• Sonuç bulunamadı

Girlevik Kırklar Makamının (Nazargâh) Fiziksel Özellikleri Kırklar Makamı (Nazargâh), Erzincan merkeze bağlı Çağlayan beldesi

Yusuf BABÜR*

2. Girlevik Kırklar Makamının (Nazargâh) Fiziksel Özellikleri Kırklar Makamı (Nazargâh), Erzincan merkeze bağlı Çağlayan beldesi

sınırları içinde yer almaktadır. Merkeze 30 km mesafede yer alan bu ziya-retgâh, Girlevik Şelalesi’nin güneydoğusundadır. Munzur Dağı’nın eteklerin-deki bu mekân, gözlerden uzaktır. Aşağıdan bakıldığında görülmesi oldukça güçtür ancak ziyaretgâh, hâkim bir noktadadır. Alevi vatandaşların yoğun şe-kilde ziyaret ettiği bu yer, Sünniler tarafından pek bilinmemektedir. Özellikle yaz aylarında Sünni pek çok gurbetçi ve turist, piknik yapmak ve serinlemek maksadıyla Girlevik Şelalesi’ne gelir ancak gelenlerin büyük çoğunluğu, böy-le bir ziyaretgâhın varlığından habersizdir. Hâlihazırda; mağaramsı oyukların içinde adak kesip lokma dağıtmak için düzenlenmiş pişirme ocakları mevcut-tur (Bkz. Fotoğraf 1). Dağıtılan lokmanın yeneceği masa sandalye düzeneği vardır. Pişirme alanları ve masa sandalyelerin bulunduğu kısım, aynı anda iki ayrı adak kesimi ve yemek dağıtımı için düşünülmüştür. Bu sebeple iki ayrı ocaklık ve masa sandalye düzeneği yerleştirilmiştir (Bkz. Fotoğraf 2).

Kurbanların asılıp soyulması için çengellerin ve temiz su musluklarının bu-lunduğu bir şadırvan da inşa edilmiştir. Şadırvan da aynı anda iki ayrı kurban işleminin yürütüleceği şekildedir; duvarın her iki tarafında çengeller ve mus-luklar mevcuttur (Bkz. Fotoğraf 3). Yemek dağıtımında kullanılan malzeme-nin muhafaza edildiği bağımsız bir bölüm de vardır. Türbedarlık eden ve ikisi de konuşma engelli olan kardeşlerin dinlenmesi için inşa edilmiş bir kulübe de mevcuttur (Bkz. Fotoğraf 4). Hemen her Alevi ziyaretgâhında olduğu gibi

Kırklar Makamında da dilek mumu yakılan bir şömine inşa edilmiştir. Şömine çift yüzlüdür. İki tarafında da aynı anda mum yakılabilir (Bkz. Fotoğraf 5).

İçinde lahtin yer aldığı altıgen mimarideki türbenin bir tarafı, üst kısımda yer alan mezarlığın istinat duvarına bitişiktir (Bkz. Fotoğraf 6). Türbe içindeki lahit, taş bloklardan oluşturulmuştur. Mezarın sonradan yapıldığı düşünülürse bu, pek de rastlanılan bir durum değildir. Dikdörtgen taşların üst üste yığıl-masıyla oluşturulmuş lahtin üzeri, örtülerle kapatılmıştır (Bkz. Fotoğraf 7).

Türbenin hemen üst kısmında ise köye ait mezarlık yer alır. Bu mezarlık-taki bazı çalılara dilek bezi bağlanmıştır (Bkz. Fotoğraf 8). Mezarlıkta hem Alevi hem de Sünni vatandaşların metfun bulunduğu bildirilmiştir (KK-1).

Türbe ilk olarak Çağlayanlı Mahmut Ağa tarafından inşa edilmiş ve yıpranıp yıkılan türbe; daha sonra 1968 yılında birinci dönem Erzincan milletvekili Hüseyin Aksu vasıtasıyla tekrar onarılmıştır. Zamanla türbe harabe olmuş ve 2000 yılında tekrar tamir edilmiştir. Son olarak 2011 yılında Çağlayan beldesi Girlevik mahallesi muhtarı Mehmet Ali Tutan’ın girişimleriyle Erzincan İl Özel İdaresinden yardım alınır ve ziyaretgâh, ‘Sosyal Tesis’ statüsünde bu-günkü hâline gelir. Kırklar Makamı, Erzincan’ın önemli mesire yerlerinden birinde bulunmasına rağmen Girlevik Şelalesi’ne pikniğe ve gezmeye giden Sünni vatandaşların pek çoğu Kırklar Makamı’nın yerini dahi bilmezken bu makamda yatan zatın, Çağlayan bölgesinin manevi muhafızı olduğuna çevre halkı tarafından inanılır.

2.1. Kırklar Makamı Hakkında Tespit Edilebilen İnanç ve Anlatılar a. Anlatılanlara göre Mehmet Ali Tutan Bey’in babasının dedesi olan Mahmut Ağa rüyasında, bugün Kırklar Makamı’nın bulunduğu ancak o gün itibariyle hiçbir şey olmayan yerde üstü açık bir kabir görür. Kabirdeki mevta Mahmut Ağa’ya hitaben “Gel benim üstümü ört!” der. Mahmut Ağa sabah uyanır uyanmaz; rüyada gördüğü mezarı bulmak ve mezarın üzerine türbe yapmak maksadıyla harekete geçer. Komşularını da yanına alarak rüyasında gördüğü yere gider. Mahmut Ağa ve yanındakiler, bugün Kırklar Makamı’nın ve türbenin olduğu yere gelerek orayı kazmaya başlar. Birkaç kazma vurul-duktan sonra topraktan kan fışkırır. Bu olay üzerine Mahmut Ağa ve komşular korkar ve derhâl bu işi bırakarak oradan uzaklaşırlar. O günün gecesinde aynı rüyayı gören Mahmut Ağa bu sefer rüyasındaki mevtaya korktuğunu söyler.

Mevta ise korkmaması gerektiğini telkin ederek aynı yere gelmesini ve orayı kapatmasını söyler. Mahmut Ağa, ikinci günün sabahında yine komşularını

alıp rüyadaki yeri kapatmaya yeltenir ancak ikinci gün kazmaya başladıkların-da başladıkların-da topraktan süt fışkırır, yine korkup başladıkların-dağılırlar. Mağmut Ağa üçüncü gece de aynı rüyayı görür ve nihayet üçüncü gün, rüyada gördüğü mekânın üzerini kapatır. Rüya ile bildirilen ve üzeri kapatılan yer Kırklar Makamı’dır (KK-1).

b. Ruslar Erzincan’ı istila ettikleri vakit Kırklar Makamı’nın olduğu yere gelmiş ve buranın ne olduğunu sormuşlar. Yerli halk ise “inanç yerimizdir”

demiş. Ruslar, hazine aramak için Kırklar Makamı’nı kazdırmış. Ancak ka-zılınca oradan, beş dakika önce gömülmüş gibi taptaze ve körpecik bir bebek cesedi çıkmış. Ruslar, mezardan çıkarılan bebeği süngülemişler. O anda be-bekten süt fışkırmış. Bu olay üzerine Ruslar korkup mezarı derhâl kapattırmış ve o mekânı terk etmişler, bir daha da oraya uğramamışlar (KK-1).

c. Kayserili bir ailenin çocuğu olmuyormuş. Erzincan’daki akrabalarını ziyarete gelen bu aileye, akrabaları Kırklar Makamı’na gitmelerini ve samimi bir şekilde dua etmelerini tavsiye etmiş. Bu aile söylenileni yapmış ve Kırklar Makamı’na gelip niyaz etmiş. Gerçekleşen bu ziyaretten sonraki gece kadın hamile kalmış. Ailenin sağlıklı, geleneklere bağlı ve adab erkân bilen bir ço-cuğu olmuş. Aynı şekilde Sivaslı bir aile de çocuk sahibi olmuş (KK-4).

d. Çağlayan Beldesi’nde ikamet eden ve Sünni olan Hüsamettin Bey’in çocuğu olmuyormuş. Hüsamettin Bey bir rüya görmüş ve rüyasında Kırklar Makamı’na çağırılmış. Adak adaması ve niyazda bulunması karşılığında ço-cuk sahibi olacağı rüyasında bildirilmiş. Rüyadaki davete ve emirlere uyan Hüsamettin Bey’in çocuğu olmuş. Doğan bu çocuk hâlâ hayatta ve sağlıklı imiş. (KK-1)

e. Samimi olarak ve inanarak Kırklar Makamı’na gelen herkes hastalı-ğına şifa bulurmuş. Doktorların “yaşamaz, ölür” dediği hastalar bile Kırklar Makamı’ndan şifa bulup ayrılırmış. Niyetin halis olması ve inanmak yeterli imiş (KK-2).

Mağaçur (Tatlısu) köyünde sara nöbetlerine benzer şekilde nöbet geçi-ren genç bir kız varmış. Hiçbir doktor, kızın hastalığına çare bulamamış. En sonunda kızı alıp Kırklar Makamı’na getirmişler. Orada adak adayıp niyaz etmişler. O günden sonra hastalık hâli kaybolmuş ve genç kızda bir daha o hastalık belirtisi görülmemiş (KK-6).

f. Kırklar Makamı’ndaki türbenin karşı tarafında bulunan ve bugün yemek pişirme ocaklarının olduğu mağaranın duvarında bir niyaz ve dilek

deliği vardır (Bkz. Fotoğraf 9). Bir dilek dilenir ve o deliğe bir çakıl taşı atılır.

Atılan çakıl taşı düşmez delikte kalırsa taşı atan kişinin dileği gerçekleşirmiş (KK-1).

g. Kırklar’da bugün kurban etlerinin pişirildiği iki ayrı ocaklık vardır. İlk ocaklığın mağara girişinde güvercin bacası gibi bir delik vardır (Bkz. Fotoğraf 10). O deliğin olduğu yerde yedi kulplu küp varmış ki içi altın doluymuş. Bu hazine, orada yatan zata aitmiş. Küpün yerini bilen bir Ermeni, gizlice gelip küpü çıkarmış ve altınları alıp kaybolmuş. Küpün sökülüp çıkarıldığı yer ise baca şeklinde bir delik olarak kalmış. Oradan çok büyük bir hazine çıkarılmış.

Bu Ermeni’nin çıkardığı küpten düşen bir iki altın lirayı bulan vatandaş bile büyük para sahibi olmuş. (KK-8)

h. Özellikle yaz aylarında Munzur Dağı yaylalarında sürüden kaçan ya da dağda kalan hayvanlar olur. Hayvan sahipleri; geceyi dağda geçiren hay-vanlarının vahşi hayvan saldırısına uğramaması ve sağlam bulunması için Kırklar Makamı’nda dua edip himmet dilerse hayvanlara kurt kuş ilişmezmiş.

Önceleri yaylacılık yaygınken hayvanlarını kaybeden birçok kişinin bu şekil-de dua ettiği ve hayvanların muhafaza edildiği söylenir. (KK-6; KK-7)

i. Mehmet Ali Tutan, 1982 yılında tarla sürerken komşusunun hanımı koşarak Mehmet Ali Bey’in yanına gelir ve türbeye bir karı kocanın ziyaret için geldiğini ancak türbenin kapısını ejderha gibi büyük bir yılanın kesti-ğini ve içeriye karı kocayı bırakmadığını bildirir. Kadın; “Yılan çok büyük, kuyruğunu bir tarafa kafasını da bir tarafa doladı, halat gibi kapıyı kesti, içeri girilmesine izin vermiyor.” der. Olaya çok şaşıran Mehmet Ali Bey hemen traktörü durdurur ve Kırklar Makamı’na gidip durumu görmek ister. Türbeye yaklaştığı vakit, komşusu da karı koca da yılanın hâlâ orada olduğunu söyler.

Mehmet Ali Bey de o tarafa hiç bakmadan hemen eğilir ve niyaz eder. Niyazın ardından kafasını kaldırır ancak yılanı göremez ve türbeye girer. Karı koca ise yılanı hâlâ gördüklerini söylerler. Bunun üzerine karı koca Kırklar Makamı’nı derhâl terk eder. Bu olay, o makama herkesin kabul edilmediğinin göstergesi sayılır (KK-1).

3. Sultan Seydi (Seyyid Aceb Şîr Gazi) Türbesinin Fiziksel Özellikleri