• Sonuç bulunamadı

Sultan Seydi Hakkında Tespit Edilebilen İnanç ve Anlatılar a. Bu türbede metfun olduğuna inanılan Sultan Seydi ya da diğer

Yusuf BABÜR*

3. Sultan Seydi (Seyyid Aceb Şîr Gazi) Türbesinin Fiziksel Özellikleri Sultan Seydi ziyaretgâhı, Munzur Dağındaki Ergan tepesinin ortasında

3.1. Sultan Seydi Hakkında Tespit Edilebilen İnanç ve Anlatılar a. Bu türbede metfun olduğuna inanılan Sultan Seydi ya da diğer

adıy-la Aceb Şîr Gazi hakkında farklı rivayetler vardır. Sünni vatandaşadıy-lar, Sultan Seydi’nin İslam’ın yayılması ve inkişafı için müridleriyle birlikte 14. yüzyıl-da Buhara’yüzyıl-dan Erzincan’a gelmiş bir peygamber torunu olduğu inancınyüzyıl-dadır (Tuygun, 2004: 43). Osmanlı arşiv kayıtları incelendiği vakit 16-17. yüzyılda Binkoç (Cırzını) köyü sınırları içinde Seyyid Aceb Şîr Gazi’nin türbesi için köyün Müslüman halkı buraya hizmetlerinden dolayı avarız hanesine dâhil edilmemiştir. Aynı şekilde bu köyde Seyyid Aceb Şir Gazi’nin soyundan olan ve Kız-ucan Sancağı’nın kadısı Mahmud Efendi’ye ait bir hane bulunmak-taymış ve Mahmud Efendi vergiden muaf imiş. Bunlardan başka Aceb Şîr Gazi’nin dervişleri de burada ikamet ettiklerinden onlar da vergiye dâhil edil-memiştir. (Kılıç ve Gül, 2011: 175)

Alevi vatandaşlar ise Sultan Seydi’nin Arap değil bir Türk olduğunu;

Sitanlılar oymağına mensup olduğunu; Sitan kelimesinin zamanla Seydan şekline dönüştüğünü savunurlar. Sitan oymağına mensup Türklerin, İslam’ı kabulle birlikte kendi isimlerini seyyidliğe adapte ettikleri rivayet edilmiştir.

Yani Sultan Seydi, Alevi vatandaşlar tarafından Sitan oymağına mensup bir Türk olarak kabul edilir; seyyidlikle alakası yoktur. Anadolu’nun fethi için canını ve malını feda etmiş Alevi inançlı bir Türk bahadırıdır.

b. Sultan Seydi hakkındaki en bilindik anlatı, Erzincan’ın savunması es-nasındaki hadiseyle ilgilidir. İnanışa göre Sultan Seydi Erzincan’daki tekke-sinde pek çok mürid yetiştirmiştir. Aynı zamanda savaşçı bir yiğit olan Sultan Seydi, o dönemde yaşanan bir savaşa müridleriyle birlikte katılır. Çok çetin çarpışmalardan sonra Sultan Seydi’nin başı kesilir ve oracıkta şehit olur. An-cak Sultan Seydi başını koltuğunun altına alır ve düşmanla savaşmaya devam eder. Savaş devam ederken bu hâli bir kadın görür ve hayrete düşerek bu duru-mun nasıl olduğunu askerlere sormaya başlar. Sırrın açığa çıkmasıyla birlikte Sultan Seydi dizleri üstüne çöker ve kılıcını yere saplayarak oraya yığılır kalır.

O ana kadar cenk etmekte olan müridlerin ise her biri bir ardıç ağacına dönü-şür. Türbenin etrafındaki sayısız ardıç ağacının bu askerler olduğu söylenir.

Bu hadisenin üzerinden uzun yıllar geçer. Erzincanlılar Fırat Nehri üzerine bir köprü inşa etmek için Sultan Seydi’nin türbesinin etrafındaki ardıç ağaçlarını keser. Köprü inşaatı bittiği günün gecesinde Sultan Seydi kabrinden kalka-rak köprüyü dağıtır. Olaya şahit olan bir kişiye kendini tanıtan Sultan Seydi, o civardaki ardıç ağaçlarının asla kesilmemesi hususunda ikazda bulunur. O günden sonra kimse o civardaki ardıçlara dokunmaz (Sakaoğlu, 1976: 99-100;

Tuygun, 2004: 43-47; KK-4; KK-5).

c. Sultan Seydi’nin türbesinin bulunduğu tepenin etrafında bugün yayla-lar kurulmakta ve yaylacılık yapılmaktadır. Bu civarda kaybolan yayla hay-vanlarının sağ salim bulunması adına Sultan Seydi’den himmet istenirmiş.

Kaybolan bu hayvanlar Sultan Seydi’nin himmetiyle sağ salim bulunurmuş.

Vahşi hayvanlar, o civarda kaybolan koyun kuzuya ilişmezmiş. Geçmişte pek çok kişinin hayvanları bu şekilde muhafaza olmuş (KK-10).

d. Sultan Seydi’nin türbesine giderek dua edenlerin ve türbenin içinde dinlenen ya da uyuyanların hastalıklarının geçtiğine inanılır. Yeter ki samimi olunsun ve şifa bulunacağına kanaat getirilsin. Aslen Erzincanlı olan ve İz-mir’de yaşayan bir kadın, göğüs kanseri tedavisi gördüğünü ancak tam olarak şifa bulmasının, gelip buraya niyazda bulunmasıyla mümkün olduğunu anlatmıştır (KK-11).

e. Gece türbenin olduğu dağda kalmak icab ederse en güvenli yerin Sul-tan Seydi’nin huzurunda bulunmak olduğu söylenir. SulSul-tan Seydi, kendisine sığınan acizleri mutlaka muhafaza edermiş. Oraya sığınan kişi, başına bir iş gelmeden güvenle sabaha çıkarmış (KK-12).

f. Sultan Seydi’yi rüyasında gördüğünü anlatanlar da vardır. Huriye Efe rüyasını; “Yeni evlenmiştim. O zamanlar evimiz Brastik’te (Çatalören) idi.

Gece bir rüya gördüm. Rüyamda ardıçların oradaki çeşmenin yanında davar otarıyordum. O mübarek, mezarının olduğu yerden kalktı. Sanki bir dağ gi-biydi. Yeşil cübbesi ve sarığı vardı, nur yüzlü biriydi. Heybetinden korkup saklandım. Birkaç adımda aşağı ovaya indi, oraları dolandı, sonra tekrar Mun-zur’a doğru çıkıp dağı aştı ve kayboldu. Çok heybetliydi, öyle nurluydu ki yüzüne bakılamıyordu.” şeklinde anlatmıştır (KK-9).

Sonuç:

Öncelikle belirtilmelidir ki bu ziyaretgâhların bulunduğu yörelerin sakinleri, bu yöreleri sahiplenmekte ve kendilerini buraya ait hissetmektedir.

Bu aidiyet duygusunun gelişmesinde, bahsedilen inanç mekânlarının büyük bir etkisinin olduğu gözlemlenmiştir. Yöre halkı, bu ziyaretgâhları ve ziyaret-gâhlarda metfun şahısları kendi geçmişlerinden bir parça sayarak toprağına sahip çıkmak istemektedir. Vatan bilincinin oluşmasında kabirlerin önemli bir tesirinin olduğu aşikardır.

Türbeler hakkında bilgi alınan kaynak kişiler, türbelerde metfun zatların kerametleri hakkında “Ben görmedim ama falan köydeki yaşlı zat görmüş.

O, vefat etmeden evvel anlatmış.” ya da “Ben şahit olmadım ancak rahmetli dedem/babam şahit olmuş, o anlattı.” gibi ifadeler kullanmaktadır.

İki örnek üzerindeki inceleme sonucunda; hem Sultan Seydi’nin hem de Kırklar Makamı’nın hâkim nokta üzerinde kurulmuş olduğu dikkat çekmektedir. Her iki türbenin bulunduğu mekâna kutsallık atfedilmiştir ve metfun kişilerin, bulundukları bölgeyi manen muhafaza ettiklerine inanılmak-tadır.

Mekânlarla ilgili unsurlarda üç gün aynı rüyayı görme, yedi kulplu ha-zine küpü ve kırklar vurgulanmakta ve Alevilik inancında kutsal kabul edilen üç, yedi ve kırk rakamları kullanılmaktadır. Buradan anlaşılacağı üzere Kırk-lar Makamı ve Sultan Seydi ziyaretgâhKırk-ları etrafında oluşan anlatıKırk-lar Türk des-tan ve efsanelerindeki tip ve motiflerden olan alp tipi, ağaç motifi, rüya motifi, kırklar motifi, hastalıkları iyilieştirme motifi, çocuğu olmayan çifti çocuk sa-hibi yapma motifi ve kesik baş motiflerini içinde barındırmaktadır.

Bu türbelere samimi niyetle gidenlerin şifa bulacağına inanılmaktadır.

Ayrıca bu mekânlara adanan dileklerin kabul olacağına dair kanaat mevcuttur.

Erzincan, Alevi vatandaşların yoğun olarak yaşadığı bir şehirdir. Çeşitli türbe ve mezar ziyaretlerine, özellikle Alevi kesim tarafından, oldukça önem verilir. Dikkat çekici noktalardan biri ise Şiilik ve Alevilikle ilgisi olmayan büyüklerin mezar ve türbeleri de Alevi vatandaşlarımız tarafından sıkça ziya-ret edilmesi ve buralara adak adanmasıdır.

Merkeze bağlı Çatalarmut köyündeki Ali Cerrah Türbesinde metfun za-tın Sünni ve Nakşibendi (bazı rivayetlere göre ise Mevlevi) olduğu bilinmek-tedir. Hastalar, şifa bulmak için gidip bu türbede yatar ve gördükleri rüyaya binaen şifa bulacaklarınıa inanırlar. Ancak burayı ziyaret edenler ve türbede gece konaklayanlar arasında Alevi vatandaşlar çoğunluktadır.

Merkez tren istasyonunun biraz aşağısında yer alan Ciminli Baba Tür-besinde metfun zat ise bir Nakşi şeyhidir. Ancak burayı ziyaret edip dilekte bulunanların çoğu, Alevi vatandaşlarımızdır.

Bir zamanlar Mengücekoğulları Beyliğine dâhil olan Kemah ilçe mer-kezinde; Melikşah (Sultan Melik) Türbesinde metfun kişinin Sünni akideye mensup olduğu bilinir. Bu şahıs Mengücek beylerinden biridir. Buna rağmen buraya en çok rağbet gösterenler Alevi vatandaşlardır. Bu şahsın mumyalan-mış ve bugün bile bozulmamumyalan-mış bedeni, türbenin haziresinde görülebilmekte-dir. Bu zatın türbesinin önünde Alevi vatandaşlar tarafından adak bezi bağ-lanır ve mum yakılır. Ayrıca adak kesmek ve lokma dağıtmak maksadıyla Melikşah Türbesinin yanına birkaç yıl önce bir oda ve ocaklık inşa edilmiştir.

Bununla birlikte bu hadisenin tersi de söz konusudur. Refahiye ilçesine bağlı Çukurçimen köyü, Alevi vatandaşların yaşadığı bir yerdir. Bu köyde Ali Hay-dar Dede Türbesi yer alır. Burada metfun zat, bir Alevi dedesidir. Ancak çeşitli hastalıklarına şifa arayan Sünni vatandaşların rağbet gösterdiği bir mekândır.

Özellikle sara nöbeti geçiren Sünni vatandaşlar, şifa bulmaları için buraya gö-türülür. Burada kurban kesilir ve dua edilir. Pek çok vatandaş, Ali Haydar Dede’nin manevi himmetiyle şifa bulduğuna inanır.

Tüm bunlara rağmen hem Alevi hem de Sünni vatandaşlar, yeni neslin kendi millî ve dinî değerlerinden; kültür, anane, inanç ve ibadetlerden oldukça uzak yetiştiği ve gelenekleri kabul etmediği noktasında hemfikirdir. Özellikle otuz yaş altındaki pek çok Alevi gencinin inançsız olduğu, Alevi büyükleri tarafından üzüntüyle belirtilmektedir. Bu gençlerin yabancı düşünce ve ideo-lojilere kapılarak cemlere rağbet etmedikleri ve ziyaretgâhlara sıcak bakma-dıklarından dert yanılmaktadır.

Kaynaklar Sözlü Kaynaklar

(KK-1): Mehmet Ali Tutan, 62, ilkokul, çiftçi, 05/08/2018, Erzincan Girlevik Köyü.

(KK-2): Daimi, Zakir, 56, lise, ressam, 06/08/2018, Erzincan Mollaköy Ce-mevi.

(KK-3) Hasan Buga, 55, lise, emekli, 06/08/2018, Erzincan Mollaköy Ceme-vi.

(KK-4) Şükrü Elmas, 66, ortaokul, emekli, 06/08/2018, Erzincan Mollaköy Cemevi.

(KK-5) Kemal Erol, 34, lise, çiftçi, 09/08/2018, Erzincan Merkez Binkoç (Cırzını) Köyü.

(KK-6) Vehbi Aydan, 78, ortaokul, emekli, 10/08/2018, Erzincan Merkez Çatalören (Vakıf Brastik) Köyü.

(KK-7) Mehmet Sami Bağdaş, 64, ortaokul, emekli, 10/08/2018, Erzincan Merkez Çatalören (Vakıf Brastik) Köyü.

(KK-8) Süleyman Saka, 70, ilkokul, emekli, 07/08/2018, Erzincan Merkez.

(KK-9) Huriye Efe, 77, ilkokul, ev hanımı, 17/08/2018, Erzincan Merkez.

(KK-10) İsfendiyar Uğurlu, 75, ortaokul, emekli, 13/08/2018, Erzincan Mer-kez Binkoç (Cırzını) Köyü.

(KK-11) ?? (İsmini vermek istemedi), ev hanımı, 14/07/2018, Erzincan Sultan Seydi Türbesi.

(KK-12) ?? (İsmini vermek istemedi), çoban, 14/07/2018, Binkoç ile Caferli köyleri arasındaki yayla.

Yazılı Kaynaklar

Kılıç, Ümit ve Abdulkadir Gül. (2011). “Osmanlı Devri Erzincan Vakıflarına Genel Bir Bakış”. History Studies, Volume 3/1.

Özarslan, Metin. (2009). “Üsküdar’da Yatır ve Ziyaret Yerleri”. Motif Akade-mi HalkbiliAkade-mi Dergisi, Cilt 2, Sayı 3-4, s. 300-308.

Özkan, Haldun. (2000). “Erzincan ve Çevresinde Orta Asya Türk Geleneğini Sürdüren Bezemeli Mezar Taşları”. AÜ Türkiyat Araştırmaları Dergisi Sayı 15.

Rışvanoğlu, Mahmut. (1992). Doğu Aşiretleri ve Emperyalizm. İstanbul: Bo-ğaziçi Yayınları.

Sakaoğlu, Saim. (1976). 101 Anadolu Efsanesi. İstanbul: Damla Yayınevi.

Tuygun, Ünal. (2004). Erzincan’ın Manevi Mimarları. İstanbul: Kervan Ya-yınları.

Türktaş, Metin. (1997). “Alanya ve Köylerindeki Türbe Yatır ve Adak Yerleri (I)”. PAÜ Eğitim Fakültesi Dergisi Sayı:3, s. 41-46.

Ekler: Ziyaretgâhlarla İlgili Fotoğraflar

Fotoğraf 1: Lokmanın pişirildiği ve ocakların yer aldığı oyuklar. (Kırklar Makamı)

Fotoğraf 2: İkramların yendiği masa-sandalye düzeneği. (Kırklar Makamı)

Fotoğraf 3: Kurbanların asılıp temizlendiği şadırvan. (Kırklar Makamı)

Fotoğraf 4: Ziyaretgâhın hizmetlerine bakanların dinlendiği kulübe. (Kırklar Makamı)

Fotoğraf 5: Mum yakmak için şömine. (Kırklar Makamı)

Fotoğraf 6: Lahtin olduğu türbe. (Kırklar Makamı)

Fotoğraf 7 : Taş bloklardan oluşan lahit. (Kırklar Makamı)

Fotoğraf 8: Dilek bezi bağlı vaziyetteki çalılar. (Kırklar Makamı)

Fotoğraf 9: Dilek tutularak çakıl taşı atılan delik. (Kırklar Makamı)

Fotoğraf 10: Yedi kulplu küpün çıkarılıp alındığına inanılan deliğin aşağıdan görünüşü.

(Kırklar Makamı)

Fotoğraf 11: Sultan Seydi Türbesinin olduğu yerden Erzincan ovasına bakış

Fotoğraf 12: Yakın zamanda tekrar inşa edilen Sultan Seydi türbesi:

Fotoğraf 13: Mum yakmak için kullanılan mihrab. (Sultan Seydi)

Fotoğraf 14: Ziyaretçilerin uzanması için minder yastık. (Sultan Seydi)

Fotoğraf 15: Dilek bezlerinin bağlandığı çalı. (Sultan Seydi)

Fotoğraf 16: İkramların yendiği masa ve oturaklar. (Sultan Seydi)

Fotoğraf 17: Yemek pişirme ocakları ve kap kacakların muhafaza edildiği kulübe.

(Sultan Seydi)

Fotoğraf 18: Türbe civarındaki ardıç ağaçları kesilmeden muhafaza edilmiştir. (Sultan Seydi)

* Doktora Öğrencisi, Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi, Türkiye, kibarbal_01@hotmail.com

The Form That Bektashism Took In The Janissaries