarını incelemek üzere mani ve türküler derleyen Fin âlim Martti Räsänen de balıkçılık kültürüne atıfta bulunan örnekler tespit etmiştir (1926).

68

olarak derlenmiş olmaları yadırganmamalıdır. Ancak kısıtlı imkânlarla ve muayyen yöntemlerle fedakârca gerçekleştirilen bu derleme faaliyetlerinin kılavuzluğunda ilerleyen dönemlerde daha geniş imkân ve kadrolarla gerçekleştirilen türkü derlemelerinde40

de bağlamın göz ardı edilmiş olması Türk folklor araştırmaları açısından büyük bir talihsizlik olmuştur. Avrupa ve Amerika’daki meslek folkloru araştırmalarının 20. yüzyılın ilk çeyreğinde meslek şarkıları üzerine yapılan derlemelerle başladığı hatırlanılırsa bu talihsizliğin mahiyeti anlaşılmış olacaktır.

Türkiye’de meslek folklorunun ilgi alanına giren pek çok konuyu bünyesinde barındıran ahilik de üzerinde çokça çalışılan müesseselerden olmuştur. Türk tasavvuf düşüncesinden temelini alan ahilik, 13. yüzyılda kurumsallaşmaya başlayıp 20. yüzyıla kadar devam eden ve Anadolu şehir, kasaba ve köylerindeki esnaf ve sanatkâr kuruluşlarının eleman yetiştirme, işleyiş ve kontrollerini düzenleyen oldukça önemli bir kurum olmuştur41

(Çağatay, 1989: 1). Osmanlı dönemi Türk sosyal ve iktisadî hayatı açısından oldukça önemli işlevlere sahip olan ve bugün artık geleneksel taraflarından ziyade teknik taraflarıyla ön plana çıkan esnaf ve sanatkâr odaları ve kooperatifleri ile nispeten benzer işlevlere sahip olan ahiliğin töre ve kuralları, meslekî faaliyetlerin hemen bütün konularını kontrol altında tutmaya veya disipline etmeye odaklanmıştır. Ahi geleneğine dâhil olma sürecinde görülmeye başlanan giriş/kabul ritüelleri, teşkilat içerisinde alınan her bir rütbenin onayı ve ilanı anlamına gelen geçiş ritüelleri, meslekler etrafında anlatılan efsane ve menkıbe türünden anlatılarla merasimler sırasında terennüm edilen kalıp veya ezgili sözler, meslek mensuplarına uygulanan normlar ve yaptırımlar, gelenekler, ahlakî nitelikli öğretiler, terminoloji ve jargon gibi pek çok konu modern meslek folkloru araştırmalarında dikkat edilen başlıklardır.

40

Halk müziği derlemelerinde ikinci büyük faaliyet, Ankara Devlet Konsevatuarı uzmanlarının Milli Eğitim Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’nün desteğiyle 1937-1953 yılları arasında gerçekleştirdiği 16 derleme gezisi ile olmuştur (Tan, 1997: 36). Trabzon ve Giresun yöresi türküleri bu vesileyle tespit edilebilenler nispetinde ikinci kez kayda alınmıştır. Bu derlemeler sonucunda Türkiye genelinde kayda alınan toplam 6565 türkünün nerelerde ve ne sebeple icra edildikleri, derleme fişlerine açılan bir başlıkla tespit edilmeye çalışılmıştır. Giresun ve Trabzon yöresinde faaliyet gösteren balıkçılar başta olmak üzere çeşitli meslek gruplarının türkülerine dair örneklerin de kayda alındığı bu ikinci derleme faaliyetinde bağlamı ifade etmek üzere fişlerde yer verilen başlık çoğu benzer şekillerde cevaplanmıştır. TRT tarafından 1967 yılında gerçekleştirilen I. Folklor Derleme Gezileri’nde Trabzon yöresi türküleri üçüncü kez derlenme şansını yakalamıştır. Bu derlemelerde kullanılan fişlerde sözü edilen türde bağlam sorgulayıcı sorulara yer verilmemiştir. Trabzon bölgesi türkülerinin derlenmesi yolundaki faaliyetler hakkında detaylı bilgi için bk. (Şenel, 1994).

41

69

Franz Taeschner42 gibi bazı yabancı araştırmacıların konuya ilgi duymaları ile başlayan ahilik araştırmaları, Türkiye’de iktisat tarihi, Osmanlı tarihi, sosyoloji, kültür tarihi ve folklor alanlarında çalışılan popüler konulardan biri olmuştur43. Ahiliğin kültürel yapısına odaklanan çalışmalarda yukarıda belirtilen ve meslek folkloru araştırmaları kapsamında değerlendirilen başlıklara da kısmen temas edildiği görülmektedir44. Ahiliğin, bütün bir organizasyon olarak 20. yüzyılın başlarından itibaren işlevini yitirmiş olması bu yapının geleneksel özelliklerinin bağlam konseptli olarak incelenmesine imkân vermemiştir. Geleneksel yaşam içinde ahiliğe ait kimi unsurların izlerinin bugün de takip edilmesine imkân sağlayan ve Anadolu’nun farklı bölgelerinde yâren, barana, cümbüş, oturma/oturak, herfene ve sohbet biçimlerinde adlandırılan grup etkinlikleri üzerine yapılan çalışmalarda, etkinliklerde gerçekleştirilen ve büyük çoğunluğu sembolik veya eğlencelik bir şekil alan uygulamaların kültürel arka planlarına temas edilmeye çalışıldığı görülmektedir45

.

Türk folklor araştırmaları tarihinde ahilik bağlamlı araştırmaların dışında, geleneksel karaktere sahip mesleklerle ilgili başka araştırmalar da yapılmıştır. Müstakil yayınlar istisna tutulursa bu araştırmaların büyük çoğunluğunun Türk folklor araştırmalarının “Dergici” ve “Bilimci” dönemlerine (Yıldırım, 1991: 13-14) damgasını vuran Folklor Postası, Türk Etnografya Dergisi, Türk Folklor Araştırmaları, Sivas

Folkloru, Türk Folkloru, Halk Kültürü, Türk Folklorundan Derlemeler, Folklor/Edebiyat

ve Millî Folklor gibi dergilerin yanı sıra Türk Folklor Araştırmaları Yıllığı, Türk

Halkbilimi Araştırmaları Yıllığı, Boğaziçi Üniversitesi Hakbilim Yıllığı, Türk Folkloru Belleten ve Folklor ve Etnografya Araştırmaları gibi folklor yıllıklarında ve büyük bölümü

Kültür Bakanlığı tarafından desteklenen ulusal ve uluslararası hüviyetli halk kültürü sempozyumlarına ait bildiri kitaplarında yayınlandığı görülmektedir.

Meslek folkloru araştırmalarına kısmen de olsa kaynaklık edebilecek türde el sanatları, sanat tarihi, etnografya ve folklor alanlarında gerçekleştirilen ve bir kısmı müstakil olarak yayınlanan çalışmalardan bazıları şöyledir: Geleneksel dünya görüşleri,

42 Franz Taeschner’in ahilik konulu araştırmaları hakkında bk. (Odabaşı, 2008).

43 Son yıllarda farklı disiplinler tarafından ahilik bağlamında gerçekleştirilen çalışmalara örnek olması hasebiyle bk. (Köksal, 2005; Şanal ve Güçlü, 2007).

44

Ahiliğin kültürel özellikleri hakkında 1923 yılından 1988 yılına kadar yapılan çalışmalar hakkında bk. (Bozyiğit, 1989).

45 Ahiliğin temsilî olarak yaşatılmasına vesile olan bu geleneksel etkinliklerle ilgili çalışmalardan belli başlıları şöyledir: (Bayrı, 1938; Er, 1988; Alp, 1963; Tezcan, 1989; Çakır, 2005; Yalçın, 2005; Akman, 2006; Köksal, 2008; Ekici ve diğerleri, 2013).

70

ritüelleri ve meslekî uygulamaları ile çobanlar (Küçükbezirci, 1975a; 1975b; Günver, 1975; İleri, 2011; Kumartaşlıoğlu, 2011; Üçer, 2011; Özdemir ve Kaplan, 2013), çiftçiler (Taner, 1984; Aras ve Sönmez, 2009), avcılar (Giritlioğlu, 1951; 1952a; 1952b; 1952c; Batur, 1964), meslek argoları, mizahları, levha yazıları ve bazı halk edebiyatı örnekleri ile çarşı esnafı (Es, 1963; Aktaş ve Soyhan, 2004; Zülfikar, 2012), terziler (Güneş, 2009), seyyar satıcılar, pazarcılar ve çerçiler (Caferoğlu, 1952; Uysal, 1968; Karataş, 1970; Aksel, 1972; Tan, 1976a; Kaynardağ, 1984; Birkalan, 2002; Bilecik, 2002), kalaycılar (Caferoğlu, 1943, 1954; Akar, 2008), meslek argolarına ek olarak geleneksel meslekî ve sosyal yapıları ile süpürgeciler (Engin, 1988; 1990a), kunduracılar ve köşkerler (Bayrı, 1935; Özergin, 1974; Özen, 1982a; 1982b; 1982c, 1982d, 1982e; Güneş, 2003), destan, mani ve türkü türünde söylemelik türlere ait dağarcıklarıyla bekçiler (Dağlı, 1948) ve davulcular (Elmas, 1963; Ülkütaşır, 1969), meslekî teşkilatları ve faaliyetleri ile debbağlar (Mustafa Cavit: 1929; Bayrı, 1933a; Dağtaş, 2007), üretim teknikleri ve ürün çeşitlilikleriyle dokumacılar (Elçin, 1962; Artan, 1964a; Karpuz, 1984; Oy, 1984), yorgancılar (Demirkan ve diğerleri, 1995; Duman, 2007), bakırcı ve kalaycılar (Kayaoğlu, 1984), saraçlar (Bayrı, 1933b; Başuğur, 1996), semerciler (Barışta, 1996), nalbantlar (Seyirci 1991), keçeciler (Bayrı, 1933c; Erdoğan, 1957; Gürçay, 1967; Seyirci ve Topbaş, 1984; 1999; Ergenekon, 1996), urgancılar (Artan, 1964b; Gürçay, 1969), leblebiciler (Yardımcı, 1985), kasaplar (Kasapoğlu-Akyol, 2011), sepetçiler (Kazmaz, 2002), kaşıkçılar (Üçüncü, 2012a), bıçakçılar (Yağcı, 1996), bıçkıcılar (Engin, 1990b), yemeniciler (Özen 1983, Gönüllü, 2005), çömlekçiler ve testiciler (Koşay ve Ülkü, 1962; Güner, 1982), vd46.

Haklarında yapılan çalışmalar münasebetiyle isimleri zikredilen bu meslekler arasında özellikle üretim esaslı olanlar, daha önce de ifade edildiği gibi çoğunlukla üretim yöntem ve teknikleri bağlamında değerlendirilmiştir. Bu çalışmalarda ortaya konulan ortak tespitler arasında geleneksel mesleklerin endüstriyel meslekler karşısında güncelliklerini yitiriyor olması ilk sırada gelmektedir.

Bir kısmına atıf yapılan çalışmaların dışında içeriği itibariyle meslek folkloru araştırmaları içinde değerlendirilebilecek öncü çalışmalardan biri Nail Tan (1974; 1976b) tarafından gerçekleştirilmiştir. Tan, makalelerinde Türk folklor araştırmaları içinde yeni

46 Söz konusu meslekler üzerine benzer içerik ve yöntemlerle başka çalışmalar da yapılmıştır. Genellikle tek bir meslek üzerine hazırlanan bu türde çalışmaların dışında kimi yörelerdeki geleneksel meslekleri toplu halde değerlendiren monografik çalışmalar da yapılmıştır. Son dönemde yapılan bu türden bir araştırma için bk. (Yolcu, 2014)

71

sayılabilecek bir konuya yönelerek motorlu araçların iç ve dış kısımlarındaki yazılar, levha ve resimler, nazarlıklar ve uğur malzemeleri üzerine bir çalışma ortaya koymuştur. Araştırmacı, çalışmasında şoförlerin dil ve edebiyatları için de bir başlık oluşturmasına rağmen buna dönük örneklere yer vermemiş; bunlara aynı konuda yayınlamak niyetinde olduğu kitapta yer vereceğini ima etmiştir. Söz konusu kitap yayınlanmamış olsa da bu iki makalenin meslek folkloru araştırmalarının ilkleri içinde kabul edilmesi gerekmektedir.

Nail Tan’ın araştırmalarını birleştirerek bir kitap halinde yayınlamak niyetine olduğu “taşıt folkloru”, birkaç yıl sonra Gürkal Aylan (1981) tarafından kitaplaştırılmıştır. Takip eden yıllarda da popülerliğini koruyan bu konu, Musa Dinç (2006) tarafından taksi edebiyatı, dolmuş edebiyatı, otobüs edebiyatı, kamyon edebiyatı ve tır edebiyatı adını taşıyan bölümlerden oluşan bir kitap halinde yeniden yayınlanmıştır.

Âşık edebiyatının bir türü olan destanın konu kadrosunda esnafları veya muayyen meslekleri konu alan örnekler de bulunmaktadır (Çobanoğlu, 2000b: 64). Bu itibarla esnaf destanları üzerine yapılan çalışmaların meslek folkloru araştırmaları tarihi içinde ele alınması yanlış olmayacaktır. Konunun araştırmacıları arasında akla ilk gelen isim A. Esat Bozyiğit’tir (1988). Özkul Çobanoğlu’nun (2000b) destan türü üzerine hazırlamış olduğu hacimli çalışmada verdiği bilgilerle esnaf ve meslek destanları âşık edebiyatı araştırmaları terminolojisi içine tamamen yerleşmiştir47

.

Geleneksel meslekleri konu olan folklor araştırmalarında, meslek folkloru araştırmalarının inanışlar ve anlatmalar başlıkları altında değerlendirilebilecek olan meslek pîri inanışı48 ile ilgili kabul ve anlatılara da yer verildiği görülmektedir. Geçmişte ahilik teşkilatı içerisinde yer alan ve bugün de faaliyetlerini sürdüren geleneksel mesleklerin

47 Çeşitli dönemlerde destancı şairler tarafından yazılan kimi esnaf destanlarında denizciliğe, balıkçılığa ve kalafatçılığa atıflar yapıldığı görülmektedir. 18. yy halk şairlerinden Kâmilî ile 19. yy halk şairlerinden Bayburtlu Celâlî, İçelli Kılâbî ve Niğdeli Tâhirî gibi isimlerin destanlarında denizcilik, balıkçılık ve kalafatçılık çeşitli yönleriyle zikredilen, tecrübe edilen ancak başarısız olunduğu için şikâyetçi olunan meslekler arasında yer almıştır. Örnekler için bk. (Bozyiğit, 1988: 32-35).

48

Pek çoğu peygamber ve evliyanın bir mesleğin ilk icracısı olmalarından ötürü o mesleğin pîri olduğuna inanılmaktadır. Meslekî anlatılar içinde meslek pîri inanışına dönük anlatılara sıkça yer verilmesi, mesleğin kutsal zemine oturtulması ihtiyacından doğmuştur (Aksel, 1964: 3456). Bazı mesleklerin pîrlerinin şu isimler olduğu kabul edilmektedir: Kasaplık, dokumacılık ve demircilik (Hz. Adem, Hz. Davud), terzilik (Hz. İdris, Hz. Hûd, Hz. Lokman), marangozluk ve gemicilik (Hz. Nuh), tüccarlık (Hz. Hûd, Hz. Salih, Hz. Harun, Hz. Zekeriya), tabiplik (Hz. Lokman, Hz. İsa), çobanlık (Hz. Muhammed, Hz. Musa, Hz. İshak, Hz. Yakup, Hz. Şuayib), avcılık (Hz. İsmail), hallaçlık (Hallac-ı Mansur) vd. (Abdülkadiroğlu, 1992: 4-5; Koman, 1967: 3447). Ayrıca meslek pîri inanışının mitolojik karakterli Türk halk anlatılarındaki kültür medeniyet kahramanı vasfı taşıyan tiplerle olan ilişkisi hakkında bk. (Aça, 2000; Bayat, 2007; Ergun, 2011.)

72

ortaya çıkış sürecini genellikle bir dinî figürle (peygamber, sahabe, evliya vb.) ilişkilendiren bu inanışla ilgili olarak Abdülkerim Abdülkadiroğlu’nun (1992) testereciler özelindeki çalışması ile son dönemde Ali Duymaz ve Halil İbrahim Şahin’in (2010) meslek pîri inanışının kökeni ve meslek piri konulu anlatmaların genel yapısı üzerine hazırlanan çalışmaları zikredilmelidir. Bu son çalışma aynı zamanda Türk folklor araştırmaları tarihinde meslek folkloru teriminin çeşitli yönleriyle ele alındığı ilk çalışmalar arasında yer alması bakımından önemlidir.

Geleneksel nitelikler taşıyan ve yukarıda haklarında yapılan çalışmalar münasebetiyle isimleri verilen mesleklerin dışında, kentsel alanlarda faaliyet gösteren ve teknoloji ile birlikte yaygınlık kazanan kimi meslek kolları araştırılması yolunda da bazı teşebbüslerde bulunulmuştur. Avrupa ve Amerika’daki modern meslekler üzerine yapılan folklor araştırmaları ile karşılaştırıldığında daha ziyade deneme niteliğinde olan bu çalışmalardan biri Ezgi Metin (2006) tarafından gerçekleştirilmiştir. Metin, bu küçük çalışmasında doktorlar arasındaki sözlü ve sözsüz iletişim biçimlerine ve meslek jargonlarına dönük tespitlerde bulunmuştur49

.

Türkiye’de doğrudan veya dolaylı biçimde meslek folkloru araştırmaları kapsamında değerlendirilebilecek araştırmalar içinde bu çalışmanın merkezini oluşturan balıkçıları konu alan folklor ve antropoloji bağlamlı çalışmalarla da karşılaşılmaktadır. Tespit edilebildiği kadarıyla Türk folklor araştırmaları tarihinde doğrudan balıkçıları konu alan en eski çalışma R. Yalgın (1941) tarafından hazırlanmış olup Uluabat Gölü kıyısında bulunan ve eski adı Apulyont yeni adı Gölyazı olan balıkçı köyünü konu almıştır. İlerleyen yıllarda Şükrü Elçin’in (1963; 1997) Ayvalık denizciliği ve balıkçılığını konu alan makaleleri bu meslek grubunun folklorik yönlerini ortaya koymayı amaçlayan en önemli çalışmalar olmuştur. Elçin’in bu çalışmaya kapsam ve yöntem konularında önemli derecede kaynaklık eden bu çalışmalarıyla aynı dönemde M. Kemal Özergin (1966), İznik Gölü’nde gerçekleştirilen balıkçılığın çeşitli folklorik unsurlarına yer veren kısa bir çalışma kaleme almıştır. Bu çalışmadan kısa bir süre sonra ise Burhanettin Özbay (1971) aralarında İstanbul’a yerleşen Sürmeneli balıkçıların da bulunduğu bir balıkçı grubundan

49 Millî Folklor dergisinin 71. sayısı “Çağdaş Kentte Grup Folkloru” dosya başlığı ile yayınlanmıştır. Lisansüstü öğrencileri tarafından hazırlanan çalışmaların yer aldığı bu sayıda, bir meslek grubu teşkil etmeyen kent merkezli kimi küçük grupların folklorlarına dönük yazılara da yer verilmiştir. Bu kitapta üzerinde durulan mesleklerin haricinde, profesyonel bir meslek olmanın yanı sıra vatani görevlerini yerine getiren gençlerin oluşturdukları askerlik temelli grup folkloru hakkında 1992 yılında gerçekleştirilen bir derleme çalışması için bk. (Özkurt ve Yanmaz, 2002).

73

meslekî uygulama ve inanışlarla ilgili derlemeler yapmıştır. Takip eden dönemde eczacı Vildan Özkan Göksoy (1989), çoğunluğu Karadeniz kökenli olan İstanbul balıkçıları arasındaki halk hekimliği uygulamalarına ve onların mesleki inanışlarına dönük örneklere yer veren bir bir tebliğ kaleme almıştır.

Söz konusu öncü çalışmalardan uzun bir zaman sonra, Seda Kılınç (2005) tarafından Balıkesir’in Erdek ilçesinin Narlı köyü balıkçılarının kültür ve çevre ilişkisi bağlamında etnografik analizlerine dönük bir yüksek lisans tezi hazırlanmıştır. Kılınç çalışmasında kültürel ekoloji kapsamında, balıkçıların yaşadıkları çevreye kültürel