• Sonuç bulunamadı

Siyasi Partilerle İlişkiler

2.3. TÖS’ÜN ÇALIŞMA YÖNTEMİ ve ÖRGÜTLENME FAALİYETİ

2.6.3. Siyasi Partilerle İlişkiler

TÖS çok açık bir şekilde siyasi iktidarı elde etmek amacı ile siyasi mücadele yapan partilerin hiçbiriyle organik bağ kurmamayı savunmuş, bir öğretmen kuruluşu olarak sadece bilim ve gerçeklerin emrinde olduğunu dile getirmiştir. Bu paralelde çalışan ve bilimin ortak bir değer olduğunu savunan diğer kuruluşların böyle bir organik bağın olduğunu ispatlamayacağını ileri sürmüştür.

Öğretmen örgütleri kurulduğu ilk yıllardan itibaren siyasetle bir şekilde ilişkili olmuşlardır. Niyazi Altunya’ya göre 1924’te Türkiye Muallimler Birliği, Türk Devrimi’ni destekleyerek siyaset yapmıştır.1948’de kurulan TÖDMF, o zamanki iktidara yakınlık göstermiştir.27 Mayıs 1960 İhtilalin’i yapanlar, İhtilal’in meşruiyetini genellikle öğretmenlere anlattırmışlar, öğretmen çoğunluğu da bunu gönüllü yapmıştır. Bu ihtilalın gerekliliğini anlatmakla görevlendirilen öğretmenler, 1961’de sivil yönetime geçişle birlikte iktidarlarca açık hedef olarak alınmış, adeta farklı bir siyasal çizgiye zorlanmışlardır.

Öte yandan Türkiye’de 1961’den beri varlığını sürdüren ve sosyalist bir arayışa yönelen Türkiye İşçi Partisi (TİP)’in çıkışları, dünyayı kasıp kavuran 1968 gençlik olayları, görece düşünce açıklama özgürlüğünün varlığı, köyden kente doğru

64 hızlanan göçler ve benzeri nedenlerle öğretmenlerin ve onların örgütlerinin siyasete yoğun biçimde duyarlı olmalarını güdülemiştir. Bu dönemde hem Türkiye’de hem Dünya’da siyasal hareketlilik çok aktifken, öğretmenler pasif kalmazlardı. Her anlamda öğretmenler de kendilerini bu hareketliliğin içinde buldular. Öğretmenler örgütlenerek topluluklara katılmakla güçlerinin farkına vardılar.1967’de TÜRK- İŞ’ten ayrılan sendikaların oluşturduğu DİSK de daha toplumcu bir çizgide yürüyordu. Bu gelişme ortamında TÖS’ün kendisine yer bulması gerekiyordu.

TÖS’ün dönemin sol siyasal partileri ile ilişki içerisinde olduğu eleştirilere karşı devamlı kendi belirlediği çizgide ilerlediği söylenebilir. Bu konuda TÖS ve TİP ilişkisine değinen Artun Ünsal şu noktalara değinmiştir: 112

Batı sosyalist partilerinde, öğretmenlerin üye ya da militan kimliği ile faal görevlerde bulundukları, örneğin, Fransız Sosyalist Partisi’nin bir dönem öğretmenler partisi olarak tanımlandığı biliniyor. Oysa Türkiye’de anayasanın yasaklaması nedeniyle, kamu personelinin ve bu arada öğretmenlerin siyasal partilere girme olanağı yoktu. Türkiye İşçi Partisi’ne yakınlık duyan, ancak üye olamayan birçok öğretmen, partiye küçük bağışlar yapmaktan öteye gidemiyordu. Çoğu da bunu saklamak zorunaydı, çünkü özellikle küçük yerlerde, sosyal, siyasal ve idari baskı çok etkindi. Gene de öğretmenlerin çıkardığı İmece dergisi TİP’i destekleyici bir çizgi izledi. Bu arada genel ve kısmi senato seçimleri öncesi TÖS üyesi birçok eski öğretmenin bağımsız etiketi altında TİP’den aday gösterildiği izlenecekti. Örneğin 1965 seçimlerinde Yozgat’tan TİP milletvekili seçilen Yusuf Ziya Bahadınlı eski bir öğretmendi. Ayrıca TÖS kurucularından Hürrem Arman, TÖS eski başkanlarından Feyzullah Ertuğrul 1968 ve 1969’da TİP listesinden seçimlere katılmışlardı. Ne var ki TİP ile arasında birçok görüş birliği olmasına karşın TÖS bağımsızlığını korumakta kararlıydı. Bir yandan bir öğretmen örgütü olarak, yoksul halk kitlelerinin sorunlarını kamuoyuna duyurmakla kendini yükümlü görüyor, bir yandan da hareket serbestîsi korumak istiyordu: TÖS hiçbir yerden emir almaz. Bu durumun belli bir çekişmeye yol açması kaçınılmazdı. Öyle ki TÖS’ün başkan yardımcılarından Türkkaya Ataöv, istifaya zorlanırken, bazı TİP’liler de TÖS Genel Başkanı Fakir Baykurt’u CHP’ye yakınlık duymakla suçlayacaklardı. TİP’ e karşı olmadıklarını, ancak TÖS’ün kendi politikasının kendisi uygulayacağını açıklamaktan geri kalmayan TÖS yönetiminin, TİP’ten çok, Milli Demokratik Devrim hareketinin (MDD) etkisi altında kaldığı da bir gerçektir. Aslında, TÖS tabanının büyük bir çoğunluğunun geleneksel olarak CHP’ye yakınlık duyduğunu unutmamak gerekir.

TÖS, her türlü ilerici siyasal hareketlere saygılı, ancak bunların tümünden bağımsız kalmalıydı. Örgüt içi muhalefetten ve dış çevrelerden bu tutuma eleştiriler de geliyordu. Bu çevrelere göre TÖS, yurt sorunlarını bırakıp, sadece meslek sorunlarına yönelmişti. Oysa yönetimin sık sık vurguladığı gibi öğretmenin politik

65 görevi, halkı ve onun çocuklarını uyandırmaktı. TÖS yönetimine göre politik öncülük partilerin görevidir. Bu konuda TÖS şu şekilde görüş belirtmiştir: 113

… Hiçbir sendikanın iktidara geldiğini, yabancıları yurttan attığını, köklü reformları yaparak, anti-demokratik engelleri ortadan kaldırdığını, kalkınmayı başardığını bilmiyoruz. Bu eylemleri siyasal partiler halinde örgütlenmiş halk başarmıştır. Sendikalar bu eyleme, bilinç ve eğitim katkısı yapmak suretiyle yardımcı olabilirler… Sendikalar, partilerin yan kuruluşları değildir. Bunun açık ya da örtülü olarak benimsenmesi, bir sendikayı, ikiye üçe bölebilir. Sendikalar hele bizim sendikamız, halkı kurtuluş ve kalkınma amaçlarımıza doğru uyandırır ve bilinçlendirirken, bunun gelecek seçimler için değil, milletin geleceği için yapmalıdır. Örgüt dışı hiçbir kurum ve merciden, dolaylı dolaysız direktif kabul etmemek suretiyle bağımsızlığını titizlikle korumalıdır. Bu yapılmadığı takdirde sendikalar, başka örgütlerin yan kuruluşu durumuna düşerek üyelerini ve etkinliklerini yitirirler.

Siyasi partilerin sendikaya yönelik yaklaşım çalışmalardan TÖS, çeşitli manevralarla uzak durma eğiliminde olmuştur. Bunun nedeni sendikal kaygıların olduğu düşünülebilir. Siyasi etkilerin sendikanın içinde yer bulması bölünmeleri beraberinde getireceği düşüncesi yöneticilerin bu konuda daha dikkatli davranmaya yöneltmiştir. Bu konuda Halim Akgöl, şu değerlendirmeyi yapmıştır: 114

Araştırma verileri, TÖS' ün siyasi partiler karşısında tam anlamıyla, resmi makamlar karşısında bağımsızlığını koruduğunu göstermektedir. TÖS hiçbir siyasi parti ile bağımlılık ilişkisine girmemiş, kendi politikasını kendisi belirlemiştir. Siyasi partilerin TÖS' ü denetim altına alma girişimleri sonuçsuz kalmıştır. TÖS yöneticileri siyasi partilerin milletvekili önerilerini kabul etmemişlerdir. Bu durum TÖS' ün siyasal bir tutumu olmadığı anlamına gelmez. TÖS yapılan tüm saldırıları kendi örgütsel uğraşılarıyla göğüslemiş, öğretmenlerin meslek örgütlenmesinde kişilikli bir politika izlemiştir.

Buna karşın TÖS Davasında savcı, TÖS şubelerinin “Eğitim merkezi” ve “Karargâh” oldukları suçlamasıyla şu iddialara yer vermiştir. Şubelerin, merkezden taşraya giden Dev-Genç üyelerinin hem karargâhı hem de eğitim yuvası olduğu, öğrencilere sol yayınlar okutulduğu, bildiri dağıttırıldığı, afiş astırıldığı, bu suretle de fikri hazırlık yapıldığını ileri sürmüştür. Savcı TÖS’ün her ne kadar aşırı sol teşekküllerle organik bir bağla bağlı değilse de aşırı sol çevrenin yan kuruluşu durumunda devamlı faaliyette bulunan bir teşekkül olduğunu ileri sürmüştür. Fakir Baykurt önderliğinde TÖS yöneticilerinin aşırı sol çevrelerle olan iş ve güç birliğini

113 TÖS, Devrimci Eğitim Şurası, 1969, ss.31-32. 114 Akgöl, s.94.

66 kuvvetlendirmek amacıyla Güç Birliği adıyla bir organizasyon başlatmışlardır. Güç Birliğine, 1970 yılında Türkiye Devrimci Gençlik Federasyonu(DEV- GENÇ),Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), İşsizlik ve Pahalılıkla Savaş Derneği, Üniversite Asistanları Sendikası(ÜNAS), ve öğrenci kuruluşlarının katıldığı bir toplantı sonucunda bir bildiri yayınlanmıştır. Bunlara ek olarak DEV- GENÇ’in ülke çapında tertiplemiş olduğu mitinglerde TÖS yöneticilerinin destek olduklarını çeşitli beyanlarında vurguladıklarını ileri süren savcı, TÖS’ün bir sendika olmanın çok ötesinde iktidara geçme ve ülkede Marksist-Leninist bir yönetim oluşturmak için faaliyette olduğunu ifade etmiştir.

Bu ve benzeri iddialara karşı Fakir Baykurt, savunmasında şunları dile getirmektedir: 115

TÖS’ün kurulduğu 1965 yılından 1971 yılına kadar Türkiye’nin hiçbir yerinde DEV-GENÇ ya da başka kuruluşlar arasında böyle ortak çalışmalar yapılmamıştır. Şubelerin düzenlediği kültür çalışmaları, söyleşi toplantıları, konferanslar, şubelerin çabasıyla ya da şubelerle genel merkez el birliği ile düzenlenmiş ve gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmalarımıza başkalarının katıldığı ya da yardımcı olduğu doğru değildir. TÖS ve DEV-GENÇ genel merkezleri ve taşra şubeleri aralarındaki irtibat sistemi hayal ürünüdür.