• Sonuç bulunamadı

TÖB-DER’DE ÖRGÜTLENME VE ŞUBELERİN GENEL MERKEZLE

TÖB-DER neye mal olursa olsun öğretmenin, her haksızlığa karşı örgütlenmesi gerektiğini ve gasp edilen sendika hakkının tekrar alınması için mücadeleye devam edilmesi gerektiği görüşlerini şu şekilde tamamlamaktadır: 205

203 TÖB-DER, E. Yayını 1, s.46. 204 TÖB-DER, E. Yayını, s. 50. 205 TÖB-DER, E.Yayını, s.55.

125

Eğitim ve öğretim sorumluluğunu yüklenen biz öğretmenler, eğitim meslek ve özlük sorunları ile birlikte dünya ve yurt sorunlarına da yabancı kalmayıp bu sorunların bütünlüğü içerisinde kendi sorunlarımıza da çözüm yolları bulma, etkin mücadele verme, öğrencilerimizi ve emekçi halkımızı emeğine sahip çıkma doğrultusunda eğiterek bilinçlendirmek başta gelen görevlerimizdendir. Uyanan ve bilinçlenen halkın rahatlıkla sömürülemeyeceğini çok iyi bilen egemen güçler öğretmenlerimizin bu tavrından tedirgin olmakta ve kıyım makinesini işletmektedir.

İşte bu kıyım ve zulme karşı koymanın, ekonomik ve demokratik mücadelenin tek bir yolu örgütlenmek ve örgütlü mücadele vermektir. Şunu iyi biliyoruz ki insanlar toplumsal örgütlenmeye gitmedikçe egemen güçlerin ücretli kölesi olarak kalacaklardır. Bugün kamu kesiminde en çok örgütlenen ve örgütlü mücadele bilincine varan öğretmenlerdir. Ne var ki daha örgütümüze katılmayan yüz binden fazla öğretmen vardır. Örgütlü uğraşımızı sürdürmek, diğer konularda olduğu gibi bu konuda da öğretmenler olarak tam bir dayanışma içinde çalışmak zorundayız

TÖB-DER, sendikalaşmanın her kurumda olması gerektiği, özel veya komu ayrımı yapılamayacağı, devletin kutsal bir statüsü olamayacağı ve bu neden ile tüm öğretmenlerin bir sendika çatısı altında toplanmalarının hayati derece de önemli olduğunu her fırsatta vurgulamıştır. Örneğin eğitim kitapçığında şu değerlendirmeler mevcuttur : 206

Kamu kesiminde çalışanların işvereni durumunda olan devlettir. Egemen güçlerin sözde bilim adamları devleti sınıflar üstü bir kurum olarak göstererek, bu kuruma karşı sendika hakkı için mücadele etmenin gereksizliğini savunurlar. Tarih boyunca egemen sınıflar devlete damgasını vurarak, mevcut üretim ilişkilerinin devamını sağlamaya çalışmışlardır. Bu nedenle kamu personeli olan biz öğretmenler devletin sınıfsal niteliğini gözden kaçırmamız gerekir.

Sonuç olarak; Toplu sözleşmeli grevli sendikalarda örgütlenmenin, ekonomik ve demokratik mücadelemizin daha güçlü bir şekilde sürdürmenin ön koşulu da Türkiye'nin en büyük öğretmen örgütü olan TÖB-DER çatısı altında toplanarak 12 Mart faşizminin gasp ettiği sendikal haklarımızı geri alarak daha ileri sendikal mevziler için uğraşa hazırlıklı olmalıyız. Bu yolda başarının sırrı; ulaşılacak hedefi bilimsel olarak saptamak, saptanan bu hedefe bilinçli, inançlı ve örgütlü olarak yürümektir. Zafer örgütlü demokratik mücadelenin ve halkımızın olacaktır.

TÖB-DER, siyasi grupların en yoğun bulunduğu ve en etkin mücadele eden örgüttür. TÖB-DER içinde bulunan fraksiyonlar 1978 4. Genel Kurul’da 16 grup

126 yönetime gelmek için liste hazırlamışlardır. Bunların içinde en önemlileri şöyledir: 207

1-Demokratik Merkeziyetçi Grup (1976-1980 yönetimde) 2-Özgürlük Yolu

3-Devrimci Öğretmen Grubu 4-Birlik Dayanışma Grubu 5-Demokrasi için Birlik Grubu 6-Devrimci Demokratik Birlik 7-Halkçı Eğitimciler

8-Devrimci Demokratik Öğretmen 9-Yurtsever Devrimci Öğretmen

TÖB-DER içinde guruplaşmalar fazlasıyla yönetimde kendini belli ederek, en zor dönemlerde olması gereken birliktelik 1975’ten itibaren bölünmeye başlamıştır. Bu durumu iyi analiz eden, dönemin TÖB-DER Genel Başkan Ali Bozkurt şu şekilde ifade etmektedir: 208

Olaylar hepimizi çok üzmüştü. ‘İlle de eylem!’ diye tutturan arkadaşlarımız da yanlışlarını anlamışlardı. Ya onların akıllarına uyup bütün şubelerimizde kapalı salon toplantısı, yirmi ilde birden yürüyüş kararı alsaydık? Sanıyorum ki onlarca belki de daha fazla sayıda insan ölebilirdi. Üstelik bunların içinde öğretmenler de olacaktı. Demokratik kitle örgütlerinin içerisinde, eylemden başka bir şey düşünmeyen gruplar her zaman olmuştur. Ağızlarını her açtıklarında: "TÖS, dört günlük boykot yaptı. Katılanların sayısı örgütün üye sayısının iki katıydı. Boykottan sonra da üye sayısı iki katma yakın arttı. Biz niçin eylem yapmıyoruz?" diyorlardı. Eylem yapmanın koşulları vardır; eğer o koşullar oluşmamışsa ya da siz o koşulları oluşturmadan eylem yapmaya kalkışmışsanız örgütünüz dahi elden gidebilir. TÖS boykotunda, eylem yapmanın bütün koşulları oluşmuştu. Şubeler kendiliklerinden eyleme gitmek istiyorlardı; hatta bazı şubeler boykotu başlatmışlardı bile. Ama bizim eylemimizde koşullar henüz tam olarak oluşmamıştı. Eylem yapma zamanı değildi. En azından, bizi anlamaya çalışan bir hükümet de yoktu artık; yeni değişmişti. Yerine gelen hükümet güvenoyu bile alamamıştı. CHP öncülüğünde kurulan koalisyon hükümeti zamanında, bize kızdıkları halde bir şey yapma cesareti bulamayan bazı mihraklar, pusuda bekliyorlardı. Ülkede bir belirsizlik yaşanıyordu. Bu kadar olumsuz bir tablo karşısında eylem kararı almak, hataydı. Kaldı ki isteklerimizi yerine getirebilecek güçte bir hükümet de yoktu. TÖB-DER yönetimleri, bizden sonra da koşulları oluşmamış eylem kararları aldılar. Ama alınan her eylem kararı örgütün ve öğretmenlerin başına belalar açtı. Binlerce öğretmen açığa alındı, sürgün oldu ve çeşitli cezalar aldılar. Örgütümüz de onarılması güç yaralar aldı. Örgütümüz ve öğretmenlerimiz, eylemimizden hiçbir yarar sağlayamadı. Aksine zarar gördü. En azından birçok

207 İsmail Aydın ile 15.11.2011’de yapılan görüşmeden. 208 Bozkurt, ss.171-172.

127

öğretmenimiz dayak yedi. Öğretmenlerin evleri ve TÖB-DER lokalleri saldırıya uğrayıp zarar gördü. Üye sayımızda artma yerine az da olsa azalmalar oldu. Bir örgüt için bunlardan kötü ne olabilir? Herkes bundan ders almalıdır mutlaka.

TÖB-DER şubelerinin çalışmaları ile ilgili olarak ön plana çıkan bazı ilkeler şunlardır:209

-Ülke sorunlarının çözünme ışık tutacak devrimci eğitim çalışmaları içinde genel

merkezle ilişkilerde örgüt disiplini anlayışı ile hareket edilmesi, -Yapılacak çalışmalar belli aralıklarla ile raporlaştırılması,

-Örgütlenmeyi daha ileri boyutlara ulaştırabilmek için, örgüt politikası yakından izlenmeli, genel merkeze uyarıcı ve yönlendirici eleştirilerde bulunmalıdır,

-Şubede yapılacak eğitim çalışmaları çevre şubelerden mümkün olduğu kadar çok öğretmenin katılımı sağlanmalı, çevre şubelerinin yaptığı eğitim çalışmalarına aynı ilgi gösterilmeli,

-Çevre şubelerin yöneticileri ile iyi ilişkiler kurulmalı,

-TÖB-DER şubesi bulunmayan yerleşme merkezlerindeki öğretmenlerle iyi ilişkiler kurulmalı, sık sık örgütlenme gezileri düzenlenmelidir

-Her türlü eğitim sorunu ile öğretmenlerle ilgili konuların genel merkeze iletilmesi, şubelerin çalışma ilkeleri olarak belirlenmiştir.