• Sonuç bulunamadı

Büyük Eğitim Yürüyüşü

2.9. TÖS’ÜN YAYINLARI

2.9.1. Gazete, Kitap

2.10.3.1 Büyük Eğitim Yürüyüşü

TÖS’ün sendikal faaliyet olarak gerçekleştirdiği Büyük Eğitim Yürüyüşü, 15 Şubat 1969 da binlerce öğretmenin katılımı ile Ankara’da düzenlenmiştir. Yürüyüşün sebebi TÖS tarafından şöyle ifade edilmiştir: 157

Bu hareket, Türkiye’de öğretmen topluluğunun sabrının tükenmiş olduğunun ve bir kitle patlaması arifesine gelindiğinin belirtisidir. Demokratik yaşam süren toplumlarda başvurulan baskı ve tepki yöntemlerinden biri ve sıkıştırılmış sınıf psikolojisinin zorunlu bir sonucudur. Temelinde, 430 Sayılı Öğretimi Birleştirme Yasası’nın uygulanmasındaki ciddiyetsizlik, eğitimin ihmali, Kubilay’ın şehit edilmesi, laik eğitime saygısızlık, insan haklarına tecavüz, idarenin görevleri karşısında gösterdiği sorumsuzluk ve daha buna benzer kışkırtıcı nedenler yatar. Basite indirgenirse yürüyüş, aydınlık karanlık sürtüşmenin öncüsüdür. Kökleri 1935’lerde başlatılan halkçı ve devrimci eğitimin baltalandığı 1946’lara uzanır.1935-1946 arası uygulanan ve ulusal gövdeyi kapsayan köy eğitmenleri ve Köy Enstitüleri sistemine yapılan saldırılar, bilimsizlik savaşının somutlaşmış örneğini verir.

Yürüyüş ile ilgili olarak TÖS yöneticilerinin şubelerine göndermiş oldukları 25.01.1969 tarihli genelgede yürüyüşün amaçları şöyle ifade edilmiştir: 158

-Her yönü ile çıkmaza sokulmuş bulunan bozuk eğitim düzenini, kesin kanun hükümlerine rağmen savsaklanan halk ve köy eğitimini, köy okullarının ve öğretmenlerinin perişan halini ve genel olarak eğitim mesleği ve öğretmenlerimiz üzerinde günden güne artan siyasi, idari ve mali baskıları ve tertipleri protesto etmek ve kınamak;

-Mesleki görevlerini yapamaz hale düşürülen örgüt ve öğretmenlerimiz üzerindeki bu baskıları kamuoyuna duyurmak ve resmi ilgilileri bir kez daha uyarmak…

157 TÖS, Büyük Eğitim Yürüyüşü, TÖS Yayını, 1969, s.5. 158 TÖS, Büyük Eğitim Yürüyüşü, TÖS Yayını, 1969,s.14.

95

Şekil 2: TÖS Büyük Eğitim Yürüyüşü 15 Şubat 1969

Kaynak: TÖS Gazetesi, Yıl:2 Sayı:26, 05.04.1969

TÖS’ün yapmış olduğu bu eyleme TÖDMF desteğinin yanı sıra sendikaya üye olmayan çok sayıda öğretmenin destek vermiş ve yürüyüşe katılmıştır. Bu yürüyüşün genel olarak öğretmenlerin yaşadığı ekonomik, siyasi ve sosyal sıkıntılarının bir dışa vurumu olarak nitelenebilir. Yıllarca birikmiş olan sorunların çözümü için kamuoyununun dikkatini çekmek ve iktidara gerekli mesajı vermek için bu yöntemin seçilmesi dönemin koşulları gerektirmiştir. Daha da bilinçlenmiş öğretmen topluluğunun isteklerinin birleşimi sonucu yürüyüş başarılı bir şekilde sonuçlanmıştır denilebilir. Büyük Eğitim Yürüyüşü’nde kullanılmak üzere Gazi Eğitim Enstitüsü öğrencilerin katkısı ile şu dövizler hazırlanmıştır:159

-Öğretmenleri halktan koparmaya çalışan, yabancı değil Bakan

-Kendimize maaş değil, halkımıza aş isteriz -Biri yer biri bakar, Kıyamet ondan kopar

-Sinop’ta Avni Bayrak, Çayırlı’da Basri Aydın, Kim bunlar, bir soraydın -Suç yaratır müfettiş, bu ne biçim iş

-Politikacıya övgü, öğretmene sövgü

-Halk yolundakilere evet, olmayanlara hayır -Suya sabuna dokunmazmış, pise bak

-Vatan, savaşta halkın, barışta efendilerinindir -Hepimizi sürmeye harcırahınız yetmez

-Türk öğretmeniyiz biz, işbirlikçi değiliz -Devrimciyiz biz, siz necisiniz

-Borçla geldik Ankara’ya, nifak sokmayın araya

96

-Yabancının sütü, öğütü, ikisi de kötü -Hak dedik, hukuk dedik, Validen tokat yedik -Okulsuz köy okumalı, memur halka yar olmalı -Beylere servet için, köylüye ahret için okul -Paralı öğretim, yaralı öğretim

-Nimette de külfette de eşitlik istiyoruz…

Yürüyüşte kullanılan sloganların verdiği en açık mesaj öğretmenlerin ekonomik olarak sıkıntı çektikleri gerçeğidir. Yürüyüş öncesinde ve sonrasında çeşitli gazetelerde şu yorumlara değinilmiştir: 160

Eğitim ve öğretim sorunu salt öğretmenin değil, tüm Türk halkının sorunudur. İnsan hak ve özgürlüklerine saygılı ve Türk toplumunu çağdaş düzeye ulaşması için bütün engelleri kaldırmaya and içmiş Ortanın Solu, ulusal ülküsüne inanan genç sosyal demokratlar olarak, öğretmenlerimizin ve çocuklarımızın sorunlarına eğilmekten kaçınan her türlü davranışı milletimizin geleceğine yöneltilmiş bir suikast sayıyoruz. Türk halkının sorunlarını, kendi öz sorunları sayan bizler, Anayasal sınırlar içinde kalmak şarti ile öğretmenlerimizin 15 Şubat 1969’da yapacakları yürüyüşe destek verdiğimizi beyan ediyoruz…

Yürüyüşle ilgili olarak TÖS başkanı Fakir Baykurt 15.02.1969’da Cumhuriyet’te çıkan bir yazısında şu noktalara dikkat çekmiştir: 161

…Öğretmenlerimiz, bugün ciddi bir bunalım içindedirler…Bu bunalımın nedenleri çok derinlerde ve öğretmenlerin bilincini, bilinç altını dolduracak kadar yoğundur.Ne istiyorlar öğretmenler?...Öğretmenlerin istekleri ile halkın istekleri iç içedir.120 yılı aşan bu meslek Türk toplumuna gerekli rehberliği yapamamış olmanın mahcupluğu içindedir önce…Eğitimi toplumun ve ülkenin bütün sorunları ile bir arada, ekonomisi, politikası, savunması, sağlığı, maliyesi,madeni, petrolü her şeyi ile yan yana düşünmek, onun amaçlarını, kurumlarını, plan ve ders programlarını, toplum ve ülkenin temel sorunlarına bakarak düzenlemek çok yeni bir görüş değildir, ama ülkemiz öğretmenleri asında yeni yeni benimsenmektedir.Bu benimseme ve geçte olsa girişilen mesleki savaş, egemen çevrelerde politik faaliyet sayılarak hırçınlık uyandırmakta ve baskılara yol açmaktadır…Elimizde kala kala bir süs eğitimi kalmış.İhtiyaçlara cevap verme yönünden hala bu süs eğitimle vakit geçirdiğimiz için toplum, bir devlet işi olan bu eğitime sanki saygı gereği katlanmaktadır…Öğretmenler, eğitimin kendi eğitimcilerimizin eliyle ulusal bir planlamaya kavuşturulmasını, dış etkilerin kaldırılmasını, bilgi sınırlamasından vazgeçilmesini, fırsat eşitsizliğinin giderilmesini, geçim ve bakım durumlarının

160 “Büyük Eğitim Yürüyüşü” Ulus, 15.02.1969.

97

yoluna konulmasını, üzerindeki baskıların kaldırılmasını; idare ile aralarındaki anlaşmazlıkların bırakılmasını, öğretmenin basit bir memur olmadığının anlaşılmasını ve grev hakkının tanınmasını istiyor.

Aynı şekilde yürüyüşü destekler özelikte bir yazı ile Cavit Orhan Tütengil özetle şu noktaları ön plana çıkarmıştır:162

…1969 Türkiye’sinde Alfabe ile elifba karşı karşıya getirilmiştir. Tozlu hurafeler, akıl dışı düşünceler, insanı gerçeklerden ötelere itme gayretleri, gittikçe yoğunluğunu arttırıyor. Milyonlarca insanımız okuma-yazma nimetinden yoksundur. Din ticareti ile eğitim ticareti yarış halindedir. Seçmene hoş görünme gayretleri, beş yıllık planlara rağmen plansız bir çalışmayı sürdürmekte, yarım yamalak yetiştirilmiş insanlar üreten okullarımız bir iflasın eşiğine yaklaşmış bulunmaktadır. İşte Türkiye’nin inançlı öğretmenleri böyle bir ortamda Ankara’daki yürüyüşleri ile Türk kamuoyunu eğitim ve öğretim gerçeklerinden haberdar etmek istiyorlar. İleri sürdükleri iddialar karamsar bir tablo çiziyorsa suç onların değildir. Bir mesleğin çilesini çeken, onun yükselmesi ve onur kazanması için savaşan öğretmen sevgi ve saygımıza layıktır. Kamuoyunun desteği, halka dönük bir çözüm yolunun en değerli dayanağıdır.

Bir başka yazıda ise İ. Sefa Güner şu değerlendirmeyi yapmıştır: 163

…Bilmeliyiz ki, Türk öğretmeni bu gün iş göremez durumdadır. Öğretmenin ve

eğitimin üstüne abanan ve kolları mali siyasi ve idari baskılardan meydana gelen bin ahtapot, Türk Milli Eğitimi’ni ve öğretmenini felce uğratmıştır… Yurdumuz ve ulusumuz için pek korkunç yarınlar getirecek olan bu sahnenin arkasında insan ister istemez bir suçlu arıyor. Bu suçlunun kendi suyumuzu içen ve bizden olduklarını söyleyenler olacağını akla getiremiyoruz. O zaman dönüp dolaşıyor, gene emperyalizmin ayağına düşmüş olduğumuz yargısına varabiliyoruz.

Bir milletin eğitimini kösteklemek, öğretmenini çalışamaz hale getirmek için harcanan çaba ve gösterilen telaş o milleti süratle bir başka milletin boyunduruğu altına itmekten başka bir anlam taşımaz. Bu geçekleri halka, yetkili yetkisiz görevlilere, genç kuşaklarımıza duyurmak için Türk öğretmeni, bu gün toplu bir çalışma içinde bulunmaktadır.

162 Cavit Orhan Tütengil, Cumhuriyet, 12.02.1969.

98 Başka bir yazıda ise Nadir Nadi, öğretmen yürüyüşünü destekler nitelikteki yazısı şöyledir:164

…Ne yazık ki çok parti yaşam geçildikten sonra Atatürkçü ve ülkücü Türk öğretmeni bu destekten git gide yoksun kalmıştır. Oy avcılığın partileri taviz yarışına sürüklemesi yüzünden gericiler günden güne işi azıtmış, devrimlere bağlı öğretmenlerimiz bulundukları yerlerde kimi cahil imamlar ve onları tutanlar karşısında istenmeyen kişi haline düşmüşlerdir. Üzülerek söylüyoruz, 1954’den buyana durum düzelmek şöyle dursun, her geçen yıl biraz daha bozulmuş, nihayet işte adına öğretmen kıyımı dediğimiz korkunç soysuzlaşmaya doğru hızla yol almıştır… Öğretmenden aydın vatandaş değil, kalıp vatandaş yetiştirmesi istenmekte, öğretmenin çevresine ışık serpmesi, düşündüğünü söylemesi ve yazması fena halde sinirlere dokunmaktadır… Bunca baskıya rağmen Atatürkçü eğitim ordumuzun doğru bildiği yoldan şimdiye değin şaşmaması bizim en büyük umut kaynağımızdır. Bu umutla yarınımıza güveniyor ve öğretmenlerimizle övünüyoruz.

Yürüyüşle ilgili olarak “Büyük insanlar,Öğretmenler” adlı gazete yazısında Çetin Altan şunları vurgulamıştır:165

Türkiye’de içinde bulunduğumuz devrin en büyük mücadelesini öğretmenler vermektedirler.Açılan koğuşturmalara, tayinlere, sürgünlere, Bakanlık emrine alınmalara ve bintürlü maddi sıkıntıbelasına rağmen Türk öğretmeni gözünü kırpmadan soygunların, yalanlarn talanların, rezilliklerin satılmışlıkların, üçkağıtçılıkların ve kokuşmuş komprador saltanatı ile onun ciğersiz politikacılarının üstüne gitmektedir.Bütün pısırıklar öğretmenleri örnek almalıdır kendilerine.Bir vatan böyle sevilir, bir dava böyle tutulur ve adamlık böyle ispat edilir bu çağda.

Aktarılan yazıların bütününde, öğretmenlerin günün koşullarının her yönden kendilerini bu eyleme sevk ettiği görülmektedir. Demokratik bir hak olan yürüyüşün tüm engellemelere rağmen başarı ile sonuçlanması, TÖS ve destekçi diğer sendikalar, bu tür eylemlerle topluma ve iktidar güçlerine gerekli mesajların verilmesinde etkili olduğunu deneyerek görmüşlerdir.